17. Hukuk Dairesi 2019/1378 E. , 2020/3518 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili; araç kiralama işi ile uğraşan müvekkili şirketin maliki, davalı şirketin kasko sigortacısı olduğu aracın kiralama yapılan kişilerde bulunduğu sırada 22/01/2011 tarihinde çalındığını, davalı ... şirketine müracaat edilerek zararın giderilmesinin talep edildiğini, davalının 17/06/2011 tarihli cevabi yazısında olayda emniyeti suistimal neticesi olduğundan bahisle hasarın teminat dışı kaldığını belirttiğini, İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2012/234 Esas sırasında TCK 155. maddesine istinaden emniyeti suistimal suçundan açılan dava neticesinde emniyeti suistimal suçunun oluşmadığından bahisle sanıkların beraatine karar verildiğini, bunun üzerine sigorta şirketine tekrar başvurulduğunu ve sigorta şirketince zamanaşımı süresinin dolduğunun ve olayın hırsızlık neticesi meydana gelmediğinin tespit edildiği bildirilerek talebin haksız olarak reddedildiğini belirtip fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile araçta oluşan zarar bedeli ile yoksun kalınan kâr bedeli olarak 10.000,00 TL"nin zararın meydana geldiği tarihten itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan
tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini araç rayiç bedeli için 25.400,00 TL, araç kiralama kaybı yönünden 72.000,00 TL olmak üzere toplam 97.400,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, davaya konu aracın müvekkili nezdinde kasko sigortasının olduğunu davaya konu olaydan sonra davacının müvekkili şirkete başvurduğunu ve hasar dosyasının açıldığını, ilgili hadisenin emniyeti suistimal sureti ile meydana geldiğinin ve davacıya ait aracın çalınmadığının anlaşıldığından talebin reddedildiğini, öncelikle davanın zamanaşımı nedeni ile reddini, esasa geçilmesi halinde teminat dışında kalan talebin reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; aracın çalındığı iddia edilen tarih, davacının ilk başvuru tarihi, 2. başvuru tarihi ve dava tarihi değerlendirilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi, HMK"nın 371. maddesinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, kasko sigorta poliçesi kapsamında aracın çalınması nedeniyle araç rayiç değeri ile yoksun kalınan kar bedelinin tazmini istemine ilişkindir.
Kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat taleplerinde, sigorta ettiren ile sigortacının tarafı olduğu sözleşmeye dayanılmaktadır. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 1268. maddesinde (6102 sayılı TTK.nın 1420.maddesi), sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemlerin, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı ifade edilmiştir. 6762 sayılı TTK.nun 1268. maddesi, genel kural olarak, sigorta sözleşmelerinden doğan bütün taleplerin iki yılda zamanaşımına uğrayacağı hükmünü getirmiştir.
Yine Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları C.9. maddesine göre; sigorta sözleşmesinden doğan bütün taleplerin iki yılda zamanaşımına uğrayacağı açıkça ve aynen yer almaktadır. İşbu iki yılın başlangıç tarihi ise, Borçlar Kanunu"nun, zamanaşımının alacağın muaccel olduğu tarihten başlayacağını belirten 128/1. maddesindeki genel hüküm karşısında ve 6762 sayılı TTK"nun 1292 ve 1299. maddeleri (6102 sayılı TTK md. 1446 ve 1427) gözönüne alındığında, rizikonun gerçekleştiğinin sigortalı tarafından haber alınmasından itibaren, ihbar yapılması gereken beşinci günün sonudur.
Somut olayda; çalınma (22.1.2011) hadisesine konu aracın davalı nezdindeki kasko sigorta poliçesinde uzun süreli araç kiralama (rentacar) aracı olarak sigortalı olduğu belirtilmektedir. Davacı şirket tarafından kiraya verilen aracın davalı ... şirketine yapılan çalınma ihbarı üzerine davalı ... şirketi; 16.06.2011 ve 17.06.2011 tarihli cevabi yazılarında; tahkikat sonucu olayın belirtilen şekilde meydana gelmediği, hadisenin emniyeti suistimal neticesi olduğu tespit edildiği rizikonun teminat dışı olduğundan talebin reddildiğini bildirmiştir. Olayla ilgili İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/235 E.2013/427 K. sayılı ceza dosyasına sigortalı aracı kiralayan kişiler hakkında güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle dava açılmış, yapılan yargılama neticesinde bu kişiler hakkında güveni kötüye kullanma suçundan 25.12.2013 tarihinde beraat kararı verilmiş, beraat kararı 31.01.2014 tarihinde kesinleşmiştir. Verilen beraat kararından sonra davacı şirket tarafından davalı ... şirketine yapılan ikinci başvuruda, olayın emniyeti suistimal suçu neticesi olduğu gerekçesiyle ilk başvurusunun reddedildiği, ceza dosyasında aracı kiralayan kişilerin emniyeti suistimal suçundan beraat ettiklerini aracının çalındığını (ceza dosyasında verilen beraat kararı da eklenerek) belirterek talepte bulunmuş, davalı ... şirketinin 05.02.2014 tarihli cevabi yazısında, aracın 22.02.2011 tarihinde araç çalınması nedeniyle yapılan başvuruda zamanaşımı süresinin dolduğu, ve hadisenin hırsızlık neticesi ile meydana gelmediği tespit edildiği rizikonun tazminat dışı olduğundan talebin teminat dışında kaldığı belitilerek davacı şirketin talebi reddedilmiştir.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve somut olaya göre, davalı ... şirketince, olayın güveni kötüye kullanma neticesinde meydana geldiği belirtilmiş, ceza yargılamasında ise sigortalı aracı kiralayan kişiler, güveni kötüye kullanma suçundan beraat etmiş ve beraat kararı31.01.2014 tarihinde kesinleşmiştir. Ceza dosyasında katılan olarak da sıfatı bulunan davacı şirket yetkilisi suçun güveni kötüye kullanma suçu olmadığını kesinleşen ceza dosyası ile öğrenmiş olmasına göre, somut olaydaki zamanaşımı süresi, ceza dosyasının kesinleşme tarihi olan 31.01.2014 tarihinden itibaren başlayacaktır. Bu durumda mahkemece, esas yönünden gerekli inceleme ve araştırma yaparak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesi’nce bu hususa yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi de doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi’nin davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA; Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 16/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.