17. Hukuk Dairesi 2016/4549 E. , 2019/1066 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı ...Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, davalıların işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile gerçekleşen kazada müvekkilinin yaralandığını, defalarca ameliyat olduğunu ve malul kaldığını açıklayıp fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000,00 TL iş gücü kaybından doğan maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın 04/08/2011 tarihinden itibaren ticari temerrüt (avans faiz oranı) faiziyle birlikte davalılardan (diğer olabilecek sorumluların kusurlarından müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla ve davalı ... şirketinin sorumluluğu sadece maddi tazminat ve poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere) tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile toplam 277.740,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren ticari temerrüt (reeskont avans) faiz ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kısmen kabulü ile 208.305,00 TL maddi tazminatın tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalı ...Ş. vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
2-Dava, trafik kazası sonucu cismani zarar nedeniyle maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin içinde bulunduğu park halindeki araca, davalıların sorumluluğunda olan araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile çarpması ile gerçekleşen kazada müvekkilinin cismani zarara uğradığını açıklayıp tazminat talebinde bulunmuş, mahkemece hesaplanan tazminattan içinde yolcusu olduğu aracın sürücüsünün kusuru oranında indirim yapılarak talebin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karayolları Trafik Kanunun 85 maddesi ve 88. maddesinde motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu ayrıca birden fazla kişinin zararı tazminat ile yükümlü olması durumunda zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir.
Yine 818 SY BK. 142. ve TBK 61. maddesinde de birden çok kişi aynı zarardan aynı sebeple yada çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır. Bu durum iki veya daha çok kişinin şahsında sorumluluğun ya da herhangi bir tazminat yükümlülüğün şartlarının gerçekleşmesi halinde söz konusu olur. İşte bu tür durumlarda sorumlular hakkında müteselsil sorumluluk hükümleri uygulanacaktır.
Somut olayda; davacı vekili, müvekkilinin desteğinin yolcusu olduğu araca, davalıların işleteni ve trafik sigortacısı olduğu araç sürücüsünün çarpması ile gerçekleşen kazada müvekkilinin yaralandığını ve malul kaldığını açıklayıp tazminat talebinde bulunmuş, mahkemece aldırılan kusur raporunda davacının içinde yolcusu olduğu araç sürücüsü %25 oranında, davalıların sorumlu olduğu aracın sürücüsü %75 oranında kusurlu bulunmuş, aktüerya bilirkişisi tarafından hesaplanan tazminattan davalıların sürücüsünün meydana gelen kazada %75 oranında kusurlu olduğu gerekçesi ile kusur indirimi yapılarak karar verilmiştir. Davacı, gerçekleşen
kazada yolcu olup kusursuzdur, müteselsil sorumluluk ilkesi gereği zararın tamamını isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebilir.
Müteselsil sorumluluk kanundan doğan bir sorumluluk türü olup kazaya neden olan her iki araç sürücü/işleten/trafik sigortacıları medyana gelen zarardan müştereken ve müteselsilen sorumludurlar.Davacı vekili açıkça davalıların kusuru oranında sorumlu tutulmasını istemediğine göre davalıların müteselsil sorumluluğu bulunduğundan davalıların zararın tamamından sorumlu tutulması gerekirken KTK 88, B.K.142 ve TBK 61. maddesine aykırı olarak davalıların kusuru oranında sorumlu tutulmaları bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacı vekili, meydana gelen kaza nedeni ile cismani zarara uğrayan müvekkilinin manevi zararlarının da bulunduğunu açıklayıp manevi tazminat talebinde bulunmuş, mahkemece bu konuda olumlu olumsuz bir karar verilmemiştir. Anayasanın 141. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesi uyarınca, hükmün sonuç kısmında, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur.
Buna göre mahkemece davacının manevi tazminata yönelik talebi hakkında bir karar verilmek üzere, hükmün bu yönüyle de bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
4-Davacı vekili dava dilekçesinde davalı ... şirketinden manevi tazminat talebinde bulunmadığı halde mahkemece reddedilen manevi tazminat miktarı yönünden sigorta şirketi lehine vekalet ücretine karar verilmesi de doğru değildir.
5-Davacı vekili hükmedilecek tazminatlara ticari temerrüt (reeskont avans) faizi talep etmiş, mahkemece yasal faize karar verilmiştir. Oysa zarara neden olan araç otobüs olup ticari kullanım sırasında zarara neden olduğundan hükmedilecek tazminatlara yasal faize karar verilmesi doğru değildir. Buna göre mahkemece öncelikle davacıya hangi faiz türünü talep ettiğinin açıklattırılarak sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
6-Çalışma gücü kaybı zararının hesabında malul olanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır.
Somut olayda mahkemece hükme esas alınan 18.06.2015 havale tarihli bilirkişi raporunda, davacının Diyadin ilçesinde tarım işçiliği yaptığı kabul edilerek ilçe tarım müdürlüğü ve ziraat odasınca bildirilen günlük yevmiye miktarlarının 30 gün ile çarpılarak aylık geliri hesaplanmış, yine aynı davacının İzmir ilinde inşaat işçiliği de yaparak geçimini sağladığı kabul edilerek meslek odalarınca bildirilen günlük inşaat işçisi yevmiye miktarlarının 30 gün ile çarpılarak hesaplanması sonucunda davacının aylık toplam gelirinin 1.458,00 TL’yi bulduğu, buna göre aylık gelirinin asgari ücretin 2.43 katı olduğu değerlendirilerek hesaplama yapılmış, mahkemece bilirkişi raporunda belirtildiği gibi; davacının tarım işçiliği yanında inşaat işçiliği de yaptığı kabul edilmiş ve meslek odasının yazısı esas alınmak suretiyle davacının yılın her ayı ve ayda 30 gün çalışacağı kabul edilerek asgari ücret miktarının üzerinde gelir elde ettiği kabul edilerek bu miktar üzerinden hesaplanan tazminat miktarı kabul edilerek karar verilmiştir.
Öncelikle davacının kaza tarihinde ne iş yaptığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti önemli yer tutmaktadır. Kazanın, davacının tarladaki işçilere malzeme indirdiği sırada gerçekleştiği göz önüne alındığında, davacının tarım işçisi olduğu konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak davacının aynı zamanda inşaat işçiliği de yaptığına dair usulüne uygun bir belge sunulmamış davacının inşaat işçiliği de yaptığı geçerli deliller ile ispatlanamamıştır. Buna göre davacının geçimini tarım işçiliği yaparak sağladığı kabul edilerek; işin özelliği gereği yılın belirli aylarında yapılabilen mevsimlik bir iş olduğu, ilçenin mevsim koşulları ve ürün çeşitliliği, davacının yaşadığı ve çalıştığı yerler de dikkate alınarak tarım işçiliğinden elde edebileceği aylık ortalama kazancının ilçe tarım müdürlüğü ve ziraat odasınca bildirilen emsal ücret üzerinden tespit edilerek, çalıştığı günler için ziraat odasından ve ilçe tarım müdürlüğünden bildirilen ücret üzerinden, çalışmadığı günler için daha fazla gelir elde ettiği ispat edilemediğinde net asgari ücretten hesaplama yapılması gerektiği gözetilmelidir.
O halde mahkemece, yukarıda anlatılan esaslara göre başka bir aktüer bilirkişiden (bilirkişinin tarafsızlığına yapılan itirazlar da dikkate alınarak) rapor alınarak sonucuna göre karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
7-Kazaya neden olan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalı ...Ş."nin sakatlanma ve ölüm halinde teminat limiti kaza tarihi itibari ile 200.000,00 TL olup, davalı ... şirketinin poliçe teminat limiti ile sınırlı olarak sorumlu tutulması ve sorumlu olduğu teminat miktarının kararda açıkça gösterilmesi gerekirken limit miktarını aşacak şekilde yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; davalı ...Ş."nin, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B.2.b maddesi uyarınca, harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden de sorumlu olduğu tazminata (teminat limitine) oranlanarak hüküm altına alınması gerekirken, tamamından sorumluluğuna karar verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2), (3), (4) ve (5) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, (6) ve (7) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ...Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya ve davalı ...Ş."ye geri verilmesine 06/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.