(Kapatılan)17. Hukuk Dairesi 2019/5697 E. , 2020/9120 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından talep edilmiş, davacı vekilince de duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 23.12.2020 Salı günü davacı vekili Av. ... ile davalı ... vekili Av. ... geldi. Diğer davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Hükmüne uyulan Dairemizin 12.04.2016 gün, 2014/9778 E- 2016/4613 Karar sayılı ilamında “...dava konusu 2010/9494 sayılı takip dosyası yönünden davalı ...’in anılan
dosyanın borçlusu olmadığı, bu dosya yönünden davalı ... ve lehine tasarrufta bulunduğu davalılar yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği, 2010/5861 sayılı takip dosyası yönünden borcun 23.3.2009 tarihinde başlayıp 01.12.2009 tarihine kadar devam eden ticari ilişkiden doğduğu, dolayısıyla iptali istenen tasarrufların borcun doğumundan sonra yapıldığı, borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği, 31.3.2010 tarihli haciz tutanağının İİK"nun 105.maddesi kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu, alacağın gerçek alacak olduğu davanın süresinde açılmış olması nedeniyle dava önkoşullarının varolduğu kabul edilerek dava konusu 5034 ada 19 parsele ilişkin davalı borçlu ile 3.kişi ... arasındaki 21.12.2009 tarihli satış senedi de istenerek dava konusu her tasarruf yönünden mevcut delillerin davalı 3.kişiler yönünden İİK"nun 278,279,280,283/2 maddeler gereğince, davalı 4.kişiler yönünden İİK"nun 280/1 maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis isabetli görülmemiştir” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde taraflar arasında gerçek bir alacak bulunduğu, borcun doğum tarihinin tasarruf tarihlerinden önce olduğu, ivazlar arasında fahiş fark bulunmadığı, tapuda gösterilen bedel ile rayiç bedel arasındaki farkın tek başına muvazaayı ispat edemeyeceği, aciz vesikasının karar kesinleşinceye kadar davanın her aşamasında sunulabileceği gibi, dosyada geçici aciz vesikası bulunduğu, yukarıda anılan Yasa maddeleri uyarınca kesin aciz vesikası olarak kabul edilmesi gerektiği, davalılar arasında hukuki, ticari, organik bağ bulunmadığı, gerçek satış olduğu, bedellerinin ödendiğine dair banka hesap ve ipotek kayıtları bulunduğu, bozma ilamında bahsi geçen 4. kişiler yönünden yapılan irdelemede, kötü niyet iddiasının ispatının davacıya ait olduğu, satışların kötü niyetli olarak, alacaklıdan mal kaçırma kastı ile ve borçlunun bu kasıt içerisinde olduğunu bilerek hareket ettiklerine dair somut bir delil bulunmadığı, davalılar arasında herhangi bir bağ bulunmadığı, davanın reddi gerektiği, bozma ilamında davalıların ... 1. İcra Müdürlüğünün 2010/9494 sayılı takip
dosyasında borçlu bulunmadıklarından bu dosya yönünden davanın husumet nedeniyle reddine; 2010/5861 esas sayılı dosya yönünden ise, davanın, yukarıda açıklanan gerekçelerle esastan reddine karar verilmiş, karar süresi içerisinde davacı vekili vekalet ücreti yönünden de davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıdaki bent haricindeki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava İİK 277 ve devamına dayalı olarak açılmış tasarrufun iptali davasıdır.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde
tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nun 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
Dava konusu ... 1. İcra Müdürlüğü’nün 2010/5861 sayılı dosya yönünden yapılan araştırma neticesinde mahkemece esastan reddine karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir.
Davalı borçlu adına kayıtlı ... İli, Nilüfer İlçesi, Fethiye Mahallesi, 5034 ada, 19 parseldeki 1/4 hissesini davalı ...’a 21.12.2009 tarihinde 37.500,00 TL bedel ile devrettiği, arsa üzerine kat mülkiyeti kurularak bina inşa edildiği, ... tarafından payına düşen 4 adet daireden zemin kat 1 nolu dairenin davalı ...’a, zemin Kat 2 nolu dairenin ...’na, ondan da 09.12.2000 tarihinde ...’a, Zemin kat 3 nolu dairenin davalı ...’a, 1. kat 4 nolu dairenin ise müşterek malikler olan ... ve ... tarafından davalı ... Dilger’e devredilmiş olduğu anlaşılmış olup, davalı ...’ın, davalı ...’nun, davalı ...’ın, ...’ı, ...
...’nun davalı borçlu ...’in durumunu bilen ve bilmesi gereken kişiler olduğunun ispat edilememesine göre bu kişiler yönünden davanın reddine karar verilmesi doğrudur. Ancak; dava konusu arsanın devir tarihindeki (21.12.20099) gerçek değerinin 93.000,00 TL olduğu, tapuda gösterilen 37.500,00 TL değeri ile tasarruf tarihindeki gerçek değeri arasında misli aşan fark olduğunun anlaşılmış olmasına, İİK"nın 278/III-2 maddesinde edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğunun öngörülmesine, davalı olarak gösterilen 4. kişilerin kötü niyetinin ispat edilememesine göre davalı ...’ın gayrımenkulü elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri üzerinden tazminata hükmedilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Dava konusu ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi 5855 ada, 5 parselde A Blok, 3. kat, D:8"de kayıtlı gayrımenkulün 24.000,00 TL bedel ile ve D:7"de kayıtlı gayrımenkulün 91.000,00 TL bedel ile 14.12.2009 tarihinde davalı ...’a devredildiği, tasarruf tarihinde 8 nolu ve 7 nolu dairenin gerçek değerinin, 120.000,00"er TL olduğu, 8 nolu dairenin tasarrufunun İİK 278/3-2 gereğince iptale tabi olmasına rağmen bu 8 nolu gayrımenkul yönünden de davanın reddine karar verilmesi,
Dava konusu ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, 2169 ada, 6 parselde 2 katlı binanın 3/16 hissesi 02.07.2010 tarihinde 6.000,00 TL bedel ile davalı ...’e devredildiği, tasarruf tarihindeki gerçek değerinin 21.921,75 TL olduğu, yine 2170 ada, 18 parselde 3/16 hissenin 5.000,00 TL bedel ile devredildiği, gayrımenkulün tasarruf tarihindeki değerinin 16.537,50 TL olduğu, söz konusu tasarrufların İİK 278/3-2 gereğince iptale tabi olmasına rağmen bu gayrımenkuller yönünden davanın reddine karar verilmesi,
Dava konusu ... İli ... İlçesi, ... Mahallesi, 1158 ada, 61 parselde bulunan arsanın 16.12.2009 tarihinde 148.000,00 TL bedel ile davalı ...’e devredildiği, gayrımenkulün tasarruf tarihindeki gerçek değerinin 323.500,00 TL olduğu, tasarrufu İİK 78/3-2
gereğince iptale tabi olmasına rağmen bu gayrımenkul yönünden davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır.
3-Mahkemece ... 1. İcra Müdürlüğü’nün 2010/9494 sayılı dosya ile ilgili davalılar yönünden aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi sebebi ile temyiz eden davalı ... yönünden maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken vekalet ücretine hükmedilmemesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle de davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.540,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, duruşmada vekille temsil olunmayan davalı ... yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı ..."e geri verilmesine 24/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.