Abaküs Yazılım
Birinci Bölüm
Esas No: 2014/4093
Karar No: 2014/4093
Karar Tarihi: 26/10/2016

        Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİBÖLÜM

 

KARAR

 

D. Ö. BAŞVURUSU (3)

(Başvuru Numarası: 2014/4093)

 

Karar Tarihi: 26/10/2016

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör Yrd.

:

Gizem Ceren DEMİR KOŞAR

Başvurucu

:

D. Ö.

 

 

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, cezai ehliyetinin bulunup bulunulmadığına ilişkin sağlık muayenesi yapılmak üzere götürüldüğü hastanede elleri zincirle bağlı hâlde bekletilerek teşhir edildiğini, içme suyu ve gıda ihtiyacının karşılanmadığını, muayene sırasında ellerinin bağlı tutulduğunu, kolluk görevlilerinin muayene odasında hazır bulunduğunu, açtığı tam yargı davasında idare tarafından sunulan bilgi ve belgeler kendisine verilmeyerek savunma hakkının kısıtlandığını ileri süren başvurucunun, adil yargılanma hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı, etkili başvuru hakkı ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvurular 24/3/2014 tarihinde İzmir Bölge İdare Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Aralarında kişi ve konu bakımından hukuki irtibat bulunması nedeniyle 2014/4095 bireysel başvuru numaralı dosyanın 2014/4093 bireysel başvuru numaralı dosya ile birleştirilmesine, incelemenin 2014/4093 sayılı dosya üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.

4. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 31/3/2015 tarihinde başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.

5. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 31/3/2015 tarihinde başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

6. Bölüm Başkanı tarafından 9/2/2016 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

7. Başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık 21/3/2016 tarihli yazısıyla görüş sunmayacağını bildirmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

9. Başvurucu hakkında, İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesinin E. 2001/750 sayılı dosyası kapsamında suçluyu kayırma ve gizliliğin ihlali suçlarından yürütülen yargılamada 20/11/2002 tarihinde gıyabi tutuklama kararı verilmiştir. Tutuklama nedeni bireysel başvuru dosyası kapsamından tespit edilememektedir. Başvurucu, cezai ehliyetinin bulunup bulunmadığına yönelik sağlık raporu alınmasına ilişkin Mahkeme kararı uyarınca 9/3/2004 tarihinde tutuklu bulunduğu Buca E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı"na götürülmüştür.

10. Hastanede bir süre bekletilen başvurucuya muayene için 10/3/2004 tarihine randevu verilmiştir.

11. Başvurucu, anılan tarihte yeniden hastaneye götürülerek muayenesi gerçekleştirilmiştir. Başvurucunun cezai ehliyetinin bulunup bulunmadığına ilişkin rapor aldırılmasından İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2/3/2005 tarihli ara kararıyla vazgeçildiği anlaşılmaktadır. Yürütülen yargılama ise Mahkemenin 14/12/2006 tarihli ve E.2001/750, K. 2006/766 sayılı zaman aşımı nedeniyle ortadan kaldırma kararıyla sona ermiştir.

12. Başvurucu, anılan sağlık kontrollerine götürüldüğü sağlık kuruluşunda ellerinin zincirle bağlanması, muayene sırasında ellerinin bağlı kalması ve muayene odasında kolluk personelinin hazır bulunması, hastane koridorunda uzun süre ayakta ve toplum önünde elleri zincirli şekilde bekletilmesi, su isteğinin karşılanmaması nedeniyle İzmir 1. İdare Mahkemesinde tam yargı davası açmıştır.

13. Anılan iddialar bakımından idarenin sunduğu savunma özetle; başvurucunun hastaneye sevki sırasında kullanılan zincir kelepçenin inzibat aletlerinden olduğu ve kullanılageldiği, gönderildiği hastanenin muayene odasının korumalı olmaması nedeni ile muayenenin personel gözetiminde, doktorlar tarafından herhangi bir istekte bulunulmaması ve muayeneyi engellememesi nedeni ile elleri bağlı olarak yapıldığı, davacının hastanede hasta yoğunluğu, belgelerin hazırlanması ve doktorun muayene için çağırması anına kadar yaklaşık bir saat poliklinik önündeki bankta ve oturtularak bekletildiği, idarelerinin ve personelinin kusurlu davranmadığı, sevkin yasa, yönerge ve protokol esaslarına uygun yapıldığı, sözleşme hükümlerinin ihlal edilmediği, yasal ve hukuksal dayanağı bulunmayan davanınreddi gerektiği şeklindedir.

14. 9/3/2004 tarihinde gerçekleştirilen muayene yönünden İzmir 1. İdare Mahkemesinin E.2005/1331 sayılı dosyasına kaydedilen tam yargı davasında Mahkeme 28/9/2007 tarihli ve K.2007/1260 sayılı kararıyla davanın reddine karar vermiştir. Anılan kararın gerekçesi şöyledir:

"Olayda, yargı kararı ile tutuklandığı sırada yine mahkeme kararı gereği bir sağlık kurumuna sevki yapıldığı görülen davacının, bu kuruma sevki ve muayene için hastanede bekletilmesi sırasında sevkedildiği sağlık kuruluşunun işleyişinden ve fiziksel durumundan kaynaklanan koridorda bekletilmesi ve bu sırada güvenlik önlemi olarak ellerinin bağlı tutulmasında hizmetin kusurlu işletildiğinin kabulüne olanak bulunmadığından, bu nedenle davacının uğradığını ileri sürdüğü manevi zararından davalı idarenin hukuksal sorumluluğu bulunmamaktadır. "

15. 10/3/2004 tarihinde gerçekleştirilen muayene yönünden ise İzmir 1. İdare Mahkemesinin E.2007/921 sayılı dosyasına kaydedilen tam yargı davasında Mahkeme 28/9/2007 tarihli ve K.2007/1261 sayılı kararıyla davanın reddine karar vermiştir. Anılan kararın gerekçesi şöyledir:

"Dava dosyasının ve yine mahkememizde derdest E:20051331 sayılı dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacının Buca E Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunduğu sırada, mahkeme kararı uyarınca cezai ehliyetinin belirlenmesi için Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı’nda muayene edilmek üzere önce 09.03.2004 günü sevkedildiği, anılan günde davacının muayenesinin yapılmadığı, muayene için 10.03.2004 günü saat 08:30’a randevu verildiği, davacının 28.10.2004 günlü dilekçesi ile10.03.2004 günü uluslararası sözleşmelere aykırı olarak ellerinin zincirle bağlanması, muayene sırasında da ellerinin bağlı kalması ve muayene odasında kolluk personelinin bulunması, hastane koridorunda iki saat süre ile ayakta bekletilmesi su isteğinin karşılanmaması ve hastane koridorunda bir suçlu gibi gösterilmesi nedeni ile uğradığı insan hakları ihlalleri nedeni ile oluşan 10.000 YTL. manevi zararının tazmini isteminde bulunduğu, davacının bu isteminin davalı idarenin 20.12.2005 günlü yazısı ile reddi üzerine önümüzdeki davanın açıldığı,davacının 10.03.2004 günü uğradığını ileri sürdüğü insan hakları ihlalleri için davalı idareye 22.10.2004 günü telefonla yaptığı başvurunun Jandarma İnsan Hakları İhlalleri Değerlendirme Merkezi’nce değerlendirildiği ve bu kapsamda bir soruşturma yapıldığı, soruşturmacının davacının 10.03.2004 günlü sevki sırasında görevli rütbeli iki personelin ve davacının ifadelerini aldığı, görevli erlerin terhisi nedeni ile bilgisine başvurulamadığı, soruşturma sonucunda personelin yasa, ilgili yönerge ve protokole uygun hareket ettiği değerlendirmesinde bulunulduğu anlaşılmaktadır.

Olayda, yargı kararı ile tutuklandığı sırada yine mahkeme kararı gereği bir sağlık kurumuna sevki yapıldığı görülen davacının, sevkedildiği sağlık kurumunun ayakta izlenen tutuklulara ilişkin özel bir yerinin olmaması, muayene yapılan odanın güvenlikli bulunmaması ve muayeneyi yapan hekimler tarafından aksi yönde bir istekte bulunulmaması nedeni ile muayene odasında kolluk personelinin bulunması ve davacının ellerinin bağlı tutulmasında ve bu kuruma sevki ve muayene için hastanede bekletilmesi sırasında sevkedildiği sağlık kuruluşunun işleyişinden ve fiziksel durumundan kaynaklanan koridorda bekletilmesinde hizmetin kusurlu işletildiğinin kabulüne olanak bulunmadığından, bu nedenle davacının uğradığını ileri sürdüğü manevi zararından davalı idarenin hukuksal sorumluluğu bulunmamaktadır. "

16. Başvurucunun temyiz istemi üzerine anılan kararlar Danıştay 10. Dairesinin 23/1/2012 tarihli ve sırasıyla E.2008/1744, K.2012/107; E.2008/1220, K.2012/108 sayılı kararlarıyla onanmıştır.

17. Başvurucunun karar düzeltme istemleri aynı Dairenin 27/11/2013 tarihli ve sırasıyla E.2012/4262, K.2013/8451; E.2012/3694,K.2013/8452 sayılı kararlarıyla reddedilmiştir.

18. Anılan kararlar başvurucuya 24/2/2014 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 24/3/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

19. 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu"nun 46. maddesi şöyledir.

"Fiili işlediği zaman şuurunun veya harekatının serbestisini tamamen kaldıracak surette akıl hastalığına duçar olan kimseye ceza verilemez.

 Ancak bu şahsın muhafaza ve tedavi altına alınmasına hazırlık tahkikatında Sulh Hakimi, ilk tahkikatta Sorgu Hakimi ve son tahkikatta vazifeli mahkeme tarafından karar verilir.

 Muhafaza ve tedavi altında bulundurma müddeti şifaya kadar devam eder. Yalnız maznuna isnadolunan suç, ağır hapis cezasını müstelzim ise bu müddet bir seneden az olamaz.

 Muhafaza ve tedavi altına alınan şahıs; muhafaza ve tedavinin icra kılındığı müessesesinin sıhhi heyetince, şifası tebeyyün ettiğine dair verilecek rapor üzerine aynı kazai mercice serbest bırakılır.

 Bu husustaki rapor ve kararda, hastalığın ve isnadolunan suçun mahiyeti gözönünde tutularak, içtimai emniyet bakımından şahsın tıbbi kontrola ve muayeneye tabi tutulup tutulmıyacağı, tutulacaksa müddet ve fasılası da gösterilir.

 Tıbbi kontrol ve muayene; Cumhuriyet Müddeiumumilerince, kararda gösterilen müddet ve fasılalarda bu şahısların bulundukları mahalde yoksa en yakın salahiyetli mütehassısı olan hastane sıhhi heyetlerine sevk edilmeleri suretiyle temin olunur.

 Bu tıbbi kontrol ve muayenede nüks arazı gösterenler hakim veya mahkeme karariyle yine muhafaza ve tedavi altına alınıp aynı muamelelere tabi tutulurlar."

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

20. Mahkemenin 26/10/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

21. Başvurucu;

 i. adının D. olması ve yargılamayı yapan hâkimin siyasi görüşü nedeniyle kendi talebi olmadığı hâlde cezai ehliyetinin bulunmadığı iddiasıyla tutuklanması nedeniyle ayrımcılık yasağının,

 ii. cezai ehliyetinin bulunup bulunulmadığına ilişkin sağlık muayenesi yapılmak üzere götürüldüğü hastanede elleri zincirle bağlı hâlde bekletilerek halka teşhir edildiğini, içme suyu ve gıda ihtiyacının karşılanmadığını, muayene sırasında ellerinin bağlı tutulduğunu, kolluk görevlilerinin muayene odasında hazır bulunması nedeniyle masumiyet karinesi ile işkence ve kötü muamele yasağının,

 iii. açtığı tam yargı davasında idare tarafından sunulan bilgi ve belgeler kendisine verilmeyerek savunma hakkının kısıtlandığını ve etkili bir soruşturma yapılmadığını belirterek adil yargılanma hakkı ile etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvurucunun, (i) bendinde belirtilen tutukluluğa ilişkin şikâyetleri kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile bağlantılı olarak eşitlik ilkesi kapsamında, (ii) bendinde belirtilen şikâyetleri Anayasa"nın 17. maddesi kapsamında, (iii) bendinde belirtilen şikâyetleri ise silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi kapsamında incelenmiştir.

1. Eşitlik İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

23. Başvurucu, adının D. olması ve yargılamayı yapan hâkimin ülkücü olması nedeniyle kendi talebi olmadığı hâlde cezai ehliyetinin bulunmadığı iddiasıyla hastaneye sevk edildiğini, sağlık muayenesine götürülme amacıyla tutuklandığını ileri sürmektedir.

24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:

"Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler."

25. Bu hüküm gereğince Anayasa Mahkemesi 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler. Dolayısıyla Mahkemenin zaman bakımından yetkisi ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvurularla sınırlıdır. Kamu düzenine ilişkin bu düzenleme karşısında, anılan tarihten önce kesinleşmiş nihai işlem ve kararları da içerecek şekilde yetki kapsamının genişletilmesi mümkün değildir (G.S., B. No: 2012/832, 12/2/2013, § 14).

26. Somut olayda başvurucunun 765 sayılı mülga Kanun"un 46. ve 47. maddeleri uyarınca rapor aldırılmak üzere 20/11/2002 tarihinde hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Başvurucunun tutukluluğunun ne zaman sona erdiği dosya kapsamında anlaşılamamakla birlikte başvurucu hakkında tutuklama kararı verilmiş olan dava dosyasında 14/12/2006 tarihinde zaman aşımı nedeniyle kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verildiği değerlendirildiğinde, tutukluluğun en geç bu tarihte sona erdiği kabul edilmelidir. Anılan tarihin, Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başladığı tarihten önceye ait olduğu anlaşılmaktadır. başvurucunun tutukluluğa ilişkin şikâyetleriyle bağlantılı olarak eşitlik ilkesinin ihlal edildiği yönündeki iddialarının zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez bulunması gerekir.

27. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun eşitlik ilkesinin ihlal edildiği yönündeki iddialarına konu olan tutukluluğa ilişkin şikâyetlerinin Anayasa Mahkemesi"nin yetkisinin başladığı 23/9/2012 tarihinden önceye ait olduğu anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Anayasa"nın 17. Maddesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

28. Anayasa’nın "Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı" kenar başlıklı 17. maddesi şöyledir:

"Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

...

Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.

"

29. Başvurucu, cezai ehliyetinin bulunup bulunulmadığına ilişkin sağlık muayenesi yapılmak üzere götürüldüğü hastanede elleri zincirle bağlı hâlde bekletilerek halka teşhir edildiğini, içme suyu ve gıda ihtiyacının karşılanmadığını, muayene sırasında ellerinin bağlı tutulduğunu, kolluk görevlilerinin muayene odasında hazır bulunduğunu belirterek işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

30. Bir muamelenin Anayasa"nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının kapsamına girebilmesi için asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olması gerekmektedir. Bu asgari eşik göreceli olup her olayda asgari eşiğin aşılıp aşılmadığı somut olayın özellikleri dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu bağlamda muamelenin süresi fiziksel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi faktörler önem taşımaktadır (Tahir Canan, § 23).

31. Somut olayda başvurucu, götürüldüğü hastanede elleri zincirle bağlı hâlde bekletilerek halka teşhir edildiğini, içme suyu ve gıda ihtiyacının karşılanmadığını, muayene sırasında ellerinin bağlı tutulduğunu, kolluk görevlilerinin muayene odasında hazır bulunduğunu belirterek işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Şikâyete konu bekleme süresinin başvurucuya göre iki saat, idareye göre bir saat ile sınırlı olması, şikâyet konusu eylemlerin fiziksel ve manevi etkileri, süresi ve yoğunluk derecelerinin değerlendirilmesi neticesinde, doğurduğu acı veya ıstırabın Anayasa"nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının uygululanabilirliği için gerekli asgari ağırlık düzeyine ulaşmadığı tespit edilmektedir.

32. Başvurucunun şikâyetinin maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı ile bağlantılı olarak Anayasa"nın 17. maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.

33. Bireyin fiziksel ve zihinsel bütünlüğü, Anayasa"nın 17. maddesinde yer verilen maddi ve manevi varlık kapsamında yer almaktadır. Devlet, bireyin maddi ve manevi varlığının bir parçası olan fiziksel ve zihinsel bütünlüğe keyfî olarak müdahale etmemek ve üçüncü kişilerin saldırılarını önlemekle yükümlüdür. Ancak Devletin, bireylerin maddi ve manevi varlığına yönelik olarak yapılan müdahalelere karşı etkili mekanizmalar kurma çerçevesindeki pozitif yükümlülüğü, tüm müdahale türleri açısından mutlaka cezai soruşturma ve kovuşturma yapılmasını gerekli kılmaz. Belirtilen haksız müdahalelere karşı bireyin korunması hukuk muhakemesi yoluyla da mümkündür. Nitekim fiziksel ve zihinsel bütünlüğe yapılan müdahaleler için ülkemizde hem cezai hem de hukuki koruma öngörülmüştür (Yusuf Burak Çelik, B.No: 2013/2538, 20/11/2014, §31).

34. Somut olayda başvurucu, idarenin hizmet kusuru nedeniyle manevi bütünlüğünün zarar gördüğü iddiasıyla hukuki koruma sağlayan tam yargı davası yoluna başvurmuştur. İzmir 1. İdare Mahkemesi; dava konusu olayda, yargı kararı ile tutuklandığı sırada yine mahkeme kararı gereği bir sağlık kurumuna sevki yapıldığı görülen başvurucunun, sevkedildiği sağlık kurumunun ayakta izlenen tutuklulara ilişkin özel bir yerinin olmaması, muayene yapılan odanın güvenlikli bulunmaması ve muayeneyi yapan hekimler tarafından aksi yönde bir istekte bulunulmaması nedeni ile muayene odasında kolluk personelinin bulunması ve davacının ellerinin bağlı tutulmasında ve bu kuruma sevki ve muayene için hastanede bekletilmesi sırasında sevkedildiği sağlık kuruluşunun işleyişinden ve fiziksel durumundan kaynaklanan koridorda bekletilmesinde hizmetin kusurlu işletildiğinin kabulüne olanak bulunmadığı gerekçesiyle başvurucunun uğradığını ileri sürdüğü manevi zarardan davalı idarenin hukuksal sorumluluğu bulunmadığı sonucuna varmış ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar vermiştir.

35. Kamu hizmetinin yürütülmesi dolayısıyla idarenin kusurlu sorumluluk ilkesine göre tazminat ödemekle yükümlü tutulabilmesi için idari eylem ya da işlem nedeniyle bir zarar meydana gelmesi ve zarar ile eylem arasında nedensellik bağının bulunması gerektiği, başvuruya konu olayda, mahkeme kararı gereği sağlık kuruluşuna sevki yapılan başvurucunun yine bir yargı kararı gereği tutuklu olduğu ve tutukluluğun getirdiği birtakım güvenlik önlemlerine tabi tutulduğu, başvurucu her ne kadar yiyecek ve içecek temin edilmemesinden şikâyetçi olsa da bekleme süresinin iki saati aşmadığının sabit olduğu, başvurucunun kolluk görevlileri refakatinde yapılmasından şikâyetçi olduğu muayenenin konu olduğu sağlık raporunun alınmasından vazgeçildiği birlikte değerlendirildiğinde, başvurucunun iddiasına konu olayların başvurucunun maddi ve manevi varlığın korunması hakkına yönelik açık bir ihlalin bulunmadığı, yapılan yargılamada da idarenin sorumluluğunun tespiti hususunda pozitif yükümlülüğün gerektirdiği şartların gerisinde kalınmadığı tespit edilmektedir.

36. Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınan maddi ve manevi bütünlüğün korunması ilkesine yönelik bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksunluk nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

3. Silahların Eşitliği ve Çelişmeli Yargılama İlkelerinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

37. Başvurucu, İzmir 1. İdare Mahkemesinde görülen davada idarenin dava dosyasına sunduğu evrakların kendisine tebliğ edilmediğini belirterek silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

38. Dosyanın incelenmesinden, İzmir 1. İdare Mahkemesinde görülen dava sürecinde idarenin savunma dilekçelerinin başvurucuya tebliğ edildiği anlaşılmış olup başvurucu tarafından idarenin yargılama dosyasına sunduğu evrakların kendisine tebliğ edilmediği ileri sürülmekle birlikte hangi evrakların kendisine tebliğ edilmediği ve kendisine tebliğ edilmiş olsa idi ileri süreceği argümanlara ilişkin bir bilgi ve belge sunmadığı anlaşıldığından başvurucunun silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edildiği iddialarını kanıtlayamadığı sonucuna ulaşılmıştır.

39. Açıklanan gerekçeyle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçeyle;

A. Başvurucunun kamuya açık belgelerde kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B.  1. Eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

 2. Anayasa"nın 17. maddesinde koruma altına alınan maddi ve manevi bütünlüğün korunması ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksunluk nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

 3. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksunluk nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Adli yardım talebinin kabulü ile geçici olarak muaf tutulan 206,10 TL harçtan ibaret yargılama giderinin 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvurucudan TAHSİLİNE 26/10/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi