Abaküs Yazılım
Birinci Bölüm
Esas No: 2014/11254
Karar No: 2014/11254
Karar Tarihi: 26/10/2016

        Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SAMİ KUTSAL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/11254)

 

Karar Tarihi: 26/10/2016

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Akif YILDIRIM

Başvurucu

:

Sami KUTSAL

Vekili

:

Av. Rıdvan AYAZ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, mahkûmiyetten sonra ortaya yeni deliller çıktığı belirtilerek yapılan yargılamanın yenilenmesi talebinin reddedilmesi ve dosya üzerinden karar verilmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 10/7/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 27/2/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 26/6/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 21/7/2015 tarihli yazısında Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

7. 25/8/2006 ve 1/9/2006 tarihlerinde H.D., F.B., L.A., E.Y. ve V.C. isimli müştekiler kolluğa müracaat ederek Sami Kutsal ve ve onunla birlikte hareket eden diğer bazı kişilerin baskı, sindirme ve korkutma yoluyla İstanbul Adapark içinde bulunan işletmeleri ele geçirmeye çalıştıkları iddiasıylabu kişilerden şikâyetçi olmuşlardır. İsimsiz ihbar dilekçelerinde de benzer iddialar ileri sürülmüştür.

8. Soruşturma kapsamında müşteki ve tanık beyanlarına başvurulmuştur. Müştekiler, başvurucu ve diğer sanıkları suçlayıcı beyanlarda bulunmuşlardır.

9. Başvurucu ve diğer sanıklar hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucunun haksız çıkar elde etmek amacıyla örgüt kurma, iş ve çalışma hürriyetini engelleme, var olan suç örgütlerinin korkutucu gücünden yararlanmak suretiyle nitelikli yağma ve ruhsatsız silah taşıma suçlarından kamu davası açılmıştır.

10. Müştekiler kovuşturma evresinde, olayların iddianamede anlatıldığı şekilde olmadığını ve sanıklarla bir sorun yaşamadıklarını beyan ederek önceki ifadelerini kabul etmemişlerdir.

11. Yapılan yargılama sonunda İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin(CMK250. madde ile görevli) 19/3/2010 tarihli ve E.2009/33, K.2010/106 sayılı kararıyla ile suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve cebir ve tehdit kullanarak iş ve çalışma hürriyetini ihlal etme suçlarından başvurucunun 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun220/1, 117/1 ve 119/l-c-dmaddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis ve beş kez 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

12. Başvurucu hakkındaki mahkûmiyetler, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 13/7/2011 tarihli ve E.2010/23825, K.2011/35453 sayılı ilamı ile onanarakkesinleşmiştir.

13. Başvurucu müdafii; söz konusu dosyanın müştekisi Ö.T.nin karar aşamasından sonra vermiş olduğu 24/4/2010 tarihli dilekçesinde, verilen kararda sanıklar Sami Kutsal, U.A., M.U., M.E.K., Z.D., B.A., R.S., Z.P. ve T.T.nin iş yerinde kendisine cebir ve şiddet kullandığının belirtildiği oysa ki böyle bir durumun olmadığını, bu şahıslardan kimseyi görmediğini, tanımadığını, Mahkemece karar verilirse tekrar duruşmada bu durumu anlatacağını belirttiğini ve müştekinin bu vazgeçmesinin Yargıtay ilamının2 No.lu fıkrasında müşteki Ö.T.ye karşı, sanıklarM.U., R.S. ve U.A.nın mahkûmiyet kararlarının bozulduğu; müştekileri kışkırtan kişinin A.Y.T. simli mafyavari yaşayan biri olduğunu, bu kişinin yanında çalışan M.K. tarafından öldürüldüğünü, bu öldürme olayı nedeniyle M.K.nın yargılandığı Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2008/39 sayılı dosyasında vermiş olduğu ifadesinde A.Y.T.nin tahsilat işleriyle uğraştığını, kendisini bu nedenle yanında gezdirdiğini, A... işletmecisi olan Sami Kutsal ile B.A.yı kendisine hasım seçtiğini, bu parkı bunların elinden alacağını söyleyip "Sen de bunları vuracaksın." dediğini öğrendiklerini belirterek yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur.

14. Yargılamanın yenilenmesi talebi, Mahkemenin 28/3/2012 tarihli ve 2012/155 Değişik İş sayılı kararıyla kabule değer görülmüştür. Dosyanın yeni esasa (2012/56) kaydedilmesini müteakip yargılamanın yenilenmesi talebi, Mahkemenin 10/5/2012 tarihli ve E.2012/56, K.2012/75 sayılı kararıyla reddedilmiştir.

15. Ret gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Mahkememizin 2009/33 esas sayılı dosyasının temyiz incelemesi sırasında müştekiÖ. T. nin aldığı beyanının temyiz incelemesinde dikkate alınarak bir kısım sanıklar hakkındaki hükmün bozulduğu, diğer sanıklar yönünden bu hususa değinilmediği kaldı ki müştekinin değiştirdiği beyanının CMK"nun 311/b maddesi kapsamında yargılamanın yenilenmesini gerektirecek nedenler arasında bulunmadığı,

Mahkememizin 2009/33 esas sayılı dosyasında kararda; "Her ne kadar müştekiler duruşmada olayların böyle olmadığını, sanıklarla aralarında bir sorun yaşamadıklarını beyan etmişlerse de duruşmalarda gözlendikleri üzere konuşmada güçlük çektikleri ve mahkememizce kendilerini baskı altında hissettikleri kanaatine varılmakla hazırlık aşamasında birbirini teyit eden şikayet dilekçeleri, emniyet ve teşhis tutanaklarına itibar edilmesi sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Klasör 10 Dizi 467 deki bu konuyla ilgili olarak TANIK İ. T. 12.01.2009 tarihli ifadesinde; söz konusu işletmeyi V. C. ve E. Y. ile birlikte işlettiğini, işlettikleri sırada kendisinin sadece akşamları işletmeye uğradığını, ortaklarından Sami KUTSAL tarafından müziğin kapatılması ve masaların kaldırılması ile ilgili uyarılar geldiğini duyduğunu, projede görülmeyen işletmelerin açılması nedeniyle gelirlerinin düştüğünü, gelirlerinin düşmesini müteakip işletme sahiplerinin yönetimden kira ve aidat indiriminde bulunmaları istediklerini ancak T. T.nin “işletecekseniz işletin, işletmeyecekseniz bırakın gidin” şeklinde sözler söylediğini belirttiği görülmüştür.

Yukarıda bahsedilen tüm deliller değerlendirildiğinde müştekiler V. C. ve E. Y.ye yönelik olarak Sanıklar SAMİ KUTSAL, B. A., T. T. VE Z. D. tarafından ortak hareket edilmek suretiyle Bayrampaşada’ki A...isimli [y]önetimde yer almalarının ardından işletmecilerinaidatlarını fahiş oranda artırarak müştekilerin maddi yönden bir nevi pes etmelerini sağlayarak iş yerlerini teslime mecbur bırakıldıkları, müştekilere yönelik baskı yaparak veişletmecilere mal varlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratılacakları korkusunun verilmesi, işletmecilerin, her gün, Sami KUTSAL ve adamları tarafından bu şekilde küçük düşürücü, baskıcı ve tehdit içerikli davranışlara maruz kaldıkları, normal ticari ilişkilerde hiç kimsenin gelir getiren bir işletmesini ortada hiçbir neden yokken bırakmasının veya terketmesinin mümkün olmadığı ve sanıklarınmüştekileriniş ve çalışma hürriyetini engelledikleri ve atılı suçu birden fazla kişi tarafından, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin korkutucu gücünden yararlanmak suretiyle iş ve çalışma hürriyetini tahdit eylemi gerçekleştirdiklerinden eylemlerine uyan 5237 sayılı yasanın 117/1, 119/1. fıkrasının c, d bentleri uyarınca cezalandırılmalarının gerektiği... " gerekçesine yer verildiği,

Hükümlü müdafileri Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesi ile İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesinin dosyalarında ortaya çıkan yeni deliller ile A. Y. T.nin kurgusu sonucu müştekilerin aleyhe ifade verdiğini belirtmişler ise de; M. Y., Ş. T., E. Y., O. P. ve gizli tanık beyanlarının sonradan ortaya çıkmadığı,

Hususları dikkate alındığında yargılamanın yenilenmesi isteminde ileri sürülen iddiaların yeterli derecede doğrulanmaması nedeniyle hükümlüler müdafilerinin taleplerinin CMK"nun 321/1 maddesi uyarınca esassız olduğu sonucuna varılarak duruşma yapılmaksızın taleplerinin reddine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."

16. Başvurucunun anılan karara karşı yaptığı itiraz, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 31/12/2012 tarihli ve 2012/1281 Değişik İş sayılı kararıylareddedilmiştir.

17. Bakanlık 18/7/2013 tarihli ve 2013/11631/46681 sayı ile M.K.nın karardan sonra ortaya çıkan ifadesinin A.Y.T. ile Sami Kutsal arasında husumet bulunduğunu ve müştekilerin sonradan verdikleri ifadeleri doğrular nitelikte olduğu, bu durumun 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun311. maddesi anlamında "yeni delil" olarak değerlendirilmesi gerektiği ve sanık lehine bir durum meydana getirebileceği gözetilmeden itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması talebinde bulunmuştur.

18. Kanun yararına bozma talebi, anılan kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 26/5/2014 tarihli ve E.2014/6799, K.2014/10443 sayılı ilâmı ile reddedilmiştir.

19. Anılan karar başvurucu tarafından 17/6/2014 tarihinde öğrenilmiştir.

20. Başvurucu 10/7/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

21. 5271 sayılı Kanun’un “Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri” kenar başlıklı 311. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi şöyledir:

“(1) Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:

e) Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa.”

22. 5271 sayılı Kanun’un “Yenileme isteminin kabule değer olup olmadığı kararı ve mercii” kenar başlıklı 318. maddesinin (1) ve (3) numaralı fıkraları şöyledir:

“(1) Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, istemin kabule değer olup olmadığına karar verir.

(3) Yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer olup olmadığına dair olan karar, duruşma yapılmaksızın verilir.”

23. 5271 sayılı Kanun’un “Yenileme isteminin kabule değer görülmemesi nedenleri ve kabulü hâlinde yapılacak işlem” kenar başlıklı 319. maddesi şöyledir:

“(1) Yargılamanın yenilenmesi istemi, kanunda belirlenen şekilde yapılmamış veya yargılamanın yenilenmesini gerektirecek yasal hiçbir neden gösterilmemiş veya bunu doğrulayacak deliller açıklanmamış ise, bu istem kabule değer görülmeyerek reddedilir.

(2) Aksi hâlde yargılamanın yenilenmesi istemi, bir diyeceği varsa yedi gün içinde bildirmek üzere Cumhuriyet savcısı ve ilgili tarafa tebliğ olunur.

(3) Bu Madde gereğince verilen kararlara itiraz edilebilir.”

24. 5271 sayılı Kanun’un “Yenileme isteminin esassız olmasından dolayı reddi, aksi takdirde kabulü” kenar başlıklı 321. maddesi şöyledir:

 “(1) Yargılamanın yenilenmesi isteminde ileri sürülen iddialar, yeterli derecede doğrulanmaz veya 311 inci Maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile 314 üncü Maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı hâllerde işin durumuna göre bunların önce verilmiş olan hükme hiçbir etkisi olmadığı anlaşılırsa, yargılamanın yenilenmesi istemi esassız olması nedeniyle duruşma yapılmaksızın reddedilir.

(2) Aksi hâlde mahkeme, yargılamanın yenilenmesine ve duruşmanın açılmasına karar verir.

(3) Bu Madde gereğince verilen kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

25. Mahkemenin 26/10/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

26. Başvurucu; müşteki Ö.T.nin karar aşamasından sonra vermiş olduğudilekçesinde, sanıkların iş yerinde kendisine cebir ve şiddet kullanmadığını, sanıklardan kimseyi görmediğini, tanımadığını ve Mahkemece karar verilirseduruşmada bu durumu anlatacağını belirttiğini ve Yargıtayın ilamında da müştekinin bu vazgeçmesinin 2 No.lu fıkrada diğer sanıklar yönünden bozma sebebi yapıldığını, yine söz konusu yargılama dosyasında müştekileri aleyhine kışkırtan kişinin A.Y.T isimli biri olduğunu, bu kişinin yanında çalışan M.K. tarafından öldürüldüğünü, bu olay nedeniyle M.K.nın yargılandığı Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2008/39 sayılı dosyasında vermiş olduğu ifadesinde A.Y.T.nin tahsilat işleriyle uğraştığını, kendisini bu nedenle yanında gezdirdiğini, Adapark işletmecisi olan başvurucu ile B.A.yı kendisine hasım seçtiğini, bu parkı bunların elinde alacağını, "Sen de bunları vuracaksın." dediğini, M.K.nın 14/3/2008 tarihinde vermiş olduğu bu ifadesinin A.Y.T.nin kendisine husumet beslediğini ve müştekilerin sonradan verdikleri ifadeleri doğrular nitelikte olduğunu, bu beyanların yeni delil olarak değerlendirilmesi gerektiğini, anılan sebeplerle yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduğunu ancak talebin duruşmasız ve haksız olarak reddedildiğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği, yaşam, adil yargılanma ve etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş; yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

27. Ceza yargılamasında tüketilmesi gereken son başvuru yolu temyizdir. 5271 sayılı Kanun’un 309. maddesine göre hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen kararların Yargıtayca bozulmasını isteme hakkı yalnızca Bakanlığa tanınmıştır (Menduh Ataç, B. No: 2013/1751, 13/6/2013, § 16). Kanun yararına bozma, kişiler için doğrudan ulaşılabilir bir yol olmayıp olağanüstü bir kanun yolu niteliği taşımakla tüketilmesi gereken bir yol değildir (Estaş Kum ve Ticaret Mad. Nak. San. A.Ş, B. No: 2012/644, 5/3/2013, § 22).

28. Somut olayda ise Bakanlığın kanun yararına bozma talebi, ilgili Yargıtay Ceza Dairesince incelenerek reddedilmiştir. Olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma talebinin -somut olayın özel koşullarında- geldiği aşama dikkate alındığında etkili bir yol olarak görülmesi gerekir. Dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin karara karşı yapılan bireysel başvuruda süre aşımının bulunmadığının kabul edilmesi gerekir.

29. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

1. Duruşmalı Yargılama Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

30. Başvurucu, yeniden yargılama talebinin değerlendirilmesinin dosya üzerinden yapılmasından şikâyet etmiştir.

31. Anayasa Mahkemesi, benzer iddiaların ileri sürüldüğü bir başvuruya ilişkin kararında bu konudaki ilkeleri belirlemiştir. Buna göre başvurucuların suç işleyip işlemediğiyle ilişkili olmayan değerlendirmelerin duruşma açılmadan yapılmasının adil yargılanma hakkıyla çelişmediği sonucuna ulaşılmıştır (Lokman Sapan, B. No: 2013/723, 21/11/2013, §§ 47-51).

32. Yargılamanın yenilenmesi olağanüstü bir kanun yolu olup bu yolun hangi hâllerde açılacağı 5271 sayılı Kanun"un 311. maddesinde açıkça düzenlenmiş ve aynı Kanun"un 321. maddesinde yeniden yargılanma talebinin esassız olması hâlinde talebin duruşmasız olarak reddedileceği hükme bağlanmıştır. Uyuşmazlığın esasıyla ilgili olmayan incelemenin duruşma açılmadan yapılması, adil yargılanma hakkını ihlal etmemektedir. Dolayısıyla ileri sürülen iddialar kapsamında bir ihlalin olmadığı açıktır.

33. Açıklanan nedenlerle duruşmalı yargılanma hakkına yönelik bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Diğer İhlal İddiaları

34. Başvurucu, sonradan ortaya çıkan deliller nazara alınmadan yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmesinin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

35. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:

“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”

36. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

37. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ileuyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).

38. Yargılamanın yenilenmesi taleplerinde bahsedilen hususun yeni delil kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceğinin takdiri, esasen derece mahkemelerine aittir. Diğer bir anlatımla başvurucunun belirttiği delillerin tek başına ya da önceden sunulan delillerle birlikte değerlendirilmesinde başvurucunun beraatini veya daha hafif bir ceza uygulanmasını gerektirecek nitelikte “yeni” ve “önemli” olup olmadığının takdiri derece mahkemelerince yapılacaktır (Murat Ayna, B. No: 2014/15986, 25/6/2015, § 28).

39. Bunun istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermesi, bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, derece mahkemesi kararları bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermedikçe Anayasa Mahkemesince esas yönünden incelenemez (Murat Ayna, § 29).

40. Başvurucu, İlk Derece Mahkemesince yargılamanın yenilenmesi isteminin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmekte olup iddiaların özü Mahkemenin dellilleri değerlendirmede isabet edemediğine ve varılan sonucun adil olmadığına ilişkindir. Dolayısıyla başvuru bu hâliyle kanun yolu incelemesi talebi niteliğinde olup yargılamanın yenilenmesi talebiyle ilgili anılan Mahkeme kararlarının açıkça hukuka aykırı olarak kabul edilmesini gerektiren bir olgu ile bu kararlarda bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan bir durum da tespit edilememiştir.

41. Açıklanan nedenlerle kanun yolu incelemesi talebi niteliğinde olan başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Duruşmalı yargılama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

 2. Adil yargılanma hakkına ilişkin diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 26/10/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi