17. Hukuk Dairesi 2016/5935 E. , 2019/1629 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ...Ş vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili,11/04/2006 tarihinde... plakalı araç ile aynı güzergahta seyreden ... plakalı aracın çarpışması sonucu maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, kaza neticesinde müvekkilinin yaralandığını, müvekkilinin kaza sırasında... plakalı araçta yolcu olduğunu, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminatın avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, olayın 11/04/2006 tarihinde meydana geldiğini, olayın meydana geldiği tarih ile aleyhlerine davanın açılmış olduğu tarih arasında 9 yıl süre geçtiğini, yeni 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümlerine ceza zamanaşımı süresi 8 yıl olduğunu belirterek öncelikle aleylerine açılmış bulunan davanın zamanaşımı yönünden öncelikle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; 1.000,00TL"nin 13/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 41.472,90TL"nin ıslah tarihi olan 24/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava trafik kazası nedeni ile cismani zarar tazminatı istemine ilişkindir.
Borçlar Kanununda haksız fiil tanımlanmış, haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. BK"da üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıllık sübjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanışımı süresi ile olağan üstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir.
2918 sayılı KTK"nin 109/I. maddesinde "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar" hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir" hükmüne yer verilmiştir.
Aynı fiil bazen, hem sorumluluğu gerektiren hem de ceza kanunlarına göre cezayı gerektiren bir fiil olabilir. Bu fiile göre Ceza Kanununun daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörüldüğü hallerde, tazminat davasının daha önce zamanaşımına uğraması tutarlı bir çözüm oluşturmaz. Zira cezalandırma, müeyyide olarak tazminattan daha ağırdır. Bu sebeple, kanun koyucu uyum sağlamak amacıyla ceza davası için öngörülen zamanaşımı süresince tazminat davasının da devamını temin bakımından genel olarak 6098 sayılı TBK m. 72/I, özel olarak da KTK 109/II. maddesinde düzenleme yapmıştır.
Açıklanan ilkeler ışığında somut olay incelenecek olursa; davaya konu trafik kazası 11.04.2006 tarihinde gerçekleşmiş sonucunda vücudunda çeşitli yerlerinde kemik kırıkları nedeni ile alçı ve 2 ay yatak tedavisi görmüş, 12/01/2015 tarihli Konya Eğt....Hast. Özürlü Sağlık Kurul raporu ile %11 oranında malül kaldığı anlaşılmıştır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre gelişen durumun varlığı ispat edilememiştir. Davalı zamanaşımı itirazında bulunmuş, mahkemece 13.10.2015 tarihli duruşmada ara karar ile itirazın reddine karar verilmiştir.
Buna göre davacının yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsünün kusuru ile neden olduğu ve kendisinin %11 malüliyeti ile sonuçlanan trafik kazasının aynı zamanda 5237 sayılı TCK"nun 89/1 maddesinde düzenlenen ve Taksirle Yaralama olarak tanımlanan cezayı gerektiren eylem niteliğinde bulunması; bu eylemle ilgili ceza davasının TCK"nun 66/1-e maddesi uyarınca sekiz yıllık zamanaşımı süresine tabi olması; 2918 sayılı KTK"nun 109/2 maddesi uyarınca bu sürenin görülmekte olan maddi tazminat davası için de geçerli olması; davanın olay tarihi üzerinden sekiz yıl geçtikten sonra 27/02/2015 tarihinde açılmış olması karşısında, somut olayda zamanaşımının gerçekleştiği açıktır. Zira haksız fiil nedeniyle geçici veya sürekli iş gücü kaybına uğrayan kişi sonradan gelişen durumlar dışında haksız fiil tarihinden itibaren bedensel zarara uğramıştır. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan zarar haksız fiil tarihi itibariyle doğmuş olup bu andan itibaren mağdur zarar görmeye başlamıştır.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK öngörülen dava zamanaşımı süresi dikkate alındığında dava tarihinde zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmaktadır. Davanın zamanaşımı nedeni ile esastan reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1)numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 18/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.