17. Hukuk Dairesi 2016/14782 E. , 2019/3507 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı ... vekili, davalı borçlu ... aleyhine senede dayalı olarak icra takip dosyası ile icra takibi başlattıklarını, bu takibin sonuçsuz kaldığını, davalı/ borçlunun alacağı karşılayacak hacze kabil malının bulunmadığını ancak davalının taşınmazını diğer davalı ..."a satış işleminin gerçekleştirilerek devredildiğini, bu taşınmazı devir alan ..."ın davalı ..."in eniştesi olduğunu, tarafların iyi niyetli olmadıklarını, bu nedenle dava konusu taşınmaz üzerinde yapılmış olan muvazaalı devir işlemlerinin iptali ile yeniden davalı/ borçlu adına tescili, gayrimenkulun haczedilerek satılması suretiyle müvekkilinin alacağının tahsiline, kabul edilmediği takdirde müvekkilinin lehine iptaline ve müvekkilinin alacağının gayrimenkulün haczedilerek satılması suretiyle tahsiline tasarruf iptalini talep etmiştir.
Davalı ..., iptali istenen taşınmazın kaynı..."e ait olduğunu,..."in Mersin ilinde oturduğu için bu taşınmazla ilgilenmek için bedelsiz olarak kendisine devir ettiğini,...in ..."ye borcu konusunda bir bilgisinin olmadığını ancak aralarında sorun olduğunu bilmediğini, bahse konu borçla herhangi bir ilgisinin olmadığını, bu taşınmazı 2015 yılının Eylül ya da Ekim ayında ..."in talebi üzerine ..."e devir ettiğini, ..."in talebi ile ..."e yapılan bu satışın gerçek satış olduğunu, kaça satıldığını bilmediğini bu nedenlerle açılan davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili duruşmadaki beyanında, dava şartlarının oluşmadığını açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davalı ..."in ..."a borcun doğumundan (15.06.2012) sonra devrettiği(24.07.2012 bağımsız bölüm nedeniyle yapılan tasarrufun iptalini talep ettiği, tapuya yazılan müzekkere cevabından dava-tedbir öncesi bu taşınmazın dava dışı ..."e devredildiğinin anlaşıldığını, davacı vekilinin davasının dava dışı ..."e yöneltmeyip, davalı ... yönünden tazminat olarak devem ettirmek istediğini beyan ettiğini ve aşamalarda aciz vesikası sunması için verilen sürede davasını muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davası ( TBK 19) olarak nitelendirdiğini, davalı ..."ın 2. Celsede alınan beyanında ilgili taşınmazın muvazaalı bir şekilde kendisinin aldığını ikrar etmesi de dikkate alınarak dava TBK 19. maddesi gereği açılan muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilip İİK 277. ve devamı maddeleri gereği açılan tasarrufun iptali davasında istenen aciz vesikası sunulması ara kararından vazgeçildiği borcun doğum tarihi, taşınmazın devir tarihi, davalının ikrarı da dikkate alınarak davaya konu taşınmazın davacı alacaklıdan mal kaçırmak maksadı ile muvazaalı bir şekilde davalı ..."a devredildiği anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Bir davada taraflarca ileri sürülen maddi olguların hukuki değerlendirilmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir. HMK"nın 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, nitelemeyi yapıp hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur.
Tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278,279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece aciz vesikası sunması için verilen sürede davasını muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davası ( TBK 19) olarak nitelendirmiş, davalı ..."ın 2. Celsede alınan beyanında ilgili taşınmazın muvazaalı bir şekilde kendisinin aldığını ikrar etmesini de dikkate alarak davanın TBK 19 maddesi gereği açılan muvazaaya dayalı iptali davası olarak nitelendirilip İİK 277. ve devamı maddeleri gereği açılan tasarrufun iptali davasında istenen aciz vesikası sunulması ara kararından vazgeçerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Eldeki davacı tasarrufun iptali davası olarak açılmış olması ve dosyada usulune uygun ıslah dilekçesi ile talebin TBK 19. maddesi gereği muvazaaya dayalı iptal davası olarak davanın görülmesi talebinin bulunmaması nedeniyle davaya tasarrufun iptali davası olarak bakılması gerekir. İİK"ın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davası olmasından dolayı bu tür davaları, elinde geçici (İİK.m.105) veya kat"i (İİK.m.143) aciz belgesi bulunan alacaklılar açabilmektedir. Bu husus davanın görülebilme koşulu olmakla birlikte aciz belgesinin dava açılmadan, dava açıldıktan sonra veya temyiz aşamasında ve hatta hükmün Yargıtay"ca onanmasından (veya bozulmasından) sonra bile sunulma olanağı vardır.
Somut olayda mahkemece davacıya 20.01.2016 tarihli duruşmada aciz vesikası sunulması yönünde gelecek duruşmaya kadar süre verildiği, bu süre içerisinde aciz vesikası ibraz etmediği gibi, sonrasında da davalı borçlunun adresinde haciz de yapılmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, dava şartı olan geçerli bir aciz vesikasının bulunmaması (İİK. 105-143 Md.) sebebi ile davanın reddine karar verilmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."a geri verilmesine 25/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.