17. Hukuk Dairesi 2018/1518 E. , 2019/508 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından katılma yoluyla ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, davalıların sürücüsü ve zorunlu trafik sigortacısı olduğu aracın tam kusurlu olarak müvekkilinin kullandığı motorsiklete çarpması sonucu müvekkilinin işgücü kaybına uğradığını, ömür boyu tekerlekli sandalyeye mahkum kaldığını, kazadan önce berber olduğunu, en temel ihtiyaçlarını kendisinin karşılayamadığını, annesinin yardım ettiğini, tedavi gideri ve ameliyat masrafları olduğunu, elem çektiğini beyanla, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, tedavi gideri, bakıcı gideri, protez, tekerlekli sandalye masrafı, ekstra besin gideri, yol gideri için 5.000,00 TL maddi, geçici işgöremezlik için 5.000,00 TL maddi, sürekli işgöremezlik için 40.000,00 TL maddi, 200.000,00 TL manevi, anne ve baba için 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalılardan tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle taleplerini bilirkişi raporuna göre toplam 737.652,63 TL’ye yükseltmiştir.
Davalılar ayrı ayrı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın ıslahla artırılan miktar da gözetilerek kısmen kabulü ile; davacının sürekli ve geçici işgöremezlik hali kapsamında 385.715,15 TL maddi tazminatın davalılardan (davalı ... yönünden teminat limiti olan 57.500,00 TL ile sınırlı olmak üzere) 45.500,00 TL"sine
olay tarihi olan 22/03/2006 tarihinden itibaren kalan bölümüne ıslah tarihi olan 25/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, davacının bakım gideri kapsamında 250.465,95 TL tazminatın davalılardan (davalı ... yönünden teminat limiti olan 57.500,00 TL ile sınırlı olmak üzere) 5.000,00 TL"sine olay tarihi olan 22/03/2006 tarihinden itibaren kalan bölümüne ıslah tarihi olan 25/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 22/03/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."dan alınarak davacıya verilmesine, davacının dilekçesinde davacının anne ve babasına yönelik manevi tazminat talebinin adı geçenlerin davada sıfatı olmadığından aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine, davacı vekilinin diğer tedavi giderlerine yönelik talebinin 6111 sayılı Yasanın geçici 1. maddesi kapsamında reddine, fazlaya dair diğer taleplerin reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından katılma yoluyla ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
10.04.1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasını öngörmektedir. Kısa kararda hükmedilen bir yükümlülüğünün gerekçeli kararda hüküm altına alınmamış olmasının çelişki teşkil etmediğini söylemek mümkün değildir. Yargı erkinin görev ve yetkisi Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak keza İBK"nın bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir.
Tefhim edilen hüküm başka gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki İBK ile bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Diğer taraftan 1086 sayılı HUMK.’nun 381.-389. maddelerinde (6100 sayılı HMK m. 294-297), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK m. 297/II); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri
hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut olayda yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı 03/03/2015 tarihli kısa kararda bakıcı gideri ile ilgili olarak "Davacının bakım gideri kapsamında 254.465,95 TL tazminatın davalılardan (davalı ... yönünden teminat limiti olan 57.500,00 TL ile sınırlı olmak üzere) 5.000,00 TL"sine olay tarihi olan 22/03/2006 tarihinden itibaren kalan bölümüne ıslah tarihi olan 25/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine," denildiği halde, gerekçeli kararda bakıcı gideri ile ilgili olarak "davacının bakım gideri kapsamında 250.465,95 TL tazminatın davalılardan (davalı ... yönünden teminat limiti olan 57.500,00 TL ile sınırlı olmak üzere) 5.000,00 TL"sine olay tarihi olan 22/03/2006 tarihinden itibaren kalan bölümüne ıslah tarihi olan 25/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine," karar verilmiştir.
Bu durum HMK"nin 294/3. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre davacı vekili ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün resen BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma neden ve şekline göre davacı vekili ve
davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı ..."ne geri verilmesine 22/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.