Davalı ... ile davalılar ..., ...., ... Oyak Sigorta A.Ş, ..., dahili davalı ... aralarındaki dava hakkında Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 10.11.2015 gün ve 2004/267-2015/992 sayılı hükmün Dairemizin 14.02.2019 gün ve 2016/3910-2019/1546 sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü;
-K A R A R-
Davacı vekili; 22/12/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı ... sevk ve idaresindeki diğer davalı ... adına kayıtlı kamyonet ile davacının yaya kaldırımından indiği esnada çarpması sonucunda yaralanmasına neden olduğunu, davacının Özel Doğan Hastanesinde 12 gün yoğun bakımda yattığını, hastane masrafı ödediğini, bu zararın oluşmasında davalı ..."in araç sürücüsü olarak davalı ..."ın ise araç maliki yani işleten sıfatı ile sorumlu olduğunu, davalı ...."nin davalı ...’a ait aracın ZMMS poliçesini düzenlediğini, davalı ...Ş."nin ise Maximum Ticari Kasko Sigorta poliçesini düzenlediğini belirterek, davacının tedavi giderleri, iş kaybı ve çalışamadığı süreler nedeni ile meydana gelen zararları için 50.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren (sigorta şirketlerin sorumluluğun poliçede yazılı azami teminat miktarı ile sınırlı olmak kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm, davalı ... vekili ile dahili davalı SGK vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmekle, Dairemiz’in 14.02.2019 gün ve 2016/3910-2019/546 sayılı ilamı ile davalı ... vekilinin ödemeye ilişkin savunması üzerinde durularak gerekirse yeniden bilirkişi raporu alınması gerektiği, davalı ... lehine red edilen kısım üzerinden maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken bu hususta olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olmasının doğru olmadığı ve dahili davalı SGK Başkanlığı’nın sigortalı sürücünün kusur oranına göre tazminattan sorumlu tutulması gerekirken 4.735,00 TL‘den sorumlu tutulmasının doğru olmadığı, gerekçeleri ile bozulmuş; davalı ... vekili bozma ilamının hatalı olduğundan bahisle karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dosyanın yeniden yapılan incelemesi sonunda:
1-Bozma ilamında, davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelendiği ancak manevi tazminata ilişkin temyiz itirazları hususunda bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı ... vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü gerekmiştir.
2-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 56/2. maddesinde "ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir" düzenlemesine yer verilmiştir. Yine, 22.6.1966 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde, takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiş olup bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Belirtilen hususlar dikkate alındığında, olay tarihi, olayın meydana geliş şekli, ekonomik ve sosyal durum, kusur ve maluliyet durumuna göre davacı için takdir olunan manevi tazminatın çok fazla olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
3-Davacı vekilinin temyiz talebi olmadığı anlaşılmakla; bozma ilamının sonuç kısmında yer alan “(2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin” ibaresinin çıkarılmasına, bozma ilamının sonuç kısmının “Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle dahili davalı SGK Başkanlığı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan
nedenlerle davalı ... vekilinin, (5) numaralı bentte açıklanan nedenlerle dahili davalı SGK Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına” şeklinde düzenlenmesine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Dairemizin 14.02.2019 gün ve 2016/3910-2019/546 sayılı bozma ilamının (1) numaralı “Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, bir usulsüzlük bulunmamasına göre, dahili davalı SGK Başkanlığı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki bendinin aynen muhafazasına, bozma ilamının sonuç kısmında yer alan “(2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin” ibaresinin ilamdan çıkartılarak yerine, "yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairemizin 14.02.2019 gün ve 2016/3910-2019/546 sayılı bozma ilamına" (4) numaralı bent olarak eklenerek, bozma ilamının sonuç kısmına “(2), (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin” ibaresinin yazılmasına, bozma ilamının (4) numaralı bendinin bozma ilamına (5) numaralı bent olarak eklenmesine ve bozma ilamının sonuç kısmında “(3)” ibaresinin “(5)” olarak düzeltilmesine ve hükmün BOZULMASINA, tashihi karar ve temyiz peşin harçlarının istek halinde davalı ..."e geri verilmesine 04/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.