17. Hukuk Dairesi 2016/16689 E. , 2019/8669 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacılar vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davacılar murisi tarafından kullanılan 45.000,00 TL"lik konut kredisini teminat altına almak amacıyla davalı sigortacı tarafından hayat sigorta poliçesi düzenlendiğini, kredi taksit ödemeleri devam ederken ve poliçe süresi içinde ölümün gerçekleştiğini, prim tahsilatının yapılamaması nedeniyle poliçelerin iptal edildiğinin bildirildiğini, 3 ayrı poliçenin de aynı sebeple iptal edildiği ya da primin tahsil edilemediği konusunda sigortalı murise yapılmış uygun bir ihtar bulunmadığını, ölümden sonra birkısım kredi taksitini davacıların ödemek zorunda kaldığını belirterek sigorta poliçesinin geçerli olduğu ve davacıların kredi borcundan sorumlu olmadıklarının tespiti ile ödenen kredi taksit tutarı olan 1.737,61 TL"nin faiziyle birlikte iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; sigorta sözleşmesi ile sigorta primlerinin sigortalının banka hesabından tahsili kararlaştırıldığı halde hesapta yeterli nakit bulundurulmadığından prim tahsilatının yapılamadığı, davacılar murisi sigortalının cep telefonuna yollanan mesaj ile durumun bildirildiği, davalı tarafın poliçeleri iptalinin haklı gerekçeye dayandığı ve davacı taleplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, hayat sigorta poliçesine dayanan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
Davacılar murisi ile davalı sigorta şirketi arasında, ikisi 10 yıllık ve biri 9 yıllık (uzun süreli) 3 ayrı hayat sigorta poliçesinin imzalı olduğu; davalı sigortacı adına acentesi olan davalı ...Ş"nin poliçeleri düzenlediği; poliçeler gereği ilk bir yıl içerisinde ve taksitli biçimde ödenmesi gereken toplam poliçe primlerinin 1.479,71 TL, 1.501,05 TL, 1.195,67 TL olarak kararlaştırıldığı; davacılar murisine ait mevduat hesabından prim tahsilatlarının yapılması konusunda tarafların mutabık olduğu; poliçelerin ilk prim taksitlerinin ödendiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Davalı sigortacı, 3 ayrı poliçeye ait 14.03.2011- 21.10.2011 ve 24.04.2012 vadeli prim taksitleri ödenmediği için poliçeleri iptal ettiğini gerekçe göstererek ödeme yapmaktan imtina etmiş; mahkeme tarafından da davalının poliçe iptali gerekçesi yerinde bulunarak poliçelerin yürürlükte olmadığı sonucuna varılmak suretiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar murisi ile davalı sigortacı arasındaki poliçelerin tanzim tarihinde ve poliçelerin iptal edildiği tarihlerde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nun 1297. maddesinde "Bir yıldan uzun süreli can sigortalarında, sigorta ettiren kimse, sigorta primini 1295. madde gereğince vermemiş veya prim tecil edilmiş yahut taksitlere bağlanmış olduğu halde işbu primi veya herhangi bir taksidi vadenin bitiminde ödememiş ise, sigortacı, kendisinin veya akid sıfatıyle hareket eden vekilinin yazı ile sigortacıya bildirilmiş son ikametgah veya meskenine resmi bir ihtarname veya taahhütlü mektup göndererek bir ay içinde söz konusu ücret veya taksidi ödemez ise sigortanın feshedilmiş olacağını ihtar eder. Bu sürenin bitiminde borç ödenmemiş ise sözleşme feshedilmiş olur" düzenlemesine yer verilmiştir. Yine, Hayat Sigortası Genel Şartları"nın C.1. maddesinin 5. bendinde de aynı yönde düzenleme yapılmıştır.
Anılan yasa maddesi ile genel şartlarda, primin ödenmesine ilişkin ihtarın biçimi açıkça belirlendiği gibi, bu düzenlemelerde ifade olunan prim ödenmesi ihtarının "sigorta ettirene" yapılacağı ibaresinden prim ödeme borcu altında bulunana ihtar yapılmasının anlaşılması gerektiği de açıktır. Zira lafzi yorumla, ihtarın sigorta ettirene yapılacağı kabul edildiğinde; somut olayda olduğu gibi, poliçede sigorta ettiren olarak yer alan, davalının acentesi konumundaki banka şubesine yapılacak ihtarın yeterli olduğu gibi bir sonuca ulaşılacaktır ki, bu sonuç da sigortacının prim konusundaki ihtar yükümlülüğüne ilişkin olarak mevzuata
konulan ve sigortalıyı keyfi uygulamalardan korumayı amaçlayan düzenlemenin bertaraf edilmesine yol açmaktan öteye geçmeyecektir.
Somut olayda; davacılar murisi tarafından ödenmediği için poliçe iptaline sebep kılınan (3 ayrı poliçedeki) 14.03.2011- 21.10.2011 ve 24.04.2012 vadeli prim bedellerinin, prim tahsilatının yapılacağı murise ait banka mevduat hesabında anılan tarihler itibariyle bulunmadığı, alınan bilirkişi raporuyla saptanmıştır. Davalı sigortacı tarafından, poliçelerin prim taksitlerinin ödenmesi konusunda, davacılar murisi sigortalıya yapılmış yazılı bir ihtar bulunmamaktadır. Bir an için, davalı tarafından hesabın müsait hale getirilmesi konusunda acentesi olan banka şubesine bildirimin yeterli olduğunun kabulü halinde ise, prim ödeme borcu altında bulunan sigortalı murise acente tarafından anılan şekle uygun ihtarda bulunulması gerektiği gözetilmelidir. Aksi yöndeki kabul, ihtar yükümlülüğüne ilişkin mevzuat hükümlerinin konuluş amacını yok saymak anlamına gelecektir.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davalı sigortacının, prim taksitlerinin ödenmesi konusunda mevzuatın yüklediği şartlara uygun biçimde sigortalı murise ihtarda bulunmadığı; Medeni Kanun"un 2. maddesindeki objektif iyiniyet kuralları gereği, hakkın kullanımında iyiniyetle hareket edilmesi zorunluluğu çerçevesinde somut olayın değerlendirilmesiyle, davalı sigortacının acentesi olan davalı bankaya sigorta ettiren sıfatı nedeniyle yapacağı bildirimin yeterli görülemeyeceği; davalı sigortacının prim ödenmemesi nedenine dayanan poliçe iptalinin geçerli bir iptal olmadığı dikkate alınarak davalıların sorumluluğunun değerlendirilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 30/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.