17. Hukuk Dairesi 2016/18215 E. , 2019/5273 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davasının kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı .... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı ... vekili, davalı borçlu ..."in davacının alacağını semeresiz bırakmak için, taşınmazını diğer davalı ..."ye danışıklı olarak devrettiğini, bu kişiyle davalı borçlunun ticari ilişkisi bulunduğundan ve aynı borçlu hakkında icra takibi yapması nedeniyle borca batıklığını bilecek durumda olduğunu ileri sürerek tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, duruşmadaki beyanıyla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ... davaya cevap vermemiş ve duruşmalara katılmamıştır.
Mahkemece, davacının alacağının iptali istenen tasarruftan önce doğmuş gerçek bir alacak olduğunu, davacının takip dosyasında hacizli olan mallar üzerindeki diğer hacizlerin miktarlarına göre tüm taşınmazlar ve araçların satılarak paraya çevrilmesi halinde dahi davacının alacağını karşılamaya yetmeyeceğini, iptali istenen satış işleminde taşınmazın değerinin 59.000,00 TL olarak gösterildiği oysa gerçek değerinin 175.000,00 TL olduğunu, ... İcra Müdürlüğünün 2012/4718 sayılı dosyasında davalı ..."ten alacaklı olarak takip yapan davalı ..."nin davalıyla önceye dayalı ticari ilişkisi bulunduğundan borca batıklığını bilebilecek durumdaki kişilerden olduğu dosyadan
belirlendiğinden, davalılar arasındaki taşınmazın satışı işleminin muvazaalı olduğundan açılan davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir.Satılan taşınmaz üzerinde ipotek ve haciz kayıtları varsa,alıcı taşınmazı bu kayıtlarla yükümlü olarak satın almış olacağından, satışın bunların tamamı üzerinden yapıldığı kabul edilir. Bu nedenle oransızlığın belirlenmesinde tapu kaydındaki ipotek ve haciz miktarının da gözönünde tutulması gerekir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Öte yandan, tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir.
Somut olayda; davacı tarafından dava konusu gayrımenkulün dava dışı Ramazan Çınar"a 17/03/2015 tarihinde devredildiğinin anlaşılmasıyla davacı 11/08/2015 tarihli dilekçe ile davayı İ.İ.K. 283/2 gereği taleplerini bedele
dönüştürdüklerini belirtmesine göre mahkemece 3. kişinin elden çıkardığı tarihindeki dava konusu gayrımenkulün gerçek değerinin belirlenmesi için bilirkişiden ek rapor alınarak icra dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 29/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.