Abaküs Yazılım
İkinci Bölüm
Esas No: 2014/2679
Karar No: 2014/2679
Karar Tarihi: 16/11/2016

        Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİBÖLÜM

 

KARAR

 

CELAL POLAT VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/2679)

 

Karar Tarihi: 16/11/2016

 

İKİNCİBÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Recai AKYEL

Raportör

:

Yakup MACİT

Başvurucular

:

1. Celal POLAT

 

 

2. Zafer DOK

 

 

3. Turhan İÇLİ

 

 

4. Mehmet Ali BAKİCİ

 

 

5. Abdulhamit AKARCA

 

 

6. Fermani KURTEL

 

 

7. Yücel YILKIRAN

 

 

8. Ramazan ORAL

 

 

9. Deniz ORAL

 

 

10. Suha SAĞLAM

 

 

11. Eyyüp DOĞAN

 

 

12. Muharrem KALIPCI

 

 

13. Ufuk GÜRBÜZ

 

 

14. Huriye DOK

Vekilleri

:

Av. Hasan TATAR

 

 

Av. Abdulhalik YÜCESOY

 

 

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1.Başvuru, Hazine tarafından açılan tazminat davasının kanun ve usule aykırı değerlendirme yapılarak kabulüne karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının; Mahkeme ve Yargıtay kararlarında davanın sonucunu etkileyecek esaslı iddiaların karşılanmaması nedeniyle de gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2.Başvuru 27/2/2014 tarihinde Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3.İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 25/7/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4.Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için 24/10/2014 tarihinde Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 24/11/2014 tarihli yazısında Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

6.Türkiye çapında faaliyet gösteren A.K. Derneğinin (Dernek) Genel Yönetim Kurulu üyesi ve çeşitli şubelerinde başkanlık yapan başvurucular aleyhine eşya piyangosunda toplanan yardım paralarının bir kısmını usulsüz bir şekilde A.K. Vakfına (Vakıf) aktardıkları iddiasıyla Hazine tarafından tazminat davası açılmıştır.

7. Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi, 31/10/2006 tarihli ve E.2004/483, K.2006/357 sayılı kararı ile davayı reddetmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"...

Davacının iddiası, davalının savunması ve tekmil dosya kapsamı karşısında; dava dosyası bilirkişi kuruluna tevdi edilmiştir.

Hukukçu Kırıkkale Üniversitesi Ticaret Bölümü Öğretim Görevlisi F.O. ve Emekli Sayıştay Baş Deneticisi Yeminli Mali Müşavir M.G. tarafından; 24/5/2005, 22/9/2005, 6/4/2006 ve 10/10/2006 tarihli raporlar düzenlenmiştir.

Düzenlenen raporlarda; “…2860 sayılı Kanunun 24.maddesinde öngörülen % 40 sınırının aşılmadığı, Vakfa devir edilen 81.000 TL"nin protokol hükümlerine göre, satış bedelinin % 40 ı olduğu, Vakıf tarafından toplam 202.500 TL"lik bilet satışının yapıldığı, Vakfa verilecek bedelin 81.000 TL olduğu, bu meblağın, hizmet karşılığı ödenen miktar olduğu, Vakıf tarafından 81000 adet bilet satıldığı, bunun ise satılan 154.744 adet biletin % 52,35 i olduğu, 81.000 TL"nin hizmet bedeli karışlığında aktarıldığı, protokol hükümlerine uygun bulunduğu, Dernek zararının söz konusu olmadığı, Kamu zararından söz edilemeyeceği…” tespit edilmiştir.

Usul ve Yasaya uygun, Yargıtay denetimine elverişli, hüküm oluşturmaya uygun bu bilirkişi raporu, Mahkememizce kabul edilmiştir.

Bu olgular karşısında;

Dava dışı A.K. Derneği tarafında, dava dışı A.K. Vakfına piyango bilete satışından dolayı hizmet karşılığı 81.000 TL ödenmiştir. Yapılan ödeme, protokol hükümlerine göre yapılmıştır.

Dava dışı A.K. Vakfı tarafından 81000 adet bilet satılmıştır. Vakıf tarafından, satılan biletlerin bedel toplamı 202.500 TL"dir. Protokol hükmü gereğince, satış bedelinin % 40 ı, satışı yapan davaA.K. Vakfına ödenmesi gerekmektedir. 202.500 TL"nin % 40 ı, 81.000 TL"dir Yapılan ödeme, hizmet karşılığı yapılmıştır.

Gerek Ankara 5.Sulh Ceza Mahkemesinin 8/5/2003 tarihli ve E.2003/33, K.2003/478 sayılı kararı ve gerekse Ankara Asliye 19.Hukuk Mahkemesinin 12/4/2005 tarihli ve E.2002/66, K.2005/125 sayılı emsal kararı, Yargıtay Yüksek 4.Hukuk Dairesinin 25/9/2006 tarihli ve E.2005/10946, K.2006/9694 sayılı bu kararın onanmasına ilişkin emsal ilamı, mahkememizce kabul edilen bilirkişi raporu, Ankara 24.Asliye Ceza Mahkemesinin eski E.2002/1195 ve yeni E.2005/176 sayılı dava dosyasında düzenlenen bilirkişi raporları, mütalaa raporları karşısında; davacının istemi yerinde görülmemiştir. Dernek zararı ve kurum zararı yoktur. Yapılan ödeme, 2860 sayılı Kanunun 24. maddesine ve protokol hükümlerine uygundur. Davacının davasının reddine karar verilmesi gerekmektedir.

..."

8.Temyiz üzerine karar, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 5/2/2008 tarihli ve E.2007/742, K.2008/1146 sayılı ilamı bozulmuştur. İlamın ilgili kısmı şöyledir:

"...

Dava, tazminat istemine ilişkindir. Davacı bakanlık tarafından 2860 sayılı Yardım Toplama Yasası gereğince A.K. Derneği"ne eşya piyangosu için izin verildiği, davalıların dernek sorumlu kurulu ve yardım toplama yetki belgesi verilen kişiler oldukları, A.K. Vakfına piyango gelirinden aktarılan ve yasa gereği devlet malı sayılan 81.000 TL’nin dava konusu edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece dernek zararı bulunmadığı, vakfa yapılan ödemenin yasal olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Konu ile ilgili olarak 2860 sayılı Yasaya muhalefet eylemi nedeniyle valilik tarafından davalılara 17/2/2004 tarihli kararla idari para cezası verildiği, Dernekler Yasasına muhalefet yönünden açılan kamu davasında ise, ceza mahkemesince oniki davalı hakkında mahkumiyet kararı altı davalı hakkında ise beraat kararı verildiği, kararın temyiz incelemesinde olduğu anlaşılmaktadır. Karar gerekçesinde piyango masraflarının ciddiyetten uzak ve denetime elverişsiz olduğu, yasadaki masraf oranının son damlasına kadar kullanıldığı belirtilerek derneğin zarara uğratıldığı kabul edilmiş, altı davalının ise başka illerde şube yöneticisi olmaları nedeniyle Dernekler Yasasına aykırılıktan beraatlerine karar verilmiş, Yardım Toplama Yasasına aykırılık eylemleri hakkında ise tefrik kararı bulunduğu açıklanmıştır.

B.K’nun 53. maddesine göre hukuk mahkemesi, ceza mahkemesinin maddi olguya ilişkin belirlemeleri ile bağlıdır. Bu yasal düzenleme ile somut olayın özellikleri değerlendirildiğinde Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesinin E.2005/176, K.2006/941 sayılı dosyasının kesin hükme bağlanmasının beklenmesi gerekmektedir. Başka illerde şube yöneticisiolandavalılaryönündeniseanılancezadosyasındaki delillerde incelenip irdelenerek ve beraat kararının Yardım Toplama Yasasına aykırılıktan olmadığı ve bağlayıcı bulunmadığı gözetilerek sorumlulukları bulunup bulunmadığı konusunda bilirkişi raporu alınarak ve varılacak uygun sonuç çevresinde bir karar verilmelidir.

Mahkemece ceza dosyasının kesin hükme bağlanması beklenmeden, ceza dosyası içindeki deliller incelenmeden ve valilik tarafından verilen idari para cezaları tartışılmadan eksik inceleme ile davanın reddedilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.

..."

9.Bozma üzerine dosya, Mahkemenin E.2008/307 sırasına kaydedilmiş; bozma ilamına uyan Mahkeme 4/12/2012 tarihli ve K.2012/515 sayılı kararı ile davalı başvurucular açısından davanın kabulüne, bir kısım davalı açısından da reddine karar vermiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:

"...

A.K. Derneği 1/6/2002 tarihinde Eşya Piyangosu Organizasyonu düzenlemiştir. Alınan izinde eşya piyangosununun davalılarFermani Kurtel, Turhan İçli, Eyüp Doğan, Yücel Yılkıran ve Mehmet Ali Bakici"nin gözetim ve denetiminde yapılması, öngörülmüştür.

Eşya piyangosuna aitbiletlerin Türkiye genelinde satışının sağlanması içinde,önceden görevlendirilen davalılara ek olarakdiğer davalılar Süha Sağlam, Muharrem Kalıpçı, Abdülhamit Akarca, Ufuk Gürbüz, Celal Polat, RamazanOral, M.K.D., A.A., A.Ç., H.A., İ.M.T., M.Ü. ve Y.T. görevlendirilmiştir.İçişleri Bakanlığının 28/3/2002 tarihli ve 72069 sayılıyazıları ileiş bu davalılarayardım toplama yetki belgesi verilmiştir.

Mahkememizce kabul edilen bilirkişi raporuna göre; A.K. Derneği tarafından düzenlenen eşya piyangosu organizasyonu için toplam; 154744 adet bilet satılmıştır. Toplanan bedel 386.860 TL"dir.

Toplam satılan 154744 adet biletin,17973 adediİş Bankası tarafından satılmıştır. 41146 adedi Ziraat Bankası tarafından satılmıştır. 21881 adet biletteA.K. Derneği tarafından satılmıştır.

Buna göre;organizasyonu düzenleyenler tarafındansatılanbilet sayısı 73744"dür.Buna rağmen, 154744 adet biletintamamıorganizasyonu düzenleyen 17 kişi tarafındansatıldığı gösterilerek satışta görevlendirilen bu kişilere emek ve masraf kaşılığı adı altında, 61.372,25 TLödeme yapılmıştır.

Diğer taraftan, 154744 adet bilet A.K. Hizmet Vakfıtarafından satıldığı gösterilerek,A.K. Hizmet Vakfına 81.000 TL bedel aktarılmıştır.

Diğer taraftan kaldıki; Ziraat Bankası ve İş Bankası aracılığıyla satılan toplam;59119 adet biletten dolayıA.K. Derneği tarafındaniş bu bankalarahiç bir masraf ödenmemiştir.

Buna rağmen A.K. Derneği tarafından mükerrer ödemelerve fazla ödemeler yapılmıştır.Banka tarafından masrafsız olarak satılan biletler içinde hem organizasyonda görev yapanlara hemde vakfa ödemeler yapılmıştır.

A.K. Derneği tarafından A.K. Hizmet Vakfına aktarılan 81.000 TLbedel2908 sayılı kanunun85/2 maddesine aykırılık teşkil etmektedir. 2860 sayılı Kanunun 28.maddesi gereğince; iş bu bedel, kamu zararını oluşturmakdadır. İş bu kamu zararından iş bu davalılar sorumludur.

Davacı idarenin davalılardan talep edebileceği bedel 81.000 TL"dir.İş bu bedele kamu zararının meydana geldiği 25/6/2002 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmalıdır.

Her nekadarA.K. Hizmet Vakfı23/11/2011 tarihindeA.K. Derneğine 51.231,43 TL ödemişisede; iş bu bedel81.000 TL bedelden düşülmemiştir. Zira;A.K. Hizmet Vakfıiş bu bedeli A.K. Derneğinebağışlamıştır. Yapılan ödemegeri ödeme olmayıp bağış olduğundan mahkememizce dikkate alınmamıştır. Davalıların bu yöndeki itirazlarına mahkememizce itibar edilmemiştir.

Bu olgular karşısında; davacınıniş bu davalılara yönelik davasında davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.

..."

10. Temyiz üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 7/5/2013 tarihli ve E.2013/3020, K.2013/8229 sayılı ilamıyla yargılama gideri ile ilgili kısım düzeltilmek suretiyle hüküm onanmıştır.

11. Karar düzeltme talebi aynı Dairenin 23/12/2013 tarihli ve E.2013/16231, K.2013/20342 sayılı ilamı ile reddedilmiştir.

12.Ret kararı 29/1/2014 tarihinde başvuruculara tebliğ edilmiş, 27/2/2014 tarihinde başvurucular tarafından bireysel başvuruda bulunulmuştur.

13. Bu arada başvurucular Zafer Dok, Deniz Oral ve Huriye Dok"un murisi M.K. Dok ile diğer başvurucular hakkında Derneği zarara uğratmak suçundan Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesinin E.2005/176 sayılı dosyasında dava açılmış; Mahkeme 14/11/2006 tarihli ve K.2006/941 sayılı kararı ile sanıkların 6/10/1983 tarihli ve 2908 sayılı mülga Dernekler Kanunu"nun 85. maddesinin ikinci fıkrası gereği cezalandırılmalarına ve cezanın ertelenmesine karar vermiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:

"...

Mahkememizin kanaatine göre; Her iki olayda dernek zarara uğratılmıştır.

Piyango Gelirinin Dağıtılması:

Dernekler kanunu ve medeni kanunun ilgili hükümlerin birlikte değerlendirildiğinde açıkça görüleceği gibi, dernekler kazanç paylaşma dışında kanunlarla yasaklanmayan belirli ve ortak bir gayeyi gerçekleştirmek üzere bir araya gelen gerçek kişilerin oluşturdukları tüzel kişiliklerdir. Dernek organlarında görev alarak daha aktif çalışma konusunda istekli üyelerin bu organlarda görev alarak çalıştıkları, bu kişilerin çalışmalarında iktisadi bir amaçlarının da olamayacağı muhakkaktır, yani gerçek kişiler üyesi oldukları derneklerin amaçlarını gerçekleştirirlerken gönüllü olarak bu etkinliklere katılır ve karşılık veya kar amacı gütmezler, derneklerin organlarında görev yapan üyelerine ücret veya hakkı huzur adı altında ödeme yapılamaz, oysa satılan biletler kaşılığı olarak yapılan ödemelerin tamamı kişilerin kendi beyanları doğrultusunda keyfi olarak yapılmış, harcamalar karşılığında herhangi bir belge ibraz edilememiştir.

Ayrıca sanki biletlerin tamamı görevli kişilerce satılmışçasına herkesin sattığı biletle orantılı olarak görevlilere (ki bunların çoğunluğu dernek yönetim kurulu üyesi yada şube görevlisidir.) Yüksek miktarda paralar ödenmiştir.

Bununla kalınmamış sanki 81000 adet bilet vakıfça satılmış gibi gösterilerek Vakfa da 81.000 TL aktarılmıştır.

Dernek genel yönetimi tarafından 20/4/2002 tarihinde alınan 406 sayılı karar gereği, yardım toplama faaliyetinin başarısızlığa uğramaması amacıyla vakıftan piyango biletlerinin satışı konusunda yardım istenmiştir, bu karar gereğince dernek yöneticileri Eyyüp Doğan, Mehmet Ali Bakıcı ile vakıf yöneticileri Mustafa Kemal Dok ve Necati Ünver arasında 22/4/2002 tarihinde imzalanan protokolde derneğin sattığı biletlerin toplam bedelinin % 40 ını satış organizasyonu karşılığında çekilişten sonraki bir tarihte bağış makbuzu mukabilinde vakfa aktaracağı belirlenmiş, sonra dernek tarafından vakfa tanesi 2.5 TL den 81.000 adet satılan bilet karşılığı 81.000TL ödenmiştir.

1 Haziran 2002 tarihinde çekilişi yapılan eşya piyangosunun ardından Milli Piyango Genel Müdürlüğünce bastırılan 500.000 adet biletten 345.256 adet biletin satılmadığı, 154.744 adet biletin ise satıldığı belirlenmiştir.

Resmi kayıtlara göre satılan biletlerden 65.054 tanesi şubeler tarafından, 8699 tanesi merkez tarafından, 81.000 tanesi de vakıf tarafından satıldığı belirlenmiş ancak bilet satışı karşılığı para ödenmesi ile ilgili dökümde para ödenen kişilerin toplam 154.195 adet bilet sattıkları belirtilmiştir.

Oysa bankalardan gelen cevabi yazılarda Z. Bankası tarafından 41146 adet T.İ. Bankası tarafından 17973 adet bilet satılmış olduğu, böylece biletlerin 59119 tanesinin yani yüzde 38"inin bankalar tarafından satıldığı belirlenmiştir.

2860 sayılı yardım toplama kanunun yardım toplama faaliyetinin giderleri ile ilgili 24. maddesinde, …eşya piyangosu düzenleyerek, kültürel gösteriler tertipleyerek, sergiler açarak, spor gösterileri, gezi ve eğlenceler düzenleyerek yardım toplama hallerinde ise giderler brüt gelirin yüzde kırkını geçemeyeceğine dair düzenleme getirilmiştir.

Burada amaçlanan özellikle eşya piyangosu düzenlenmesinde esas olarak dağıtılacak hediye yada paranın bedeli ve belgelendirilecek zorunlu giderlerdir. Bu maddeden çoğunluğu dernek yöneticilerinden oluşan eşya piyangosu kuruluna emek ve masraf karşılığı bir para ödenmesine imkan veren yorum çıkarılamaz.

Yukarıda belirtildiği gibi 59119 adet banka şubelerince ve hiçbir masraf talep edilmeden satılmıştır. Oysa kayıtlarda bu durum görünmemektedir. Bazı savunmalarda bu rakam vakfın sattığı 81000 bilet içinde bazı savunmalarda da emek ve masraf karşılığı para ödenen kişilerce satılan bilet için değerlendirilmektedir.

Bu durumda göstermektedir ki masraflar ciddiyetten uzak denetime olanak vermeyecek şekilde düzenlenmiş ve o şekilde 2860 sayılı kanunun 24. maddesindeki düzenleme son damlasına kadar kullanılarak brüt gelirin yüzde kırkı bu şekilde dağıtılıp, Yardım toplama kanunun 24. maddesi kötüye kullanılmıştır.

Bu nedenle, bu konuda sorumlulukları bulunan sanıklar Fermani Kurtel, Turhan İçli, Eyüp Doğan, Yücel Yılkıran, Mehmet Ali Bakıcı, Muharrem Kalıpçı, Süha Sağlam, Celal Polat, Abdülhamit Akarca ve Ufuk Gürbüzün bu eyleme katılarak suç işledikleri kanaatine varılmıştır."

14.Temyiz üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 23/12/2010 tarihli ve E.2009/2085, K.2010/13183 sayılı ilamıyla sanıklar hakkında açılan davaların zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar vermiştir. İlamın ilgili kısmı şöyledir:

"...

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Koşulları oluşmadığından bir kısım sanıklar ile bir kısım sanıklar müdafiinin duruşma isteminin CMUK"nın 318. maddesi uyarınca reddine

1- AnkaraValiliği"nin olay nedeniyle suçtan doğrudan zarar görmesi söz konusu olmadığından, davaya katılmasına karar verilmesi hukuken geçersiz ve yok hükmünde olup, hükmü temyize yetki vermeyeceğinden katılan idare vekilinin temyiz talebinin CMUK"nın 317. maddesi gereğince REDDİNE,

2- Sanıklar MuharremKalıpcı ve Eyyüp Doğan müdafii ile sanıklar Turhan İçli, Suha Sağlam, Fermani Kurtel, Mehmet Ali Bakici, Ramazan Oral, Ufuk Gürbüz, Yücel Yılkıran, Abdulhamit Akarca, Celal Polat"ın temyiz istemlerine ilişkin incelemede:

Sanıklara atılı 2908 sayılı Kanuna muhalefet etme suçu için anılan Kanunun 85/2. maddesinde öngörülen cezanın süresi itibariyle, suç tarihindeyürürlükte bulunan 765 sayılı TCK"nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde belirlenen zamanaşımının, suç tarihi ile inceleme tarihi arasında gerçekleştiği anlaşıldığından, hükmün BOZULMASINA, CMUK"nın 322. maddesine istinaden davanın zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 23/12/2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi."

15. Yine başvurucular ve bir kısım başvurucunun murisi hakkında 23/6/1983 tarihli ve 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu"na muhalefet suçundan Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesinin E.2003/33 sayılı dosyasında dava açılmış; Mahkeme 8/5/2003 tarihli ve K.2003/478 sayılı kararı ile sanıkların delil yetersizliğinden beraatlerine karar vermiştir.

16. Temyiz nedeniyle dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında iken 24/4/2003 tarihli ve 4854 sayılı Bazı Kanunlardaki Cezaların İdari Para Cezasına Dönüştürülmesine Dair Kanun gereği Mahkemeye iade edilmiş; Mahkeme 25/9/2003 tarihli ve E.2003/1081, K.2003/935 sayılı kararı ile sanıkların üzerlerine atılı suçun müeyyidesinin idari para cezasına dönüştürülmesi nedeniyle görevsizlik kararı vermiştir.

B. İlgili Hukuk

17. 2908 sayılı mülga Kanun"un 85. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:

"Her ne suretle olursa olsun kendisine tevdi olunan derneğe ait para veya para hükmündeki evrak, senet veya sair malları kendisinin veya başkasının menfaatine olarak sarf veya istihlak veya rehneden veya satan, gizleyen, imha,inkar, tahrif veya tağyir eden yönetim kurulu başkanı ve üyeleri veya denetçi-ler ile derneğin sair hizmetlileri fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, altı aydan iki yıla kadar hapis ve onbin liradan aşağı olmamak üzere ağır para cezası ile cezalandırılır."

18. 2860 sayılı Kanun"un 28. maddesi şöyledir:

"Yardım toplama faaliyetinden elde edilen mal ve paraları zimmetine geçiren kişi, kamu görevlisi olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununun zimmet suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır."

19. 2860 sayılı Kanun"un 24. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Makbuzla, belirli yerlere kutu koymak veya bilgileri otomatik ya da elektronik olarak işleme tâbi tutmuş sistemler kullanmak suretiyle, bankalarda hesap açtırarak, yardım pulu çıkararak yardım toplama şekillerinde giderler, brüt gelirin yüzde onunu; eşya piyangosu düzenleyerek, kültürel gösteriler tertipleyerek, sergiler açarak, spor gösterileri, gezi ve eğlenceler düzenleyerek yardım toplama hallerinde ise giderler, brüt gelirin yüzde kırkını geçemez."

20. 4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılıDernekler Kanunu"nun 32. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi şöyledir:

"Bu Kanun hükümlerine aykırı davrananlara uygulanacak cezalar aşağıdaki şekildedir:

f) Her ne suretle olursa olsun kendisine tevdi olunan derneğe ait para veya para hükmündeki evrak, senet veya sair malları kendisinin veya başkasının menfaatine olarak sarf veya istihlâk veya rehneden veya satan, gizleyen, imha, inkâr, tahrif veya tağyir eden yönetim kurulu başkanı ve üyeleri veya denetçiler ile derneğin diğer personeli Türk Ceza Kanununun güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır. Ayrıca, mahkeme yargılama sırasında sanıkların, organlardaki görevlerinden geçici olarak uzaklaştırılmasına da karar verebilir."

IV.İNCELEME VE GEREKÇE

21. Mahkemenin 16/11/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları

22. Başvurucular Derneğin Genel Yönetim Kurulu üyesi ve çeşitli şubelerinde başkan olarak görev yaptıklarını, Derneğe gelir elde etmek amacıyla eşya piyangosu düzenlemek için İçişleri Bakanlığından izin aldıklarını, biletlerin satışını artırmak için Vakıf ile yaptıkları sözleşmeye göre satışın Vakıf tarafından yapılması, Vakıfça satılan bilet bedelinin %40"nın Vakfa ödenmesinin kararlaştırıldığını, anlaşma doğrultusunda Vakfın 81.000 bilet sattığını, her bir bilet için 1 TL olmak üzere toplam 81.000 TL"nin Vakfa ödendiğini, sonraki süreçte Vakfın da Derneğe 91.468,50 TL bağış yaptığını, işlemlerde herhangi bir usulsüzlük olmadığını, haklarında açılan ceza davasında Mahkemenin mahkûmiyet kararı verdiğini ancak Yargıtayın zamanaşımı nedeniyle davayı düşürdüğünü, bunun yanında Ankara Valiliğinin, Derneği zarara uğrattıklarını iddia ederek tazminat davası açtığını, Mahkemenin ilk önce davayı reddettiğini, bozma kararından sonra ise dosyaya yeni bir delil girmemesine rağmen aleyhlerine tazminata hükmettiğini, Derneğin Vakfa aktardığı para nedeniyle Hazinenin herhangi bir zararının olmadığını, kaldı ki zarara uğradığı iddia edilen Derneğin dava açma hakkının da olduğunu, zaten sonraki süreçte Vakfın Derneğe aktarılan parayı fazlasıyla ödediğini, bu açıdan ortada bir zararın olmadığını, Mahkemenin ilk yargılamada ret kararı verdiği hâlde ikinci yargılamada neden kabul kararı verdiğini kararda açıklamadığını, yine birinci yargılamaya göre ikinci yargılamadaki yeni unsurların ne olduğu, para Vakfa aktarıldığı hâlde neden kendilerinin haksız kazanç elde etmiş sayıldıkları, ortada bir zarar varsa zarara uğrayan Dernek olduğu hâlde tazminatın neden Derneğe değil de Hazineye ödenmesi gerektiği hususlarının da kararlarda açıklanmadığını, aynı şekilde bu iddiaların Yargıtay ilamlarında da değerlendirilmediğini, aynı olayla ilgili yürütülen ceza yargılamasında Yargıtay 9. Ceza Dairesinin, Ankara Valiliğinin suçtan doğrudan zarar görmesinin söz konusu olmadığını belirterek davaya katılma kararının yok hükmünde olduğuna karar verdiğini, buna rağmen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin olayda Ankara Valiliğinin zararının bulunduğunu kabul ederek tazminat hükmünü onamasının açık çelişki oluşturduğunu, tazminat kararıyla Ankara Valiliğinin sebepsiz zenginleştiğini, kararlarda yeterli gerekçeye yer verilmemesi nedeniyle kanun yollarının etkin koruma sağlamaktan uzak olduğunu, kararın Kanun"a ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek Anayasa"nın 19. ve 36. maddelerinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler ve yargılamanın yenilenmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.

B. Değerlendirme

23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).Başvurucuların Anayasa"nın 19. maddesindedüzenlenen kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasının Anayasa"nın 36. maddesi kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Buna göre başvuru, gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiası ile yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı iddiası başlıkları altında incelenmiştir.

1. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

24. Başvurucular, Mahkemenin ilk yargılamada davayı reddettiği hâlde bozma sonrası dosyaya yeni hangi delil ve unsurların girdiğini ve bu kapsamda neden davayı kabul ettiğini açıklamadığını, yine dava konusu para Vakfa aktarıldığı hâlde neden kendilerinin haksız kazanç elde etmiş sayıldıkları, ortada bir zarar varsa zarara uğrayan Dernek olduğu hâlde tazminatın neden Derneğe değil de Hazineye ödenmesi gerektiği hususlarının da Mahkemenin kararında açıklamadığı gibi Yargıtay ilamlarında da buna yönelik itirazların değerlendirilmediğini belirterek gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

25. Mahkeme kararlarının gerekçeli olması, kanun yoluna başvurma olanağını etkili kullanabilmek ve mahkemelere güveni sağlamak açısından hem tarafların hem kamunun menfaatini ilgilendirmekte olup kararın gerekçesi hakkında bilgi sahibi olunmaması, kanun yoluna müracaat imkânını da işlevsiz hâle getirecektir. Bu nedenle mahkeme kararlarının dayanaklarının yeteri kadar açık bir biçimde gösterilmesi zorunludur (Tahir Gökatalay, B. No: 2013/1780, 20/3/2014, § 66).

26. Mahkeme kararlarının gerekçeli olması adil yargılanma hakkının unsurlarından biri olmakla beraber bu hak, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir. Bununla birlikte başvurucunun ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddialarının cevapsız bırakılmış olması bir hak ihlaline neden olacaktır. Bunun yanı sıra kanun yolu mahkemelerince verilen karar gerekçelerinin ayrıntılı olmaması da her zaman bu hakkın ihlal edildiği şeklinde yorumlanmamalıdır. Kanun yolu mahkemelerince verilen bu tür kararların ilk derece mahkemesi kararlarında yer verilen gerekçelerin kabul edilmiş olduğu şeklinde yorumlanması uygun olupbu durumda üst dereceli mahkeme tarafından önceki mahkeme kararının gerekçesinin benimsendiği kabul edilmelidir (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., B. No: 2013/1213, 4/12/2013, § 26).

27. Somut başvuru açısından ilk Derece Mahkemesinin; bilirkişi raporları, Savcılık soruşturma dosyaları, ceza mahkemesi kararları ve tüm delilleri, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde değerlendirerek (bkz. § 35-37) piyango çekilişi için satılan bilet paralarından 81.000 TL"lik kısmın usulsüz olarak Vakfa aktarıldığı, organizasyonu düzenleyen ve bilet satışında görev alan başvurucuların müteselsilen zarardan sorumlu olduklarını belirtmek suretiyle başvurucular aleyhine tazminata hükmettiği, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ise hükmü onayarak karar düzeltme talebini reddettiği anlaşılmıştır. Başvurucular tarafından yargılamada ileri sürülen ve davanın sonucunu etkilediğini iddia edilen taleplerin Mahkeme kararında değerlendirildiği, bu kapsamda Mahkemenin gerekçesine atıf yapan Yargıtay ilamlarında dosyadaki iddia ve olgulara ayrıntılı cevap verilmesi zorunluluğunun bulunmadığı, ilamlarda Mahkemenin gerekçesinin yerinde olduğu belirtilerek başvurucuların tüm temyiz itirazlarının reddedildiği, bu açıdanMahkeme ve Yargıtay kararlarının gerekçesiz olduğuna ilişkin iddianın yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

28. Başvurucuların gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığına İlişkin İddia

29. Başvurucular, aynı olayla ilgili ceza yargılamasında Yargıtay 9. Ceza Dairesinin, Ankara Valiliğinin suçtan doğrudan zarar görmediğini belirterek Valiliğin davaya katılma talebinin yok hükmünde olduğuna karar verdiğini ancak tazminat davasında Mahkeme ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin Vakfa aktarılan paralar nedeniyle Valiliğin zarara uğradığını belirterek Valilik lehine tazminata hükmettiğini, bu durumun kararlar arasında açık çelişki oluşturduğunu, tazminat kararıyla Ankara Valiliğinin sebepsiz zenginleştiğini, kararın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

30.Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:

“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”

31.30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 49. maddesinin (6) numaralı fıkrasınınilgili kısmı şöyledir:

“...Bölümlerce kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”

32.6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

“Mahkeme, ... açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

33. Anılan Anayasa ve Kanun hükümleri ile kanun yolunda gözetilmesi gereken hususların bireysel başvuruda incelenemeyeceği ve bu çerçevede Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verilebileceği hükme bağlanmıştır. Bir anayasal hakkın ihlali iddiasını içermeyen, yalnızca derece mahkemelerinin kararlarının yeniden incelenmesi talep edilen başvuruların açıkça dayanaktan yoksun ve Anayasa ve Kanun tarafından Anayasa Mahkemesinin yetkisi dışında bırakılan hususlara ilişkin olduğu açıktır (Miraş Mümessillik İnş. Taah. Reklam.Paz. Bas. Yay.San. Tic. A.Ş., B. No: 2012/1056, 16/4/2013, § 34).

34. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurular için benimsediği temel yaklaşım doğrultusunda kural olarak bireysel başvuruya konu davadaki olayların kanıtlanması, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması, yargılama sırasında delillerin kabul edilebilirliği ve değerlendirilmesi ile kişisel bir uyuşmazlığa derece mahkemeleri tarafından getirilen çözümün esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesinde değerlendirmeye tabi tutulamaz. Anayasa"da yer alan hak ve özgürlükler ihlal edilmediği sürece ve açık^bir keyfîlik içermedikçe derece mahkemelerinin kararlarındaki maddi ve hukuki hatalar bireysel başvuru incelemesinde ele alınamaz. Bu çerçevede derece mahkemelerinin delilleri değerlendirmesinde ve hukuk kuralını yorumlamasında bariz bir takdir hatası bulunmadıkça Anayasa Mahkemesinin bu takdire müdahalesi söz konusu olamaz (Kenan Özteriş, B. No: 2012/989, 19/12/2013, § 48).

35. Başvuruculara karşı Ankara19. Asliye Hukuk Mahkemesine açılan tazminat davasında Mahkemenin, Dernek tarafından piyango bileti satışından dolayı hizmet karşılığı Vakfa 81.000 TL ödendiğini, yapılan ödemenin protokol hükümlerine göre yapıldığını, Vakıf tarafından 81.000 bilet satıldığını, satılan biletlerin bedel toplamının 202.500 TL olduğunu, protokol hükmü gereğince satış bedelinin %40"ının, satışı yapan Vakfa ödenmesi gerektiğini, 202.500 TL"nin %40"ının 81.000 TL olduğunu, bilirkişi raporu, Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesinin E.2005/176 sayılı dava dosyasında düzenlenen bilirkişi raporları, mütalaa raporları karşısında yapılan ödemenin 2860 sayılı Kanun"un 24. maddesine ve protokol hükümlerine uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verdiği; Yargıtay4. Hukuk Dairesinin 5/2/2008 tarihli ilamında, konu ile ilgili olarak 2860 sayılı Kanun"a muhalefet eylemi nedeniyle Valilik tarafından davalılara 17/2/2004 tarihli kararla idari para cezası verildiği, 2908 sayılı mülga Kanun"a muhalefet suçundan açılan kamu davasında ise Ceza Mahkemesince on iki davalı hakkında mahkûmiyet kararı, altı davalı hakkında ise beraat kararı verildiği, kararın temyiz incelemesinde olduğunun anlaşıldığı, karar gerekçesinde piyango harcamalarının ciddiyetten uzak ve denetime elverişsiz olduğu, Kanun"daki masraf oranının son damlasına kadar kullanıldığı belirtilerek Derneğin zarara uğratıldığının kabul edildiği, altı davalının ise başka illerde şube yöneticisi olması nedeniyle haklarında beraat kararı verildiği, 22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu"nun 53. maddesine göre hukuk mahkemesinin ceza mahkemesinin maddi olguya ilişkin belirlemeleri ile bağlı olduğu, bu yasal düzenleme ile somut olayın özellikleri değerlendirildiğinde Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesinin E.2005/176, K.2006/941 sayılı dosyasının kesin hükme bağlanmasının beklenmesinin gerektiği, Mahkemece ceza dosyasının kesin hükme bağlanması beklenmeden, ceza dosyası içindeki deliller incelenmeden ve Valilik tarafından verilen idari para cezaları tartışılmadan eksik inceleme ile davanın reddedilmesinin doğru görülmediği belirtilerek hükmün bozulduğu anlaşılmıştır.

36. Mahkemenin bozma sonrası ret kararına esas aldığı raporu düzenleyen bilirkişilerden 26/9/2011 havale tarihli ek rapor aldırdığı, bu raporun yeterli görülmemesi üzerine dosyanın başka bir bilirkişi heyetine tevdi edildiği ve 30/1/2012 tarihli raporun dosya kapsamına alındığıanlaşılmıştır.

37. Mahkeme, bozma sonrası yaptığı yargılama sonucu Ankara 24.Asliye Ceza Mahkemesinin E.2005/176 sayılı dosyası, Ankara 5.Sulh Ceza Mahkemesinin E.2003/1081, E.2003/33 sayılı dosyaları, 30/1/2012 tarihli bilirkişi raporu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma dosyaları, taraflarca ibraz edilen belgeler, taraf beyanları ve toplanan tüm delilleri de gözönüne alarak başvurucular ve bir kısım başvurucu murisinin Dernek tarafından 1/6/2002 tarihinde düzenlenen eşya piyangosunun organizasyonu ve bilet satışında görev aldığını, bilirkişi raporuna göre toplam 154.744 bilet satıldığını, 386.860 TL para toplandığını, satılan biletlerden 17.993"ünün İ. Bankası, 41.116"sının Z. Bankası, 21.881"inin ise Dernek tarafından satıldığını, organizasyonu düzenleyenlerin 73.744 adet bilet sattıklarını, buna rağmen biletlerin tamamı organizasyonu düzenleyen 17 kişi tarafından satılmış gibi gösterilerek bu kişilere 61.372,25 TL ödendiğini, diğer taraftan Bankalar tarafından satılan 59.119 adet bilet nedeniyle Bankalara masraf ödenmediğini, bu durumun 81.000 TL"lik bilet satışı için mükerrer ve fazla ödemeyi ortaya koyduğunu, Dernek tarafından Vakfapara aktarılmasının 2908 sayılı mülga Kanun"un 85. maddesinde belirtilen eylemi oluşturduğunu, 2860 sayılı Kanun"un 28. maddesi gereğince bu bedelin kamu zararı niteliğinde olduğunu ve bu zarardan davalıların sorumlu olduğunu, her ne kadar Vakıf 23/11/2011 tarihinde Derneğe 51.231,43 TL ödemiş ise de bu ödemenin bağış niteliğinde olması nedeniyle 81.000 TL"den düşülmediğini, yapılan ödemenin geri ödeme olmaması nedeniyle bu yöndeki itirazların da dikkate alınmadığını belirterek davayı kabul ettiği, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 7/5/2013 tarihli ilamı ile kararı yargılama giderindeki yanlışlığıdüzeltmek suretiyle hükmü onadığı, karar düzeltme talebini ise 23/12/2013 tarihinde reddettiği anlaşılmıştır.

38. Mahkemenin 31/10/2006 tarihli kararıyla ilgili Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin verdiği 5/2/2008 tarihli bozma ilamı, bozma sonrası aldırılan bilirkişi raporu ve bu rapordaki tespitler dikkate alınarak verilen karardaki gerekçeler ve başvurucuların iddiaları incelendiğinde iddiaların özünün Mahkeme tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu, Anayasa Mahkemesinin, Derece Mahkemelerinin hukuk kurallarının olay ve olgulara uygulanması sırasındaki takdirine müdahale etmesi, kendisini onların yerine koyarak değerlendirme yapmasının mümkün olmadığı, bu açıdan başvurucunun ileri sürdüğü iddiaların Anayasa Mahkemesinin değerlendirme yetkisi dışında kalan hususlara ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

39. Bunun yanında başvurucular Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesinin E.2005/176 sayılı dosyasında, Ankara Valiliğinin katılan sıfatıyla davayı kabulüne yönelik verilen kararın, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 23/12/2010 tarihli ilamıyla yok hükmünde kabul edilmesine rağmen tazminat davasında, Valiliğin olay nedeniyle zarar gördüğü kabul edilerek Valilik lehine tazminata hükmedilmesinin kararlar arasında çelişki oluşturduğu, kararın bu yönüyle Kanun ve usule aykırı olduğunu ileri sürmüş iseler de başvuru konusu yargılama sürecinde daha önce aynı konu ile ilgili ceza yargılamasında verilen düşme kararı kapsamında müdahillik talebi ile ilgili yapılan değerlendirmenin hukuk mahkemesi açısından bağlayıcı olup olmayacağı hususundaki değerlendirme yetkisinin Derece Mahkemesine ait olduğu, bu açıdan iddianın yargılamanın sonucuna yönelik olduğu anlaşılmıştır.

40. Başvurucular, yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadıklarına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadıklarına, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadıklarına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının Derece Mahkemesi tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmamışlardır.

41. Açıklanan nedenlerle başvurucuların belirtilen iddiasının kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu, Derece Mahkemesi kararlarının açık bir keyfîlik veya bariz takdir hatası da içermediği anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 16/11/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi