17. Hukuk Dairesi 2019/1005 E. , 2020/7215 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin 05/07/2009 tarihinde yaya olarak kaldırımda bulunurken, davalı ..."a ait olup ..."in kullandığı ve davalı ... şirketinin de zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketi olduğu aracın çarpması neticesinde yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde davacının herhangi bir kusuru bulunmadığını, davacının kaza neticesinde yaralanması nedeniyle sürekli iş ve güçten yoksun hale gelecek şekilde malul hale geldiğini, iş gücü kaybı nedeniyle zarara uğradığını, tedavi giderleri ödediğini belirterek şimdilik 2.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ... ve ..."dan kaza tarihi olan 05/07/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi, davalı ... yönünden ise dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında maddi tazminat talebini 34.392,59 TL ye çıkarmıştır.
Davalı ... vekili, ... plakalı aracın müvekkili şirkete 24/06/2009-2010 tarihleri arasında geçerli olmak üzere 193731509-0 nolu trafik sigortası poliçesi ve 17/04/2009-2010 vadeli 157680309-0 nolu kasko poliçesi ile sigortalı olduğunu, dava konusu kaza ile ilgili olarak müvekkili şirkete daha önce
hiçbir başvuru bulunmadığından temerrüt tarihi olarak dava tarihinin esas alınması gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limitleri ve sigortalısının kusuru ile sınırlı olduğunu, ... plakalı araç sürücüsü sigortalının 05/07/2009 tarihli kazada hiçbir kusurunun bulunmadığını, davacının sürekli işgücü kaybının söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, kaza tespit tutanağının uygun şekilde düzenlenmediğini, davalı yönünden kesinleşmiş bir kusur oranı olmadığını, kazanın meydana gelişinde davacının asli kusurlu olduğunu, davacının maluliyet durumu belirlenmemiş olduğundan maluliyetine dayalı tazminat talebinin yerinde olmadığını, talep edilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece maddi tazminat talebinin 34.392,59 TL olarak kabulüne ve yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin kısmen 6.000,00 TL olarak kabulüne ve yasal faizi ile davalılardan müteselsilen birlikte alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hükmün, davacı vekili temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 01.11.2016 gün ve 2014/9662 Esas ve 2016/9641 Karar sayılı ilamı ile davacı vekilinin kusura ilişkin itirazları reddedilerek "trafik kazası nedeniyle işgücü kaybı oranının kesin olarak belirlenmesi için kaza tarihinde yürürlükte bulunan söz konusu Yönetmelik hükümlerine göre Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi"nden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi" gerekçesiyle diğer temyiz itirazları incelenmeksizin bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile 34.392,59 TL"nin davalı gerçek kişilerden 05/07/2009 tarihinden itibaren, sigorta şirketi yönünden 15/09/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile takdiren 6.000,00 TL manevi tazminatın davalı gerçek kişilerden 05/07/2009 tarihinden itibaren, sigorta şirketi yönünden 15/09/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminatın fazlaya yönelik kısmının reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanıp değerlendirilen delillere, bozmaya uygun karar verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen yönlere ilişkin inceleme yapılmasının mümkün olmamasına, özellikle, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen hesaplamanın ve maluliyet oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına ve manevi tazminatın takdirinde B.K.nun 47.maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nasafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre, davacı Vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 10,00 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 18/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.