17. Hukuk Dairesi 2020/232 E. , 2020/4991 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, davacıların murisi ..."ın sürücüsü ve işleteni olduğu motorsikletin aşırı hız nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybederek kaldırıma çarpması ve motorsikletin devrilmesi sonucunda meydana gelen tek taraflı kazada davacıların murisi ..."ın öldüğünü,davacı müvekkillerin 3. kişi sıfatı ile davayı açtıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı eş ... ve dört küçük çocuğu için 1.000,00"er TL den toplam 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 13.03.2017 tarihli Islah dilekçesi ile dava değerini 80.000,00 TL"ye yükselterek harcı tamamlamıştır.
Davalı ... şirketi vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, tek taraflı kazada tüm kusurun ölen sürücü ve aynı zamanda işleten olan murise ait olduğunu, bu nedenle davacıların tazminata hakları olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia savunma toplanan deliler ve dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne 44.331,26 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek
yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılardan ..."a verilmesine, 6.106,51 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılardan ..."a verilmesine,8.127,55 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılardan ..."a verilmesine,8.896,01 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılardan ..."a verilmesine, 12.538,64 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılardan ..."a verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava Borçlar Kanunu"nun 45. maddesi (6098 sayılı BK m. 53) gereğince destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Bir insanın ölümü hukukî anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte BK"nın 45/II. maddesinin (6098 sayılı TBK m. 53) öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun (muinden mahrum) kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK"nın 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı belirlenmelidir. Ölenin parasal veya
bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda öğretide görüş birliği yoktur. Gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda hakim, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebilecektir. Bu belirlemede destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.
Buna göre öncelikle gelirin tamamının, yardım görenlere tahsis olunmuş varsayılamayacağı, ölenin gelirinden bir bölümünü kendisine ayıracağı, bu tahsisten vazgeçilemeyeceği ve bu suretle yardımın (payların) geliri yutmaması ilkesi dikkate alınmalıdır. Ayrıca ölenin kendi geçim masraflarından artan miktarın tamamının (hiçbir tasarruf düşüncesine yer bırakmadan) destek görenlere dağıtıldığı da kabul olunamaz. Öte yandan, destek görecek kimselere ayrılacak miktar da, bunların ihtiyaçlarının toplamı kadar olmalıdır. Bunun dışında destekten yoksun kalanlardan bir kısmının davacı olup diğer kısmının davacı olmadığı durumda talepte bulunmayan destek görenlerin paylarının da hesaplamada gözönünde tutulması gerekmektedir. Ancak destek almaktan vefat, evlilik ya da destek alma ihtiyacının sona ermesi gibi nedenlerle çıkan kişinin payı diğer destek alanlara aktarılarak hesaplama yapılması gerekmektedir.
Eldeki davada, müteveffanın eşi ve çocukları için destek tazminatına karar verilmiştir. Destek payları hesaplanırken mirasçı olarak sadece davacıların hayatta olduğu varsayılarak hesaplama yapılmıştır. Ancak murisin anne ve babası da olay tarihi itibariyle hayattadır ve destek tazminatı hesabında pay sahibidirler. Davacılar yönü ile tazminat hesabı yapılırken bu durumun dikkate alınması gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan ilkelere göre müteveffanın anne ve babasının da destek payı olduğu ve onlara da pay ayrıldıktan sonra davacıların tazminatının hesaplanması ve bu yönde ek rapor alınması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz başvurusunun kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 08/09/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.