17. Hukuk Dairesi 2016/9554 E. , 2019/4209 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, 21.07.2011 tarihinde, davalı idaresindeki motosikletin, davacı ..."in kullandığı araca çarptığı ve takla atmasına neden olduğunu, müvekkilinin yaralanan parmaklarının kopma ihtimali bulunduğunu belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi tazminat ile anne ve baba olan diğer davacılar için kızlarının durumundan duydukları üzüntü nedeniyle 10.000,00"er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan talep etmiş, maddi tazminat talebini 194.858,78 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 105.522,30 TL nin kaza tarihi olan 21/07/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ..."e verilmesine, manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile; .... için 4.000,00 TL., i... için ayrı ayrı 2.000,00"er TL nin kaza tarihi olan 21/07/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak adı geçen davacılara
verilmesine, dahili davalı ...yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacılar ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi heyet raporunda belirtilen kusur oranının ve garson olarak çalışan davacının asgari ücretin 1,5 katı oranında gelir elde ettiğinin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekili ile davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Dava, trafik kazasında yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2- BK"nın 47. maddesindeki (6098 sayılı TBK m. 56) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözönünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar ve olay tarihi, tarafların kusur durumları, maluliyet oranı gibi hususlar da dikkate alındığında, davacılar için takdir edilen manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir
manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
3- Davacının davaya konu kaza nedeniyle oluşan maluliyet oranının belirlenmesi bakımından alınan, .... Adli Tıp Şube Müdürlüğü"nün 29.01.2014 tarihli raporuyla, davacının maluliyet oranı % 21,2 olarak belirlenmiş, davalı tarafın itirazları üzerine, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu"ndan alınan 25.02.2015 tarihli raporda ise, maluliyet oranı % 28,2 olarak tespit edilmiştir. Mahkemece; gerekçesi tartışılmadan davacının maluliyeti % 28,2 olarak esas alınmıştır. Davacının maluliyet oranına ilişkin olarak alınan ilk rapora karşı davacı vekilince herhangi bir itirazda bulunulmamış, zararın tespiti talep edilmiş; sadece davalı yanın itirazı nedeniyle yeniden maluliyet raporu alınmıştır.
Bu durumda mahkemece; 29.01.2014 tarihli maluliyet oranının belirlenmesine ilişkin bilirkişi raporu kendisine tebliğ edilen davacı vekili tarafından rapora itiraz edilmediği, anılan rapordaki % 21,2 maluliyet oranı yönünden davalı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilmek suretiyle, % 21,2 maluliyet oranına göre işgöremezlik tazminatı hesabının yapılması hususunda, hesap bilirkişisinden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, % 28,2 maluliyet oranının esas alınarak tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Bu halde mahkemece, davacı gelirinin asgari ücretin 1,5 katı ve maluliyetinin % 21,2 olduğunun kabulü ile hesap bilirkişisinden ek rapor alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi uygun bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenle, davacılar vekili ile davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenle, davacılar vekili, 3 nolu bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara ve davalı ..."a geri verilmesine 08/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.