17. Hukuk Dairesi 2016/2455 E. , 2019/1005 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davacılar vekilince de duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 05.02.2019 Salı günü davacılar ve davalı tarafından gelen olmadı.Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, 22.10.2011 tarihinde davalı şirkete ...poliçesi ile sigortalı bulunan araç sürücüsünün kavşağa kontrolsüz olarak girmesi sonrasında küçük..."ün içinde bulunduğu araca çarpması sonucu davacının ağır derecede yaralandığını ve kaza sonrası uzun süre tedavi gördüğünü ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla geçici iş göremezlik, sürekli iş gücü kaybı ve bakıcı masrafları nedeniyle 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili; 14/10/2015 havale tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 65.772,91 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, kazanın oluşumunda davalı şirkete sigortalı araç sürücüsünün tamamen kusurlu olduğu iddiasının kabul edilemez olduğunu, küçük...’ün maluliyet oranının tespiti için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu Başkanlığı"ndan rapor alınması gerektiğini, davacıların tedavi ve bakıcı masrafı taleplerinin poliçe teminatı kapsamına girmediğini, SGK tarafından rücuya tabi herhangi bir ödemenin veya gelir bağlanıp bağlanmadığının sorulması gerektiğini ve davacıların olay tarihinden itibaren avans faiz talebinin yasaya aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile 65.772,91 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 25/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ..."nden (sigorta poliçesi limiti ile sınırlı olmak üzere) tahsiline karar verilmiş; hüküm davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki 2 nolu bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücretin, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığı olduğu, ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif dönem (devre) zararının hesaplanmasında dikkate alınamayacağı açıktır. Zira, asgari geçim indirimi (AGİ), ücretin eki olmadığından, tazminat alacaklarının hesaplanmasına esas ücrete dahil edilemez.
Somut olaya bakıldığında; hükme esas alınan 11.06.2015 tarihli hesap bilirkişi raporunda, davacının pasif devresini oluşturan dönem için, AGİ dahil edilmiş asgari ücret üzerinden tazminatın hesaplandığı görülmektedir ki bu hesaplama biçimi hatalıdır.
Yine, anılan raporda; muhtemel bakiye ömür sürelerinin, Dairemiz"in yerleşik uygulamalarına uygun biçimde PMF Yaşam Tablosu"na göre belirlenmesi gerektiği doğru biçimde kabul edilmiş olmakla birlikte; 09.03.2001 doğum tarihli davacının bakiye ömrünün 54 yıl 6 ay esas alınması suretiyle hesaplama yapıldığı ve fazla tazminat hesabı yapıldığı gözetildiğinde, rapor bu yönden de hatalıdır.
3-Davacı taraf, kızları ..."ün davaya konu kazada yaralanıp kısmi iş göremezliğe uğradığı iddiası ile maddi tazminat isteminde bulunmuş; mahkemece hesap bilirkişi raporu ile belirlenen miktar hüküm altına alınmıştır. Ancak, mahkemenin hükme esas aldığı raporda yapılan hesaplama hüküm vermeye yeterli değildir.
Çalışma gücü, zarar görenin iş gücünün, yani beden ve fikir gücünün, gelir getirici şekilde kullanılması demektir. Burada asıl önem arz eden kazanç kaybı veya azalması değil, kazanma gücünün kaybı veya azalmasıdır. Bu kayıp ve azalmadan doğan olumsuz ekonomik sonuçlar, zararı oluşturur (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 713).
Bununla birlikte Yargıtay"ın yerleşik uygulaması gereğince kişinin vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının, gelirinde veya malvarlığında bir azalma meydana gelmese dahi tazminat gerektirdiği kabul edilmekte ve bu husus güç kaybı tazminatı olarak ifade edilmektedir.
Bu durum, ilk bakışta sorumluluk hukukundaki zarar kavramına aykırı gibi görünse de, burada vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin aynı işi zarardan önceki durumu ve diğer kişilere göre daha fazla güç sarf ederek yaptığı gerçeğinden hareket edilmekte ve zararı, fazladan sarf edilen bu gücün oluşturduğu kabul edilmektedir.
Bunun gibi çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden de, bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme, oyun oynama vb. gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarfetmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak görülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğu kabul edilmelidir.
Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, beden gücü kaybına uğrayan davacı ..."ün 18 yaşından itibaren kazanç sağlamaya başlayacağı kabul edilerek, bu yaştan itibaren zarar hesabı yapılmış ise de, yukarıda yapılan açıklamalar göz önünde tutularak kazadan sonra tedavi süresinde %100 malul sayılan davacı çocuğun sürekli çalışma gücünü yitirdiği tarihten itibaren (olay tarihi) zararın oluşacağı kabul edilerek hesaplama yapılması gerektiğinden, yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, duruşmada vekille temsil olunmayan taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara ve davalıya geri verilmesine 05/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.