17. Hukuk Dairesi 2016/17333 E. , 2019/8807 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki konut sigortasından kaynaklanan rücuen tazminat alacağına dayalı itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; 21/12/2013 tarihinde sigortalı konutun bulunduğu apartmana su sağlayan davalı kuruma ait su borusunun binanın giriş bölümünde patlaması nedeni ile suların sirayetinin sigortalıya ait daireye zarar verdiğini, tespit edilen hasar bedeli 8.069,00 TL"nin sigortalısına ödendiğini belirterek ödenen bedelin tahsili amacıyla İstanbul 32. İcra Müdürlüğü"nün 2014/11109 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazı neticesinde takibin durduğunu bildirerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; görevli mahkemenin idare mahkemeleri olduğunu, ilçe belediyesi tarafından gereği gibi yapılmamış olan üst yapı çalışması sonucu hasarın meydana geldiğini, binanın inşaat tekniğine aykırı yapılmış olması sebebiyle doğacak hasar ve zararlardan davalının sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını ve talep edilen bedelin fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, hasarın dava konusu binanın onaylı projesine aykırı imalatlar sebebiyle oluştuğunun ve davalı kurumun sorumluluğunun bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacıya sigortalı konutun bulunduğu apartmana su sağlayan davalı kuruma ait su borusunun binanın giriş bölümünde patlaması nedeni ile suların sirayeti sonucu verdiği zararın rücuen tazmini istemine ilişkindir.
Davaya konu olayının gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte olan TBK’nun 69. maddesi “Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmünü içermektedir.
Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğu, yapı eserinin yapımındaki bozukluğa veya bakımındaki eksikliğe dayanmaktadır. Sorumluluğun doğmasında, yapılıştaki bozukluk- bakım eksikliği ayrımının bir önemi bulunmamaktadır. Zira, malikin sorumlu olması için bakım eksikliği veya yapılıştaki bozukluktan herhangi birinin varlığı yeterli görülmektedir. Her iki olasılıkta da yalnızca malikin sorumluluğu söz konusu olmaktadır.
Bina veya yapı eseri malikinin sorumlu tutulabilmesi için; yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden zararın doğması, yapım bozukluğu veya bakım eksikliği ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması yeterlidir. Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğu bakımından bulunması zorunlu unsur olan illiyet bağı yönünden ise, bu bağın kesilmesine yol açacak sebeplerin somut olayda gerçekleşmemiş olması gereklidir. İlliyet bağını kesen sebepler ise; mücbir sebep, zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurudur. Zarar, aradaki illiyet bağını kesecek derecede bir mücbir sebepten, zarar görenin ya da üçüncü bir kişinin kusurundan doğmuş ise yapı malikinin sorumluluğu söz konusu olmaz (bu yönde, HGK"nun 29.11.2017 tarih, 2017/3-439 Esas ve 2017/1463 Karar sayılı ilamı).
Davalı kuruma ait su borusu da madde de açıklanan "imal olunan şey" kavramına dahil olup, davalı bu boruların kötü yapılmasından veya muhafazasından kaynaklanan zarardan kusursuz sorumludur.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davaya konu mahalde meydana gelen su basması hadisesinin ve oluşan hasarın sebebinin birincil sebebinin binanın onaylı mimari projesine göre inşa edilmemiş olması, projesinde bulunmayan kuranglezler ve bu kuranglezlere açılan pencereler imal edilmesi, kuranglezlerde maruz kalınacak yağmur, kar ve sel sularına karşı gerekli su tahliyesi ve izolasyon önlemlerinin alınmamış olması, saptanan bu durumun açık ayıp olduğu,
İSKİ"nin sorumluluğunda bulunan borunun patlamasıyla açığa çıkan suyun bodrum katta bulunan sigortalı dairede hasara sebebiyet verdiği bu durumda bina sahibinin sorumlu bulunduğu davalının sorumluluğunun bulunmadığı belirtilmiştir. Ancak, mahkemece alınan bilirkişi raporunda borunun kırılması nedeniyle açığa çıkan suyun sigortalı konuta zarar verdiği belirlenmiştir. Bilirkişi raporunda sözü edilen hususların kusursuz sorumluluğu tamamen ortadan kaldıracak sebep olarak kabul edilemez.
Açıklanan bu maddi ve hukuksal nedenlere göre zararın, davalıya ait su borusunun kırılması sonucu oluştuğu anlaşılmaktadır ki, bu halde, sigortalı binada binanın onaylı mimari projesine göre inşa edilmemiş olması davalının sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Bu itibarla mahkemece davalının su borusunun kırılması nedeniyle sorumlu bulunduğu, sigortalının ise binanın onaylı mimari projesine göre inşa edilmemiş olması nedeniyle bu durumun müterafik kusur teşkil edeceği kabulü ile bilirkişiden ek rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 02.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.