17. Hukuk Dairesi 2017/417 E. , 2019/9499 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davalı ... Sigorta A.Ş ve dahili davalı ... aleyhine açılan davanın zamanaşımı defi nedeniyle reddine, davalı ... yönünden kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar ve davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili,Davalı ..."ın malik ve sürücüsü olduğu ... plakalı traktöre 25/05/2010 tarihinde Ilgın ... civarında 4278 nolu ... yolunun 29. Km sinde seyir halinde iken arkadan çarparak tam kusurlu olarak traktörün devrilip sürüklenmesine sebep olduğunu, bu kazada traktörün römorkunda bulunan davacıların ağır yaralandığını, ... için 5.000,00 TL tedavi gideri ile 18 aylık bakıcı gideri ve kazanç kaybı gideri 4.500,00 TL olmak üzere toplam 9.500,00 TL, ... için çehrede sabit iz nedeniyle 750,00 TL, ... için çehrede sabit iz kalması nedenilme tedavi gideri 2.250,00 TL; ..."ın çehrede sabit iz tedavisi için 2.500,00 TL"nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsil edilerek davacılara verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... Şirketi vekili, davanın öncelikle zamanaşımından ve esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ... vekili 27/11/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; diğer davalılar ile davalı ... arasında mecburi dava arkadaşlığı olmadığından dolayı SGK"nın davaya dahil edilmesinin mümkün olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, bu nedenle de reddi gerektiğini açıklayarak SGK yönünden davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı ... davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; Davacıların davasının davalı ... ve davalı ... Sigorta AŞ (... Sigorta AŞ) açısından zaman aşımı def-i nedeniyle reddine, davalı ... açısından kabulü ile Davacı ... açısından 13.977,99 TL bakıcı giderinin davalı ..."dan olay tarihi olan 25/05/2010 tarihi itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacı ... verilmesine, Davacı ... yönünden kazanç kaybı ve bakıcı gideri yönünden haklar saklı olmak üzere 2.250,00 TL estetik masrafının davalı ..."dan olay tarihi olan 25/05/2010 tarihi itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacı ..."e verilmesine, Davacı ... yönünden kazanç kaybı ve bakıcı gideri yönünden haklar saklı olmak üzere 2.500,00 TL estetik masrafının davalı ..."dan olay tarihi olan 25/05/2010 tarihi itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacı ..."a verilmesine, Davacı ... yönünden kazanç kaybı ve bakıcı gideri yönünden haklar saklı olmak üzere 750,00 TL estetik masrafının davalı ..."dan olay tarihi olan 25/05/2010 tarihi itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacı ... verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2016 tarihinden itibaren 2.190 TL’ye çıkarılmıştır. Davacı ... tarafından 750,00 TL estetik masrafı talep edilmiş ve mahkemece ... için bu miktar maddi tazminata hükmedilmiştir.
Temyize konu karar anılan yasanın yürürlüğünden sonra verildiğinden temyiz eden davalı ... ve davacı ... bakımından kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.
Bu nedenle davacı ... temyiz dilekçesinin ve davalı ..."ın sair davacılar dışındaki temyiz dilekçesinin, hükmün kesin olması nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarardan kaynaklı, davacı ... yönünden bakıcı gideri diğer davacılar yönünden ise estetik tedavi masrafına ilişkindir.
6111 sayılı Kanun"un yürürlük tarihi 25.02.2011 olup, tedavi gideri talebini de içeren ve bu tarihten önce açılmış davalarda, SGK Başkanlığı yasal değişiklikler nedeniyle davada hasım haline geldiğinden davaya dahil edilmesi mümkündür. Ne var ki, hukukumuzda istisnai haller dışında dahili dava müessesesi olmadığından, anılan Kanun"un yürürlük tarihinden sonra açılan davalarda, dava açılırken hasım gösterilmeyen SGK Başkanlığı"nın sonradan davaya dahil edilmesi, usul hükümlerine aykırı olduğu gibi kurum hakkında hüküm kurulması da hukuken mümkün değildir. Somut olayda eldeki davanın açıldığı tarihin 15/07/2015 olduğu ve SGK aleyhine dava açılmadığı gözetildiğinde, usule aykırı biçimde SGK"nın davaya dahil edilerek hakkında hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Kabule göre de; 6111 sayılı Yasanın 59.maddesi ile 2918 sayılı Yasanın 98.maddesinde yapılan değişiklikle "trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın "Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı" düzenlenmiştir.Eldeki dava 2918 sayılı Yasanın değişik 98.maddesinin yürürlüğünden sonra açılmış olup bu davada davacılardan ... ve ... için ileride yapılacak estetik tedavi giderleri talep edilmektedir.
Dava konusu estetik giderleri, henüz özel veya resmi sağlık kurumlarının sundukları bir hizmet bedeli olmadığından ileride sarfedilecek bu tür tedavi giderleri 2918 sayılı Yasanın 98.maddesi kapsamında bulunmamaktadır. Bu itibarla bu tür gidelerden davalı Sosyal Güvenlik Kurumu sorumlu değildir.
Bu giderler nedeniyle sürücü-işleten ve ZMSS"nin sorumlulukları devam etmektedir.Bu halde davalı Sosyal Güvenlik Kurumu"na husumet yöneltilemeyecektir.
3-Borçlar Kanunu"nun 49. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 72. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile
açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. BK"nın 72. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıllık sübjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanaşımı süresi ile olağan üstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir. 2918 sayılı KTK"nın 109/I. Maddesinde de "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar" hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir" hükmüne yer verilmiştir.
Aynı fiil bazen, hem sorumluluğu gerektiren hem de ceza kanunlarına göre cezayı gerektiren bir fiil olabilir. Bu fiile göre Ceza Kanununun daha uzun bir zamanaşımı süresi öngördüğü hallerde, tazminat davasının daha önce zamanaşımına uğraması tutarlı bir çözüm oluşturmaz. Zira cezalandırma, müeyyide olarak tazminattan daha ağırdır. Bu sebeple, kanun koyucu uyum sağlamak amacıyla ceza davası için öngörülen zamanaşımı süresince tazminat davasının da devamını temin bakımından genel olarak (6098 sayılı TBK m. 72/I), özel olarak da KTK 109/II. maddesinde düzenleme yapmıştır.
Burada üzerinde durulması gereken, 2918 sayılı KTK"nın 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten veya sigorta şirketi) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin
uygulanacağı öngörülmüştür (HGK"nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705, HGK"nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325, HGK"nın 05.06.2015 gün 2014/17-2198,2015/1495 ve HGK"nın 16.09.2015 gün, 2014/17-116, 2015/1771, HGK"nın 10.06.2015 gün, 2014/17-27, 2015/1530 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir).
Açıklanan ilkeler ışığında somut olay incelenecek olursa; kaza 25.05.2010 tarihinde gerçekleşmiş, davaya konu trafik kazası sonucunda davacılar ..., ... ve ... yaralanmıştır.Sözkonusu trafik kazası da bu anlamda cezayı gerektiren bir fiil niteliğindedir. Yasa koyucunun amacı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca tehlike sorumluluğunu doğuran olaylarda sorumlulara karşı daha uzun zamanaşımı süresi içerisinde yönelmeyi sağlamaktır. KTK"nın 109. maddisinin 2. fıkrasındaki “cezayı gerektiren fiil” ifadesinin seçilmesi zamanaşımı yönünden yukarıda da açıklandığı gibi soruşturma veya kovuşturma yapılması koşullarının aranmadığı sonucunu doğurmaktadır. Buna göre eylem için(TCK 89/1) kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK"nın 66/1-e maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu dikkate alındığında dava tarihi olan 15.07.2015 tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Bu hale göre zamanaşımı süresinin dolmadığı dikkate alınmak suretiyle işin esasına girilip, tarafların delilleri toplanıp, sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile davalı ... Şirketi bakımından zamanaşımından red kararı verilmesi doğru görülmememiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı ... ve davalı ..."ın sair, davacılar dışında kalan temyiz dilekçesinin hükmün kesin olması nedeniyle REDDİNE, (2) ve (3) nolu bendde açıklanan nedenlerle davacı ..., ... ve ... ile davalı ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalı ..."a geri verilmesine, 16/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.