17. Hukuk Dairesi 2019/1324 E. , 2020/6160 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22.
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan istinaf incelemesi sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen kararın süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalı ... sevk ve idaresindeki ... plakalı aracın karşıdan karşıya geçmekte olan davacı ..."ye çarpması neticesinde davacının yaralandığını, kazada davalının kusurlu olduğunu, yaya geçidi üzerinde iken ve yayaya yeşil ışık yandığı sırada davalı ... süratli bir şekilde kavşağa girdiğini, bu durumun kaza tutanağı ve tanık beyanları ile sabit olduğunu, maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacı ... için iş ve güç kaybı nedeniyle 1.000,00 TL, davacı ... için (eşi için) bakım parası olarak 1.000,00 TL maddi tazminatın, davacılar için şimdilik 1.000,00"er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... AŞ vekili ve davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece, davacı ..."nün %100 kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine, dair karar verilmiş, karara karşı davacılar vekilinin istinaf yoluna başvurması
üzerine Bölge Adliye Mahkemesi’nce davacılar vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce kararın bozulmasına karar verilmiş olup Bölge Adliye Mahkemesince ilgili bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davacılar vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş, karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanununun 362/1.a maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 6763 Sayılı Kanunun 44. maddesiyle HMK"ya eklenen EK-Madde 1"de öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2018 yılı için 47.530,00 TL’dir.
Davacılar tarafından temyize konu edilen, reddedilen manevi tazminat miktarına ilişkin karar kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1/6/1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden davacılar vekilinin manevi tazminat miktarına ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davalının tam kusurlu olarak sebep olduğu kaza neticesinde davacı ..."nün yaralandığını, iş ve güç kaybına uğradığını belirterek maddi tazminat isteminde bulunmuş; davalı sürücü, kazada kusuru olmadığını savunmuştur. Mahkemece, kazadaki kusur oranlarının tespiti bakımından Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığından alınan 22/09/2016 tarihli kusur raporunda, sürücü ..."ın sevk ve idaresindeki otomobil ile seyir halindeyken geldiği kavşakta yeşil ışıkla geçişini yaptığı, ışık ihlaliyle kontrolsüzce ve tehlikeli şekilde geçiş yapmak isteyen yayaya çarpmasıyla meydana gelen olaydaki oluş şartlarında atfı kabil kusuru olmadığı, yaya ..."nün karşıdan karşıya geçiş için ışıklara uymadığı, yeşil ışıkla gelen araçlara ilk geçiş hakkını vermediği, bu haliyle kontrolsüzce yola girip kendi can güvenliğini tehlikeye atarak gelen aracın çarpmasıyla maruz kaldığı olayda dikkatsiz, tedbirsiz ve kurallara aykırı hareketiyle asli ve %100 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş, mahkemece Adli Tıp Kurumu raporu esas alınarak davacının %100 kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş
ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut duruma uygun düşmemektedir.
6100 sayılı HMK"nın 266/1. maddesinde "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz." hükmüne yer verilmiştir. Trafik kazasına etki eden ve tarafların kusur durumlarının belirlenmesinde rol oynayabilecek olan araç hızlarının tespiti, aracın teknik özelliklerine göre kazanın oluş şeklinin belirlenmesinde zorunluluk bulunması vs. gibi bir durum yoksa, kazadaki kusur oranlarını belirlemenin teknik bilgiyi gerektiren bir yönü bulunmamaktadır. Somut olayın özelliğine göre kusur tespiti, hukuki bir konu olup hakimin genel hukuk bilgisi ile sonuca bağlayabileceği bir durumdur.
Somut olaya bakıldığında; ceza yargılaması aşamasında tanık ... ve ..."nün ifadelerine göre davacı ..."nün araçlara yeşil ışık yanarken kontrolsüzce karşıdan karşıya geçmek üzere yaya geçidine indiği ve bu esnada davalı sürücünün sevk ve idaresindeki aracın kendisine çarptığı sabittir. Davalı sürücü ... ise 28.01.2015 tarihli ifadesinde, kırmızı ışıkta beklediğini, kendisine yeşil ışık yanınca hareket etmeden önce önündeki başka bir aracın sağa dönüş yapacağını anladığını ve biraz beklediğini, önündeki ford connect tipi aracın sağa dönmesi üzerine hareket ettiğini, önünde başka araçların da bulunduğunu, şerit değiştirmek için arkasını kontrol ettikten sonra 20-30 metre ilerideki yaya geçidinde yayaları fark ettiğini, yayaların sağdan sola doğru yürüyor olduklarını, yayaları fark edince direksiyonu sola kırdığını, bir yayanın sola kaçtığını, bunun üzerine kendisinin direksiyonu tekrar sağa kırdığını, yayanın da sağa dönmesi ile aracıyla bu şahsa çarptığını beyan etmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 52/1-a maddesinde sürücülerin "Kavşaklara yaklaşırken, dönemeçlere girerken, tepe üstlerine yaklaşırken, dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya geçitlerine, hemzemin geçitlere, tünellere, dar köprü ve menfezlere yaklaşırken, yapım ve onarım alanlarına girerken, hızlarını azaltmak" zorunda olduğu düzenlenmiş olup davalının savunması esas alındığında yaya geçidine yaklaştığı ve yayaların yaya geçidi üzerinde geçişini gördüğü halde hızını azaltmadığı anlaşılmakla davalının da gerçekleşen kazada bir miktar kusurlu olduğu kabul edilmelidir.
Bu durumda kaza tespit tutanağı, ekli kroki, ceza yargılaması aşamasında alınan tanık beyanları, davacının iddiası ve davalının savunmaları ile tüm dosya kapsamı birlikte göz önünde bulundurularak; davalının da gerçekleşen kazada kusurlu olduğunun kabulüyle HMK"nın 266 md. hükmüne göre kusuru belirlemenin hukuki bir husus olduğu gözönüne alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu davacının gerçekleşen kazada % 100 oranında kusurlu olduğunun kabulüyle davanın tümüyle reddine karar verilmesi ve Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin manevi tazminata ilişkin temyiz istemlerinin (dilekçelerinin) miktar yönünden kesin olması nedeniyle REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin kararının BOZULMASINA ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 26/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.