Abaküs Yazılım
İkinci Bölüm
Esas No: 2014/1071
Karar No: 2014/1071
Karar Tarihi: 27/10/2016

        Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ABDULLATİF CENGİZ ZENGİN VE HÜSEYİN NURİ TOY BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/1071)

 

Karar Tarihi: 27/10/2016

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

M. Emin KUZ

Raportör

:

Özgür DUMAN

Başvurucular

:

1. Abdullatif Cengiz ZENGİN

 

:

2. Hüseyin Nuri TOY

Vekilleri

:

Av. Ali Ulvi SEYREK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığının (TOKİ) gelir paylaşımlı inşaat sözleşmesi ile anlaştığı şirket tarafından yapılarak teslim edilen dairenin, kapalı yüzme havuzu yapılmadan eksik teslim edilmesi üzerine açılan davada derece mahkemelerince kamu gücünü temsil eden idarenin korunarak, daha önceki içtihatlar ile çelişkili bir şekilde davanın kısmen reddedilmesi nedeniyle mülkiyet ve adil yargılanmahaklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvurular 27/1/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Başvuru formlarının ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvuruların Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliklerinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 30/5/2014 tarihinde, 2014/1071 başvuru numaralı bireysel başvurunun; İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 19/11/2014 tarihinde, 2014/1075 başvuru numaralı bireysel başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 29/12/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 26/1/2016 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

6. 9/8/2016 tarihinde 2014/1075 başvuru numaralı bireysel başvuru dosyasınınkonu yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2014/1071 başvuru numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine; 2014/1075 başvuru numaralı bireysel başvuru dosyasının kapatılmasına ve incelemenin 2014/1071 başvuru numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucular TOKİ ile yüklenici şirketler arasında düzenlenen gelir paylaşımlı inşaat sözleşmesi kapsamında yapılan Ankara Eryaman Havuzlu Evler-1-Altay Mahallesi 98. Sokak Göksu Park Konutlarından birer daire satın almışlar ancak bu dairelerin eksik ve ayıplı teslim edildikleri iddiasına dayalı olarak eksik ve ayıplı imalat bedelleri ile konutlarda meydana gelen değer kaybının tazmin edilmesi istemiyle TOKİ ve yüklenici şirketler aleyhine Sincan Tüketici Mahkemesinde (Mahkeme) 18/6/2009 tarihinde tazminat davaları açmışlardır.

9. Mahkeme, başvurucu Hüseyin Nuri Toy tarafından açılan dava bakımından 24/3/2011 tarihli ve E.2009/202, K.2011/244 sayılı; başvurucu Abdullatif Cengiz Zengin tarafından açılan dava bakımından aynı tarihli ve E.2009/207, K.2011/249 sayılı kararları ile davaların kısmen kabulüne ve kısmen reddine, kapalı yüzme havuzunun yapılmaması sonucu konutların değerlerinde meydana gelen kayıpların karşılığı olarak tespit edilen zarar miktarlarının davalı yüklenici şirketlerden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar vermiştir.

10. Kararlar başvurucular ve davalı TOKİ tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 25/11/2011 tarihli ve E.2011/14548, K.2011/17367 sayılı, aynı tarihli ve E.2011/14535, K.2011/17356 sayılı ilamlarıyla, temyiz edilen hükümlerin bozulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamlarının gerekçelerinin ilgili kısımları şöyledir:

"1- Davalı TOKİ, Mahkemeye yazdığı 10.11.2009 tarihli cevabi yazıda; idare ile yükleniciler K. İnş ve Mad. San. Tic. İhr. Ltd. Şti.-C. İnş. Turz. Paz. Ltd. Şti. ortak girişimi arasında yapılan sözleşmenin 7. ve 23. maddelerinde işin tüm eksik ve kusurlu imalatlarından yüklenicilerin sorumlu olduğu, konut sahiplerinden muhtelif zamanlarda gelen şikayetler değerlendirilip durum tesbit tutanağı düzenlendiğini, bu işlerin yükleniciler nam ve hesabına giderilmesi için karar alındığını bildirmiş, ayrı bir yazı ile de idare tarafından tesbit edilen eksikliklerin yüklenici nam ve hesabına yaptırılmasını teminen G. L. İnş. Tur. San. Tic. AŞ’ye ihale edilip 29/6/2009 tarihli sözleşme imzalandığını, yer tesliminin 1/7/2009 tarihinde yapıldığını belirtmiştir. Bu durumda davalı TOKİ tarafından eksiklikler giderildiği takdirde giderilen eksiklik ve ayıplar yönünden dava konusuz kalacaktır. Her ne kadar mahkemece işin ihale edilmesinden sonra 26/2/2010 tarihinde yapılan keşif ve hazırlanan bilirkişi raporu esas alınarak sonuca gidilmişse de, bu aşamadan sonrada eksikliğin giderilmesi mümkündür. Hal böyle olunca davalı TOKİ tarafından [üçüncü] kişiyle yapılan 29/6/2009 tarihli sözleşme ve ekleri getirilip davacıya ait konutda olduğu iddia edilen ayıp ve eksik imalatlar ile ortak yerlerdeki ayıplı ve eksik imalatların bu sözleşme kapsamında olup olmadığı, varsa bunların giderilip giderilmediği, sözleşmede [üçüncü] kişiye bu noksanların hangi tarihe kadar giderilmesi için süre verildiği gerektiğinde keşif yapılarak değerlendirilmeksizin yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

2- Yukarıda açıklanan bozma nedenine göre bu aşamada tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir."

11. Bozma ilamlarına uyan Mahkeme 11/10/2012 tarihinde yine davaların kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar vermiştir. Buna göre Mahkeme;

i. Başvurucu Hüseyin Nuri Toy tarafından açılan davada yapılan yargılama neticesinde verdiği 11/10/2012 tarihli ve E.2012/87, K.2012/751 sayılı karar ile konuttaki eksik ve ayıplı imalat bedeli olan 7.725 TL ve ortak yerlerdeki eksik ve ayıplı imalat bedeli olan 263,54 TL tutarlarındaki tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, kapalı yüzme havuzunun yapılmaması sonucu konutun değerinde meydana gelen kayıp nedeniyle 17.700 TL tutarındaki tazminatın ise davalı yüklenici şirketlerden müştereken ve müteselsilen tahsiline,

ii. Başvurucu Abdullatif Cengiz Zengin tarafından açılan davada yapılan yargılama neticesinde verdiği 11/10/2012 tarihli ve E.2012/107, K.2012/761 sayılı karar ile konuttaki eksik ve ayıplı imalat bedeli olan 7.865 TL ve ortak yerlerdeki eksik ve ayıplı imalat bedeli olan 257,81 TL tutarlarındaki tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, kapalı yüzme havuzunun yapılmaması sonucu konutun değerinde meydana gelen kayıp nedeniyle 19.420 TL tutarındaki tazminatın ise davalı yüklenici şirketlerden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar vermiştir.

iii. Kararların gerekçelerinin ilgili kısımları şöyledir:

"Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davalı TOKİ tarafından üçüncü kişi ile yapılan 29/6/2009 tarihli sözleşme ve ekleri getirtilmiş ve davaya ait konutta olduğu tespit edilen ayıp ve eksik imalatların bu sözleşme kapsamında olup olmadığı, varsa bunların giderilip giderilmediği hususunda bilirkişi incelemesi yapılmış, bilirkişi kurulu ek raporunda; davalı TOKİ tarafından G. L. İnşaat Turizm San. Tic. A.Ş."ye ihale edilen 1.250.000 TL keşif bedeli işleri ile bu davaya konu edilen işlerin benzerliğinin bulunmadığını belirtmişlerdir.

Dosya kapsamına göre; davacının dava konusu konutu yüklenici Şirketlerden 28/4/2005 tarihli Taşınmaz Satış Sözleşmesi ile satın aldığı, konutun sözleşme bedelinin toplam 177.000 TL olduğu, konutun davacıya 31/5/2007 tarihinde teslim edildiği, konutun davacı adına 5/11/2007 tarihinde tapuda devredildiği, konutun yapı kullanma izin belgesi (iskan ruhsatının) bulunduğu, konutta davacının oturduğu anlaşılmıştır.

Dava konusu konutun inşasıyla ilgili olarak davalılar arasında yapılan Ankara 17. Noterliğinin 25/8/2004 tarih ve 22196 yevmiye sayılı Ankara-Eryaman 8. ve 9. Etap Konutları Gelir Paylaşma Esasına Göre İnşaatı ve Satışı İşine ait Sözleşme ile davalı TOKİ"nin arsa sahibi olarak gelir paylaşımı esasına göre diğer davalı yükleniciler ile sözleşme yaptığı, yüklenicilerin sözleşme uyarınca kararlaştırılan hasılatı davalı TOKİ"ye vermekle yükümlü oldukları, bu haliyle gelir paylaşımı esası ile kat karşılığı inşaat sözleşmesinin birbirine benzer nitelikler taşıdığı görülmüştür.

...

... belli bir hukuki durumun mevcudiyetine işaret eden, bir hukuki görünüşe ve güvene yol açan kimsenin bunun sonuçlarına katlanmasının gerektiği, davalı TOKİ"nin gerek sözleşme hükümleri ile gerekse satış kampanyası sırasında konut alıcısı tüketiciler üzerinde serbest iradesiyle yarattığı hukuki görünüşün ve güvenin onun konuttaki ve ortak alanlardaki -kapalı yüzme havuzu dışındaki- eksiklikler ve ayıplardan davalı yüklenici Şirketler kadar sorumlu tutulmasını gerektirdiği, bu nedenle davalı TOKİ"nin davacı ile diğer yüklenici şirketler arasında yapılan sözleşmenin tarafı olduğu kanısına varılmıştır (Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 24/6/2002 tarihli ve E.2002/3720, K.2002/7696 sayılı kararı).

Dava konusu yapılan eksik ve ayıplı işlerin önceden taraflar arasında düzenlenen teslim tutanağı ile sonradan da dava konusu konutun bulunduğu site yönetimi tarafından davalı TOKİ"ye, TOKİ tarafından da davalı yüklenici şirketlere bildirildiği, davalı TOKİ"nin eksik ve ayıplı kısımları -kapalı yüzme havuzu dışındaki- kabul ederek bunları gidermek için girişimde bulunduğu (TOKİ"ye ait 2/11/2009 tarihli yazı), ortak alanlardaki bir kısım eksikliklerin giderildiği, ancak eksik ve ayıplı işlerin tamamıyla giderilmediği; bu haliyle dava konusu eksik işler nedeniyle [818 sayılı Borçlar Kanunu"nun] 125. maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımının söz konusu olduğu, bir kısım ayıplı işler için ise davacının ihbar yükümlülüğünü yukarıda açıklanan nedenlerle yerine getirdiği kanısına varılmıştır.

Davacının hem eksik ve ayıplı işlerden hem de ayrıca değer kaybı isteminde bulunduğu, davacının eksik ve ayıplı işler bedeli ile buna ek olarak değer kaybı tazminatı isteyemeyeceği, bu iki alacağın birbirini kapsayacağı, her iki alacağa birden karar verilmesi halinde davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açılacağı, davacının davada esas olarak eksik ve ayıplı işler nedeniyle değer kaybının tazminini istediği görülerek konuttaki ve ortak alanlardaki eksik ve ayıplı işler bedeli bilirkişilerce hesaplanarak buna karar verilmiş, davalı yüklenici Şirketler tarafından yarım bırakılan kapalı yüzme havuzunun yol açtığı değer kaybı ayrıca hesaplanarak davalıların sorumlulukları yönünden ayrıma gitmek gerekmiştir. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 01.07.2004 tarihli, 4619 Esas - 10540 Karar sayılı kararı.)

Dava konusu konutun bulunduğu sitenin başka ortak alanlar için ayrılan dış alanına sonradan inşa edilmeye başlanan kapalı yüzme havuzu inşaatının davalı yüklenici şirketler tarafından betonarme kaba inşaat seviyesinde bırakıldığı, kapalı yüzme havuzunun betonarme enkaz halinde uzun süredir durduğu, kapalı yüzme havuzunun davalı yüklenici şirketler tarafından konut sahiplerine ayrıca taahhüt edildiği, kapalı yüzme havuzunun davalılar arasında kararlaştırılan projede ve sözleşmede yer almadığı, sitede sözleşme ve proje kapsamında ayrıca açık yüzme havuzunun da bulunduğu, bu nedenlerle davalı TOKİ"nin kapalı yüzme havuzu taahhüdünden ve inşasından sorumlu olmadığı, kapalı yüzme havuzu nedeniyle konutların satış değerlerinin artış gösterdiği, kapalı havuzun tamamlanmaması nedeniyle konutlarda bedelleri oranında değer azalmasının meydana geleceği, kapalı yüzme havuzunun eksikliği nedeniyle dava konusu konuttaki değer azalmasının Yargıtay içtihatlarıyla belirlenmiş nisbi metot yöntemine göre bilirkişilerce hesaplandığı görülmüştür.

Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı TOKİ ile G.L. İnşaat Turizm San. Tic. A.Ş. arasında akdedilen 29/6/2009 tarihli sözleşme gereğince, geçici kabul sonrası tespit edilen ve öncelikli olarak konut alıcılarının yaşamını olumsuz olarak etkileyen, aciliyeti olan eksik ve kusurlu işlerin tamamlama komisyonu tarafından (TOKİ ile yüklenici K.-C. ortak girişimi arasında imzalanan sözleşme şartları doğrultusunda) yüklenici hesabına G.L. İnşaat Turizm Pet. Eğit. Med. Dan. San. Tic. A.Ş. firmasına yaptırıldığı ve iş bitim tarihinin 1/11/2009 tarihi olarak kararlaştırıldığı, iş bitim tarihi olan 1/11/2009 tarihi ile mahkememizce yapılan 26/2/2010 tarihinde yapılan keşif tarihi arasında 3 ay 24 günlük fark olduğu, bu süre içerisinde davacıların eksik ve kusurlu işler olarak iddia ettikleri işlerden hiç birisinin yapılmadığı, kaldı ki 24/9/2012 havale tarihli bilirkişi kurulu raporunda belirtildiği üzere; davalı TOKİ tarafından G. L. İnşaat Turizm San. Tic. A.Ş."ye ihale edilen 1.250.000 TL keşif bedeli ile bu davaya konu edilen işlerin benzerliğin bulunmadığı anlaşıldığından dava konusu konutta ve ortak alanlarda bulunan eksik ve ayıplı işler bedeli değer azalması olarak nitelendirilmiş, yukarıda açıklandığı üzere ortak alanda bulunan kapalı yüzme havuzunun inşa edilmemesi nedeniyle meydana gelen değer azalmasından davalı TOKİ"nin sorumlu olmadığı, diğer davalı şirketlerin sorumlu olacağı kanaatine varılarak bilirkişi raporları doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, harç, vekalet ve diğer yargılama giderleri hesabında TOKİ"nin sorumlu olduğu miktarlar ayrıca belirtilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."

12. Başvurucular ve TOKİ tarafından temyiz edilen anılan kararlar, Dairenin 28/3/2013 tarihli ve E.2013/6485, K.2013/7807 sayılı, aynı tarihli ve E.2013/6450, K.2013/7805 sayılı ilamlarıyla onanmıştır.

13. Başvurucuların karar düzeltme istemleri ise Dairenin 11/11/2013 tarihli ve E.2013/27943, K.2013/27852 sayılı, 12/11/2013 tarihli ve E.2013/28111, K.2013/27966 sayılı ilamlarıyla reddedilmiştir.

14. Nihai kararlar başvurucular vekiline 26/12/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.

15. Başvurucular 27/1/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.

B. İlgili Hukuk

16. Uyuşmazlığa konu olay tarihi itibarıyla yürürlükte olan mülga 23/2/1995 tarihli ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"un 4. maddesi şöyledir:

 “(Değişik: 6/3/2003-4822/4 md.) Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilânlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir.

Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir.

(Değişik üçüncü fıkra: 21/2/2007-5582/22 md.) İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına veya 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren, ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu teslim tarihinden itibaren 1 yıl süre ve kullandırdığı kredi miktarı ile sınırlıdır. Konut finansmanı kuruluşları tarafından 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre verilen kredilerin devrolması halinde dahi, kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu devam eder. Krediyi devralan kuruluş bu madde kapsamında sorumlu olmaz. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.

Bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda beş yıldır. Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise üç yıllık zamanaşımına tabidir. Bu talepler zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak on yıl sonra ortadan kalkar. Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz.

Ayıplı malın neden olduğu zararlardan sorumluluğa ilişkin hükümler dışında, ayıplı olduğu bilinerek satın alınan mallar hakkında yukarıdaki hükümler uygulanmaz.

...

...

Bu hükümler, mal satışına ilişkin her türlü tüketici işleminde de uygulanır.”

17. Mülga 4077 sayılı Kanun"un 30. maddesi şöyledir:

"Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır."

18. 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 86. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"23/2/1995 tarihli ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmıştır. Diğer mevzuatta Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış sayılır."

19. 28/11/2013 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanan 6502 sayılı Kanun"un 87. maddesi şöyledir:

"Bu Kanun yayımı tarihinden itibaren altı ay sonra yürürlüğe girer."

20. Yine uyuşmazlığa konu olay tarihi itibarıyla yürürlükte olan mülga 22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 198. maddesi şöyledir:

"Müşteri kabz ettiği mebiin halini örf ve adete göre imkan hasıl olur olmaz muayene etmek borcu ile mükellef olup mebi de bayiin tekeffül altında olan bir ayıp gördüğü zaman bunu derhal bayie ihbar etmesi lazım gelir.

Bunu ihmal ettiği halde mebii kabul etmiş sayılır. Meğerki mebide adi bir muayene ile meydana çıkarılamıyacak bir ayıp bulunsun.

Bu kabilden bir ayıp sonradan meydana çıkarsa derhal bayie ihbar edilmelidir. Aksi takdirde, mebi bu ayıp ile beraber kabul edilmiş addolunur."

21. Mülga 818 sayılı Kanun"un 202. maddesi şöyledir:

"Bayiin tekeffülü altındaki mebiin ayıbı anlaşıldığı zaman müşteri muhayyerdir. Dilerse mebii redde hazır olduğunu beyanla bey "in fesh edilmesini, dilerse mebii al ıkoyup kıymetinin noksanımukabilinde semenin tenzil olunmasını dava eder.

Hakim, müşterinin mebii ret davası üzerine hal icabı bey"in feshini muhik göstermiyorsa semenin tenzili ile iktifa edebilir.

Kıymetinin noksanı mebiin semenine müsavi ise müşteri ancak bey "in feshini talep edebilir."

22. 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 647. maddesi şöyledir:

"22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır."

23. 6098 sayılı Kanun"un 648. maddesi şöyledir:

"Bu Kanun 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girer."

24. 12/1/2011 tarihli ve 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 1. maddesi şöyledir:

"Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir."

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

25. Mahkemenin 27/10/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

26. Başvurucular TOKİ ile yüklenici şirketler arasında düzenlenen gelir paylaşımlı inşaat sözleşmesi kapsamında birer daire satın aldıklarını, ancak bu dairelerin eksik ve ayıplı teslim edildiğini, bu nedenle Sincan Tüketici Mahkemesinde açtıkları tazminat davasının kısmen kabul edilmekle birlikte taahhüt edilen kapalı yüzme havuzunun yapılmaması nedeniyle oluşan zarardan TOKİ"nin sorumlu olmadığı gerekçesiyle davalı TOKİ yönünden açılan davanın kısmen reddedildiğini ifade etmişlerdir.

27. Başvurucular;

i. Dava konusu konutları TOKİ ve yüklenici şirketlerin reklam ve tanıtıcı broşürlerine güvenerek ve projede kapalı yüzme havuzu bulunduğu gerekçesiyle satın aldıklarını,

ii. Yüklenici şirketlerce TOKİ adına vekaleten haraket edildiği, gelir paylaşımlı inşaat sözleşmesi çerçevesinde TOKİ"ye de pay verildiği ve ayrıca 4077 sayılı Kanun"un 4. maddesindeki ayıplı mala ilişkin hükümler çerçevesinde TOKİ"nin imalatçı ve üretici sıfatının bulunduğu dikkate alındığında söz konusu kapalı yüzme havuzunun yapılmaması nedeniyle oluşan değer düşüklüğü kaybından TOKİ"nin de sorumlu olması gerektiğini,

iii. Yapılan sözleşmede TOKİ"nin sorumlu olmayacağına dair hüküm bulunsa bile bu hükmün haksız şart olacağına dair yargı içtihatları nedeniyle bu hükmün geçerli kabul edilemeyeceğini,

iv. Ancak derece mahkemelerinin, sözleşme ve kanun hükümlerini çelişkili olarak ve hatalı yorumlamak suretiyle kamu gücünü kullanan davalı TOKİ"yi koruyup diğer davalıları tazminatla sorumlu tutmakla birlikte kapalı yüzme havuzunun yapılmaması nedeniyle oluşan değer kaybından TOKİ"nin sorumlu olmadığına karar verdiklerini,

v. Dava konusu konutlarda meydana gelen değer kaybı tutarlarını elde edebilmek için senelerdir uğraştıklarını, davalar açarak yargılama gideri ve harcamalar yapmak zorunda kaldıklarını, açtıkları dava neticesinde davalı TOKİ"nin de sorumlu tutulmaması nedeniyle konutlarda oluşan gerçek değer kaybını ise alamadıklarını belirterek mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler; ihlallerin tespiti ve tazminat ile yargılama gideri olarak yaptıkları harcamaların ödenmesine karar verilmesi taleplerinde bulunmuşlardır.

B. Değerlendirme

28. Anayasa Mahkemesi olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru formu ve ekleri incelendiğinde başvurucuların, başvuruya konu tazminat davalarıyla ilgili olarak Anayasa’nın 35. ve 36. maddelerinde tanımlanan mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürdükleri anlaşılmaktadır. Başvurucular, mülkiyet haklarının ihlal edildiği iddialarını münhasıran diğer yükleniciler yanında TOKİ aleyhine açtıkları tazminat davalarının sonucuna dayandırmaktadır.

29. Başvurucular başvuru formlarında "hakları olan değer kayıpları için senelerce uğraşmış" olduklarını belirtmekle birlikte başvurucuların bu iddialarını yargılama masrafları ve yapılan harcamalar nedeniyle uğradıklarını ileri sürdükleri maddi zararlar kapsamında dile getirdikleri, gerek söz konusu başvuru formlarında gerekse de eksiklik bildirimi nedeniyle verdikleri 18/2/2014 tarihli dilekçelerinde başvurucuların makul sürede yargılanma haklarına ilişkin açık bir ihlal iddialarının ise bulunmadığı anlaşıldığından, makul sürede yargılanma hakkı yönünden bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

30. Başvurucuların, satın aldıkları konutların projesinde ilan edilmesine rağmen kapalı yüzme havuzu yapılmaması nedeniyle uğradıklarını iddia ettikleri kayıplarının tazmini için açtıkları davanın diğer davalılar yönünden kabul edilmesine karşılık sözleşme ve yasa hükümlerine göre açıkça sorumlu olması gereken davalı TOKİ bakımından reddedildiğine dair şikâyetlerinin özü yargılama sonucunda verilen kararın adil olup olmadığına yönelik olup bu şikâyetler bir bütün olarak adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.

31. Anayasa"nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”

32. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

33. 6216 sayılı Kanun"un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa"nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.

34. Anılan kurallar uyarınca ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular,derece mahkemesi kararları bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermedikçe Anayasa Mahkemesince incelenemez (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).

35. Başvuru konusu olayda başvurucular, TOKİ ile yüklenici şirketler arasında düzenlenen gelir paylaşımlı inşaat sözleşmesi kapsamında yapılan, satın aldıkları daireleri yönünden projedeki eksik ve ayıplı işler nedeniyle uğradıkları zararların tazmini istemiyle 18/6/2009 tarihinde Sincan Tüketici Mahkemesinde tazminat davaları açmışlar, yapılan yargılama neticesinde Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 25/11/2011 tarihli bozma ilamı sonrası verilen 11/10/2012 tarihli kararlarla davalar kısmen kabul edilmiş, ancak kapalı yüzme havuzunun yapılmaması nedeniyle meydana gelen değer düşüklüğü kaybının giderimi yönünden diğer yüklenicilerin sorumlu tutulmasına karşılık davalı TOKİ aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiş, temyiz talepleri anılan Dairenin 28/3/2013 tarihli ilamıyla reddedilerek hüküm onanmış, başvurucuların karar düzeltme istemleri de aynı Dairenin 11/11/2013 ve 12/11/2013 tarihli ilamlarıyla reddedilmiştir.

36. Başvurucular TOKİ ile yüklenici şirketler arasında düzenlenen sözleşme kapsamında ve 4077 sayılı Kanun"un 4. maddesi ile sebepsiz zenginleşme hükümlerine görekapalı yüzme havuzunun yapılmaması nedeniyle konutlarda oluşan değer kaybından TOKİ"nin de sorumlu olması gerektiği hâlde derece mahkemelerince sözleşme ve yasa hükümlerinin hatalı yorumlanarak davanın kısmen reddedildiğinden yakınmaktadırlar. İlk derece mahkemesi ise kararlarını esas olarak; kapalı yüzme havuzunun davalılar arasında kararlaştırılan projede ve sözleşmede yer almadığı ve kapalı yüzme havuzunun davalı yüklenici şirketler tarafından konut sahiplerine ayrıca taahhüt edildiği, bu nedenle davalı TOKİ"nin kapalı yüzme havuzu taahhüdünden ve inşasından sorumlu olmadığı gerekçelerine dayandırmıştır. Temyiz istemleri üzerine Yargıtay da, Mahkemenin gerekçelerine atıfta bulunarak hükümleri onamış ve karar düzeltme taleplerini de bu gerekçelere dayalı olarak reddetmiştir. Derece mahkemelerinin kararlarının, söz konusu gerekçeleri de dikkate alındığında, ilgili kanun hükümleri çerçevesinde sözleşme hükümlerinin yorumlanmasına ilişkin olup keyfî olduklarından söz edilemeyeceği açıktır.

37. Öte yandan aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan birden fazla davalı aleyhine açılan bir davada ilgili kanun ve sözleşme hükümlerinin yorumlanarak bir kısım davalılar yönünden davanın kabul edilerek diğer davalı yönünden davanın kısmen reddedilmesi bir çelişki de oluşturmamaktadır. Ayrıca başvurucular her ne kadar kapalı yüzme havuzunun yapılmaması nedeniyle konutların değerlerinde oluşan gerçek değer kaybını elde edemediklerini ileri sürmektelerse de başvurucuların derece mahkemelerince belirlenen değerin az olduğuna ve gerçek değerinden uzak olduğuna dair bir şikâyetlerinin bulunmadığı, buna ilişkin tazminat isteminin TOKİ yönünden reddedilmekle birlikte diğer davalılar yönünden kabul edildiği ve tespit edilen tazminat tutarlarının davalı yüklenicilerden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiği görülmektedir. Başvurucuların derece mahkemelerince taraflı yargılama yapılarak kamu gücünü kullanan TOKİ"nin korunduğu iddialarını ise somut bir olguya dayandıramadıkları anlaşılmaktadır.

38. Mahkemenin gerekçesi ve başvurucuların iddiaları incelendiğinde iddiaların özünün derece mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet bulunmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

39. Başvurucular, yargılama sürecinde karşı tarafın sundukları deliller ve görüşler hakkında bilgi sahibi olamadıklarına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadıklarına, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadıklarına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadıkları gibi Mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilememiştir.

40. Açıklanan nedenlerle başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 27/10/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi