17. Hukuk Dairesi 2020/1504 E. , 2020/6075 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Gelibolu Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı temyiz başvurusunun reddine dair verilen ek kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; 31/10/2015 tarihinde davalılar olan araç maliki, sürücü ve sigorta şirketinin sorumlu olduğu ... plakalı araç tarafından müvekkili idareye ait yapı ve güvenlik elamanları ve eklentilerine hasar verildiğini, buna ilişkin olay yeri tespit tutanağı tanzim edildiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.265,00 TL zararın olay tarihi olan 31/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... şirketi vekili; kazanın 31/10/2015 tarihinde gerçekleştiğini, zamanaşımı süresinin dolduğundan bahisle davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, "Dava motorlu araç kazası nedeni ile meydana gelen zararın tazmini talebini içermektedir. Karayolları Trafik Kanunun 109. maddesine göre motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren başlayarak 2 yıl içinde zaman aşımına uğrar. Davacı vekili her ne kadar kurumun dava açmaya yetkili organının "olur"
tarihinin 20/09/2017 tarihinde verildiğini, dolayısıyla davanın süresi içinde açıldığı yönünde beyanda bulunmuş ise de, dosyadaki belgelerden davacı kurumun 05/11/2015 tarihli hasar tespit tutanağına göre kazada en erken o tarihte haberdar olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin bu beyanına itibar edilmeyerek talebinin zamanaşımına uğradığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; "Dava değerinin toplam 2.265,00TL olduğu, HMK"nın 341/2. maddesi gereğince; karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı (4.400,00 TL) altında olması, bu nedenle hükmün kesin nitelik taşıması" gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 352. maddesi uyarınca kesin olarak reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince 07.01.2020 tarihli ek karar ile HMK"nın 362/1-a maddesinde gösterilen miktar sınırının altında kaldığından davacı vekilinin temyiz dilekçesinin, HMK"nun 362/1-a ve 366 maddesi yollamasıyla HMK"nun 346. maddesi uyarınca reddine karar verilmiş, ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Bölge Adliye Mahkemesince, 07.01.2020 tarihli ek karar ile davacı vekilinin temyiz istemi temyiz edilen kararın kesin olarak verildiği gerekçesiyle reddedilmiş ise de; davacı vekili dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 2.265,00 TL maddi tazminat talep etmiştir.1086 Sayılı HUMK nun 427/3. maddesi gereğince alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Davacının dava konusu kaza nedeniyle gerçek zararı yargılama sırasında benimsenecek kusur ve hesap bilirkişi raporlarına göre belirleneceğinden Bölge Adliye Mahkemesinin yerinde bulunmayan ek kararının kaldırılarak davacı vekilinin temyiz isteminin incelenmesi gerekmiştir.
2-Dava trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu zarar görenin tüzel kişi olması durumunda zamanaşımının başlangıç tarihi, tüzel kişinin dava açmaya emir vermeye yetkili organının, bir başka ifadeyle, o makamı işgal eden kişi ya da kurulun durum hakkında bilgilenmesi (zararı ve faili öğrenmesi) ile başlar onlardan başka bir organın bilgi sahibi olmaları, tüzel kişilerin zararı ve zarar verenin kim olduğunu bilmesi anlamında değildir.
Somut olayda; davacı ... tarafından 10.11.2016 tarihli evrak ile Karayolları I. Bölge Müdürlüğü Hukuk Birimine kaza ve hasarla ilgili ekler gönderilerek ödenmeyen hasar bedelinin yasal işlemlerinin yapılması hususunda dava açma ile ilgili görüş sorulmuştur. Yani davacı kurumun dava açmaya yetkili birimi dava konusu olaydan 10.11.2016 tarihinde haberdar olmuş, dava ise 13.09.2018 tarihinde açılmıştır. Dava açmaya yetkili birimin dava konusu olaydan haberdar olması ve davanın açılması arasında kanunda öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından yazılı olduğu şekilde davalılar hakkında zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar vermek doğru görülmemiştir.
3-Kabule göre de; zamanaşımı definin ancak bunu ileri süren taraf lehine hukuki sonuç doğuracağı, süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunmayan taraf yararına hukuki sonuç doğurmayacağı dikkate alınarak, davalı ... vekili tarafından süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunulmuşsa da davalılar ... ile ... tarafından süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunulmadığı, davacı vekili tarafından açıkça zamanaşımı define karşı çıkıldığından zamanaşımı definin nazara alınamıyacağının kabulüyle, davalılar ... ile ... yönünden işin esasına girilerek toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile zamanaşımı nedeniyle davanın reddine hükmedilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesinin 07.01.2020 tarihli ek kararının KALDIRILMASINA, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA; dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 22/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.