17. Hukuk Dairesi 2018/1307 E. , 2020/7065 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4.
Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki İlk Derece Mahkemesinde görülen tasarrufun iptali davasında verilen davanın kabulüne ilişkin hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; esas yönünden istinaf isteminin reddine ilişkin kararın, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili; davalılardan borçlu ... aleyhine 25/06/2014 tanzim tarihli bono nedeniyle Denizli 2. İcra müdürlüğünün 2016/4345 takip dosyasında takip yapıldığını, borçlunun haczi kabil malları olmadığını, mal kaçırmak için davalı borçlu ...,. mahallesi 669 ada 5 ve 6 parsellerini 28/03/2016 tarihli, ... mahallesi 376 ada 140 parsel 14, 38, 19 bağımsız bölümlerini 28/03/2016 tarihli satış sözleşmeleri ile danışıklı olarak diğer davalıya devrettiğini, davalı ..."ın işini terk etmiş vergi mükellefi olup geliri olmadığını belirterek tasarrufun bu taşınmaz işlemleri yönünden iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; davalı ..."ın şirketin borçlarını ödemek istediğini, taşınmazlarını satıp nakde çevirdiğini, ödemelerin banka dekontları ve havaleleri ile yapıldığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının davasının kabulüne, Denizli 2. İcra Müdürlüğünün 2016/4345 sayılı dosyasındaki asıl alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere ...,... 669 ada 5 ve 6 nolu parseller ile ... ilçesi Saraylar mahallesi 376 ada 140 parsel 14, 19 ve 38 sayılı taşınmazların davalılar arasındaki tasarruflarının TBK.19, İİK.277 ve devamı maddeleri gereğince iptaline, Davacıya davaya konu taşınmazlarda cebri icra yolu ile satış ve haciz yetkisi verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesince, davalıların "tasarrufun iptali koşullarının oluşmadığına" yönelik istinaf itirazlarının esastan reddine, "Nispi ilam harcının nispet ve ölçüsüyle" ilgili istinaf itirazının HMK"nın 355"inci maddesi uyarınca kabulüne, kararın kaldırılmasına ve hükmün HMK"nın 353/1-b,2 madde ve bendi uyarınca yeniden oluşturulmasına karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptal istemine ilişkindir.
Tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi
tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Mahkemece; dava konusu taşınmazların tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değerleri arasında misli fark bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Tapudaki satış bedeli dışında yapılan ödemelerin davalı 3. kişi tarafından devir tarihi veya devir tarihine yakın tarihli banka hesap hareketleri, banka ödemesi, kredi kullanımı gibi delillerle ispatlanması mümkün olup bu belgelerdeki meblağların tapudaki bedele eklenerek bedel farkının varlığı değerlendirilmelidir. Somut olayda; dava konusu taşınmazlardan 5 numaralı parsel (arsa) 40.000,00 TL bedelle, 6 numaralı parsel (arsa) 50.000,00 TL bedelle,19 numaralı bağımsız bölüm (dükkan) 45.000,00 TL bedelle, 14 numaralı bağımsız bölüm (dükkan) 55.000,00 TL bedelle, 38 numaralı bağımsız bölüm (dükkan) 50.000,00 TL bedelle; davalı borçlu tarafından 28/03/2016 tarihinde tapuda devredilmiş; bilirkişi tarafından bu taşınmazlardan 5 numaralı parsel için (arsa) 172.675,00 TL, 6 numaralı parsel (arsa) için 266.562,00 TL,19 numaralı bağımsız bölüm (dükkan) için 100.000,00 TL, 14 numaralı bağımsız bölüm (dükkan) için 90.000,00 TL, 38 numaralı bağımsız bölüm (dükkan) için 100.000,00 TL rayiç değer belirlenmiştir. Davalı 3.kişi ...; 23/03/2016 tarihinde kendi hesabından davalı borçlu ... hesabına 240.000,00 TL, tasarruf tarihi olan 28/03/2016 tarihinde de hesabından 190.000,00 TL tapu karşılığı adı altında havale yaptığını belirterek bu konuda dekont örneklerini sunmuştur. Dairemiz uygulamasına göre bankadan havale edilen paranın borçluya taşınmaz alımı için ödenen para olduğu kabul edilmektedir. Bu durumda bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değer ile davalı 3.kişi tarafından ödendiği ispat edilen değer arasında bedel farkı bulunmadığı anlaşıldığından
mahkemenin bu yöndeki gerekçesine katılma imkanı bulunmamaktadır. Ancak; İİK"nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği, aynı maddenin son fıkrasında ise ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastıyla hareket ettiğinin kabul edildiği, bu karinenin, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğinin veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunun ispatla çürütülebileceği hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda davalı borçlu ... adına kayıtlı dava konusu taşınmazlardan 14,19 ve 38 numaralı bağımsız bölümlerin tapuda dükkan olarak kayıtlı olduğu, davalı borçlunun ... Deri Kürk Tekst. İnş. Malz. San. ve Tic. Ltd. Şti. adında bir şirketinin bulunduğu anlaşıldığından; bu taşınmaz devirlerinin İİK 280/3 gereğince ticari işletme devri olup olmadığı hususu da karar yerinde tartışılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA; Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 16/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.