17. Hukuk Dairesi 2017/2348 E. , 2019/9504 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili; 04.11.2011 tarihinde ... plakalı kamyon ile tek yönlü yolda adres sormak için kontrolsüz olarak geri manevra yaptığı sırada karşıdan karşıya geçmekte olan yaya davacı ..."ya çarptığını, müvekkilinin kusursuz olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere 15.000,00 TL manevi tazminat ile kalıcı maluliyet ve geçici işgöremezlik tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalı araç şoförünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, kusur ve maluliyet raporunun Adli Tıp Kurumundan aldırılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., kaza sonrası davacı ile ilgilendiğini manevi tazminat talebinin yüksek olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre; Davanın kısmen kabulü ile davacının davaya konu edilen kazadan dolayı uğramış olduğu geçici iş göremezliğinden doğan zararının 6.226,20 TL, kalıcı işgöremezliğinden doğan zararının 30.207,35 TL olması sebebiyle toplam 34.473,55 TL zararın davalı ..."dan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile diğer davalı ... şirketinden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ve sigorta poliçeleriyle sınırlı olmak üzere müteselsilen tahsili ile
davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı lehine 4.000,00 TL manevi tazminat takdiri ile olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."dan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
BK"nın 47. maddesindeki (6098 sayılı TBK m. 56) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözönünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar, tarafların kusur durumları, meydana gelen zararın ağırlığı gibi hususlar da dikkate alındığında, davacı için takdir edilen manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davacıya geri verilmesine, 16/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.