17. Hukuk Dairesi 2019/2909 E. , 2020/7805 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline zorunlu mali mesuliyet sigorta sözleşmesi ile sigortalı, davalının maliki ve sürücüsü olduğu aracın dava dışı üçüncü kişiye ait araca çarpması sonucu, anılan aracın hasarlanması ve sürücüsü ile yolcunun yaralanması nedeniyle hak sahiplerine ödemede bulunduklarını belirtip, sigortalı araç sürücüsünün yeterli ehliyetinin bulunmaması sebebiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla hak sahiplerine ödenen 104.135,31 TL’nin 23.08.2012 ödeme tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı definde bulunup, ehliyet farkının kazaya etkili olmadığını ileri sürerek kusur oranını ve tazminatı kabul etmediklerini, temerrüde düşmediklerini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; iddia, savunma, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 71.339,87 TL rücuen tazminatın ödeme tarihi olan 23.08.2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına, kazada zarar gören ...’nin gelirinin belirlenmesi noktasında sigorta şirketine yapılan başvuruda ibraz edilen
Belgelerde belirlenen miktarın hesaplamada dikkate alınmasının uygun bulunmasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm, davalı vekilinin yerinde aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, olay tarihinde davacı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan davalının maliki ve sürücüsü olduğu aracın karıştığı kazada yaralanan 3. kişilere davacı ... tarafından ödenen tazminatının davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Aynı olayla ilgili olarak kazada yaralanan ... ve ... tarafından sigorta şirketi aleyhine açılan İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/245 Esas sayılı dava dosyasında, ceza yargılaması sırasında alınan Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen kusur raporu hükme esas alınarak, davacıya sigortalı sürücü ...’nın 7/8 kusuruna göre hüküm kurulmuşken, söz konusu dava nedeniyle ödenen miktarın rücuen tazmini için açılan eldeki davada yerel mahkemece, yargılama sırasında başpolis memuru trafik bilirkişi ...’dan alınan kusur raporu hükme esas alınarak, davacıya sigortalı sürücü ...’nın tam kusurlu olmasına kusuruna göre hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut duruma uygun düşmemektedir.
6100 sayılı HMK"nın 266/1. maddesinde "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz." hükmüne yer verilmiştir. Trafik kazasına etki eden ve tarafların kusur durumlarının belirlenmesinde rol oynayabilecek olan araç hızlarının tespiti, aracın teknik özelliklerine göre kazanın oluş şeklinin belirlenmesinde zorunluluk bulunması vs. gibi bir durum yoksa, kazadaki kusur oranlarını belirlemenin teknik bilgiyi gerektiren bir yönü bulunmamaktadır. Somut olayın özelliğine göre kusur tespiti, hukuki bir konu olup hakimin genel hukuk bilgisi ile sonuca bağlayabileceği bir durumdur.
Somut olaya bakıldığında;dava konusu trafik kazasına ilişkin kaza sonrası düzenlenen trafik kazası tespit tutanağında; davalı sürücünün ...’nın şeride tecavüz kuralını ihlal ettiği, karşı araç sürücüsü ...’nin ise kural ihlalinin bulunmadığı belirtilmiş,yargılama sırasında başpolis memuru trafik bilirkişi ...’dan
alınan raporda da, yine tarafların aynı kuralları ihlal ettiği belirtilmiş kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü ...’nın asli ve %100 oranında kusurlu olduğu, karşı araç (motosiklet sürücüsü) ... nin kusurunun bulunmadığı belirlenmiştir.
Olaya ilişkin ceza yargılamasının yapıldığı, temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen İskenderun 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/254 esas, 20069/1 Karar sayılı dosyasında trafik bilirkişi ... ’dan ve ATK’dan alınan kusur raporunda ise davalı sürücü ...’nın karşı şeride girerek kazaya sebebiyet vermesi nedeniyle asli ve 7/8 oranında, karşı araç sürücüsü ...’nin ise mahal şartlarını gözeterek zamanında etkin tedbire başvurmaması nedeniyle tali ve 1/8 oranında kusurlu bulunmuştur.
Aynı olayla ilgili olarak kazada yaralanan ... ve ... tarafından sigorta şirketi aleyhine açılan İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/245 Esas sayılı dava dosyasında, ceza yargılaması sırasında alınan Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen kusur raporu hükme esas alınarak, davacıya sigortalı sürücü ...’nın 7/8 kusuruna göre hüküm kurulmuştur.
Bu durumda; aynı kazayla ilgili olarak kazada yaralanan ... ve ... tarafından sigorta şirketi aleyhine açılan İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/245 Esas sayılı dava dosyasında da temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen ceza dosyasında alınan ve oluşa uygun olarak düzenlenen kusur raporunun hükme esas alınmış olması karşısında, ceza yargılaması sonucunda ortaya çıkan ve kesinleşen maddi olgu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek; gerçekleşen kazada oluşa uygun olarak düzenlenen Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen kusur raporunda belirlendiği gibi davalı ..."nın 7/8 oranında kusurlu olduğunun kabulüyle, HMK"nın 266 md. hükmüne göre kusuru belirlemenin hukuki bir husus olduğu gözönüne alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu davalı ..."nın gerçekleşen kazada %100 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.
2-Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre; çalışmakta iken sakat kalan mağdurun uğradığı maddi zararın hesaplanmasında, uğradığı sakatlık oranı değil, bu sakatlık nedeniyle ortaya çıkan iş göremezlik, diğer anlatımla çalışma ve kazanma gücündeki kayıp oranı esas alınmalıdır.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ../...
ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda yargılama aşamasında mahkemece, kazada yaralanan ... için İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu Başkanlığı tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan 11/11/2016 tarihli raporda; ..."nin 15.03.2008 tarihinde maruz kaldığı trafik kazası sebebiyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre: %19,2 (ondokuznoktaiki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, İyileşme süresinin (geçici iş göremezlik süresi) olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir. Aynı olayla ilgili olarak kazada yaralanan ... ve ... tarafından sigorta şirketi aleyhine açılan İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/245 Esas sayılı dava dosyasında ... için ayrıca rapor alınmamış, kendisi tarafından sunulan Özürlü Sağlık Kurulu raporunda belirlenen %20 maluliyet oranı dikkate alınarak hesap yapılmıştır. Yine dosyaya kendisi tarafından sunulan Çukurova Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan 20.03.2009 Tarihli raporda: maluliyet oranı Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğüne göre %19,2 olarak belirlenmiştir.
Kazada yaralanan ... yönünden ise;aynı olayla ilgili olarak kazada yaralanan ... ve ... tarafından sigorta şirketi aleyhine açılan İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/245 Esas sayılı dava dosyasında; ... ’nin maluliyet oranı, Çukurova Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan 12.01.2010 tarihli raporda 26230 Sayılı Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Hakkındaki Yönetmeliğe göre %21 olarak belirlenmiş ve hem İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında hem de eldeki davada bu maluliyet oranı üzerinden hesaplama yapılmıştır.
15.03.2008 kaza tarihi itibari ile Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü yürürlükte olup, ...’nin maluliyeti yönünden hükme esas alınan 11.11.2016 tarihli Adli Tıp Kurumu Raporu ve ...’nin maluliyeti yönünden hükme esas alınan, Çukurova Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan 12.01.2010 tarihli rapor kaza tarihinde yürürlükte olmayan tüzük ve yönetmeliğe göre düzenlenmiştir.
Eldeki dosya rücuen tazminat istemine ilişkin olup,eldeki dosyada alınan maluliyet raporları ile aynı olayla ilgili olarak kazada yaralanan ... ve ... tarafından sigorta şirketi aleyhine açılan İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/245 Esas sayılı dava dosyasında alınan raporlar arasındaki çelişki giderilmediği gibi hükme esas alınan maluliyet raporları kaza tarihinde yürürlükte olan mevzuata uygun olmayıp hüküm kurmaya elverişli değildir.
Bu durumda mahkemece, kazada zarar gören ... ve ...’nin tüm raporları eklenerek Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi Başkanlığından Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğünde öngörülen kriterlere göre maluliyet oranının belirlenmesi için rapor alınması, maluliyet oranının
değişmesi halinde aktüerya bilirkişisinden yeni duruma göre sürekli iş göremezlik tazminatının tespiti yönünden rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde yetersiz sağlık kurulu raporuna itibar edilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
4-Davacı vekilince tazminat için temerrüt faizi olarak ticari faiz(avans faizi) istenilmiş, mahkemece kazaya karışan davacıya sigortalı aracın trafik kaydı getirtilerek aracın kullanım amacı tespit edilmeden ticari faize hükmedilmiştir.
Mahkemece zarara neden olan davacıya sigortalı aracın trafik kaydı getirtilerek ve kaza tarihindeki gerçek kullanım amacı belirlenerek,kullanım amacının hususi olması durumunda yasal faize hükmedilmesi gerekirken ticari faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
5-Kazada yaralanan ...’nin kaza tarihinde herhangi bir işte çalışmadığı, ev hanımı olduğu dosya kapsamı ile sabittir. Mahkemece, hükme esas alınan aktüer raporunda ... ’un ev hanımı olduğu ve asgari ücret düzeyinde gelir elde edeceği kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Söz konusu zararın hesaplanması sırasında esas alınan asgari ücret, bir çalışmanın karşılığı değil ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Hal böyle olunca da ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı ev hanımı olan destekten dolayı uğranılan
zararın hesaplanması sırasında dikkate alınamayacağı açıktır.
Buna göre; kazada yaralanan ... ’un ev hanımı olması göz önüne alınarak, zarara ilişkin gelirinin AGİ’siz net asgari ücret üzerinden yapılması ve aktif-pasif devre ayrımı yapılmaksızın tüm hesap süresi pasif devre kabul edilerek AGİ’siz net asgari ücret üzerinden hesap yapılarak sonuca ulaşılması gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2), (3), (4) ve (5) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 24,10 TL fazla alınan temyiz peşin harcının davacıya geri verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 30/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.