17. Hukuk Dairesi 2018/3111 E. , 2020/4864 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11.
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davacıya ait işyerinin işyeri sigorta poliçesi ile davalı ... şirketine sigortalandığını, 10.11.2013 tarihinde meydana gelen yangın sonucu işyerindeki emtia ve işyerinin büyük oranda hasara uğradığını, davalı ... tarafından zararın kısmen karşılandığını ancak bakiye zararın ödenmediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiş, talebini 18.08.2016 havale tarihli dilekçesi ile 123.693,13 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı ... A.Ş. vekili, yapılan eksper çalışması sonucu belirlenen zararın davacı sigortalıya ödendiğini, ancak davacının muvazaalı işlemlerinin daha sonra öğrenildiğini, bina sahipleri ile davacı arasındaki kira kontratının gerçek iradeyi yansıtmadığını, kanuna karşı hile yapıldığını, doğru olmayan beyanlar ile düzenlenen poliçenin geçerli olmadığını, davacının bina sahipleri ile kira kontratı yapma ve müvekkili şirket ile poliçe yapma iradesinin olmadığını, poliçe ile sigortalanmamış olan teras olarak bilinen, bitişik binaya ait bölümde meydana gelen
zararın teminat kapsamında olmadığını, bu konuda poliçede herhangi bir kayıt bulunmadığını, davacının kusuru ile zarara neden olduğunu, tazminat talep edemeyeceğini ileri sürerek davanın reddi isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile 123.693,13 TL tazminatın 10.000,00 TL’lik kısmına dava tarihinden, 113.693,13 TL’lik kısmına ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile Osmaniye Asliye 1. Hukuk Mahkemesi’nin (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 13.10.2016 tarih ve 2014/606 Esas, 2016/1320 Karar sayılı ilamının kaldırılmasına, davacının davasının kısmen kabulü ile 10.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının fazlaya dair istemlerinin reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-İlk derece mahkemesince verilen karara yönelik olarak davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına, poliçe teminatı kapsamında alternatif iş yeri değişikliği masrafları klozuna ilişkin olarak davacının yapmak zorunda kaldığı masraflarla ilgili herhangi bir belge sunmamış olmasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava iş yeri sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda; davacıya ait iş yerinde elektrik kontağından çıkan yangın nedeniyle davalı ... şirketine yapılan başvuru neticesinde davalı tarafından 30.01.2014 tarihinde 117.732,00 TL tutarında ödeme yapıldığı, ancak zararın daha fazla olduğu belirtilerek sigorta şirketide 07.08.2014 tarihinde dava açtığı görülmektedir. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde ise, davacının 18.08.2016 tarihli ıslah dilekçesi dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf talebi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin süresinde
zamanaşımı def’inde bulunduğu gözetilerek zamanaşımının kesilmesi sebepleri TBK’nın 154. maddesinde düzenlendiği, alacağın muacceliyet kesbetmesinden sonra davacının eldeki kısmi davayı 07.08.2014 tarihinde açtığını, bu davadan önce ise davalı ... tarafından 30.01.2014 tarihinde 117.732,00 TL davacıya ödeme yapıldığını, her iki durumun da zamanaşımını kesen nedenlerden olduğunu, bundan sonra davacının kısmi olarak açmış olduğu davasını 18.08.2016 tarihinde alacak miktarına yönelik olarak ıslah ettiğini, kısmi davada dava edilmeyen kısma ilişkin zamanaşımı işlemeye devam etmekte olduğundan ıslah ile talep konusu edilen miktar yönünden zamanaşımının kesildiği son tarih 30.01.2014 kısmi ödeme tarihinden 18.08.2016 ıslah tarihine kadar 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş olduğundan bahisle ıslah ile arttırılan kısım yönünden davanın reddi gerektiği şeklindeki gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak davanın kısmen kabulü ile davanın ıslah edilen kısmı yönünden reddine karar verilmiştir.
Rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK"nun 1420. maddesi genel kural olarak sigorta sözleşmelerinden doğan bütün taleplerin alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren 2 yılda zamanaşımına uğrayacağı hükmünü getirmiştir. Aynı Kanunun 1446. maddesinde, sigorta ettirenin, rizikonunun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildirmesi gerektiği, 1427/2. bendinde, sigorta tazminatı veya bedelinin, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her halde 1446. maddeye göre yapılacak ihbardan 45 gün sonra muaccel olacağı düzenlenmiştir. Kısmi davada, zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için kesildiğinden ve geriye kalan meblağ için işlemeye devam ettiğinden, ek dava ile talep edilecek (ya da ıslahla artırılacak kısım yönünden) miktar için de zamanaşımı süresinin dolmamış olması gerekir.
Ancak rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 154/1. maddesinde (818 sayılı BK"nun 133/1. maddesi) borçlunun ödemede bulunması zamanaşımını kesen sebepler arasında sayılmıştır. Aynı Kanun"un 156. maddesinde ise (818 sayılı BK"nun 135. maddesi) zamanaşımının kesilmesi halinde, kesilmeden itibaren yeni bir sürenin işlemeye başlayacağı ve borç bir senetle ikrar edilmiş veya bir hükümle sabit olmuş ise yeni sürenin daima 10 yıl olacağı düzenlenmiştir.
Bu durumda mahkemece, davalı ... şirketinden hasar dosyasının eksiksiz getirtilerek davacı sigortalı ile davalı ... arasında ödemeye konu anlaşma, ibraname vb. sözleşme düzenlenip düzenlenmediği Borçlar Kanunu kapsamında ve yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler çerçevesinde irdelenip tetkik edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
Bölge Adliye Mahkemesince de yukarıda açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında, davalı vekilinin zamanaşımı yönünden istinaf başvurusunun eksik inceleme ile kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulüne ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA; Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine, kararın bir örneğinin İlk Derece Mahkemesi"ne, gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 17/07/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.