17. Hukuk Dairesi 2019/208 E. , 2019/1657 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun ipt... davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkilinin, davalılardan ...’dan olan 2.323.750,00 TL alacağı için 01/02/2007 tarihinde ... 1. İcra Müdürlüğü’nün 2007/323 sayılı dosyasıyla borçlu aleyhine icra takibi başlattığını, borçlunun adına kayıtlı bulunan bazı taşınmazları 3. kişilere devrettiğini belirterek kötü niyetli ve alacaklıdan mal kaçırma amaçlı davalılar arasında yapılan tasarrufun ipt... ile tarafına haciz ve satış isteme yetkisi verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada davalı ... vekili; müvekkilinin davaya konu taşınmaz ile beraber aynı binada yer alan 4 bağımsız bölüm daha satın aldığını, satın alınan bu taşınmazların bedelinin müvekkilince banka havalesi yoluyla satıcı ... hesabına ödendiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Birleşen dosyada davalı ... ve ... vekili; davacı ile müvekkillerinin arasında hiçbir kan, sıhriyet ve benzeri bağ olmadığı gibi taşınmaz satımlarının da ivazsız olmadığını, bu sebeple davaya konu işlemlerin İİK 277 vd hükümlerine tabi olmadığını, bu yönden davanın davalılar yönünden reddi gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; taşınmaz satışlarının borçlunun alacaklılarına zarar verme kastı ile yapılmadığı, ayrıca diğer davalılar olan ... ... borçlu ile doğrudan ilişkide bulunan kişiler olmadığından, bu kişilerin kötü niyetli ve borçlunun mal kaçırmak için mallarını elden çıkardığını bildikleri hususu davacı tarafça ispatlanamadığından, üstelik davacı gerçek bir alacağı olduğunu kanıtlayamadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava İİK’nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun ipt... istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun ipt... davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu özelliği nedeniyle iptal davasının dinlenebilmesi için, öncelikle davacının borçludaki alacağının gerçek olması, tasarrufta bulunan kişinin de gerçekten borçlu olması gerekir. Bu nedenle iptal davasında davalı 3.kişi aciz belgesine bağlanan alacağın gerçekte olmadığını savunabilir ve ispat edebilir.
Somut olayda; davalı borçlu ... vekili, 20/02/2014 tarihinde müvekkilinin ..."i arayarak görüştüklerini, alkol aldıklarını ve müvekkilinin kullandığı Osmanbeydeki evine birlikte giderek alkol almaya devam ettiklerini, ...’in müvekkiline uyuşturucu verdiğini, uyuşturucunun etkisi altında, kendini bilmez halde iken, rızası dışında iradesi sakatlanarak ve kandırılarak kendisine davaya ve takibe konu senetlerin imzalattırıldığını, bu bonoların daha sonra ... 25. İcra Müdürlüğünün 2007/3230 sayılı dosyasında takibe konulduğunu beyan ederek müvekkili hakkında yapılan haksız takibin ipt..., senetlerin ipt... ve borçlu olmadığının tespiti için davacı aleyhine menfi tespit davası açmıştır. Ancak bu davada; iddiaların ispatlanamadığı, bono ile ilgili icra takibinin 2007 yılında yapıldığı, icra takibinden sonra bile bu iddialara dayalı bir davanın açılmadığı, imza itirazı ile ilgili iddiaların ispatlanamadığı, davanın kambiyo senedine karşı açıldığı, senede karşı ileri sürülebilecek her türlü iddianın yazılı delil ile kanıtlanmasının gerektiği, davacının iddialarının ispatlanamadığı, davacının iddia ettiği olaylarla ilgili başvurularının olayın olduğu tarihte yapılması gereken başvurulardan olduğu, iddia edilen olayların üzerinden çok uzun süre geçtiği, davacının zamanında yapması gereken başvurularını yapmadığı ve bununda hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve verilen karar 08/09/2016 tarihinde kesinleşmiştir. Buna göre davacının alacağı kesinleşmiş olmasına rağmen mahkemece; davacının gerçek bir alacağı olduğununu kanıtlayamadığı, mücerret bir borç ikrarı içeren kambiyo senedine dayalı bir takibe geçilmiş ise de, davacının ne iş yaptığını kanıtlayamadığı, borç verdiği konusunda herhangi bir delil sunamadığı, davalı borçlu ... ile nasıl bir ticari ilişkisi olduğunu açıklayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Aynı gün müzakeresi yapılan; Dairemiz’in 18/02/2019 tarih ve 2018/5077-2019/1655 sayılı dosyasına göre de; Davalı borçlu ... ile davalı 3.kişi ... aynı muhitte tekstil işiyle uğraşmakta olup, yargılama sırasında t...matla dinlenen ...de; “davalı borçlu ...’in ekonomik olarak sıkıntıya girdiğinden gayrimenkullerini satmak istediğini, o zaman piyasadan tanıdıkları ..."a davalı borçlunun rica ederek taşınmazlarını almasını istediğini, söz konusu dükkanlar ..."e babasından kaldığından ileride geri almak maksadıyla ve ..."ın da söz konusu dükkanları satmak istediğini duyunca ... satışına aracılık ettiğini” beyan ettiği anlaşılmaktadır.
Ayrıca; borçlunun aynı gün aynı işhanından beş adet taşınmazı davalı ..."a satmasının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı yönü karar yerinde tartışılmalıdır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek h...nde temyiz eden davacıya geri verilmesine 18/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.