17. Hukuk Dairesi 2018/5851 E. , 2020/4297 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Taraflar arasındaki dava sonucu Mahkemece verilen hükmün Dairemizce bozulması üzerine, verilen direnme kararına ilişkin dava dosyası 2.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 Sayılı Yasa’nın geçici 4/1 maddesi uyarınca Dairemize gönderilmiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okundu gereği görüşülüp, düşünüldü:
Dairemizce verilen 03/05/2017 gün 2016/11448 Esas - 2017/4989 Karar Sayılı bozma ilamı usul ve yasaya uygun bulunmuş olup Mahkemece verilen direnme kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından, temyiz incelemesinin yapılmak üzere dosyanın 6763 Sayılı Kanunun 43.maddesi ile değişik 6100 Sayılı HMK’nun 373.maddesinin 5. fıkrası uyarınca yetkili ve görevli Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"na GÖNDERİLMESİNE, 02.07.2020 tarihinde Üye ..."un karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
- KARŞI OY -
Dairemizin Esas: 2016/11448, Karar: 2017/4989 sayılı kararıyla, aynı işletene ait iki farklı aracın kazasında park halindeki aracın kasko sigortacısının ödediği hasar bedelini bu araca çarpan tam kusurlu aracın zorunlu mâli mesuliyet sigortacısından icra takibiyle talep ettiği, itiraz üzerine itirazın iptali davasında mahkemece verilen itirazın iptaliyle takibin devamına ilişkin kararın; alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı işletende birleşmesi nedeniyle, TBK’nın 135/1 gereğince borcun sona erdiği gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği, mahkemenin Dairemizin bozma kararına direnmesi üzerine Dairemizce yapılan incelemede verilen bozma kararı usul ve yasaya uygun bulunarak dosyanın temyiz incelemesi için Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmesine karar verilmiş ise de Sayın Çoğunluğun kararına aşağıdaki gerekçelerle iştirak edemiyorum.
Alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi, bir borçtaki alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişinin, aynı malvarlığı kesimi üzerinde bir araya gelmesi olup, borcu sona erdiren bir sebeptir. TBK’nın 135/1-1.cümlede bir kişinin aynı borcun hem alacaklısı hem de borçlusu olması durumunda borcun sona ereceği belirtilmiştir. Borç kavramı hukukî bir ilişkiyi ifade etmektedir. Bunun sonucu olarak bir borcun söz konusu olabilmesi için, en azından iki tarafın, hak sahibi olan alacaklının ve yükümlü olan borçlunun bulunması gereklidir. Bir kimsenin kendisine karşı hem alacaklı, hem de borçlu olması mümkün değildir. Alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesi için, alacak ve borcun aynı malvarlığı kesimine dâhil olması gereklidir. Çünkü alacağın ve borcun ancak aynı malvarlığı kesimi içerisinde birleştiği durumlarda sona ermeyi haklı gösterebilecek bir menfaatten söz edilebilir.
Dava konusu olayda, aynı tüzel kişiliğin sahibi olduğu araçlardan park halinde olan birincisine hareket halinde olan ikinci aracın sürücüsünün tam kusuruyla çarparak maddi hasar vermesi söz konusudur. Birinci aracın kasko sigortacısı olan davacı ... Sigorta A.Ş. araçta meydana gelen hasarı kasko sigortası poliçesinden kaynaklanan yükümlülüğü gereğince araç sahibi tüzel kişiye ödemiş, bu ödeme nedeniyle sigorta şirketinin mal varlığında bir azalma meydana gelmiştir. ... Sigorta A.Ş. zorunlu trafik sigorta poliçesi ile aynı tüzel kişiliğin diğer aracının sürücüsünün tam kusuruyla verdiği zararın sorumluluğunu üstlenen sigortacı olarak bu zararı karşılamak zorundadır. Kasko sigortacısı işletenin vekili ya da alacağı temlik alan değil kasko poliçesi gereği hasarı ödeyen halefi olarak alacaklı, zorunlu trafik sigortacısı ise işleten aynı tüzel kişiliğin kefili değil sigorta poliçesi gereği sorumluluğunu üstlenmiş olması nedeniyle borçlu olduğundan, işletenin aynı tüzel kişilik olması gerekçesiyle alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişide birleştiğinden bahisle borcun sona erdiğini ileri sürmek mümkün değildir. Zira, alacak ve borç aynı mal varlığı kesimine dahil değil, sigorta sözleşmelerinden dolayı farklı sigorta şirketlerinin mâli sorumlulukları kapsamındadır. Buna karşılık sigorta sözleşmelerinin olmadığını düşündüğümüzde, aynı tüzel kişinin işleteni olduğu iki aracın maddi hasarlı trafik kazasında alacaklı ve borçlu sıfatları aynı kişide ve aynı malvarlığı kesiminde birleştiğinden TBK’nın 135/1. maddesi gereğince borcun sona erdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Kasko sigortacısı sigortalı aracın sürücüsünün kusuruyla meydana gelen kazalarda teminat kapsamındaki hasarı ödemesine rağmen kendi sigortalısına rücu edemez. Aynı şekilde zorunlu trafik sigortacısı da sigortalı aracın kusuru nedeniyle başkalarına verilen zararları ödediğinde (ehliyetsizlik, alkollü araç kullanma vb. istisnalar hariç) kendi sigortalısına rücu edemez. Dava konusu olayda olduğu gibi durumlarda zararın hangi sigortacının uhdesinde kalacağına karar verirken medenî hukuk (borçlar hukuku) ilkelerinin yanında sigortacılık ilkelerinin de gözönünde bulundurulması gerekmektedir. Kaza kasko sigortalı aracın sürücüsünün tam kusurundan kaynaklansaydı kasko sigortacısı kendi aracının hasarını karşılamasına rağmen diğer aracın zorunlu trafik sigortacısına rücu edemeyecek, zarar onun uhdesinde kalacaktı. Aynı işletenin iki farklı aracının kazasında tam kusurlu olan aracın zorunlu trafik sigortacısının poliçeden kaynaklanan yükümlülüğü nedeniyle kasko sigortacısının malvarlığında oluşan zararı karşılaması gerekmektedir.