17. Hukuk Dairesi 2016/14424 E. , 2019/8665 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davacı şirket nezdinde sağlık sigortalı olan ..."nun geçirdiği trafik kazasındaki yaralanmanın tedavisi amacıyla 07.08.2011 tarihinde 2.333,37 TL. tedavi gideri ödeyip sigortalının haklarına halef olduklarını belirterek, SUT hüküm ve esaslarıyla sınırlı olmak kaydıyla 2.333,37 TL"nin ödeme tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davada İş Mahkemeleri"nin görevli olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını, kurumlarına müracaat edilmeden açılan davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 2.333,37 TL"nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davanın rücuen tazminat davası olduğu ve iş hukukundan kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunmadığından mahkemenin davada görevli olmasına; dava dışı sigortalısına ödeme yaparak onun haklarına halef olan davacının, sigortalısının haklarına sahip olduğu gözetildiğinde, davalıya rücu hakkının bulunmasına göre; davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, sağlık sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, 6111 sayılı Kanun gereği zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
6111 sayılı Kanun"un 59. ve geçici 1. maddeleriyle, trafik kazasından kaynaklanan yaralanmalar nedeniyle yapılacak belgeli tedavi giderlerinden davalı SGK"nın sorumlu olduğu benimsenmiş; anılan Kanun"a bağlı olarak çıkartılan tebliğ/ genelge ve yönetmelikte ise, SGK"nın sorumlu olduğu tedavi gideri bedellerinin, Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) hükümlerine göre belirleneceği düzenlenmiştir. Ancak; Danıştay Onbeşinci Dairesi"nin 14.11.2013 tarihinde yürütmesinin durdurulması ve daha sonra, 16.03.2016 tarih- 2013/7713 Esas ve 2016/1779 sayılı kararı ile "Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmeliğin 4/1. maddesinde yer alan "... Sağlık Uygulama Tebliği"nde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda" ibaresinin iptaline karar verilmiştir. Anılan iptal kararı gereği, 6111 sayılı Kanun kapsamında kalan belgeli tedavi giderleri için SUT esaslarının uygulanması imkanı kalmamıştır.
Somut olayda; davacının sigortalısı için yaptığı 2.333,37 TL. belgeli tedavi giderini davalıdan rücuen talep ettiği; talebini ise, SUT esaslarına göre belirlenecek miktarla sınırladığı; mahkemenin hükme esas aldığı 21.01.2016 tarihli bilirkişi raporunda, davacının ödediği bedel için SUT kapsamında bir hesaplama yapılmadığı ve faturalı tedavi bedelinin tamamının hüküm altına alındığı görülmektedir.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davacı yanın dava dilekçesinde, SUT dahilinde belirlenecek miktarın tahsili isteminde bulunup talebini sınırladığı; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 26/1. maddesindeki taleple bağlılık ilkesi gereği, hakimin tarafların talepleri ile bağlı olduğu ve talepten fazlasına hükmedilemeyeceği gözetilmek suretiyle, davaya konu edilen belgeli tedavi giderlerinin SUT esaslarına göre belirlenecek kısmının ne kadar olduğu konusunda ek rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacı yanın talebini aşar biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 30/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.