Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2933
Karar No: 2020/1568
Karar Tarihi: 17.02.2020

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/2933 Esas 2020/1568 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2018/2933 E.  ,  2020/1568 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi


    Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacılar vekili, muris ..."nin 04/05/2014 tarihinde vefat ettiğini, murisin vefatından önce kullandığı bireysel ihtiyaç kredisi kapsamında kendisine ...numaralı ve 27.300,00 TL ölüm teminatı içeren hayat sigorta poliçesi yapıldığını, sigorta priminin peşin olarak ödendiğini, vefat sonrası tazminat ödenmesi için davalıya başvurulduğunu ancak murisin diabetes mellitus ve hipertansiyon hastalığının beyan edilmediği ödeme talebinin reddedildiğini ve kalan kredi borcundan mirasçı sıfatı ile davacıların sorumlu olduğunun bildirildiğini, davacıların dava tarihine kadar kredi taksitlerini yatırdıklarını, davalı şirketin tazminat ödememesinin MK."nun 2.maddesi anlamında objektif iyi niyet kuralına aykırı olduğunu belirterek hayat sigortası poliçesine dayalı 27.300,00 TL tazminatın riskin gerçekleşme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 15/3/2017 tarihli dilekçesi ile davacılar tarafından vefat tarihinden sonra bankaya ödenmek zorunda kalınan 32.420,23 TL"nin 261,79 TL dava tarihine kadar işlemiş faizinden başka 8.571,14 TL"nin dava tarihinden bakiye 23.849,11 TL"nin ise ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizleri ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davacının aktif dava ehliyetine haiz olmadığını, sigorta poliçesinde lehdarın ... T.A.Ş olarak gösterilmesi nedeni ile bu şirketin icazeti olmadan dava açılamayacağını, sigortalının diyabetes mellitus ve hipertansiyon rahatsızlığının kalp krizi riskini önemli ölçüde arttıran rahatsızlıklar olduğunu, ölüm sebebinin hiper tansiyon, diyabet ve kardiyopulmoner arrst sonucu vefat olduğunu, sigortalının beyan formunda sağlık durumu hakkında yanlış beyanlar verdiğini, bu nedenle müvekkili şirketin cayma hakkını usule uygun olarak kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    ... 1. Asliye Tic. Mahk 23.1.2015 tarihli ve 2015/96 Esas, 2015/33 Karar sayılı kararıyla dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine, ardından davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmiş; hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 19.11.2015 tarihli ve 2015/16028 Esas, 2015/12406 Karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
    Mahkemece bozmaya uyularak dosya görevli mahkemeye gönderilmiş olup, ... 3. Tüketici Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulü ile 27.300,00 TL"sının temerrüt tarihi olan 7/7/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, dair karar verilmiş; hüküm davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Dava, hayat sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
    Davacılar murisinin kullanmış olduğu banka kredisi nedeniyle, 18.02.2014-18.02.2015 tarihleri için hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; poliçenin düzenlenmesinden sonra, 04.05.2014 tarihinde davacıların murisi vefat etmiştir.
    Davalı taraf, davacılar murisinin poliçe tanziminden önce mevcut olan hipertansiyon ve şeker hastalığını bildirmeyip sözleşmenin kurulması sırasında beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı, bu aykırılık nedeniyle de zararın teminat dışı kaldığı savunmasında bulunmuştur. Mahkemece sigortalı muris tarafından bildirilmeyen önceki hastalıkları ile kalp krizi sonucu ölüm arasında illiyet bağının bulunmadığı yönünde görüş bildiren bilirkişi raporunu benimseyerek davalının tazminattan sorumluluğuna karar vermiştir.
    Poliçenin tanzim edildiği ve rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesi ile sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki sigortalının doğru bilgi verme (beyan) yükümlülüğü düzenlenmiştir. Sigorta hukukuna ilişkin genel düzenleme mahiyetinde olan bu hüküm, hayat sigortalarında da uygulanmaktadır.
    6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesinde "Sigorta ettiren, sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır" denilmek suretiyle; sigorta ettirenin, sözleşmenin kurulması sırasındaki doğru beyan yükümlülüğünün kapsamı düzenlenmiştir.
    Gerek TTK"nun 1435. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya herhangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
    Sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki beyan yükümlülüğüne uymamanın sonuçları ise, aynı kanunun 1439/2. maddesinde, "rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder" şeklinde düzenlenmiştir.
    Hükme esas alınan 22.08.2016 tarihli bilirkişi raporunda; poliçenin akdinden önce sigortalıda mevcut olan hipertansiyon ve şeker hastalığı nedeniyle çeşitli ilaçlar kullandığı, ölüm belgesinde ölüm nedeni olarak kardiyopulmoner arrest olarak belirtildiği, tedavi ve takip bilgilerinin değerlendirilmesinde kalp krizine neden olan koroner kalp hastalığı için herhangi bir ilaç reçete edilmediği, şeker hastalığı ve hipertansiyonun kalp krizi geçirme riskini artırsa da mutlak kalp krizi geçireceği anlamına gelmediği, ölüm nedeni olan kalp krizi ile sigorta sözleşmesinin akdedildiği tarihte mevcut olan hastalıkları arasında illiyet bağı olduğu hususunun ispatlanamadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkeme ise, beyan edilmeyen önceki hastalıklarla ölüm arasında illiyet bağı bulunmadığı, bu nedenle beyan yükümlülüğüne aykırı davranıştan söz edilemeyeceği, proporsiyon hesabı yapılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle, zararın teminat kapsamında kaldığını kabul ederek, poliçedeki vefat tazminatının tamamından davalı sigortacının sorumlu olduğunu kabul etmiş ve davanın poliçe teminat miktarı olan 27.300,00 TL yönünden kısmen kabulüne karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.
    Davacılar murisi tarafından imzalanan Yıllık Kredi Hayat Başvuru Formunda, herhangi bir rahatsızlığı olmadığı bildirilmiş; poliçeden önce mevcut olan hipertansiyon ve şeker hastalığı bildirilmemiştir. Davacılar murisinin poliçe öncesinde mevcut bu hastalıkları için tedavi gördüğü ve en son 11.02.2014 tarihine kadar ilaç almaya devam ettiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Sigortalının ölüm belgesinde kardiyopulmoner arrest, hipertansiyon ve diyabet hastalığı belirtildiği; hükme esas alınan 22.08.2016 tarihli bilirkişi raporunda kalp damar hastalıkları için bağımsız risk faktörleri arasında hipertansiyon ve şeker hastalığı da yazılı olduğu dikkate alındığında riskin kapsamı konusunda değerlendirme yapma hakkı bulunan sigortacıya bildirilmesi gerektiği açıktır.
    Bu durumda mahkemece öncelikle, dosyanın Adli Tıp Kurumu"na gönderilerek, dosya kapsamındaki tedavi belgeleri ve davacılar murisinin yaşı değerlendirilmek suretiyle, müteveffanın kalp krizi nedeniyle ölümü ile poliçe öncesinde var olduğu anlaşılan hipertansiyon ve şeker hastalığı arasında illiyet bağı olup olmadığının kesin olarak tespiti yönünden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Kabule göre de, Adli Tıp Kurumundan alınacak raporda ölüm nedeni ile davacılar murisinin poliçe öncesinde var olan hipertansiyon ve şeker hastalığı arasında illiyet bağının olmadığının tespit edilmesi halinde, TTK"nun 1439/2. maddesindeki açık ifadelerle, sigortalının ihmali ile beyan yükümlülüğüne aykırı davranılması halinin tazminattan indirim sebebi olduğunun kabul edildiği, dosya kapsamındaki reçetelere göre sigortalının yaklaşık 4 yıldır tedavisi devam eden ve son reçetesi 11.02.2014 (poliçeden 1 hafta önce) tarihine ait olan hipertansiyon ve şeker hastalığını sigortacıya bildirimde bulunmadığı, Yıllık Kredi Hayat Başvuru Formunda "halen tedavi, tetkik, doktor takibi veya ilaç kullanımı gerektiren bir sağlık sorununuz var mı veya kronik bir hastalıktan muzdarip misiniz" sorusuna ve içerisinde yüksek tansiyon ile şeker hastalığının da yazılı olduğu "şimdiye kadar aşağıda belirtilen hastalıklarla ilgili bir şikayetiniz oldu mu veya tedavi gördünüz mü" soruna "hayır" cevabını verdiği düşünüldüğünde, hipertansiyon ve diyabet hastalığı olan kişiyle ilgili risk değerlendirmesini sağlıklı bir kişininkinden farklı yapacak olan sigortacıya eski hastalıkların bildirilmesi gerektiği ve bildirim yapılmayışının da sigortalının ihmali davranışı olduğunun, sigortalı murisin doğru beyan yükümlülüğüne uymadığı anlaşılmaktadır.
    Buna göre murisin bildirmediği hastalık ile ölüm arasında doğrudan illiyet bağı bulunmadığının anlaşılması halinde, poliçe tanzimi sırasındaki beyan yükümlülüğü kasten ihlal edilmemiş olup davanın tümden reddi gerekmez ise de TTK"nın 1290. maddesi ve 6102 sayılı TTK"nın 1435 ve devamı maddelerinde de düzenlendiği üzere; sigortalının kasıtlı olarak sağlık durumunu gizlemesi haricinde eğer sigortacının sorumluluğunu ağırlaştıran ve daha fazla prim almasını gerektiren bir halin varlığında teminatın indirilmesi gerektiğinden, murisin bu hastalığının belirtilmesi halinde ödenmesi gereken prime göre proporsiyon hesabı yapılarak tazminat hesabının yapılması gerekmektedir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 26,70 TL kalan onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 17/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi