17. Hukuk Dairesi 2018/5685 E. , 2020/7021 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26.Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 11.11.2020 Çarşamba günü davacı vekili Av. ... ile davalı ... vekili Av. ...,... ve davalı ... vekili Av. ... geldiler. Diğer davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
lı olduğunu, borcun ödenmemesi sebebi ile davalı borçlu aleyhine Kayseri 3. İcra Müdürlüğü’nün 2013/482 sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, borçlunun borcunu ödememek gayesi ile adına kayıtlı ...,... İlçesi İlçesinde kain 2230 ada 4 sayılı parselde 1 nolu bağımsız bölüm, 2223 ada, 29 sayılı parselde 1 nolu bağımsız bölüm, ...,... İlçesi, 4967 ada, 4 sayılı parsel ...,... nolu bağımsız bölümün ve 3451 ada 1 sayılı parselde 30
nolu bağımsız bölümün diğer davalılara devredildiğinin tespit edildiğini, söz konusu tasarrufların mal kaçırma gayesi ie yapıldığını beyan ederek davalılar arasındaki tasarruf işlemlerinin iptali talep ve dava edilmiştir.
Davalı borçlu ... ile diğer davalılar ..., ... ve ... vekili, davalı ... vekili davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davanın kabulüne , davalılar arasındaki tasarrufların iptali ile davacıya Kayseri 3. İcra Müdürlüğü’nün 2013/ 478, 2013/479, 2013/ 480, 2013/481, 2013/482 ve 2013/5415 sayılı dosyalardaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere cebri icra yetkisi verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili, davalı ... vekili, davalı ...-davalı ... ve davalı ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nce “.. davacı tarafından eldeki davanın sadece Kayseri 3. İcra Müdürlüğü’nün 2013/482 sayılı dosyası için açmasına rağmen mahkemece HMK’nun 26. maddesi gereğince talep aşımı sonucu davacının borçlu aleyhine yaptığı tüm takip dosyaları yönünden iptal karar verilmesinin doğru olmadığı, davacı tarafından davalı 3. kişiler ...,... "un borçlu ... "nın durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu yani kötüniyetli oldukları da ispatlanmadığından adı geçen davalılar aleyhine açılan davanın reddine, davalı ..."ın borçlunun durumunun ve amacının bilebilecek kişilerden olduğunun yani kötüniyetli olduğunun ispatlanmadığı, Anayanın 23. maddesinde yerleşme hürriyetinin, 35. maddesinde de mülkiyet hakkının anayasal bir hak olarak düzenlenmiş olması karşısında davalı ..."a yapılan tasarruf yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı, mevcut delil durumu ile hayatın olağan akışına uygun olmayan gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmeyerek davalı ... vekili, davalı ... vekili, Davalı ...- davalı ... ve davalı ... vekilinin istinaf talebinin kabulü ile yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra
takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Mahkemece, dava konusu satışları gerçek bir satış olduğunun davalılar tarafından ispat edilememesi gerekçesi ile dava konusu tasarrufların iptaline karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu gayrımenkullerin devir tarihindeki gerçek değerleri ile tapuda gösterilen bedelleri arasında bedel farkının bulunmaması ve davalı 3. kişilerin davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişilerden olduğunun ispat edilememiş olmasına, göre davanın reddine karar verilmesi gerektiği yönünde hükmün düzeltilmesine ve yeni hüküm kurulmasına karar vermişse de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemiştir.
Davacı tarafından davalı borçlu aleyhine “alacaklısını zarara uğratmak kasdı ile mevcudunu eksiltmek suçundan” açılan Kayseri 1. Ceza Mahkemesi’nin 2013/539 sayılı dosyasında dinlenen davalı ... ifadesinde “... abimin davalı borçlunun iş yerinde çalışmasından dolayı tanırım. Davalı borçlunun iş yerini de abim ile beraber satın aldık, sonrasında da meskenini aldım, ancak meskenin davalı borçluya ait olduğunu bilmiyordum”, davalı ...’in oğu ...’in tanık ifadesinde ise “....
davalı borçlu ile 17 yıldır tanışıyoruz, arkadaşımdır. İşleri kötü gidince gayrımenkullerini bana sattı, hatta birini de babama(davalı ...) aldık”, davalı ...’in ifadesinde ise “Davalı borçlu ile 10 yıldır arkadaşlığımız var, ekonomik sıkıntısı vardı, gayrımenkullerinden birini de ben aldım” ifadesi ile iş bu davanın konusu olan Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/392 sayılı dosyasında tanık ...’ın ifadesinde “... benim teyzemin oğludur. Davalı borçlu ...’ı ise aynı işi yapmamız nedeni ile tanırım, mobilyacılık işi bende yaparım ...” beyanları İİK"nın 280. Maddesine göre bu beyanların hangi gerekçe ile kabul edilmediği karar yerinde tartışılıp değerlendirilmeksizin, eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesinin kararının BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK’nın 373/2. maddesine göre dosyanın kararı veren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 12/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.