Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/8374
Karar No: 2019/3287
Karar Tarihi: 20.03.2019

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/8374 Esas 2019/3287 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2016/8374 E.  ,  2019/3287 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacılar vekili, maktül sürücü ..."ın kullandığı aracın tek taraflı gerçekleştirdiği kazada destek ..."ın vefat ettiğini, desteğin vefat etmeden önce boşanması ile davacılardan ... ve ..."ın velayetlerinin desteğe verildiğini,..."ın ise evlatlık olarak verildiğini, ..."ın kazaya konu aracın kaza tarihinde kayden maliki ve işleteni, İhlas Sigortanın ise maddi tazminatlar bakımından sorumlu sigorta firması olduğunu belirterek davacı ... ve ... için 20.000,00"er TL maddi, 10.000,00"er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte, maddi tazminatın her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen, manevi tazminatın ise ..."dan tahsiline, ... için olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte 5.000,00 TL manevi tazminatın davalı ..."dan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... vekili, davanın 1 yıllık zaman aşımı süresi içerisinde açılmadığını, 5 yıllık ceza zamanaşımı süresinin de dolduğunu, ..."a velayeten ..."ın açmış olduğu davanın husumetten reddinin gerektiğini, dava tarihi itibariyle ..."ın dava açma ehliyetinin olmadığını, ...ın dava tarihinde reşit olması nedeniyle davayı bizzat açması gerektiğini, ..."ın ..."ın gerçek kızı olmadığını, ..."nin ..."ın ölümünden dolayı üzüntü duymasının mümkün olmadığını,bu nedenle ..."a velayeten ... tarafından açılan davanın da husumetten reddi gerektiğini, ... yönünden ise olay tarihinden itibaren 10 yıl sonra manevi tazminat talebinde bulunmanın hayatın gerçekleri ile bağdaşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan delillere göre; davacı ... yönünden açılan maddi ve manevi tazminat davalarının aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacı ... yönünden açılan maddi ve manevi tazminat davalarının zamanaşımı nedeniyle reddine, davacı ... yönünden açılan manevi tazminat davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, dair karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
    1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle maddi manevi tazminat istemine ilişkindir.
    6100 sayılı HMK"nun 114. Maddesinde dava şartları düzenlenmiş olup 1. Fıkrasının (f) bendinde "Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması" dava şartları arasında sayılmış, dava şartlarının incelenmesi başlıklı 115. Maddesinde "Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder." hükmüne yer verilmiştir.
    Bu durumda, somut olayda çocuklardan ... 18.09.1994 doğumlu olup dava açıldığı tarihte reşit olduğundan davacı ... için velayeten ... tarafından verilen vekaletname ile dava açılması hatalı ise de davacı ..."ın dava tarihinde reşit olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, 6100 HMK"nun 115. Maddesi gereğince davacı Bedia yönünden vekaletname eksikliği giderilerek davanın esasının incelenmesi için kararın bozulması gerekmiştir.
    2-Davacı küçük ... yönünden ..."ye velayeten baba ... tarafından dava açılarak maddi tazminat talebinde bulunulmuştur.
    4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 335. maddesinde ergin olmayan çocuğun, ana ve babasının velayeti altında olduğu hüküm altına alınmıştır. Dairemizce yapılan araştırmada davacı ..."nin anne ve babasının evli oldukları bu nedenle velayet hakkı anne ve baba tarafından birlikte kullanılmalıdır. Mahkemece, taraf teşkili yönünden velayet hakkının anne ve baba tarafından birlikte kullanılması gerektiği gözetilerek, ergin olmayan davacı ..."ın annesinin açılmış bulunan davaya katılımının veya rızasının sağlanarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru görülmemiştir.
    3-Çekişmelerin bir an önce sonuçlandırılmayıp uzun süre askıda bırakılmasının toplumun barış ve huzurunu bozacağı düşünülerek yargı yoluyla hak aramaya konulan zaman sınırı olarak öngörülen zamanaşımı kurumu bir maddi hukuk kurumu değildir. Bir borcu doğuran, değiştiren, ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Borçlar Kanunu"nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. BK"nın 60. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıllık subjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, her halde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanaşımı süresi ile olağanüstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir(Eren Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 794). Buna karşılık, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanaşımı süresi öngördüğü tehlike sorumluluklarında BK m. 60 uygulanmaz. 2918 sayılı KTK"nın 109/I. maddesinde "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar." hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, "Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir." hükmüne yer verilmiştir.
    Aynı fiil bazen hem sorumluluğu gerektiren, hem de ceza kanunlarına göre cezayı gerektiren bir fiil olabilir. Bu fiile göre Ceza Kanununun daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörüldüğü hallerde, tazminat davasının daha önce zamanaşımına uğraması tutarlı bir çözüm oluşturmaz. Zira cezalandırma, müeyyide olarak tazminattan daha ağırdır. Bu sebeple, kanun koyucu uyum sağlamak amacıyla ceza davası için öngörülen zamanaşımı süresince tazminat davasının da devamını temin bakımından genel olarak BK 60/II (6098 sayılı TBK m. 72/I), özel olarak da KTK 109/II. maddesinde düzenleme yapmıştır.
    Burada üzerinde durulması gereken, 2918 sayılı KTK"nın 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Dahası, sözkonusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten veya Güvence Hesabı) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (HGK"nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705, HGK"nın 16.04.2008 gün 2008/4-326-325 ve HGK"nın 05.06.2015 gün 2014/17-2198 E. 2015-1495 K. sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir).
    Ayrıca ceza zamanaşımının uygulanması yönünden hukuk hakiminin tazminat davasını görürken, ceza hukuku kurallarıyla ve özellikle ceza mahkemesinin fail hakkında vermiş olduğu beraat veya mahkumiyet kararıyla bağlı olup olmadığı BK 53. maddesinde düzenlenmiştir. Sözkonusu maddede hukuk hakiminin ceza hukuku kurallarıyla bağlı olmadığı hükme bağlandığı gibi, ceza mahkemesi kararlarıyla da bağlı olmadığı düzenlenmiştir. Bununla birlikte suçun işlendiğine veya işlenmediğine ilişkin ceza mahkemesinin kesin kararı varsa, hukuk hakimi bu kararla bağlıdır. Görüldüğü gibi ceza mahkemesince haksız eylemin suç niteliği saptanmamış ise hukuk hakimine bunu kendiliğinden ve özgürce araştırma ve sonucuna göre karar verme yetkisi tanınmıştır.
    Somut olayda; davaya konu trafik kazası 07/06/2003 tarihinde gerçekleşmiştir. Sürücü ... ile birlikte davacıların desteği ..."ın öldüğü olayda ceza zamanaşımı süresi 765 Sayılı TCK"nın 455/2. ve 102/4. maddelerine göre 10 yıldır. Bu durumda mahkemece zamanaşımı süresinin dolmadığı dikkate alınmak suretiyle işin esasına girilip tarafların delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yasal olmayan gerekçeyle davanın 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduğu gerekçesiyle zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    4-Bozma sebep ve şekline göre davalı ... vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1), (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalı ..."a geri verilmesine 20/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi