Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1872
Karar No: 2020/5966
Karar Tarihi: 21.10.2020

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/1872 Esas 2020/5966 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2020/1872 E.  ,  2020/5966 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili, davalının ZMM sigortacısı olduğu aracın 15.02.2013 tarihinde, eskici tablasıyla giden yaya davacıya arkadan çarpması sonucu davacının kalıcı olarak çalışma gücü kaybına uğradığını, kazadan dolayı davacının uğradığı zararın (kalıcı çalışma gücü kaybı ve geçici iş görmezlik zararı) karşılanmadığı ileri sürülerek, fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere 1.000,00 TL"nin kaza tarihinden itibaren uygulanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 08.02.2016 tarihli dilekçe ile talebini toplam 21.381,80 TL"ye yükseltmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Yapılan yargılama sonucunda yerel mahkemece; davanın kabulü ile 21.381,80 TL"nin dava tarihinden itibaren uygulanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 05/03/2020 tarih ve 2019/4463 E., 2020/2745 K. sayılı ilamı ile mahkemece hükmü süresinde katılma yoluyla temyiz eden davacı vekilinin verilen sürede temyiz harcını yatırmamış olması nedeniyle davacının temyiz isteminin kabul veya reddi yönünde bir ek karar verilmemiş olduğundan dosyanın mahal mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiş, mahkemenin 10/06/2020 tarihli ek kararı ile HUMK"nun 434/son maddesi gereğince mahkeme kararının katılma yoluyla temyiz edilmemiş sayılmasına karar verilmiş, ek kararın temyiz edilmemiş olduğu görülmüştür.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, hükme esas alınan ve konusunda uzman bilirkişilerden alınan maluliyet raporunun benimsenmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava yaralanmalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
    6100 sayılı HMK’nın 119/1-f maddesine göre dava dilekçesinde iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği, 129/1-e maddesine göre de cevap dilekçesinde savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin belirtilmesi gerekir. 6100 sayılı HMK’nın 137 ve 140. maddelerinde ise; 119 ve 129. maddelerdeki düzenlemenin aksine, delillerin belirtilmesinden değil, tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemlerin yapılması düzenlenmiştir. Buna göre; delillerin dava ve cevap dilekçelerinde belirtilmesi,dilekçelerinde belirtikleri delillerin en geç ön inceleme duruşmasında mahkemeye sunulması, başka bir yerden getirtilecek olması hâlinde delillerin toplanması için gerekli işlemlerin yapılması gerekir. Yani dava ve cevap dilekçelerinin verilmesinden sonra tarafların iddia ve savunmalarını kanıtlayıcı delil bildirmeleri mümkün değildir.
    Dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesi aşamaları bu şekilde net sürelere bağlı olarak düzenlendikten sonra yasa koyucu, delil bildirmenin “süreye” bağlı olduğunu tekrar vurgulayan 145. maddeye yer vermiştir.6100 sayılı HMK’nın “Sonradan delil gösterilmesi” başlıklı 145. maddesine göre; taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.
    Sözü edilen maddede tarafların Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremeyeceklerine ilişkin olarak getirilen istisnanın dava ve cevap dilekçelerinde hiç delil belirtmeyen, ön inceleme aşamasında da delillerini sunmayan veya toplanması için gerekli işlemleri yapmayan tarafların tahkikat aşamasında delil bildirme haklarının olduğu şeklinde anlaşılması mümkün değildir. 145. maddenin gerekçesinde, “uygulamada, davaların uzamasının temel sebeplerinden birinin de gereksiz yere yeni delil sunulması ve bu konuda taraflara verilen sürelere uyulmaması olduğunun bilindiği, maddenin ilk fıkrasıyla, Kanunda belirtilen sürelerden sonra, davada yeni
    delil sunulmasının yasak olduğunun kural olarak benimsendiği, fakat iki istisnanın kabul edildiği, bunun için; yeni delil sunulması talebinin yargılamayı geciktirme amacı taşımaması veya delilin süresinde sunulmamasının ilgili tarafın kusuru dışında bir sebebe dayanması hâlinde, hâkimin gerekçesini de belirtmek şartıyla, yeni delil sunulmasına izin verebileceği, bu şekilde delil sunma kuralına istisna getirilmesinin hukuki dinlenme hakkının tabii bir sonucu olduğu” belirtilmiştir.
    6100 sayılı HMK’nın “Ön incelemenin kapsamı” başlıklı 137/1. maddesine göre; dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler,hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar,t arafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir.
    Diğer yandan, 6100 sayılı HMK’nın “Ön İnceleme duruşması” başlıklı 140/5. maddesine göre; ön inceleme duruşmasında, taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için iki haftalık kesin süre verilir. Bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi hâlinde, o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilir. Aynı Kanunun 119 ve 121. maddelerinde delillerin gösterilmesinden bahsedilmesine rağmen, 137 ve 140. maddelerinde delillerin sunulmasından ve toplanmasından bahsedilmektedir. Burada vurgulanması gereken husus özellikle 140. maddede “dilekçelerinde gösterdikleri” ibaresinin kullanılmış olmasıdır.
    Tahkikatın amacı, kural olarak delil toplamak değil, delilleri incelemek ve değerlendirmektir; aksi hâlde tahkikat tamamlanamaz ve yargılama uzar. Bu sebeple 145. maddede belirtilen ve tarafın etki alanı dışında kalan çok özel durumlar dışında, sonradan delil sunulması hâlinde bu deliller dikkate alınmamalıdır. Keza,tarafların 145. madde şartları oluşmadan sonradan delil sunması ya da kanun yoluna başvururken bu şekilde delilleri dilekçesine ekleyip vermeleri kabul edilmemelidir (Özekes,Pekcanıtez Usul, s.1339).
    Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; 6100 sayılı HMK’nın sistematiği içinde; tahkikat aşamasına geçilmeden evvel tarafların uyuşmazlıkların çözümü için ileri sürdükleri delillerin daha işin başında belirlenerek tahkikatın etkin bir şekilde yapılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Yargılamanın etkin ve makul bir süre içinde bitirilmesi için delil gösterilmesi dilekçelerin teatisi (dava, cevap, cevaba cevap ve ikinci cevap) aşamasına hasredilmiştir. Buna göre, 145. maddesi ile getirilen istisnanın,dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesi aşamasında herhangi bir delil bildirmeyen davacı veya davalıya ön inceleme duruşmasında delillerini bildirmesi için yeni bir süre verilmesine imkân tanınmasını içermemektedir.
    Verilen bilgiler ışığında eldeki dosyaya bakıldığında, davacı vekilinin, dava dilekçesinin kanıtlara ilişkin bölümünde dayandığı delilleri 8 madde halinde sıraladığı, tanık deliline dayandığını açıkça belirtmediği, delil listesinin 8. maddesinde "Yemin ve diğer" kanıtlar ibaresini kullandığı, ön inceleme duruşmasında Mahkemeden; keşif yapılması, maluliyet, kusur ve tazminat yönünden rapor aldırılması talebinde bulunmakla birlikte, tanık deliline dayandığı yönünde herhangi bir beyanının olmadığı, Mahkemece mahallinde keşif yapılmak suretiyle, trafik bilirkişisinden aldırılan kusur raporunda; davacıya %70, davalının sürücüsüne %30 kusur atfedildiği, bu rapora davacı vekilinin itiraz etmesi nedeniyle bu defa ATK Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığından aldırılan kusur raporunda ise; olayın, yaya ..."nın ifadesinde belirttiği şekilde meydana geldiği kabul edildiğinde; davalının sürücüsü ... %100 kusurlu, davacı yaya ..."nın kusursuz, olayın, sürücü ... ifadesinde belirttiği şekilde meydana geldiği kabul edildiğinde ise; davacının %75, davalının sürücüsü ..."ın %25 kusurlu olduğu yönünde kanaat bildirildiği, bilahare, davacı vekilince, kusur durumuna ilişkin bahsi edilen raporların alınmasından ve davanın açılmasından 2 yıl 2 ay sonra 03/07/2014 tarihinde UYAP"tan tanık listesi sunulduğu görülmüş olup, Mahkemece; 17.09.2014 tarihli celsede davacı vekilinin sonradan bildirdiği tanık delili ile ilgili olarak HMK"nun 145. maddesi hükümlerine göre değerlendirme yapılarak, tahkikat aşamasında sunulan tanık delilinin kabulü ya da reddi yönünde karar vermeksizin, dinlenen tanık beyanlarına göre tanzim edilen ATK ek rapor esas alınarak hüküm tesisi usul hükümlerine uygun değildir.
    Bu durumda mahkemece; trafik bilirkişisinden keşfen aldırılan ve davacıya %70, davalının sürücüsüne %30 kusur atfeden rapor ile 2. ihtimale göre; davacıya %75, davalının sürücüsüne ise %25 kusur verilen ATK kök raporunun uyumlu ve tutarlı olduğu göz önüne alınmak suretiyle yapılacak değerlendirme sonucunda bir karar verilmesi gerekirken, HMK"nun, tarafların delillerini hasretmeleri, somutlaştırmaları ve sonradan delil bildirilmesine ilişkin usul hükümleri gözetilmeksizin dinlenilen tanık beyanlarına göre aldırılan kusur raporu esas alınarak, yazılı gerekçeyle karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    3-Kabule göre de; hükme esas aktüer raporunda hesaplamaya esas 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ait net günlük asgari ücretler hatalı olup, mahkemece, aktüer bilirkişiden ilgili yıllara ait net ve brüt asgari ücret tablolarının da eklendiği denetime elverişli ve tarafların itirazlarını karşılayacak nitelikte ek rapor aldırılmak ve sonuca göre karar verilmesi gerekirken, hatalı aktüer raporuna ve eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
    4-Bozma sebeplerine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine ise şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazının REDDİNE, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 21/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi