17. Hukuk Dairesi 2017/498 E. , 2019/9084 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı, davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili; müvekkili ... henüz 8 yaşında olduğunu, ... yönetimindeki kamyonetin çarpması neticesinde ağır bir şekilde yaralandığını, kazanın oluşumunda asli ve tek kusurlu olduğunu, müvekkilinin defalarca ameliyat olmasına rağmen halen iyileşemediğini beyan ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı ... için 100,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi, annesi ... için 10.000,00 TL manevi, babası ... için 1.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 51.000,00 TL tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar cevap dilekçeleri ile haksız davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davacı ..."nun maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 5.425,26 TL maddi tazminatın ıslah tarihi olan 28/12/2015 tarihinden itibarin işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile iş bu davacıya verilmesine, davacı ..."nun maddi tazminat isteminin reddine, davacılar ...
için 1.000,00 TL, ... ve ... için 500,00 TL manevi tazminatın 19/07/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ... Unlu Mamüller Tekstil Gıda Turizm İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti"den müştereken ve müteselsilen tahsili ile iş bu davacılara verilmesine, fazla taleplerin reddine, davalı ... A.Ş."ye yönelik manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, özellikle, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporundaki kusur dağılımının oluşa uygun olması sebebiyle benimsenmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1086 sayılı HUMK"nun 381-389. maddelerinde (6100 sayılı HMK"nun 294-297. maddeleri),hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK"nun 297/II maddesi); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalı ve tereddüt yaratıcı olmamalıdır.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut uyuşmazlıkta, davacılar vekili dava dilekçesinde kazada yaralanan Burak"ın anne ve babası olan diğer davacılar yönünden 10.000,00"er TL manevi tazminat talebinde bulunmuş, yerel Mahkemece gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 3 nolu bendinde adı geçen davacılar yönünden
500,00 TL tek bir kalem manevi tazminata hükmedilmiştir. Mahkemenin gerekçeli kararı ifade olunan sebeple, infazda tereddüt uyandıracak mahiyette olup, bu durum Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 294/3. (HMK"nun 297/II maddesi) maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca; infazda tereddüt uyandırmayacak bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-6100 sayılı HMK"nun 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasınıda içerir. Bu kapsamda kural olarak, duruşma yapılması zorunlu olan çekişmeli yargıda hakim, kanunun gösterdiği istisnalar dışında tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Bu çerçevede, öncelikle tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.
Savunma hakkını güvence altına alan T.C Anayasa"sının 36. maddesinde de buna paralel düzenleme bulunmaktadır.
Eldeki dosyada Uludağ Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı"ndan aldırılan 19.3.2013 tarihli maluliyet raporunda tespit edilen %10.3 maluliyet oranına göre aldırılan hesap raporunu müteakiben, dosya davacı ..."ın maluliyet oranının yeniden belirlenmesi için ATK"na gönderilmiş, ATK 3. İhtisas Kurulu 16.6.2014 tarihli raporunda davacı ..."ın maluliyet oranını %5.1 olarak tespit etmiş, yerel Mahkemece, ATK"nun belirlediği maluliyet oranına göre aktüerya bilirkişisinden ek hesap raporu aldırılıp taraflara tebliğ edilmek suretiyle rapora beyan/itirazda bulunmaları için süre verilmeksizin, karar gerekçesinde; ATK 3. İhtisas Kurulu"nca tespit edilen maluliyet oranı olan %5,1 oranının maddi tazminatın hesabında esas alınması gerektiğinden, bu işlemin de basit bir hesaplama gerektirmesi nedeniyle yeniden ek bilirkişi raporu alınmasına gerek görülmediği ifade edilerek, orantı yapmak suretiyle davacı ..."nun 5.425,26 TL tutarında maddi tazminat talep edebileceği sonucuna varılmış ve davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakları kısıtlanarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
4-Kabule göre de; manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K.nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulüyle, davacı ... için takdir olunan manevi tazminatın bir miktar düşük olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bu davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 08/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.