23. Hukuk Dairesi 2019/815 E. , 2020/1730 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı ... Sosyal Hiz. Tic. Ltd. Şti. vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili ile davalı firmalar arasında akdedilen sözleşmeler ile müvekkili idareye ait " malzeme dahil yemek pişirme, dağıtım ve sonrası hizmetleri" işinin davalı firmalar tarafından ihale yolu ile üstlenildiğini, davalı alt işverenlerin işçisi Veysel ..."ın işçilik alacakları nedeniyle dava açtığını ve davanın kabulüne karar verildiğini, hüküm altına alınan alacağın tahsili bakımından icra takibi başlatıldığını ve müvekkili idare tarafından toplamda 46.566,63 TL ödeme yapıldığını, müvekkili idarece ödenmek suretiyle oluşan Hazine zararından taraflar arasında yapılan sözleşmeler gereğince davalı firmaların sorumlu olduğunu belirterek, 46.566,63 TL kurum zararının ödeme tarihinden itibaren işletilecek ticari işlere uygulanan faizi ile birlikte davalılardan sorumlulukları oranında rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... Şirketi vekili, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar cevap dilekçesi de vermemişlerdir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalıların dava dışı işçiyi çalıştırdıkları dönemlerle sorumlulukları sınırlı olmak üzere davanın kısmen kabulü ile 3.247,72 TL alacağın davalı ... Yemek Şirketinden, 364,77 TL alacağın davalı ... Yemek Sanayi-..."dan, 15.342,61 TL alacağın davalı Star Yemek Şirketinden, 916,58 TL alacağın davalı ... Yemek - Handan Tarım"dan, 9.333,56 TL alacağın davalı ... Restorant Şirketinden, 11.677,31 TL alacağın davalı ... Şirketi ile Yaprak Şirketi Ortak Girişiminden ödeme tarihi olan 16/09/2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili ve davalı ... Ltd. Şti. vekili temyiz etmiştir.
1- Davalı ... Ltd. Şti. vekilinin temyizi yönünden;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı ... Şirketi vekilinin diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir
2- Davacı vekilinin temyizi yönünden;
Dava hizmet alım sözleşmesine istinaden işçiye ödenen bedelin yükleniciden rücuen tahsiline ilişkindir.
Hizmet alım sözleşmeleri ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. İş yerinin devredildiği tarihte yürürlükte olan asgari ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanıp bakiye tazminatın son yükleniciden tahsiline karar verilmesi yüklenici açısından adaletsiz bir sonuca sebep olmaktadır.
Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.
İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.
İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir.
Bu durumda mahkemece yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde bilirkişiden ek rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile kıdem tazminatı için iş yerinin devri tarihinde geçerli asgari ücret üzerinden hesaplama yapılarak son yüklenicinin bakiye kıdem tazminatından sorumlu tutulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
Öte yandan, HMKnın 297/2. maddesi "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenecek borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmünü içermektedir. Kararın infazda tereddüt oluşturmaması gerekir. Mahkeme kararında infazda tereddüte yer verecek şekilde masraf ve vekalet ücretinin hesaplanması da doğru görülmemiş, HMK"nın 297/2. maddesine aykırı olan kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davalı ... Sosyal Hizmetler ve Özel Sağlık Hizm. Bilg. Tic. Ltd. Şti."ne iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 11.03.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.