17. Hukuk Dairesi 2016/4796 E. , 2019/1055 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, davacının kullandığı motosiklete, ters istikametten gelen sürücüsünün ... olduğu, ruhsat sahibinin ... olduğu 31 PS 321 plaka sayılı aracın çarpışması sonucu davacının hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığını ve malul kaldığını, sigorta şirketi tarafından yapılan tazminat hesabında davacının maddi zararın 100.359,25 TL olarak hesaplandığını ve davacıya 57.500,00 TL ödeme yapıldığını, sigorta limiti dışında kalan 42.859,25 TL"den davalıların sorumlu olduğunu belirterek davacı ... için 42.859,25 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi, davacılar ... için 10.000,00"er TL manevi tazminatın 15/09/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkilinin yeşil ışıkta hareket ettiğini, kusurun davacıda olduğunu, ceza yargılamasında belirlenen kusur oranlarını kabul etmediklerini, kaza nedeniyle davacıda oluşan hasarın çalışmasına mani olmadığını, davacıda maluliyet oluşmadığını, kulağındaki işitme kaybının kazadan önce mevcut olma ihtimali bulunduğunu, davacının davalıları zarara uğratma kastı ile düzenli bir işe girmediğini, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, davacının ehliyetsiz olduğunu, kask takmadığını, davanın zaman aşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacıların maddi tazminat taleplerinin reddine, manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile davacı ... için 3.000,00 TL, Bestami için 750,00 TL, ... için 500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 15/09/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, dair karar verilmiş, hüküm, davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
1-6100 Sayılı HMK."nun geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK."nun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2015 tarihinden itibaren 2.080,00 TL’ye çıkarılmıştır.
Temyize konu karar anılan yasanın yürürlüğünden sonra verilmiş olup davacı ... lehine hükmedilen 750,00 TL manevi ve davacı ... lehine hükmedilen 500,00 TL manevi tazminata dair karar kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden davalılar vekilinin davacı ... ve ... lehine hükmedilen manevi tazminata ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, özellikle, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına davalılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının değerlendirilmesinde;
a)Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ist... ilişkindir.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar lehine takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT"nin 13/1. maddesinde "Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir" düzenlemesine; 13/2. maddesinde ise; "Ancak hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez." düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda; Mahkemece davacı ... lehine 3.000,00 TL, Bestami lehine 750,00 TL, ... lehine 500,00 TL manevi tazminata hükmedilmiş olmasına rağmen AAÜT 13/1. ve 2. fıkralarında yer alan düzenlemelere aykırı olarak, davacı ... lehine maktu vekalet ücretinin altında, davacı ... ve ... lehine kabul edilen miktarın altında vekalet ücreti belirlenmesi doğru görülmemiştir.
b)Gerekçeli karar başlığında dava tarihinin 07.05.2008 yerine, 09.07.2013 olarak yanlış gösterilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin davacı ... ve ... lehine hükmedilen manevi tazminata ilişkin temyiz dilekçesinin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 131,93 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 06/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.