17. Hukuk Dairesi 2016/10271 E. , 2019/8657 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, asıl davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine ve birleşen davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, birleşen dava davalısı ... ve Emeklilik A.Ş. vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Asıl davada, davacılar; murisleri tarafından banka kredisi kullanılırken yapılan hayat sigorta poliçesinin verilmediğini, ölüm gerçekleştiğinden kredi borcundan davalının sorumlu olduğunu belirterek kalan kredi borcunun sigorta poliçesi kapsamında ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada, davacılar vekili, davacılar murisi tarafından kullanılan banka kredisine teminat amacıyla davalı tarafından hayat sigorta poliçesi düzenlendiğini, poliçe süresi içinde ölümün gerçekleştiğini, poliçeden önce mevcut olan hastalık bildirilmeyip beyan yükümlülüğüne aykırı davranıldığı gerekçesiyle ödeme yapılmadığını, murisin ölüme neden olan hastalığını bilmediğini ve sigortalının beyanının alınmadığını belirterek 15.000,00 TL"nin ölüm tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri, husumet, aktif dava ehliyeti itirazında bulunup beyan yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle zarardan sorumluluklarının olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; asıl davada davalı banka aleyhine açılan davanın, HMK"nın 114/1-d maddesi yollamasıyla 115/1-2. maddeleri gereği husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine; birleşen davanın kabulüne, davacılar murisi ile banka arasında imzalanan kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi borcunun 24.000,00 TL"ye kadar olan kısmının davalıdan alınarak dain-i mürtehin olan Halkbank A.Ş"ye ödenmesine karar verilmiş; hüküm, birleşen dava davalısı ... ve Emeklilik A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davaya konu edilen hayat sigortası sözleşmesinin tarafı olmayıp sadece davalı sigorta şirketi adına poliçenin düzenlenmesine acente sıfatıyla aracılık eden bankanın poliçeden dolayı sorumluluğu bulunmadığına ilişkin mahkeme kabulünde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalı ... Hayat ve Emeklilik A.Ş. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, hayat sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar murisi ... ile davalı sigorta şirketi arasında 01.08.2013-01.08.2018 tarihleri için hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; poliçenin düzenlenmesinden sonra, 13.03.2014 tarihinde davacılar yakını sigortalı vefat etmiştir.
Davalı sigorta şirketi, davacılar murisinin poliçe tanziminden önce mevcut olan hepatik siroz hastalığını bildirmeyip sözleşmenin kurulması sırasında beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı, bu aykırılık nedeniyle de zararın teminat dışı kaldığı savunmasında bulunmuştur. Mahkeme ise; sigortalı muris tarafından imzalanan sağlık durumuna ilişkin beyan formunun matbu olduğu ve sigortalının el yazısı ile yazdığı cevapları içermediği, soruların sorulup sorulmadığının dahi belli olmadığı, davalı sigortacı tarafından bilgilendirme yapılıp soru sorulmadan ve gerekli görülüyorsa sağlık raporu alınmadan poliçenin düzenlenip, risk oluşunca bu form gereği ödemeden kaçınma ve poliçenin geçersizliğini ileri sürmenin kabul edilemeyeceği gerekçesiyle, davalının tazminattan sorumluluğuna karar vermiştir.
Poliçenin tanzim edildiği ve rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesi ile, sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki sigortalının doğru bilgi verme (beyan) yükümlülüğü düzenlenmiştir. Sigorta hukukuna ilişkin genel düzenleme mahiyetinde olan bu hüküm, hayat sigortalarında da uygulanmaktadır.
6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesinde "Sigorta ettiren, sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır" denilmek suretiyle; sigorta ettirenin, sözleşmenin kurulması sırasındaki doğru beyan yükümlülüğünün kapsamı düzenlenmiştir.
Gerek TTK"nun 1435. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya herhangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
Yargılama sırasında adli tıp uzmanı bilirkişiden alınan 04.08.2015 tarihli raporda; sigortalı muristeki Kronik Hepatit B ve karaciğer sirozu ile ilgili teşhisin 2008-2009 yıllarında (poliçe tanziminden önce) konulduğu; yine 2012 yılında (poliçe tanziminden önce) karaciğerde kitle tespiti yapıldığı; anılan hastalıklarla ilgili değişik hastanelere birçok başvurusu olan sigortalı murisin hastalıklarını bildiği; ölümün ise, bu hastalıklara bağlı olarak gelişen hepatik ensefalopati sonucu gerçekleştiği net biçimde saptanmıştır. Dosya kapsamından, davalı sigorta şirketi tarafından davacılar murisinin cevaplaması istemiyle yazılı soru formu verildiği; bu form ile murise sağlık durumu hakkında detaylı sorular sorulduğu; sigortalı murisin bu sorulara olumsuz cevap verdiği ve poliçeden önce mevcut olup kendisinin de bildiği karaciğer rahatsızlığını bildirmediği anlaşılmaktadır. Tüm bu sebeplerle, mahkemenin davayı kabul gerekçesi yerinde değildir.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; sigorta sözleşmelerinin karşılıklı iyiniyet ve güven esasına dayalı olarak kurulan sözleşmeler olduğu; güven ve iyiniyet ilkesi ile yasal düzenlemeler (TTK 1435) gereği, sigorta
yaptıranın önemli tüm hususları poliçenin tanzimi sırasında sigortacıya bildirmekle yükümlü olduğu; davacılar murisi sigortalının poliçe tanziminden önce teşhisi konulmuş ve yaklaşık 3 yıldır bilgisi dahilinde olan karaciğer rahatsızlığını sigortacıya bildirmeyerek beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı hususları dikkate alınmak suretiyle, bu durumun yaptırımını düzenleyen TTK"nun 1439/2. maddesine göre değerlendirme yapılıp davanın reddine karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve hatalı gerekçeyle, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... Hayat ve Emeklilik A.Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... Hayat ve Emeklilik A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ... Hayat ve Emeklilik A.Ş."ye geri verilmesine, 30/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.