17. Hukuk Dairesi 2018/2580 E. , 2020/86 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalı ...’nın maliki olduğu, diğer davalı ...’ın sevk ve idaresindeki sulama tankerinin geri manevra yaptığı sırada davacının murisi ve oğlu olan ...’a çarpması sonucu 26/09/2011 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, ... ’ın hayatını kaybetmesi nedeniyle davacı olan babasının maddi ve manevi olarak zarara uğradığını beyanla, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak destekten yoksun kalma için şimdilik 2.000,00 TL, cenaze giderleri için şimdilik 3.000,00 TL olmak üzere toplam 5.000,00 TL maddi, 80.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen, tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ...; kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
Davalı ... vekili; davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
Dahili davalı ... vekili; dahili davalı olmalarının mümkün bulunmadığını, ihbar olunan kabul ederek ihbar dilekçesini kabul etmediklerini, cenaze gideri ve manevi tazminata ilişkin ödeme yapılamayacağını belirtmiştir.
Dahili davalı ... Nak. Tar. Gıd. İnş. Tem. San. Tic. Ltd. Şti. vekili; davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; maddi tazminat yönünden davanın reddine, manevi tazminat yönünden 15.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 26/09/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ..."dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, dahili davalı/İhbar olunan ... Nakliyat ve ... Sigorta yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair verilen hüküm, davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı, manevi tazminat ve cenaze giderleri istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan araştırma inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Dosya içerisinde tarafların kusur durumlarını gösteren birbiriyle çelişkili raporlar bulunmaktadır.
Mahkemece makine mühendisi kusur oranlarının belirlenmesi için Makine Mühendisi ve İş Güvenliği Uzmanı ve 2 Trafik Uzmanı bilirkişiden oluşan 3 kişilik bilirkişi Heyetin’den alınan 18.11.2013 tarihli bilirkişi raporunda; davalı sürücü ... asli %65 oranında, davacı baba ... tali ve %35 oranında kusurlu bulunmuş, soruşturma dosyasında ve ceza yargılamasının yapıldığı Ceylanpınar Asliye Ceza Mahkemesi 2012/24 dosyasında Adli Tıp Kurumundan alınan kusur raporlarında davalı sürücü ... asli, müteveffa çocuk ... tali kusurlu bulunmuş, Ceylanpınar Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/24 Esas, 2014/410 Karar sayılı ilamında davalı sürücü sanık, ...’ın asli kusurlu olduğu ve kusurunun yoğunluğu değerlendirilerek alt sınırdan uzaklaşılmak sureti ile cezalandırılmasına karar verilmiş ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.
6098 sayılı TBK’nun 74. maddesine (818 Sayılı BK’nun 53. maddesi) göre hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da hukuk hakimini bağlamaz. Buna göre, hukuk hakimi
kural olarak ceza hakiminin belirlediği kusur oranı ile bağlı değil ise de, kesinleşen maddi olgu ile bağlıdır. (H.G.K. 06.02.2002 gün 2002/19-16, 2002/47 sayılı kararı)
Buna göre; aynı kazayla ilgili farklı dosyalarda hükme esas alınan bilirkişi raporları arasında taraflara izafe edilen kusur oranları yönünden çelişki bulunduğu, ceza mahkemesince davalı sürücü ...’ın kusurunun yoğunluğu dikkate alınarak cezalandırılması göz önüne alındığında yerel mahkemece kusur durumunun belirlenmesine yönelik hükme esas alınan 18.11.2013 tarihli bilirkişi raporunun oluşa uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Kusur dağılımına ilişkin çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru değildir. Bu durumda Mahkemece; aynı kazaya ilişkin aldırılan bilirkişi raporları arasındaki kusur dağılımına ilişkin çelişki giderilmesi için Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetinden ya da İstanbul Teknik Üniversitesi Üniversitesi Makine Fakültesi öğretim üyelerinden seçilecek uzman bilirkişi kurulundan kusur dağılımına ilişkin, çelişkilerin giderilmesi yönünde denetime elverişli, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.
2-Türk Medeni Kanunu"nun 185. madde hükmü gereğince, anne-baba birlikte çocukların bakımından sorumludur, aynı Yasa"nın 327. maddesinde ise “Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır” denilmektedir. Her babanın ve annenin çocuğunu belli bir yaşa kadar büyütmek, yetiştirmek ödevi olup çocuğun ölümü nedeni ile artık yapılması gerekmeyecek yetiştirme giderlerinin belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatından düşülmesi gerekmektedir.
Daire ilkelerine göre; anne ve baba çalışıyorsa anne ve babadan ayrı ayrı %5"er, anne çalışmıyorsa sadece babadan %5 oranında yetiştirme gideri düşülmesi gerekmektedir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda kaza tarihinde 3 yaşında olan destek için yetiştirme gideri olarak önce davacı babanın gelirinin asgari ücret üzerinden hesaplandığı, sonrasında babanın çocuğuna destek olacağı miktar hesaplanarak yetiştirme gideri olarak düşüldüğü anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, anlatılan bilgiler ışığında hüküm kurmaya ve denetime elverişli, Dairemiz kriterlerine uygun olarak hesaplanacak tazminattan asgari ücretin %5"i oranında indirim yapılmak suretiyle bilirkişiden ek rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Mahkemece hükme dayanak yapılan 11/12/2015 tarihli aktüer bilirkişi raporuyla davacı ...’ın destekten yoksun kalma zararları belirlenmiştir. ... bilirkişi raporunda, davacı baba ... ’ın kusurlu olduğu kabul edilerek davacı ... için belirlenen destekten yoksun kalma zararından murisin kusuru oranında indirime gitmişse de yapılan hesaplama hatalı olmuştur.
Şöyleki, öncelikle davacının destekten yoksun kalma zararından yetiştirme giderlerinin mahsup edilmesi ve bu şekilde gerçek zarar bulunduktan sonra murisin kusuru oranında indirim yapılması gerekirken yetiştirme giderleri mahsup edilmeden önce kusur oranında indirim yapılarak daha sonra yetiştirme giderlerinin mahsup edilmesi sonucu davacı için eksik tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
4-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 53. maddesinde cenaze giderlerinin de ölüm nedeniyle meydana gelen zararlardan olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle zarar sorumlusu, ölüm halinde yapılan cenaze giderlerinden de sorumludur. Cenaze giderleri; ölümle doğrudan doğruya ilgili bulunan ve ölenin dini ile sosyal ve ekonomik durumuna uygun giderlerden ibaret olup ölenin taşınması, yıkatılması, gömülmesi, mezarlık ücreti gibi giderleri kapsar.
Dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak, 3.000,00 TL cenaze-defin masrafı talebinde bulunulmuş, ... Destek Hizmetleri Müdürlüğü’nden alınan yazı cevabında 2014 yılı bir kişilik cenaze nakil gideri, akaryakıt ve görevli şoförün günlük yolluk harcı dahil tutarının 413,00 TL olduğunun bildirildiği, temyize konu kararda davacının cenaze-defin gideri talebine yönelik davacının yaptığını iddia ettiği cenaze giderlerine ilişkin hiçbir bilgi belge sunmadığı, iddiasını delillendiremediği ve ispat edemediği anlaşıldığından reddine karar verilmiştir.
Davacı bu konuda delil ibraz edemese de BK 42. maddesi gereğince cenaze gideri makul gider olarak kabul edilir. Buna göre, ilgili Belediyeden ve ilçe müftülüğünden kaza tarihi itibari ile cenaze giderlerinin ne kadar olduğu sorularak, olayın oluşu ve özelliklerine göre BK 42. maddesi gereğince makul bir tazminata hükmetmek gerekirken, talebin ispat edilmediği gerekçesiyle reddi de doğru görülmemiştir.
5-Bozma neden ve şekline göre davacı vekili ve davalı ... vekilinin manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalı ... vekilinin, (2, (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (5) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalı ... vekilinin manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı ... Başkanlığına geri verilmesine 27/01/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.