17. Hukuk Dairesi 2016/13284 E. , 2019/5847 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili; 01.06.2010 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu karşıdan karşıya geçmekte olan müvekkiline ticari aracın çarptığını ve bu çarpma sonucu müvekkilinin hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığını ve beyin fonksiyonlarını kısmen yitirdiğini ileri sürülerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 500,00 TL maluliyet tazminatı ve 500,00 TL bakıcı gideri olmak üzere 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılar ... ve ... ile davalı ... şirketlerinden poliçe bedelleri ile sınırlı olmak üzere, davalılar ... ve ..."den olay tarihinden itibaren, sigorta şirketlerinden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, yine 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ..."den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalılar ..., ... ve ...hakkında açılan maddi tazminat davasının kabulüne, 8.056,77 TL tazminatın davalılar ... ve ... yönünden kaza tarihi olan 01.06.2010 tarihinden, davalı ...yönünden dava tarihi olan 11.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen adı geçen
davalılardan alınarak davacıya verilmesine, davalı ...hakkında açılan maddi tazminat davasının reddine, davalılar ... ve ... hakkında açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 01.06.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılar ... ve ..."den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle, oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına ve manevi tazminatın takdirinde BK"nın 47. maddesindeki (6098 sayılı TBK m. 56) özel haller dikkate alınarak hak ve nasafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Dava Borçlar Kanunu"nun 46. maddesi (6098 sayılı TBK m. 54) gereğince çalışma gücü kaybı nedeniyle maddi tazminat ve 47. maddesi (TBK m. 56) gereğince manevi tazminat istemine ilişkindir.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali BK m. 46/I’de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince “Cismani bir zarara düçar olan kimse külliyen veya kısmen çalışmaya muktedir olamamasından ve ileride iktisaden maruz kalacağı mahrumiyetten tevellüt eden zarar ve ziyanını ve bütün masraflarını isteyebilir”. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu"nun 46. maddesinde belirtilen “bütün masraflar” deyimi çok geniş kapsamlıdır. Bu giderlere zarara uğrayanın katlanmak zorunda kaldığı bütün giderler dahildir. Bu bakımdan zarara uğrayanın tedavi giderleri yanında, işlerini görememesi nedeniyle tutmak zorunda kaldığı yardımcı da dahildir.
Vücut bütünlüğü ihlâl edilen zarar gören kişi hüküm anında tamamen iyileşmiş, çalışma gücündeki azalma ortadan kalmış ise; çalışma gücünün kaybı nedeniyle istenebilecek tazminat, zarar görenin iyileşme anına kadar çalışamaması
nedeniyle ortaya çıkan kazanç kayıplarından ibarettir. Buna karşın çalışma gücündeki kayıp daimi nitelikte ise yani maluliyeti sonuçlamış ise bu durumda yaşam faaliyetleri ve çalışma hayatının sürdürülebilmesi için daha fazla efor sarfı gerektiğinden ortaya çıkan zarar ihlale uğrayanın yaşamı süresince devam edeceğinden yaşam sonuna kadar talep edilebilecektir.
Somut olayda davacı vekili, davacı ...’in kalıcı çalışma gücü kaybına ilişkin zararı ile birlikte, geçici çalışma gücü kaybına ilişkin zararının tazminini de talep etmiş, mahkemece alınan 20.11.2015 tarihli Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu raporunda davacının iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceği belirlenmiştir. Karara esas alınan bilirkişi ek raporunda herhangi bir somut, objektif ve bilimsel bir veriye dayanılmadan, Adli Tıp Raporundan ayrılma sebepleri açıklanmadan, davacının iyileşme süresinin ilk 7 ayında bakım ve gözetime ihtiyaç duyacağı kanaatine varılarak, bakıcı ücreti 7 ay üzerinden hesaplanmıştır. Adli Tıp Raporunda davacının iyileşme süresinin 9 ay olarak belirlenmesine rağmen bakıcı ücretinin 7 ay için hesaplanması ve bu miktarın hükme esas alınarak yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 09/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.