17. Hukuk Dairesi 2018/1846 E. , 2020/2701 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline sigortalı konutun üst katında bulunan davalıya ait konuttan sızan suların sigortalı konutta hasara sebebiyet verdiğini, bu hasar sebebi ile sigortalıya 4.178,00 TL ödendiğini açıklayıp ödenenin rücuan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, meydana gelen zararda müvekkilinin kusurunun ve sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bozma ilamı, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulü ile 4.178,00 TL"nin tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, konut sigorta sözleşmesine dayalı rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkiline sigortalı konuta davalının maliki olduğu daireden su sızması nedeni ile hasar meydana geldiğini açıklayıp ödenenin rücuan tahsili istemi ile eldeki davayı açmış, davalı vekili savunmasında; zararın meydana geldiği tarihte müvekkiline ait konutun dava dışı kiracı tarafından kullanıldığını, kiracının eylemleri nedeni ile zarar meydana geldiğini, bu sebeple meydana gelen zarar ile müvekkilinin kusursuz sorumluluğu
arasındaki illiyet bağının kesildiğini ileri sürmüş, mahkemece; davacıya sigortalı konutun üst katında bulunan davalıya ait konutta açık unutulan musluklardan gelen suyun aşağı sızması suretiyle zararın gerçekleştiği, bu nedenle davalı kat malikinin zarardan sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Somut olayda davalının taşınmaz maliki olduğu konusunda uyuşmazlık yoktur. Taşınmaz malikinin sorumluluğu Türk Medeni Kanununun (TMK) 730. maddesinde düzenlenmiştir. Taşınmaz maliki, mülkiyet hakkının sınırlarını aşarak başkalarına zarar verir veya zarar verme tehlikesi yaratırsa zarara uğrayan kişiler, zararlarının parasal olarak giderilmesini ve eski hale getirilmesini veya zarar tehlikesi bulunduğu hallerde bunun önlenmesini dava yoluyla isteyebilirler.
Taşınmaz malikinin sorumluluğu kusura dayanmayan, yasanın emrettiği özen gösterme borcunun ihlaline dayanan bir kusursuz sorumluluk hali olup bu sorumlulukta kurtuluş kanıtına yer verilmemiştir.
Taşınmaz malikinin sorumlu tutulabilmesi için taşınmazın kullanılması ile zararlı sonuç arasında “nedensellik bağı” bulunmalı ve bu bağ, zarar görenin veya üçüncü kişinin kusuruyla ya da önlem alınsa dahi karşı konulamaz doğa olayı ile (mücbir sebeple) kesilmemiş bulunmalıdır.
Bina veya diğer yapı malikinin sorumluluğunu, diğer kusursuz sorumluluk hallerinden ayıran en önemli fark, malike geniş ve ağır bir sorumluluk yüklenmesi olup kurtuluş kanıtı getirme imkanı tanınmamış olmasıdır. Ancak malik, malik sorumluluktan kurtulmak için zararın eserin yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden kaynaklanmadığını ya da illiyet bağını kesen durumlardan -mücbir sebep, üçüncü kişinin sorumluluğu- birinin varlığını ispatlamak zorundadır.
Davalı vekili, zarar tarihinde taşınmazın dava dışı kiracının kullanımında olduğunu ileri sürerek kira sözleşmesinin bulunduğunu sunmuş, zararlandırıcı eylemin kiracı tarafından gerçekleştiğinden müvekkilinin sorumlu olmadığını ileri sürmüştür. Kiracı ... dava ihbarı talep edilmiştir. Ayrıca somut olayda zararlandırıcı eylemin muslukların açık bırakılması sonucu gerçekleştiği mahkeme kararı ile sabit olduğu gibi bu konuda taraflar arasında bir uyuşmazlık da yoktur. Bu durumda zararlandırıcı eylemin yani muslukların açık bırakılması olayının eserin yapım bozukluğu veya bakım
eksikliği ile ilgisi olmadığı açıktır. Bu durumda zarar, yapı malikinin sorumluluğu kapsamında kalmayıp haksız fiil kapsamında kalmaktadır. Buna göre davalının yapı maliki olarak sorumluluğuna gidilemeyecektir. Kaldı ki davalı vekili, üçüncü kişinin kusur sebebi ile de zarar ile müvekkili arasındaki illiyet bağının da kesildiğini iddia etmiştir. Bu durumda davalı ancak haksız fiil faili olarak sorumlu tutulabilecektir. Bu kapsamda ise davalının haksız fiil faili olup olmadığı, muslukların açık bırakılması konusunda bir kusurunun bulunup bulunmadığının araştırılması gereklidir.
Tekrarlanacak olursa; zararlandırıcı eylem musluğun açık bırakılması olarak tespit ve kabul edildiğine göre, musluğun açık bırakılması ile ortaya çıkan zarar; yapının bakım eksikliği veya yapımındaki bozuklukla ilgili olmayıp davalının yapı maliki olarak bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Böyle olduğuna göre davada uygulanacak yasa maddeleri, yapı malikinin sorumluluğuna ilişkin kurallar olmayıp haksız fiile ilişkindir.
Bu durumda yapılacak iş; davalının, zararlandırıcı eylemin gerçekleşmesinde -musluğun açık bırakılmasında- kusuru olup olmadığının yukarıda anlatılan hususlar doğrultusunda araştırılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."e geri verilmesine 05/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.