Abaküs Yazılım
İkinci Bölüm
Esas No: 2016/15356
Karar No: 2016/15356
Karar Tarihi: 10/10/2016

        Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

RASİM BABATÜRK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2016/15356)

 

Karar Tarihi: 10/10/2019

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

Raportör

:

Abdullah UÇAR

Başvurucu

:

Rasim BABATÜRK

Vekili

:

Av. Selin KURT

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, tutuklama tedbirlerinin hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 26/8/2016 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

8. Türkiye 15 Temmuz 2016 gecesi askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış, bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesine karar verilmiştir. Kamu makamları, soruşturma mercileri ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye"de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).

9. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından, darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY"nin kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı sıra eğitim, sağlık, ticaret, sivil toplum ve medya gibi farklı alanlardaki yapılanmasına yönelik soruşturmalar yürütülmüş ve çok sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirleri uygulanmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 51; Mehmet Hasan Altan (2) [GK], B. No: 2016/23672, 11/1/2018, § 12).

10. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından darbe teşebbüsüne karşı camilerde sela okunması talimatı verilmesi üzerine 16/7/2016 tarihinde saat 01.50 civarında cami imamı olan müşteki A.H.Y.nin görev yaptığı camide sela okuduktan sonra evine döndüğü sırada başvurucunun -oğlu olan diğer şüpheli ile birlikte- müştekinin yolunu keserek müştekiye, Cumhurbaşkanı"na ve Türkiye Cumhuriyeti devletine yönelik sinkaflı küfürler içeren sözler sarf ettiğine ve müştekiyi tehdit ettiğine dair görüntüleri içeren cep telefonuyla kaydettiği video kaydını sunarak şikâyette bulunması üzerine Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı (Savcılık) tarafından başlatılan soruşturma kapsamında 19/7/2016 tarihinde gözaltına alınan başvurucu, kolluk tarafından alınan ifadesinde suçlamaları kabul etmemiştir.

11. Savcılık 20/7/2016 tarihinde başvurucuyu tehdit, görevi yaptırmamak için direnme, halkı kanunlara uymamaya tahrik, suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silahlı isyana tahrik etme suçlarından tutuklanması istemiyle Küçükçekmece 1. Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) sevk etmiştir.

12. Başvurucunun sorgudaki ifadesi şöyledir:

"Olayla ilgili olarak savunma yapmıştım aynen tekrar ederim.Ben olay saatinde uyumuştum. Uyandığımda sela verildiğini duyunca kalktım ve ikinci seladan sonra ne olduğunu anlamak için aşağıya indim. Hocayı gördüğümde sadece cenaze olduğunda, bayramlarda ve cumalarda sela okutulduğunu niye sela okunduğunu sordum. Bana kendisi bundan sonra göreceksiniz hep okunacak, duyacaksınız diyerek kafasını salladı. Ben kendisine kesinlikle belirtilen şekilde tehdit etmedim. Tehdit sözü söylemedim. Beyanları kabul etmiyorum. Cd tutanağını kabul etmiyorum. Oradaki ses benim sesim değildir. Daha sonra oğlum hocanın yanına geldi. Ben uykusuz olduğum için hocanın yanından ayrıldım. Daha sonraki olaylardan haberim yoktur. "

13. Küçükçekmece 1. Sulh Ceza Hâkimliği 20/7/2016 tarihinde T.C. Hükûmetine karşı silahla isyana tahrik etme ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından başvurucunun tutuklanmasına karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"Şüphelinin üzerine atılı T.C. Hükümetine karşı silahla isyana tahrik etme ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarının vasıf ve mahiyeti, üzerine atılı TCK 313/1 maddesindeki suçunCMK 100/3 md. sayılı katalog suçlardan oluşu, dosya kapsamındaki müşteki beyanı, 20/7/2016 tarihli cd inceleme tutanağı dikkate alındığında üzerine atılı suçları işlediği hususunda kuvvetli suç şüphesinin varlığına işaret eden somut kanıtlar bulunduğu, üzerine atılı TCK 313. m.addesinde yer alan suçun kanunda öngörülen ceza miktarı dikkate alınarakdiğer adli kontrol hükümlerinin şüpheli üzerinde yeteri hukuki denetim sağlamayacağı ve tutuklama tedbirinin ölçülü ve orantılı ... olduğu ... [anlaşılmıştır]".

14. Hâkimlik aynı kararı ile tehdit, halkı kanunlara uymamaya tahrik, suçu ve suçluyu övmek suçları bakımından başvurucu hakkında yurt dışına çıkışının yasaklanması şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar vermiştir.

15. Başvurucu tutuklama kararına itiraz etmiş, Küçükçekmece 2. Sulh Ceza Hâkimliği 21/7/2016 tarihli kararıyla benzer gerekçelerle itirazı reddetmiştir.

16. Savcılık 23/8/2016 tarihinde Cumhurbaşkanı"na hakaret suçu bakımından soruşturma usulünün farklı olması gerekçesiyle soruşturma dosyasının tefrik edilmesine karar vermiştir.

17. Başvurucu 7/6/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

18. Savcılık 24/8/2016 tarihinde başvurucunun Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silahlı isyana tahrik etme, görevi yaptırmamak için direnme, kanunlara uymamaya tahrik, suçu ve suçluyu övme, tehdit ve hakaret suçlarını işlediğinden bahisle kamu davasının açılması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben fezleke düzenlemiştir.

19. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 24/10/2016 tarihli iddianamesi ile başvurucunun görevi yaptırmamak için direnme, silahlı terör örgütüne üye olma ve hakaret suçlarını işlediğinden bahisle cezalandırılması istemiyle aynı yer Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır.

20. İddianamede özetle; 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsünün yaşandığı saatlerde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından darbe teşebbüsüne karşı camilerde sela okunması talimatı verilmesi üzerine 16/7/2016 tarihinde saat 01.50 civarında cami imamı olan müşteki A.H.Y, görev yaptığı camide sela okuduktan sonra evine döndüğü sırada başvurucunun -oğlu olan diğer şüpheli ile birlikte- müştekinin yolunu keserek müştekiye, Cumhurbaşkanı"na ve Türkiye Cumhuriyeti devletine yönelik sinkaflı küfürler içeren sözler sarfettiği ve müştekiyi tehdit ettiği belirtilmiştir.

21. İddianamede başvurucunun üzerine atılı suçu işlediğine dair temel olarak müşteki beyanı ve olaya ilişkin olarak cep telefonuyla kaydettiği ses ve görüntü kaydına dayanılmıştır.

22. 20/7/2016 tarihli ses kaydı dinleme ve görüntü izleme tutanağında başvurucunun müştekinin üzerine yürüyerek "...Bu devleti yedirmeyiz biz bu devleti sana yeter yediğiniz... bir daha görmicem seni... yürü lan senin emir aldığın yeri sorarım ben sana ..." şeklinde sözler sarf ettiği ayrıca sinkaflı şekilde hakarette bulunduğu tespit edilmiştir.

23. İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi 2/11/2016 tarihinde iddianamenin kabulüne karar vermiş ve E.2016/141 sayılı dosya üzerinden kovuşturma aşaması başlamıştır.

24. İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi 10/1/2017 tarihinde yaptığı birinci duruşmada başvurucunun savunmasını almıştır. Başvurucu, savunmasında üzerine atılı suçlamaları kabul etmemiştir. Mahkeme başvurucunun tahliyesine ve yurt dışına çıkış yasağı konularak adli kontrol altına alınmasına karar vermiştir. Tahliye kararının gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Sanığın savunmasının alınmış olması, tutuklamanın bir tedbirden ibaret oluşu, yaşı ve hastalığı birlikte değerlendirilerek hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulmak suretiyle tahliyesine ... [karar verildi]."

25. Mahkeme 20/3/2018 tarihinde yaptığı duruşmada başvurucunun görevi yaptırmamak için direnme ve kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçlarından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB), silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan beraat kararı vermiştir.

26. HAGB kararına karşı başvurucunun itirazı İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/4/2018 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Beraat kararı yönünden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının temyiz istemi nedeniyle dava İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde derdesttir.

IV. İLGİLİ HUKUK

27. İlgili hukuk için bkz. Metin Evecen (B. No: 2017/744, 4/4/2018, §§ 31-35) başvurusuna ilişkin karar.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

28. Mahkemenin 10/10/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

29. Başvurucu; kuvvetli suç şüphesi olmaksızın tutuklandığını, olayda tutuklama nedenlerinin bulunmadığını ve tutuklamanın ölçüsüz bir tedbir olduğunu belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

30. Bakanlık görüşünde, kabul edilebilirlik yönünden 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 141. maddesindeki tazminat yolunun tüketilmesi gerektiği ileri sürülmüştür. Esas yönünden yapılan değerlendirmede ise tutuklama kararına ve iddianamedeki delillere atıf yapılarak somut olayda suç işlendiğine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu belirtilmiştir.

B. Değerlendirme

31. Anayasa"nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

32. Anayasa"nın "Kişi hürriyeti ve güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:

"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.

Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir."

33. Başvurucunun bu bölümdeki iddialarının Anayasa"nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.

1.Uygulanabilirlik Yönünden

34. Anayasa"nın "Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması" kenar başlıklı 15. maddesi şöyledir:

"Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.

Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz."

35. Anayasa Mahkemesi, olağanüstü yönetim usullerinin uygulandığı dönemlerde alınan tedbirlere ilişkin bireysel başvuruları incelerken Anayasa"nın 15. maddesinde ortaya konulan temel hak ve özgürlüklere ilişkin güvence rejimini dikkate alacağını belirtmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 187-191). Soruşturma mercilerince başvurucuya yöneltilen ve tutuklama tedbirine konu olan suçlama, başvurucunun darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanma olduğu belirtilen FETÖ/PDY bağlantılı suç işlemiş olduğu iddiasıdır. Anayasa Mahkemesi, anılan suçlamanın olağanüstü hâl ilanını gerekli kılan olaylarla ilgili olduğunu değerlendirmiştir (Selçuk Özdemir [GK], B. No: 2016/49158, 26/7/2017, § 57).

36. Başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin hukuki olup olmadığının incelenmesi Anayasa"nın 15. maddesi kapsamında yapılacaktır. Bu inceleme sırasında öncelikle başvurucunun tutuklanmasının başta Anayasa"nın 13. ve 19. maddeleri olmak üzere diğer maddelerinde yer alan güvencelere aykırı olup olmadığı tespit edilecek, aykırılık saptanması hâlinde ise Anayasa"nın 15. maddesindeki ölçütlerin bu aykırılığı meşru kılıp kılmadığı değerlendirilecektir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 193-195, 242).

2. Kabul Edilebilirlik Yönünden

a. Genel İlkeler

37. Genel ilkeler için bkz. Metin Evecen, §§ 47-52.

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

38.Somut olayda öncelikle başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Başvurucu, darbe teşebbüsüyle bağlantılı suçlardan yürütülen bir soruşturma (bkz. § 10) kapsamında T.C. Hükûmetine karşı silahla isyana tahrik etme ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından 5271 sayılı Kanun"un 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır (bkz § 13). Dolayısıyla başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.

39. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.

40. Somut olayda başvurucu hakkında verilen tutuklama kararında isnat edilen suçlamaya ilişkin olarak müşteki beyanına ve 20/7/2016 tarihli CD İnceleme Tutanağı"na değinilerek kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu sonucuna varılmıştır (bkz. §13 ).

41. Başvurucu hakkında düzenlenen iddianamede başvurucunun FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarını işlediğine yönelik müşteki beyanına ve olay anında müşteki tarafından cep telefonuyla kaydedilen ses ve görüntülere ilişkin CD İnceleme Tutanağı"na dayanılmıştır (bkz. § 20).

42. Bu bağlamda müşteki; başvurucunun -oğlu olan diğer şüpheli ile birlikte- yolunu keserek kendisine, Cumhurbaşkanı"na ve Türkiye Cumhuriyeti devletine yönelik sinkaflı küfürler içeren sözler sarf ettiğini ve sela okumasını engellemek amacıyla kendisini tehdit ettiğini belirterek şikâyette bulunmuş ve olaya ilişkin cep telefonuyla kaydettiği ses ve görüntü kaydını sunmuştur. Anılan kayıtta başvurucunun darbe teşebbüsünün yaşandığı Diyanet İşleri Başkanlığının talimatıyla -darbeye karşı koymak amacıyla insanları teşvik etmek üzere- sela okuyan din görevlisini tehdit ettiği ve ayrıca sinkaflı sözlerle hakarette bulunduğu görülmektedir (bkz. § 22).

43. Buna göre iddianamede ve tutuklama kararında gösterilen delillerin suç işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesinin temelsiz olduğu söylenemez.

44. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan ve kuvvetli suç şüphesinin bulunması şeklindeki ön koşulu yerine gelmiş olan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar göz ardı edilmemelidir.

45. Darbe teşebbüsü sonrasında teşebbüsle bağlantılı veya doğrudan teşebbüsle olmasa da FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlara ilişkin soruşturmalarda, delillerin sağlıklı bir şekilde toplanabilmesi ve soruşturmaların güvenlik içinde yürütülebilmesi için tutuklama dışındaki koruma tedbirlerinin yetersiz kalması söz konusu olabilir. Yine FETÖ/PDY ile bağlantılı kişilerin teşebbüs sırasında veya sonrasında ortaya çıkan kargaşadan yararlanmak suretiyle kaçma imkânı ve bu dönemde delillere etki edilmesi ihtimali normal zamanda işlenen suçlara göre çok daha fazladır (bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 271-272; Selçuk Özdemir§ 78-79).

46. Somut olayda darbe teşebbüsünün yaşandığı sırada teşebbüse destek verdiği ve teşebbüse karşı koyanlara tepki gösterdiği şeklinde değerlendirilebilecek şekilde ağır sözler kullanarak bir din görevlisine karşı -sela okuması dolaysısıyla- tehditte bulunduğu belirtilen başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken işlendiği iddia olunan suçun vasıf ve mahiyetine, suçun 5271 sayılı Kanun"un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan katalog suçlar arasında olmasına, suça ilişkin kanunda öngörülen yaptırımın ağırlığına, delillerin toplanmamış olmasına dayanıldığı görülmektedir (bkz. § 13).

47. Dolayısıyla tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar ve somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile Küçükçekmece 1. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde başvurucu yönünden kaçma ve delilleri etkileme tehlikesine yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olmadığı söylenemez.

48. Öte yandan başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa"nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır (Gülser Yıldırım (2), § 151).

49. Öncelikle terör suçlarının soruşturulması kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir şekilde mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde yorumlanmamalıdır (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, B. No: 2015/9756, 16/11/2016, § 214; Devran Duran, § 64). Özellikle darbe teşebbüsüyle bağlantılı soruşturmaların kapsamı ve niteliği ile FETÖ/PDY"nin özellikleri (gizlilik, hücre tipi yapılanma, her kurumda örgütlenmiş olma, kendisine kutsallık atfetme, itaat ve teslimiyet temelinde hareket etme gibi) de dikkate alındığında bu soruşturmaların diğer ceza soruşturmalarına göre çok daha zor ve karmaşık olduğu ortadadır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 350).

50. Ayrıca başvurucunun darbe teşebbüsünün savuşturulması sürecinde gözaltına alındığı ve sonrasında tutuklandığı dikkate alındığında soruşturma süreci bakımından tutuklamanın ölçülülük ilkesinin bir unsuru olarak gerekli olmadığı sonucuna varılması için herhangi bir nedenin bulunmadığı değerlendirilmiştir.

51. Somut olayın yukarıda belirtilen özellikleri dikkate alındığında başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olmadığı söylenemeyecektir.

52. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

53. Buna göre başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına tutuklama yoluyla yapılan müdahalenin bu hakka dair Anayasa"da (13. ve 19. maddeler) yer alan güvencelere aykırılık oluşturmadığı görüldüğünden Anayasa"nın 15. maddesinde yer alan ölçütler yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

VI. HÜKÜM

A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 10/10/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi