17. Hukuk Dairesi 2016/19102 E. , 2019/9139 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline trafik sigortası ile sigortalı aracın seyir halinde iken tamamen alkolün etkisiyle park halinde bulunan bir araçtan inen kişilere çarptığını ve çarptığı kişilerden ... vefatına neden olduğunu, kazada vefat edenin yakınlarına müvekkili şirket tarafından 19/12/2011 tarihinde 36.194,18 TL tazminat ödendiğini, kazanın oluş şekline bakıldığında kazanın tamamen alkolün etkisiyle meydana geldiğini belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak üzere, 36.194,18 TL rücuan tazminat alacaklarının davalıdan alınmasına, tazminat alacağına ödeme tarihi olan 19/12/2011 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, yargılama giderleri vekalet ücretinin de karşı taraflar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere dayanılarak, Davanın kısmen kabulü ile 19.576,027 TL nin ödeme tarihi olan 19/12/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava zorunlu mali sorumluluk sigortacısı tarafından dava dışı zarar görenlere ödenen tazminatın rücuan tahsili istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK.’nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97. maddesinde, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu belirtilmiştir.
Trafik Sigortası Genel Şartları B.4-d bendinde sürücünün alkollü olmasının etkisi ile neden olduğu kaza sonrasında gerçekleşen zarar nedeni ile ödenen tazminatın sigortalı araç işletenine rücu edilebileceği düzenlenmiştir. Ne var ki sürücünün alkollü olması sigortacıya tek başına rücu olanağı vermemekte, kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiğinin kanıtlanması gerekmektedir. O halde, zararın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına zararın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda zararın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK"nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Somut olayda, Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/36 esas sayılı dosyasında mevcut 06.08.2012 tarihli Adli Tıp raporunda, sigortalı araç sürücüsünün asli, sürücü ... tali kusurlu olduğu belirlenmiş, mahkemece trafik bilirkişiden alınan 20/06/2016 tarihli kusur raporunda, sigortalı kamyon sürücüsü Yahya Sargın ın %70 kusurlu olduğu, diğer araç sürücüsü ... nun %15 kusurlu olduğu, Yayalar ... , ... ve ... %15 kusurlu olduğu belirlenmiştir. Mahkemece nöroloji, trafik ve hukukçu bilirkişilerden oluşan heyetten alınan raporda kazanın sürücünün 1,71 pr düzeyinde alkollü olmasından kaynaklandığının belirtildiği, mahkemece sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı dikkate alınarak tazminata hükmedildiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay"ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması,
sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine aksi halinde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir (Bkz.YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları).
Somut uyuşmazlıkta sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %70 oranında kusurlu olduğu, dava dışı araç sürücüsü ... nun %15 oranında, dava dışı yayaların da %15 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir. Bu durumda kazanın meydana gelmesinde salt alkolün etkisinden söz edilemez.
O halde mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; münhasıranlık durumu söz konusu olduğu taktirde tarafların kusur oranına bakılmaksızın, tazminatın tamamı rücuya tabi olup, mahkemece hem kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiğinin kabulü, hem de tarafların kusur oranı nazara alınarak tazminata hükmedilmesi doğru değildir.
2-Bozma neden ve şekline göre davacı ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle bozma neden ve şekline göre davacı vekili ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine, 09/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.