15. Hukuk Dairesi 2020/1678 E. , 2021/436 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve karşı davada davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl davada davacı vekili, müvekkili ile davalı yüklenici arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, davalının sözleşmede kararlaştırılan sürede inşaatı müvekkillerine teslim etmediğini ve inşaatta eksik ve ayıplı işler bulunduğunu, ayrıca bazı imalatların projeye aykırı yapıldığını, bu imalatların neler olduğunun ve bedelinin ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2011/87 sayılı Değişik iş sayılı dosyasında tespit edildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla eksik ve ayıplı işler sebebiyle değer kaybı bedeli olarak 250.000,00 TL, gecikme tazminatı olarak 7.500 USD karşılığı 13.481,23 TL ile anılan tespit dosyasında yapılan tespit gideri 7.190,80 TL toplamı 270.672,05 TL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Asıl davada davalı vekili, müvekkilinin inşaatı tam ve eksiksiz olarak bitirdiğini, binada eksik ve ayıplı imalatlar bulunmadığını, bu hususun TUS raporunda açıkça belirtildiğini, yapı kullanma izin belgesinin alındığını, sözleşmeye göre, davacının eksik ve hatalı gördüğü imalatları yapı kullanma izin belgesi alınmadan önce yazılı olarak müvekkiline bildirmesi gerektiğini ancak herhangi bir bildirim yapılmadığını, iskân ruhsatının geç alınmasına davacı şirket yetkilisinin eşinin, sözleşmeden farklı ve sözleşmede olmayan imalatların yapılmasını istemesi ve bunların yapılmasının sebep olduğunu savunarak, asıl davanın reddini istemiş; karşı davasında, arsa sahibi tarafından bedelinin ödeneceğinin taahhüt edilmesi üzerine müvekkilinin binada fazla imalatlar yaptığını ancak davacı şirketin fazla imalatların bedelini ödemediğini ileri sürerek, şimdilik 50.000,00 TL fazla imalat bedelinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Karşı davada davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece asıl ve karşı davanın reddine dair verilen 24/10/2013 tarihli kararın asıl davada davacı, karşı davada taraf vekilleri tarafından temyizi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 21/11/2014 tarih ve 2014/1497 Esas, 2014/7490 Karar sayılı ilamı ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 21/11/2014 tarihli bozma ilamında asıl dava yönünden “... mahkemece, konusunda uzman bir bilirkişi kurulu aracılığıyla mahallinde keşif ve inceleme yapılarak davacının talebi de gözetilerek eksik ve ayıplı işlerin belirlenmesinden sonra, inşaatın sözleşmeye uygun olarak yapılmış olması halinde davacıya ait bağımsız bölümlerin dava tarihi itibariyle mahalli piyasa rayiçlerine göre değerinin ne olacağı, diğer anlatımla ayıplı ve eksik imalatların bu haliyle davacıya ait bağımsız bölümlerin değerine etkisi ve dava tarihi itibariyle değer kaybı hususunda yukarıda açıklanan usule uygun, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınıp, davacının isteminin dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 96. (TBK"nın 112.) maddesinde düzenlenen değer kaybına yönelik olduğu da gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi...” gereğine, karşı dava yönünden ise “... yüklenici, kural olarak sözleşmede kararlaştırılandan fazla ve daha kaliteli malzeme kullanarak yaptığı işler bedelini, yapılan bu fazla işlerin ve kullanılan kaliteli malzemelerin arsa sahiplerinin menfaatine ve yasal olması, ekonomik değerinin bulunması ve fazla işler ile kaliteli malzemeyi içeren imalatı kendisine isabet eden bağımsız bölümler için de yapmamış olması koşulu ile 818 sayılı BK"nın vekaletsiz iş görmeye ilişkin 410 vd. (TBK"nın 526 vd.) maddeleri uyarınca işin yapıldığı tarihteki mahalli serbest piyasa rayiç değerleri üzerinden tahsilini talep edebilir. Ancak inşaatın ortak yerlerinde ya da davacı yükleniciye düşecek bağımsız bölümlerde yapılan bu neviden fazla imalatlar arsa sahiplerinin yararına olduğu gibi, yüklenicinin de yararınadır. Kural olarak her iki tarafın da yararına olan böyle bir kazanım, fazla iş olarak nitelendirilemez ve yükleniciye bunların karşılığını isteme hakkı vermez. Mahkemece yapılacak olan keşif ve incelemede, yukarıda açıklanan ilke doğrultusunda, yüklenici tarafından sadece davacı arsa sahiplerine ait bağımsız bölümlere fazla ya da farklı değerde yapılan imalat olup olmadığı, varsa bunların neler olduğu, nitelikleri ve kıymetleri ile ilgili rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi...” gereğine işaret etmiştir. Mahkemece bozmadan sonra düzenlenip hükme esas alınan 15.09.2017 tarihli raporda bozma doğrultusunda herhangi bir araştırma veya değerlendirmeye yer verilmemiş,inşaat mühendisi, mimar ve gayrimenkul değerleme uzmanı raporunda yapı bölümündeki kusur oranlarına göre değer kaybı tablo halinde belirtilmiş ise de kusurun ne olduğu, eksik ve ayıplı imalatların hangi imalatlar olduğu belirtilmemiştir.
Bu haliyle mahkemece bozma gereğinin yerine getirildiğinin kabulü mümkün değildir. Mahkemece yapılması gereken iş; konusunda uzman yeni bir bilirkişi kuruluna 21/11/2014 tarihli Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamı doğrultusunda inceleme, değerlendirme ve hesaplama yaptırılarak, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli rapor almak, bu rapora esaslı ve hukuken geçerli itiraz olduğu taktirde, ek rapor alarak bu itirazları değerlendirmek ve raporun bozmaya uygun düzenlenip düzenlenmediğini denetlendikten sonra bozmaya uygun yapılacak hesaba göre karar vermekten ibaret olmalıdır. Bu hususlar gözetilmeden, yetersiz bilirkişi raporuna göre eksik inceleme ve değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın taraflar yararına BOZULMASINA, bozma sebebine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 23.02.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.