17. Hukuk Dairesi 2019/1980 E. , 2020/6132 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili; müvekkillerinin murisi ... ... Bank ... Şubesi"nden 26/11/2014 tarihinde ... kredi numarasıyla 120 ay vadeli konut kredisi kullandığını, konut kredisine istinaden davalı sigorta şirketi nezdinde ... nolu yıllık hayat sigorta poliçesi düzenlendiğini, murislerinin 25/06/2015 tarihinde vefat ettiğini, sigorta şirketine müracaatla poliçe kapsamında kredi borcunun dain-i mürtehin ING Bank"a ödenmesini talep ettiklerini, murislerinin kanser nedeniyle vefat ettiğini, kendilerine bildirimde bulunulmadığı ve bu nedenle tazminat ödemesi yapılamayacağının bildirildiğini, ancak ... böbrek yetmezliğinden vefat ettiğini, davalı sigorta şirketine de omurilik ameliyatı olduğunu bildirdiğini, bu nedenle sigorta şirketinden herhangi bir hususu gizlemediğini, kredi taksitlerinin varislerce ödenmesine devam edildiğini belirterek bakiye kredi borcunun tamamının sigorta poliçesi kapsamında davalı sigorta şirketinden tazmini ile dava dışı ... Bank A.Ş"ye ödenmesine, bakiye kalan sigorta tazminatının ise müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacıların murislerinin Sağlık Beyan Formu"nda kendilerine sadece omurilik ameliyatı olduğunu bildirdiğini, murisin kanser nedeniyle vefat ettiğini ve kendilerine bu hususun bildirilmediğini, bu nedenle başvuruyu reddettiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; murisin poliçe tanzim tarihi öncesinde kanser ve böbrek yetmezliği rahatsızlığını bilmesine karşın bildirimde bulunmayarak yükümlülüğünü yerine getirmediği ve yükümlülüğün ihlali ile ölüm arasında illiyet bağı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, konut kredisi nedeni ile hayat sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar murisinin kullanmış olduğu banka kredisi nedeniyle, 18/12/2014-2015 tarihlerini kapsayan hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; poliçenin düzenlenmesinden sonra, 25/06/2015 tarihinde davacıların murisi vefat etmiştir.
Sigorta sözleşmesi kurulurken sigortalıya yüklenen doğru bilgi verme (ihbar) yükümlülüğünü düzenleyen 6102 sayılı TTK"nın 1435, 1439 ve 1440. maddeleri ve Yargıtay"ın yerleşik kararları ile hayat sigortalarında da uygulanmaktadır. Hatta anılan bu düzenleme, Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi ile sözleşme hükmü halini almıştır.
Gerek TTK’nın düzenlemeleri ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre sigorta şirketinin sorusu üzerine veya her hangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmesinin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlü olup, şayet sigortalı tarafından var olan hastalık kasten bildirilmemiş ise sigortacının sözleşmeden cayma hakkı söz konusudur.
Eldeki dosyada muris kronik böbrek yetmezliği nedeniyle 13.06.2015 tarihinde hastaneye yatarak tedavi görmeye başlamış, 25.06.2015 tarihinde de aynı nedenle vefat etmiştir. Davacılar, davalıya müracaat etmiş, davalı, murisin kanser hastalığından ölmesi nedeniyle ödeme yapmaktan kaçınmıştır. Mahkemece hükme esas, doktor ve sigorta uzmanı bilirkişilerden oluşan heyetten alınan raporda ölümün murisin 2011 yılında geçirdiği kanser rahatsızlığının komplikasyonu
sonucu gerçekleştiği belirtilmiş, mahkemece murisin kanser rahatsızlığını bildirmeyerek beyan yükümlülüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Murisin, geçirdiği kanser hastalığının komplikasyonu sonucu vefat ettiğine dair alınan rapor uzman doktordan alınmadığından hüküm tesisi için yeterli değildir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; davacılar murisinin daha önce tedavi gördüğü hastanelerden, poliçe tarihinden öncesine ait tedavi evraklarının tümünün celp edilerek, murisin kronik böbrek yetmezliğinin poliçe tanzim tarihi öncesinde var olup olmadığına ve murisin daha önce geçirdiği kanser hastalığı ile ölümü arasında illiyet bağı olup olmadığına ilişkin onkoloji ve nefroloji uzmanı doktor bilirkişilerden oluşan heyetten ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alındıktan sonra, yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri de değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 26/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.