Esas No: 2014/2679
Karar No: 2014/2679
Karar Tarihi: 16/11/2016
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİBÖLÜM |
|
KARAR |
|
CELAL POLAT VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/2679) |
|
Karar Tarihi: 16/11/2016 |
|
İKİNCİBÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Serdar
ÖZGÜLDÜR |
|
|
Osman Alifeyyaz
PAKSÜT |
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ |
|
|
Recai AKYEL |
Raportör |
: |
Yakup MACİT |
Başvurucular |
: |
1. Celal
POLAT |
|
|
2. Zafer DOK |
|
|
3. Turhan
İÇLİ |
|
|
4. Mehmet
Ali BAKİCİ |
|
|
5.
Abdulhamit AKARCA |
|
|
6. Fermani
KURTEL |
|
|
7. Yücel
YILKIRAN |
|
|
8. Ramazan
ORAL |
|
|
9. Deniz
ORAL |
|
|
10. Suha
SAĞLAM |
|
|
11. Eyyüp
DOĞAN |
|
|
12. Muharrem
KALIPCI |
|
|
13. Ufuk
GÜRBÜZ |
|
|
14. Huriye
DOK |
Vekilleri |
: |
Av. Hasan
TATAR |
|
|
Av.
Abdulhalik YÜCESOY |
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1.Başvuru, Hazine tarafından açılan tazminat davasının kanun ve
usule aykırı değerlendirme yapılarak kabulüne karar verilmesi nedeniyle adil
yargılanma hakkının; Mahkeme ve Yargıtay kararlarında davanın sonucunu
etkileyecek esaslı iddiaların karşılanmaması nedeniyle de gerekçeli karar
hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2.Başvuru 27/2/2014 tarihinde Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesi
vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3.İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 25/7/2014 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4.Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için 24/10/2014 tarihinde
Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 24/11/2014 tarihli
yazısında Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan
görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
6.Türkiye çapında faaliyet gösteren A.K. Derneğinin (Dernek)
Genel Yönetim Kurulu üyesi ve çeşitli şubelerinde başkanlık yapan başvurucular
aleyhine eşya piyangosunda toplanan yardım paralarının bir kısmını usulsüz bir
şekilde A.K. Vakfına (Vakıf) aktardıkları iddiasıyla Hazine tarafından tazminat
davası açılmıştır.
7. Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi, 31/10/2006 tarihli ve
E.2004/483, K.2006/357 sayılı kararı ile davayı reddetmiştir. Kararın ilgili
kısmı şöyledir:
"...
Davacının iddiası, davalının savunması ve
tekmil dosya kapsamı karşısında; dava dosyası bilirkişi kuruluna tevdi
edilmiştir.
Hukukçu Kırıkkale Üniversitesi Ticaret Bölümü
Öğretim Görevlisi F.O. ve Emekli Sayıştay Baş Deneticisi Yeminli Mali Müşavir
M.G. tarafından; 24/5/2005, 22/9/2005, 6/4/2006 ve 10/10/2006 tarihli raporlar
düzenlenmiştir.
Düzenlenen raporlarda; “…2860 sayılı Kanunun
24.maddesinde öngörülen % 40 sınırının aşılmadığı, Vakfa devir edilen 81.000
TL"nin protokol hükümlerine göre, satış bedelinin % 40 ı olduğu, Vakıf
tarafından toplam 202.500 TL"lik bilet satışının yapıldığı, Vakfa verilecek
bedelin 81.000 TL olduğu, bu meblağın, hizmet karşılığı ödenen miktar olduğu,
Vakıf tarafından 81000 adet bilet satıldığı, bunun ise satılan 154.744 adet
biletin % 52,35 i olduğu, 81.000 TL"nin hizmet bedeli karışlığında aktarıldığı,
protokol hükümlerine uygun bulunduğu, Dernek zararının söz konusu olmadığı,
Kamu zararından söz edilemeyeceği…” tespit edilmiştir.
Usul ve Yasaya uygun, Yargıtay denetimine
elverişli, hüküm oluşturmaya uygun bu bilirkişi raporu, Mahkememizce kabul
edilmiştir.
Bu olgular karşısında;
Dava dışı A.K. Derneği tarafında, dava dışı
A.K. Vakfına piyango bilete satışından dolayı hizmet karşılığı 81.000 TL
ödenmiştir. Yapılan ödeme, protokol hükümlerine göre yapılmıştır.
Dava dışı A.K. Vakfı tarafından 81000 adet
bilet satılmıştır. Vakıf tarafından, satılan biletlerin bedel toplamı 202.500
TL"dir. Protokol hükmü gereğince, satış bedelinin % 40 ı, satışı yapan davaA.K.
Vakfına ödenmesi gerekmektedir. 202.500 TL"nin % 40 ı, 81.000 TL"dir Yapılan
ödeme, hizmet karşılığı yapılmıştır.
Gerek Ankara 5.Sulh Ceza Mahkemesinin 8/5/2003
tarihli ve E.2003/33, K.2003/478 sayılı kararı ve gerekse Ankara Asliye
19.Hukuk Mahkemesinin 12/4/2005 tarihli ve E.2002/66, K.2005/125 sayılı emsal
kararı, Yargıtay Yüksek 4.Hukuk Dairesinin 25/9/2006 tarihli ve E.2005/10946,
K.2006/9694 sayılı bu kararın onanmasına ilişkin emsal ilamı, mahkememizce
kabul edilen bilirkişi raporu, Ankara 24.Asliye Ceza Mahkemesinin eski
E.2002/1195 ve yeni E.2005/176 sayılı dava dosyasında düzenlenen bilirkişi
raporları, mütalaa raporları karşısında; davacının istemi yerinde
görülmemiştir. Dernek zararı ve kurum zararı yoktur. Yapılan ödeme, 2860 sayılı
Kanunun 24. maddesine ve protokol hükümlerine uygundur. Davacının davasının
reddine karar verilmesi gerekmektedir.
..."
8.Temyiz üzerine karar, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 5/2/2008
tarihli ve E.2007/742, K.2008/1146 sayılı ilamı bozulmuştur. İlamın ilgili
kısmı şöyledir:
"...
Dava, tazminat istemine ilişkindir. Davacı
bakanlık tarafından 2860 sayılı Yardım Toplama Yasası gereğince A.K. Derneği"ne
eşya piyangosu için izin verildiği, davalıların dernek sorumlu kurulu ve yardım
toplama yetki belgesi verilen kişiler oldukları, A.K. Vakfına piyango
gelirinden aktarılan ve yasa gereği devlet malı sayılan 81.000 TL’nin dava
konusu edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece dernek zararı bulunmadığı, vakfa
yapılan ödemenin yasal olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Konu ile ilgili olarak 2860 sayılı Yasaya
muhalefet eylemi nedeniyle valilik tarafından davalılara 17/2/2004 tarihli
kararla idari para cezası verildiği, Dernekler Yasasına muhalefet yönünden
açılan kamu davasında ise, ceza mahkemesince oniki davalı hakkında mahkumiyet
kararı altı davalı hakkında ise beraat kararı verildiği, kararın temyiz
incelemesinde olduğu anlaşılmaktadır. Karar gerekçesinde piyango masraflarının
ciddiyetten uzak ve denetime elverişsiz olduğu, yasadaki masraf oranının son
damlasına kadar kullanıldığı belirtilerek derneğin zarara uğratıldığı kabul
edilmiş, altı davalının ise başka illerde şube yöneticisi olmaları nedeniyle
Dernekler Yasasına aykırılıktan beraatlerine karar verilmiş, Yardım Toplama
Yasasına aykırılık eylemleri hakkında ise tefrik kararı bulunduğu
açıklanmıştır.
B.K’nun 53. maddesine göre hukuk mahkemesi,
ceza mahkemesinin maddi olguya ilişkin belirlemeleri ile bağlıdır. Bu yasal
düzenleme ile somut olayın özellikleri değerlendirildiğinde Ankara 24. Asliye
Ceza Mahkemesinin E.2005/176, K.2006/941 sayılı dosyasının kesin hükme
bağlanmasının beklenmesi gerekmektedir. Başka illerde şube yöneticisiolandavalılaryönündeniseanılancezadosyasındaki
delillerde incelenip irdelenerek ve beraat kararının Yardım Toplama Yasasına
aykırılıktan olmadığı ve bağlayıcı bulunmadığı gözetilerek sorumlulukları
bulunup bulunmadığı konusunda bilirkişi raporu alınarak ve varılacak uygun
sonuç çevresinde bir karar verilmelidir.
Mahkemece ceza dosyasının kesin hükme
bağlanması beklenmeden, ceza dosyası içindeki deliller incelenmeden ve valilik tarafından
verilen idari para cezaları tartışılmadan eksik inceleme ile davanın
reddedilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
..."
9.Bozma üzerine dosya, Mahkemenin E.2008/307 sırasına
kaydedilmiş; bozma ilamına uyan Mahkeme 4/12/2012 tarihli ve K.2012/515 sayılı
kararı ile davalı başvurucular açısından davanın kabulüne, bir kısım davalı
açısından da reddine karar vermiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:
"...
A.K. Derneği 1/6/2002 tarihinde Eşya Piyangosu
Organizasyonu düzenlemiştir. Alınan izinde eşya piyangosununun davalılarFermani
Kurtel, Turhan İçli, Eyüp Doğan, Yücel Yılkıran ve Mehmet Ali Bakici"nin
gözetim ve denetiminde yapılması, öngörülmüştür.
Eşya piyangosuna aitbiletlerin Türkiye
genelinde satışının sağlanması içinde,önceden görevlendirilen davalılara ek
olarakdiğer davalılar Süha Sağlam, Muharrem Kalıpçı, Abdülhamit Akarca, Ufuk
Gürbüz, Celal Polat, RamazanOral, M.K.D., A.A., A.Ç., H.A., İ.M.T., M.Ü. ve
Y.T. görevlendirilmiştir.İçişleri Bakanlığının 28/3/2002 tarihli ve 72069
sayılıyazıları ileiş bu davalılarayardım toplama yetki belgesi verilmiştir.
Mahkememizce kabul edilen bilirkişi raporuna
göre; A.K. Derneği tarafından düzenlenen eşya piyangosu organizasyonu için
toplam; 154744 adet bilet satılmıştır. Toplanan bedel 386.860 TL"dir.
Toplam satılan 154744 adet biletin,17973
adediİş Bankası tarafından satılmıştır. 41146 adedi Ziraat Bankası tarafından
satılmıştır. 21881 adet biletteA.K. Derneği tarafından satılmıştır.
Buna göre;organizasyonu düzenleyenler tarafındansatılanbilet
sayısı 73744"dür.Buna rağmen, 154744 adet biletintamamıorganizasyonu düzenleyen
17 kişi tarafındansatıldığı gösterilerek satışta görevlendirilen bu kişilere
emek ve masraf kaşılığı adı altında, 61.372,25 TLödeme yapılmıştır.
Diğer taraftan, 154744 adet bilet A.K. Hizmet
Vakfıtarafından satıldığı gösterilerek,A.K. Hizmet Vakfına 81.000 TL bedel
aktarılmıştır.
Diğer taraftan kaldıki; Ziraat Bankası ve İş
Bankası aracılığıyla satılan toplam;59119 adet biletten dolayıA.K. Derneği
tarafındaniş bu bankalarahiç bir masraf ödenmemiştir.
Buna rağmen A.K. Derneği tarafından mükerrer
ödemelerve fazla ödemeler yapılmıştır.Banka tarafından masrafsız olarak satılan
biletler içinde hem organizasyonda görev yapanlara hemde vakfa ödemeler
yapılmıştır.
A.K. Derneği tarafından A.K. Hizmet Vakfına
aktarılan 81.000 TLbedel2908 sayılı kanunun85/2 maddesine aykırılık teşkil
etmektedir. 2860 sayılı Kanunun 28.maddesi gereğince; iş bu bedel, kamu
zararını oluşturmakdadır. İş bu kamu zararından iş bu davalılar sorumludur.
Davacı idarenin davalılardan talep edebileceği
bedel 81.000 TL"dir.İş bu bedele kamu zararının meydana geldiği 25/6/2002
tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmalıdır.
Her nekadarA.K. Hizmet Vakfı23/11/2011
tarihindeA.K. Derneğine 51.231,43 TL ödemişisede; iş bu bedel81.000 TL bedelden
düşülmemiştir. Zira;A.K. Hizmet Vakfıiş bu bedeli A.K. Derneğinebağışlamıştır.
Yapılan ödemegeri ödeme olmayıp bağış olduğundan mahkememizce dikkate
alınmamıştır. Davalıların bu yöndeki itirazlarına mahkememizce itibar
edilmemiştir.
Bu olgular karşısında; davacınıniş bu
davalılara yönelik davasında davacının davasının kabulüne karar vermek
gerekmiştir.
..."
10. Temyiz üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 7/5/2013 tarihli
ve E.2013/3020, K.2013/8229 sayılı ilamıyla yargılama gideri ile ilgili kısım
düzeltilmek suretiyle hüküm onanmıştır.
11. Karar düzeltme talebi aynı Dairenin 23/12/2013 tarihli ve
E.2013/16231, K.2013/20342 sayılı ilamı ile reddedilmiştir.
12.Ret kararı 29/1/2014 tarihinde başvuruculara tebliğ edilmiş,
27/2/2014 tarihinde başvurucular tarafından bireysel başvuruda bulunulmuştur.
13. Bu arada başvurucular Zafer Dok, Deniz Oral ve Huriye Dok"un
murisi M.K. Dok ile diğer başvurucular hakkında Derneği zarara uğratmak
suçundan Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesinin E.2005/176 sayılı dosyasında dava
açılmış; Mahkeme 14/11/2006 tarihli ve K.2006/941 sayılı kararı ile sanıkların
6/10/1983 tarihli ve 2908 sayılı mülga Dernekler Kanunu"nun 85. maddesinin
ikinci fıkrası gereği cezalandırılmalarına ve cezanın ertelenmesine karar
vermiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...
Mahkememizin kanaatine göre; Her iki olayda
dernek zarara uğratılmıştır.
Piyango Gelirinin
Dağıtılması:
Dernekler kanunu ve medeni kanunun ilgili
hükümlerin birlikte değerlendirildiğinde açıkça görüleceği gibi, dernekler
kazanç paylaşma dışında kanunlarla yasaklanmayan belirli ve ortak bir gayeyi
gerçekleştirmek üzere bir araya gelen gerçek kişilerin oluşturdukları tüzel
kişiliklerdir. Dernek organlarında görev alarak daha aktif çalışma konusunda
istekli üyelerin bu organlarda görev alarak çalıştıkları, bu kişilerin
çalışmalarında iktisadi bir amaçlarının da olamayacağı muhakkaktır, yani gerçek
kişiler üyesi oldukları derneklerin amaçlarını gerçekleştirirlerken gönüllü
olarak bu etkinliklere katılır ve karşılık veya kar amacı gütmezler,
derneklerin organlarında görev yapan üyelerine ücret veya hakkı huzur adı
altında ödeme yapılamaz, oysa satılan biletler kaşılığı olarak yapılan
ödemelerin tamamı kişilerin kendi beyanları doğrultusunda keyfi olarak
yapılmış, harcamalar karşılığında herhangi bir belge ibraz edilememiştir.
Ayrıca sanki biletlerin tamamı görevli
kişilerce satılmışçasına herkesin sattığı biletle orantılı olarak görevlilere
(ki bunların çoğunluğu dernek yönetim kurulu üyesi yada şube görevlisidir.)
Yüksek miktarda paralar ödenmiştir.
Bununla kalınmamış sanki 81000 adet bilet
vakıfça satılmış gibi gösterilerek Vakfa da 81.000 TL aktarılmıştır.
Dernek genel yönetimi tarafından 20/4/2002
tarihinde alınan 406 sayılı karar gereği, yardım toplama faaliyetinin
başarısızlığa uğramaması amacıyla vakıftan piyango biletlerinin satışı
konusunda yardım istenmiştir, bu karar gereğince dernek yöneticileri Eyyüp
Doğan, Mehmet Ali Bakıcı ile vakıf yöneticileri Mustafa Kemal Dok ve Necati Ünver
arasında 22/4/2002 tarihinde imzalanan protokolde derneğin sattığı biletlerin
toplam bedelinin % 40 ını satış organizasyonu karşılığında çekilişten sonraki
bir tarihte bağış makbuzu mukabilinde vakfa aktaracağı belirlenmiş, sonra
dernek tarafından vakfa tanesi 2.5 TL den 81.000 adet satılan bilet karşılığı
81.000TL ödenmiştir.
1 Haziran 2002 tarihinde çekilişi yapılan eşya
piyangosunun ardından Milli Piyango Genel Müdürlüğünce bastırılan 500.000 adet
biletten 345.256 adet biletin satılmadığı, 154.744 adet biletin ise satıldığı
belirlenmiştir.
Resmi kayıtlara göre satılan biletlerden
65.054 tanesi şubeler tarafından, 8699 tanesi merkez tarafından, 81.000 tanesi
de vakıf tarafından satıldığı belirlenmiş ancak bilet satışı karşılığı para
ödenmesi ile ilgili dökümde para ödenen kişilerin toplam 154.195 adet bilet
sattıkları belirtilmiştir.
Oysa bankalardan gelen cevabi yazılarda Z.
Bankası tarafından 41146 adet T.İ. Bankası tarafından 17973 adet bilet satılmış
olduğu, böylece biletlerin 59119 tanesinin yani yüzde 38"inin bankalar
tarafından satıldığı belirlenmiştir.
2860 sayılı yardım toplama kanunun yardım
toplama faaliyetinin giderleri ile ilgili 24. maddesinde, …eşya piyangosu
düzenleyerek, kültürel gösteriler tertipleyerek, sergiler açarak, spor
gösterileri, gezi ve eğlenceler düzenleyerek yardım toplama hallerinde ise
giderler brüt gelirin yüzde kırkını geçemeyeceğine dair düzenleme
getirilmiştir.
Burada amaçlanan özellikle eşya piyangosu
düzenlenmesinde esas olarak dağıtılacak hediye yada paranın bedeli ve belgelendirilecek
zorunlu giderlerdir. Bu maddeden çoğunluğu dernek yöneticilerinden oluşan eşya
piyangosu kuruluna emek ve masraf karşılığı bir para ödenmesine imkan veren
yorum çıkarılamaz.
Yukarıda belirtildiği gibi 59119 adet banka
şubelerince ve hiçbir masraf talep edilmeden satılmıştır. Oysa kayıtlarda bu
durum görünmemektedir. Bazı savunmalarda bu rakam vakfın sattığı 81000 bilet
içinde bazı savunmalarda da emek ve masraf karşılığı para ödenen kişilerce
satılan bilet için değerlendirilmektedir.
Bu durumda göstermektedir ki masraflar
ciddiyetten uzak denetime olanak vermeyecek şekilde düzenlenmiş ve o şekilde
2860 sayılı kanunun 24. maddesindeki düzenleme son damlasına kadar kullanılarak
brüt gelirin yüzde kırkı bu şekilde dağıtılıp, Yardım toplama kanunun 24.
maddesi kötüye kullanılmıştır.
Bu nedenle, bu konuda sorumlulukları bulunan
sanıklar Fermani Kurtel, Turhan İçli, Eyüp Doğan, Yücel Yılkıran, Mehmet Ali
Bakıcı, Muharrem Kalıpçı, Süha Sağlam, Celal Polat, Abdülhamit Akarca ve Ufuk
Gürbüzün bu eyleme katılarak suç işledikleri kanaatine varılmıştır."
14.Temyiz üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 23/12/2010 tarihli
ve E.2009/2085, K.2010/13183 sayılı ilamıyla sanıklar hakkında açılan davaların
zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar vermiştir. İlamın ilgili kısmı şöyledir:
"...
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Koşulları oluşmadığından bir kısım sanıklar
ile bir kısım sanıklar müdafiinin duruşma isteminin CMUK"nın 318. maddesi
uyarınca reddine
1- AnkaraValiliği"nin olay nedeniyle suçtan
doğrudan zarar görmesi söz konusu olmadığından, davaya katılmasına karar
verilmesi hukuken geçersiz ve yok hükmünde olup, hükmü temyize yetki
vermeyeceğinden katılan idare vekilinin temyiz talebinin CMUK"nın 317. maddesi
gereğince REDDİNE,
2- Sanıklar MuharremKalıpcı ve Eyyüp Doğan
müdafii ile sanıklar Turhan İçli, Suha Sağlam, Fermani Kurtel, Mehmet Ali
Bakici, Ramazan Oral, Ufuk Gürbüz, Yücel Yılkıran, Abdulhamit Akarca, Celal
Polat"ın temyiz istemlerine ilişkin incelemede:
Sanıklara atılı 2908 sayılı Kanuna muhalefet etme
suçu için anılan Kanunun 85/2. maddesinde öngörülen cezanın süresi itibariyle,
suç tarihindeyürürlükte bulunan 765 sayılı TCK"nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde
belirlenen zamanaşımının, suç tarihi ile inceleme tarihi arasında gerçekleştiği
anlaşıldığından, hükmün BOZULMASINA, CMUK"nın 322. maddesine istinaden davanın
zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 23/12/2010 tarihinde oybirliği ile karar
verildi."
15. Yine başvurucular ve bir kısım başvurucunun murisi hakkında
23/6/1983 tarihli ve 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu"na muhalefet suçundan
Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesinin E.2003/33 sayılı dosyasında dava açılmış;
Mahkeme 8/5/2003 tarihli ve K.2003/478 sayılı kararı ile sanıkların delil
yetersizliğinden beraatlerine karar vermiştir.
16. Temyiz nedeniyle dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında
iken 24/4/2003 tarihli ve 4854 sayılı Bazı Kanunlardaki Cezaların İdari Para
Cezasına Dönüştürülmesine Dair Kanun gereği Mahkemeye iade edilmiş; Mahkeme
25/9/2003 tarihli ve E.2003/1081, K.2003/935 sayılı kararı ile sanıkların
üzerlerine atılı suçun müeyyidesinin idari para cezasına dönüştürülmesi
nedeniyle görevsizlik kararı vermiştir.
B. İlgili Hukuk
17. 2908 sayılı mülga Kanun"un 85. maddesinin ikinci fıkrası
şöyledir:
"Her ne suretle olursa olsun kendisine
tevdi olunan derneğe ait para veya para hükmündeki evrak, senet veya sair
malları kendisinin veya başkasının menfaatine olarak sarf veya istihlak veya
rehneden veya satan, gizleyen, imha,inkar, tahrif veya tağyir eden yönetim
kurulu başkanı ve üyeleri veya denetçi-ler ile derneğin sair hizmetlileri
fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, altı aydan iki yıla
kadar hapis ve onbin liradan aşağı olmamak üzere ağır para cezası ile
cezalandırılır."
18. 2860 sayılı Kanun"un 28. maddesi şöyledir:
"Yardım toplama faaliyetinden elde edilen
mal ve paraları zimmetine geçiren kişi, kamu görevlisi olup olmadığına
bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununun zimmet suçuna ilişkin hükümlerine göre
cezalandırılır."
19. 2860 sayılı Kanun"un 24. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Makbuzla, belirli
yerlere kutu koymak veya bilgileri otomatik ya da elektronik olarak işleme tâbi
tutmuş sistemler kullanmak suretiyle, bankalarda hesap açtırarak, yardım pulu
çıkararak yardım toplama şekillerinde giderler, brüt gelirin yüzde onunu; eşya
piyangosu düzenleyerek, kültürel gösteriler tertipleyerek, sergiler açarak,
spor gösterileri, gezi ve eğlenceler düzenleyerek yardım toplama hallerinde ise
giderler, brüt gelirin yüzde kırkını geçemez."
20. 4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılıDernekler Kanunu"nun 32.
maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi şöyledir:
"Bu Kanun hükümlerine aykırı davrananlara
uygulanacak cezalar aşağıdaki şekildedir:
f) Her ne suretle olursa olsun kendisine tevdi
olunan derneğe ait para veya para hükmündeki evrak, senet veya sair malları
kendisinin veya başkasının menfaatine olarak sarf veya istihlâk veya rehneden
veya satan, gizleyen, imha, inkâr, tahrif veya tağyir eden yönetim kurulu
başkanı ve üyeleri veya denetçiler ile derneğin diğer personeli Türk Ceza
Kanununun güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin hükümlerine göre
cezalandırılır. Ayrıca, mahkeme yargılama sırasında sanıkların, organlardaki
görevlerinden geçici olarak uzaklaştırılmasına da karar verebilir."
IV.İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 16/11/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
22. Başvurucular Derneğin Genel Yönetim Kurulu üyesi ve çeşitli
şubelerinde başkan olarak görev yaptıklarını, Derneğe gelir elde etmek amacıyla
eşya piyangosu düzenlemek için İçişleri Bakanlığından izin aldıklarını,
biletlerin satışını artırmak için Vakıf ile yaptıkları sözleşmeye göre satışın
Vakıf tarafından yapılması, Vakıfça satılan bilet bedelinin %40"nın Vakfa
ödenmesinin kararlaştırıldığını, anlaşma doğrultusunda Vakfın 81.000 bilet
sattığını, her bir bilet için 1 TL olmak üzere toplam 81.000 TL"nin Vakfa
ödendiğini, sonraki süreçte Vakfın da Derneğe 91.468,50 TL bağış yaptığını,
işlemlerde herhangi bir usulsüzlük olmadığını, haklarında açılan ceza davasında
Mahkemenin mahkûmiyet kararı verdiğini ancak Yargıtayın zamanaşımı nedeniyle
davayı düşürdüğünü, bunun yanında Ankara Valiliğinin, Derneği zarara
uğrattıklarını iddia ederek tazminat davası açtığını, Mahkemenin ilk önce
davayı reddettiğini, bozma kararından sonra ise dosyaya yeni bir delil
girmemesine rağmen aleyhlerine tazminata hükmettiğini, Derneğin Vakfa aktardığı
para nedeniyle Hazinenin herhangi bir zararının olmadığını, kaldı ki zarara
uğradığı iddia edilen Derneğin dava açma hakkının da olduğunu, zaten sonraki
süreçte Vakfın Derneğe aktarılan parayı fazlasıyla ödediğini, bu açıdan ortada
bir zararın olmadığını, Mahkemenin ilk yargılamada ret kararı verdiği hâlde
ikinci yargılamada neden kabul kararı verdiğini kararda açıklamadığını, yine
birinci yargılamaya göre ikinci yargılamadaki yeni unsurların ne olduğu, para
Vakfa aktarıldığı hâlde neden kendilerinin haksız kazanç elde etmiş
sayıldıkları, ortada bir zarar varsa zarara uğrayan Dernek olduğu hâlde
tazminatın neden Derneğe değil de Hazineye ödenmesi gerektiği hususlarının da
kararlarda açıklanmadığını, aynı şekilde bu iddiaların Yargıtay ilamlarında da
değerlendirilmediğini, aynı olayla ilgili yürütülen ceza yargılamasında
Yargıtay 9. Ceza Dairesinin, Ankara Valiliğinin suçtan doğrudan zarar görmesinin
söz konusu olmadığını belirterek davaya katılma kararının yok hükmünde olduğuna
karar verdiğini, buna rağmen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin olayda Ankara
Valiliğinin zararının bulunduğunu kabul ederek tazminat hükmünü onamasının açık
çelişki oluşturduğunu, tazminat kararıyla Ankara Valiliğinin sebepsiz
zenginleştiğini, kararlarda yeterli gerekçeye yer verilmemesi nedeniyle kanun
yollarının etkin koruma sağlamaktan uzak olduğunu, kararın Kanun"a ve
hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek Anayasa"nın 19. ve 36. maddelerinde
güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile adil yargılanma
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler ve yargılamanın yenilenmesine karar
verilmesini talep etmişlerdir.
B. Değerlendirme
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).Başvurucuların Anayasa"nın 19.
maddesindedüzenlenen kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiği
iddiasının Anayasa"nın 36. maddesi kapsamında incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir. Buna göre başvuru, gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği
iddiası ile yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı iddiası başlıkları
altında incelenmiştir.
1. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
24. Başvurucular, Mahkemenin ilk yargılamada davayı reddettiği
hâlde bozma sonrası dosyaya yeni hangi delil ve unsurların girdiğini ve bu
kapsamda neden davayı kabul ettiğini açıklamadığını, yine dava konusu para
Vakfa aktarıldığı hâlde neden kendilerinin haksız kazanç elde etmiş
sayıldıkları, ortada bir zarar varsa zarara uğrayan Dernek olduğu hâlde
tazminatın neden Derneğe değil de Hazineye ödenmesi gerektiği hususlarının da
Mahkemenin kararında açıklamadığı gibi Yargıtay ilamlarında da buna yönelik
itirazların değerlendirilmediğini belirterek gerekçeli karar hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüşlerdir.
25. Mahkeme kararlarının gerekçeli olması, kanun yoluna başvurma
olanağını etkili kullanabilmek ve mahkemelere güveni sağlamak açısından hem
tarafların hem kamunun menfaatini ilgilendirmekte olup kararın gerekçesi
hakkında bilgi sahibi olunmaması, kanun yoluna müracaat imkânını da işlevsiz
hâle getirecektir. Bu nedenle mahkeme kararlarının dayanaklarının yeteri kadar
açık bir biçimde gösterilmesi zorunludur (Tahir
Gökatalay, B. No: 2013/1780, 20/3/2014, § 66).
26. Mahkeme kararlarının gerekçeli olması adil yargılanma
hakkının unsurlarından biri olmakla beraber bu hak, yargılamada ileri sürülen
her türlü iddia ve savunmaya ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi şeklinde
anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın
niteliğine göre değişebilir. Bununla birlikte başvurucunun ayrı ve açık bir
yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddialarının cevapsız
bırakılmış olması bir hak ihlaline neden olacaktır. Bunun yanı sıra kanun yolu
mahkemelerince verilen karar gerekçelerinin ayrıntılı olmaması da her zaman bu
hakkın ihlal edildiği şeklinde yorumlanmamalıdır. Kanun yolu mahkemelerince
verilen bu tür kararların ilk derece mahkemesi kararlarında yer verilen
gerekçelerin kabul edilmiş olduğu şeklinde yorumlanması uygun olupbu durumda
üst dereceli mahkeme tarafından önceki mahkeme kararının gerekçesinin
benimsendiği kabul edilmelidir (Muhittin
Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve
Ticaret Ltd. Şti., B. No: 2013/1213, 4/12/2013, § 26).
27. Somut başvuru açısından ilk Derece Mahkemesinin; bilirkişi
raporları, Savcılık soruşturma dosyaları, ceza mahkemesi kararları ve tüm
delilleri, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde değerlendirerek (bkz. §
35-37) piyango çekilişi için satılan bilet paralarından 81.000 TL"lik kısmın
usulsüz olarak Vakfa aktarıldığı, organizasyonu düzenleyen ve bilet satışında
görev alan başvurucuların müteselsilen zarardan sorumlu olduklarını belirtmek
suretiyle başvurucular aleyhine tazminata hükmettiği, Yargıtay 4. Hukuk
Dairesinin ise hükmü onayarak karar düzeltme talebini reddettiği anlaşılmıştır.
Başvurucular tarafından yargılamada ileri sürülen ve davanın sonucunu
etkilediğini iddia edilen taleplerin Mahkeme kararında değerlendirildiği, bu
kapsamda Mahkemenin gerekçesine atıf yapan Yargıtay ilamlarında dosyadaki iddia
ve olgulara ayrıntılı cevap verilmesi zorunluluğunun bulunmadığı, ilamlarda
Mahkemenin gerekçesinin yerinde olduğu belirtilerek başvurucuların tüm temyiz
itirazlarının reddedildiği, bu açıdanMahkeme ve Yargıtay kararlarının
gerekçesiz olduğuna ilişkin iddianın yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
28. Başvurucuların gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlalin
olmadığının açık olduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil
Olmadığına İlişkin İddia
29. Başvurucular, aynı olayla ilgili ceza yargılamasında
Yargıtay 9. Ceza Dairesinin, Ankara Valiliğinin suçtan doğrudan zarar görmediğini
belirterek Valiliğin davaya katılma talebinin yok hükmünde olduğuna karar
verdiğini ancak tazminat davasında Mahkeme ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin
Vakfa aktarılan paralar nedeniyle Valiliğin zarara uğradığını belirterek
Valilik lehine tazminata hükmettiğini, bu durumun kararlar arasında açık
çelişki oluşturduğunu, tazminat kararıyla Ankara Valiliğinin sebepsiz
zenginleştiğini, kararın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
30.Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi
gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”
31.30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 49. maddesinin (6) numaralı
fıkrasınınilgili kısmı şöyledir:
“...Bölümlerce kanun yolunda gözetilmesi
gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”
32.6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasının
ilgili kısmı şöyledir:
“Mahkeme, ... açıkça dayanaktan yoksun
başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
33. Anılan Anayasa ve Kanun hükümleri ile kanun yolunda
gözetilmesi gereken hususların bireysel başvuruda incelenemeyeceği ve bu
çerçevede Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemezliğine karar verilebileceği hükme bağlanmıştır. Bir anayasal hakkın
ihlali iddiasını içermeyen, yalnızca derece mahkemelerinin kararlarının yeniden
incelenmesi talep edilen başvuruların açıkça dayanaktan yoksun ve Anayasa ve
Kanun tarafından Anayasa Mahkemesinin yetkisi dışında bırakılan hususlara
ilişkin olduğu açıktır (Miraş Mümessillik
İnş. Taah. Reklam.Paz. Bas. Yay.San. Tic. A.Ş., B. No: 2012/1056,
16/4/2013, § 34).
34. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurular için benimsediği
temel yaklaşım doğrultusunda kural olarak bireysel başvuruya konu davadaki
olayların kanıtlanması, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması,
yargılama sırasında delillerin kabul edilebilirliği ve değerlendirilmesi ile
kişisel bir uyuşmazlığa derece mahkemeleri tarafından getirilen çözümün esas
yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesinde değerlendirmeye tabi
tutulamaz. Anayasa"da yer alan hak ve özgürlükler ihlal edilmediği sürece ve
açık^bir keyfîlik içermedikçe derece mahkemelerinin kararlarındaki maddi ve
hukuki hatalar bireysel başvuru incelemesinde ele alınamaz. Bu çerçevede derece
mahkemelerinin delilleri değerlendirmesinde ve hukuk kuralını yorumlamasında
bariz bir takdir hatası bulunmadıkça Anayasa Mahkemesinin bu takdire müdahalesi
söz konusu olamaz (Kenan Özteriş,
B. No: 2012/989, 19/12/2013, § 48).
35. Başvuruculara karşı Ankara19. Asliye Hukuk Mahkemesine
açılan tazminat davasında Mahkemenin, Dernek tarafından piyango bileti
satışından dolayı hizmet karşılığı Vakfa 81.000 TL ödendiğini, yapılan ödemenin
protokol hükümlerine göre yapıldığını, Vakıf tarafından 81.000 bilet
satıldığını, satılan biletlerin bedel toplamının 202.500 TL olduğunu, protokol
hükmü gereğince satış bedelinin %40"ının, satışı yapan Vakfa ödenmesi
gerektiğini, 202.500 TL"nin %40"ının 81.000 TL olduğunu, bilirkişi raporu,
Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesinin E.2005/176 sayılı dava dosyasında
düzenlenen bilirkişi raporları, mütalaa raporları karşısında yapılan ödemenin
2860 sayılı Kanun"un 24. maddesine ve protokol hükümlerine uygun olduğunu
belirterek davanın reddine karar verdiği; Yargıtay4. Hukuk Dairesinin 5/2/2008
tarihli ilamında, konu ile ilgili olarak 2860 sayılı Kanun"a muhalefet eylemi
nedeniyle Valilik tarafından davalılara 17/2/2004 tarihli kararla idari para
cezası verildiği, 2908 sayılı mülga Kanun"a muhalefet suçundan açılan kamu
davasında ise Ceza Mahkemesince on iki davalı hakkında mahkûmiyet kararı, altı
davalı hakkında ise beraat kararı verildiği, kararın temyiz incelemesinde
olduğunun anlaşıldığı, karar gerekçesinde piyango harcamalarının ciddiyetten
uzak ve denetime elverişsiz olduğu, Kanun"daki masraf oranının son damlasına
kadar kullanıldığı belirtilerek Derneğin zarara uğratıldığının kabul edildiği,
altı davalının ise başka illerde şube yöneticisi olması nedeniyle haklarında
beraat kararı verildiği, 22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı mülga Borçlar
Kanunu"nun 53. maddesine göre hukuk mahkemesinin ceza mahkemesinin maddi olguya
ilişkin belirlemeleri ile bağlı olduğu, bu yasal düzenleme ile somut olayın
özellikleri değerlendirildiğinde Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesinin
E.2005/176, K.2006/941 sayılı dosyasının kesin hükme bağlanmasının
beklenmesinin gerektiği, Mahkemece ceza dosyasının kesin hükme bağlanması
beklenmeden, ceza dosyası içindeki deliller incelenmeden ve Valilik tarafından
verilen idari para cezaları tartışılmadan eksik inceleme ile davanın
reddedilmesinin doğru görülmediği belirtilerek hükmün bozulduğu anlaşılmıştır.
36. Mahkemenin bozma sonrası ret kararına esas aldığı raporu
düzenleyen bilirkişilerden 26/9/2011 havale tarihli ek rapor aldırdığı, bu
raporun yeterli görülmemesi üzerine dosyanın başka bir bilirkişi heyetine tevdi
edildiği ve 30/1/2012 tarihli raporun dosya kapsamına alındığıanlaşılmıştır.
37. Mahkeme, bozma sonrası yaptığı yargılama sonucu Ankara
24.Asliye Ceza Mahkemesinin E.2005/176 sayılı dosyası, Ankara 5.Sulh Ceza
Mahkemesinin E.2003/1081, E.2003/33 sayılı dosyaları, 30/1/2012 tarihli
bilirkişi raporu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma dosyaları,
taraflarca ibraz edilen belgeler, taraf beyanları ve toplanan tüm delilleri de
gözönüne alarak başvurucular ve bir kısım başvurucu murisinin Dernek tarafından
1/6/2002 tarihinde düzenlenen eşya piyangosunun organizasyonu ve bilet
satışında görev aldığını, bilirkişi raporuna göre toplam 154.744 bilet
satıldığını, 386.860 TL para toplandığını, satılan biletlerden 17.993"ünün İ.
Bankası, 41.116"sının Z. Bankası, 21.881"inin ise Dernek tarafından
satıldığını, organizasyonu düzenleyenlerin 73.744 adet bilet sattıklarını, buna
rağmen biletlerin tamamı organizasyonu düzenleyen 17 kişi tarafından satılmış
gibi gösterilerek bu kişilere 61.372,25 TL ödendiğini, diğer taraftan Bankalar
tarafından satılan 59.119 adet bilet nedeniyle Bankalara masraf ödenmediğini,
bu durumun 81.000 TL"lik bilet satışı için mükerrer ve fazla ödemeyi ortaya
koyduğunu, Dernek tarafından Vakfapara aktarılmasının 2908 sayılı mülga
Kanun"un 85. maddesinde belirtilen eylemi oluşturduğunu, 2860 sayılı Kanun"un
28. maddesi gereğince bu bedelin kamu zararı niteliğinde olduğunu ve bu
zarardan davalıların sorumlu olduğunu, her ne kadar Vakıf 23/11/2011 tarihinde
Derneğe 51.231,43 TL ödemiş ise de bu ödemenin bağış niteliğinde olması
nedeniyle 81.000 TL"den düşülmediğini, yapılan ödemenin geri ödeme olmaması
nedeniyle bu yöndeki itirazların da dikkate alınmadığını belirterek davayı
kabul ettiği, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 7/5/2013 tarihli ilamı ile kararı
yargılama giderindeki yanlışlığıdüzeltmek suretiyle hükmü onadığı, karar
düzeltme talebini ise 23/12/2013 tarihinde reddettiği anlaşılmıştır.
38. Mahkemenin 31/10/2006 tarihli kararıyla ilgili Yargıtay 4.
Hukuk Dairesinin verdiği 5/2/2008 tarihli bozma ilamı, bozma sonrası aldırılan
bilirkişi raporu ve bu rapordaki tespitler dikkate alınarak verilen karardaki
gerekçeler ve başvurucuların iddiaları incelendiğinde iddiaların özünün Mahkeme
tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının
yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna
ilişkin olduğu, Anayasa Mahkemesinin, Derece Mahkemelerinin hukuk kurallarının
olay ve olgulara uygulanması sırasındaki takdirine müdahale etmesi, kendisini
onların yerine koyarak değerlendirme yapmasının mümkün olmadığı, bu açıdan
başvurucunun ileri sürdüğü iddiaların Anayasa Mahkemesinin değerlendirme yetkisi
dışında kalan hususlara ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
39. Bunun yanında başvurucular Ankara 24. Asliye Ceza
Mahkemesinin E.2005/176 sayılı dosyasında, Ankara Valiliğinin katılan sıfatıyla
davayı kabulüne yönelik verilen kararın, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 23/12/2010
tarihli ilamıyla yok hükmünde kabul edilmesine rağmen tazminat davasında,
Valiliğin olay nedeniyle zarar gördüğü kabul edilerek Valilik lehine tazminata
hükmedilmesinin kararlar arasında çelişki oluşturduğu, kararın bu yönüyle Kanun
ve usule aykırı olduğunu ileri sürmüş iseler de başvuru konusu yargılama
sürecinde daha önce aynı konu ile ilgili ceza yargılamasında verilen düşme
kararı kapsamında müdahillik talebi ile ilgili yapılan değerlendirmenin hukuk
mahkemesi açısından bağlayıcı olup olmayacağı hususundaki değerlendirme
yetkisinin Derece Mahkemesine ait olduğu, bu açıdan iddianın yargılamanın
sonucuna yönelik olduğu anlaşılmıştır.
40. Başvurucular, yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu
deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadıklarına, kendi delillerini ve
iddialarını sunma olanağı bulamadıklarına, karşı tarafça sunulan delillere ve
iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadıklarına ya da
uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının Derece Mahkemesi tarafından
dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmamışlardır.
41. Açıklanan nedenlerle başvurucuların belirtilen iddiasının
kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu, Derece Mahkemesi
kararlarının açık bir keyfîlik veya bariz takdir hatası da içermediği
anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları
yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
16/11/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.