Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/4268
Karar No: 2020/4300
Karar Tarihi: 02.07.2020

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/4268 Esas 2020/4300 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/4268 E.  ,  2020/4300 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    - K A R A R -

    Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi ..., ... Şubesinden 02.07.2012 tarihinde taksitlerinin başlayacağı sözleşme ile 21.420,36 TL tutarında Bireysel Kredi kullandığını, kredi kullandırılırken davalı sigorta şirketi ile hayat sigorta poliçesi yapıldığını, muris ..."in 04.07.2013 tarihinde vefat ettiğini, davalı kurumun sigorta bedelini bankaya ödemediği gibi 23.08.2013 tarihli bildirisi ile müvekkillerinin murisinin 21.11.2010 tarihinden itibaren Kardiyoloji Servisinde tedavi gördüğünden
    bahisle "beyan yükümlülüğünün kasıtlı ihlalinde sigortacı riziko gerçekleşmiş olsa bile sözleşmeden cayabilir ve prime hak kazanır) maddesi gereği sigorta bedelini ödemeyeceğini ve sigorta primini iade etmeyeceğini bildirdiğini, ödeme yapılmaması üzerine ... Şubesi Çanakkale l.İcra Müdürlüğünün 2014/8 nolu dosyası ile müvekkilleri hakkında icra takibi başlatıldığını, müvekkillerinin icra baskısı ile masrafları ile birlikte toplam 26.395,00 TL parayı 27.01.2014 tarihinde kendi aralarında toplayarak icranın hesabına ödeme yaptıklarını belirterek, yasa ve usule aykırı bir şekilde sigorta bedelini ödemeyen, icraya düşmesine neden olan ve müvekkillerinin murisi hakkında gerçek dışı beyanda bulunarak üzülmelerine neden olan davalıdan; 22.466,65 TL sigorta bedelinin, 3.928,35 TL sigorta bedeli ödenmediğinden dolayı icrada ödemek zorunda kalınan masrafın, her bir müvekkil için üzüntülerini bir nebze olsun azaltmak için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 20.000,00 TL manevi tazminatın, 23.08.2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Birleşen 2015/307 esas ve 2015/394 karar sayılı dosyasında ise, Çan Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2014/135 E. sayılı dosyası ile 22/05/2015 tarihli bilirkişi raporunda 29.500,00 TL sigorta bedeli ve 4.799,07 TL icra masrafının müvekkiline ödenmesi gerektiğini belirttiğini, davayı ilk açarken fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmadığından artan miktarlar yönünden dava değerini yükseltemediklerinden bu davayı açtıklarını, bilirkişi hesabına göre sigorta bedeli 7.033,35 TL arttığını, icra takip giderleri taleplerinden 870,72 TL yüksek çıktığını, toplam 7.904,72 TL alacağın 23/08/2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini ve devam eden Çan Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2014/135 E. sayılı dosyası ile birleştirilmesini belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, 7.034,00 TL sigorta bedeli ve 870,72 TL icra masrafı bedeli olan toplam 7.904,72 TL alacağın 23/08/2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; Asıl dava açısından, davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile; 22.466,65 TL sigorta bedeli ile 3.928,35 TL sigorta bedeli ödenmediğinden dolayı icrada ödenmek zorunda kalınan masrafın 23.08.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, davacıların manevi tazminat taleplerinin reddine, birleşen dava açısından, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacılar vekili ile davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava, hayat sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
    Davacılar vekili, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadan 26.395,00 TL talep edilmiştir. Mahkemece 22/05/2015 tarihli hukukçu bilirkişisinden alınan rapora göre, davalının ödemesi gereken miktarın 29.500,00 TL, 4.799,07 TL icra masraflarının olacağı belirlenmiştir. Davacı vekili ise fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmadığı için ıslah yoluna başvuramayacağından dolayı ek dava olarak Çan Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2015/307 Esas sayılı dosyası açılarak eldeki dosya ile birleştirilmiştir. Mahmece, birleşen dosya hakkında, ilk davada fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmadığından artan miktarlar yönünden dava açıldığı anlaşıldığı, ancak fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmadan açılan davalarda alacağın, talepten fazla tespit edilmesi halinde aradaki farkı ıslah yolu ile arttıracağı ve ek dava açılamayacağından dolayı birleşen yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
    6100 sayılı HMK"nın 109. maddesinde "(1) Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir. (2) (Mülga fıkra: 01/04/2015-6644 S.K./4. md) (3) Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hâli dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez." hükmüne yer verilmiştir.
    Buna göre, davacılar vekilinin HMK"nın 109. maddesine göre kısmi dava açtığı, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmasa dahi, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olmadıkça ek dava olarak geri kalan kısmını da isteyebileceği gözetilerek karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/3. maddesine göre, bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre verileceği belirtilmiştir. Buna göre davalı lehine maktu vekalet ücreti verilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
    4-Dava tarihi ve rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesi ile sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki sigortalının doğru bilgi verme (beyan) yükümlülüğü düzenlenmiştir. Sigorta hukukuna ilişkin genel düzenleme mahiyetinde olan bu hüküm, hayat sigortalarında da uygulanmaktadır.
    6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesinde "Sigorta ettiren, sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır" denilmek suretiyle; sigorta ettirenin, sözleşmenin kurulması sırasındaki doğru beyan yükümlülüğünün kapsamı düzenlenmiştir.
    Gerek TTK"nun 1435. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya herhangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
    Sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki beyan yükümlülüğüne uymamanın sonuçları ise, aynı kanunun 1439/2. maddesinde, "rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder" şeklinde düzenlenmiştir.
    Sigortalı muris ..."in ... nolu bireysel grup hayat sigortası sertifikası ile 01/06/2012-01/06/2017 başlangıç ve bitiş tarihleri arasında sigortalandığı anlaşılmaktadır. Yine murisin ... nolu paraflı hayat sigortası sertifikası ile 27/02/2013-27/02/2014 başlangıç ve bitiş tarihleri ile sigortalandığı anlaşılmaktadır.
    Muris ...’in ölüm belgesinde, 04/07/2013 tarihinde vefat ettiği, ölüm şeklinin bulaşıcı olmayan hastalık (doğal ölüm) olarak belirtildiği anlaşılmıştır.
    Hükme esas alınan 18.03.2015 tarihli ATK raporunda, kişinin ölümünün myokard enfarktüsü sonucu meydana gelmiş olduğunun kabulü gerektiği, Adli dosyada mevcut tıbbi belgelerinde kişinin 21.11.2010 tarihinde Çanakkale Devlet Hastanesine nefes darlığı şikayeti ile başvurduğu, EKG’nın anormal olduğu, EKO’nun yapıldığı, ER%50-55 olduğu, kalp sintigrafi istendiği, sintigrafinin normal olduğu, bu bulguların kişide bir kalp hastalığı düşündürmekte ise de dosya içerisinde çekilen EKG’nin bulunmadığından kesin bir değerlendirme yapılmadığı, kişinin ölüm olayında sigorta sözleşmesi öncesi kalp hastalığı olduğunu gösterir yeterli tıbbi belge bulunmadığı belirtilmiştir. Buna göre muris ...’in 21.11.2010 tarihinde Çanakkale Devlet Hastanesi’nden davacıların murisinin çekilen EKG’si ve eksik kalan tüm tedavi ve hastane kayıtlarının ilgili yerlerden getirtilmesi; sigorta ilişkisinin kurulmasından önce sigortalı muriste bulunduğu ve sigortacıya bildirilmediği iddia olunan hastalıklar ile ölüm rizikosu arasında illiyet olup olmadığı konusunda, ATK’dan ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alındıktan ve TTK 1435-1439 maddeleri irdelendikten sonra, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; eksik incelemeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekili ile davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2), (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalıya geri verilmesine 02/07/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi