17. Hukuk Dairesi 2016/18219 E. , 2019/8474 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Kredi Bankası A.Ş.)
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 26.06.2019 Çarşamba günü davacı vekili Av. ... geldi. Davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ... hakkında takip başlatıldığını, takibin semeresiz kaldığını, borçlunun dava konusu taşınmazını 25.05.2012 tarihinde davalı ..."ya devrettiğini belirterek, bu tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı vekilleri ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçelerinde, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, satışın mal kaçırma amacı ile yapıldığının ispatlanmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptaline ilişkindir.
İİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde,
tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
Somut olayda, dava koşulları yönünden incelendiğinde, borcun 14.06.2005 tarihli kredi kartı sözleşmesinden kaynaklandığı tasarrufun bu tarihten sonra 25.05.2012 tarihinde gerçekleştiği, borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği borçlu adresinde 17.02.2014 tarihinde yapılan haczin İİK"nun 105. maddesi anlamında aciz belgesi niteliğinde olduğu sabittir.
Dava konusu taşınmaz tapuda 94.500,00 TL"ye satılmasına karşın gerçek değerinin 256.282,00 TL olduğu, İİK’nun 278/3-2. maddesine göre ivazlar arasında önemli oransızlık olduğu gibi, davalı ...’nın eşi dava dışı ... borçlunun da ortağı olduğu ... Mutfak Ltd.Şti ortağı olduğu tasarruf tarihinden önce borçlu ve üçüncü kişinin birbirlerini tanıdıkları sabittir. Bu halde de İİK’nun 280/1. maddesi gereğince üçüncü kişi ... ’nın borçlunun mali durumunu bildiği veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.037,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.