Abaküs Yazılım
İkinci Bölüm
Esas No: 2014/10628
Karar No: 2014/10628
Karar Tarihi: 16/11/2016

        Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.

 

                                               

 

 

 

 

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

 

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

 

 

KARAR

 

 

 

İBRAHİM AKAN BAŞVURUSU

 

(Başvuru Numarası: 2014/10628)

 

 

 

Karar Tarihi: 16/11/2016


 

İKİNCİ BÖLÜM

 

 

KARAR

 

 

 

Başkan                     : Engin YILDIRIM

Üyeler                       : Serdar ÖZGÜLDÜR

                                     Osman Alifeyyaz PAKSÜT                        

                                     Recep KÖMÜRCÜ

                                    Recai AKYEL                                             

Raportör                  : Murat ŞEN

Başvurucu               : İbrahim AKAN

Vekili                        : Av. Ramazan DEMİR

 

I.   BAŞVURUNUN KONUSU

1.    Başvuru, gösterilere müdahale etmekte olan kolluk kuvvetlerinin attığı gaz kapsülünün gözüne isabet etmesi üzerine sol gözü işlevini sürekli olarak kaybeden başvurucunun Vali ve İl Emniyet Müdürü hakkında yaptığı şikâyetin işleme konulmamasının insan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele yasağı ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği iddialarına ilişkindir.

II.   BAŞVURU SÜRECİ

2.    Başvuru 19/6/2014 tarihinde İstanbul 48. Asliye Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3.    İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 29/6/2014 tarihinde, başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.

4.    İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 29/6/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5.    Bölüm Başkanı 17/10/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6.    Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 15/12/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.

7.    Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş 22/12/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanlarını 6/1/2015 tarihinde ibraz etmiştir.

III.  OLAY VE OLGULAR

A.   Olaylar

8.    Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

9.    İstanbul Valiliği 18/1/2013 tarihli ve 800 sayılı yazılarıyla 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu"nun 6. maddesi uyarınca İstanbul"da toplantı ve gösteri yürüyüşü alanları olarak Kartal, Kadıköy, Kadıköy Salı Pazarı ve Kazlıçeşme meydanlarını belirlemiştir.

10.  TÜRK-İŞ Konfederasyonu 2/4/2013 tarihli ve 2013-5 sayılı dilekçesiyle 1 Mayıs gününü Taksim Meydanı"nda kutlamak istemiştir. Ayrıca birçok sendika ve sivil toplum kuruluşu da kamuoyuna 1 Mayıs"ın Taksim Meydanı"nda kutlanacağını bildirmiştir.

11.  İstanbul Valiliği, anılan meydanda İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 2012 yılı sonunda yayalaştırma projesi kapsamında inşaat çalışmasına başlaması, inşaat alanında 30-40 metre derinliğinde çukurlar ile çok geniş bir alanda hafriyat olması ve mevcut fiziki şartların gösteriye katılacakların hayatı için tehdit oluşturabileceği, güvenlik önlemlerinin alınmasında yetersiz kalınacağı gerekçeleriyle 1 Mayıs"ın Taksim Meydanı"nda kutlanmasına izin vermemiştir.

12.  Anılan Valilik kararına rağmen göstericiler 1 Mayıs 2013 günü Taksim Meydanı"na girmeye çalışmışlardır. Bunun üzerine kolluk, göstericilere müdahale etmiş; göstericiler ve kolluk mensupları arasında yaralananlar olmuştur. Ayrıca bazı göstericiler tarafından özel kişilerin ve kamunun mallarına zarar verilmiştir.

13.  Başvurucunun iddiasına göre başvurucu 1/5/2013 tarihinde ablasının evinegiderken o bölgede gösterilere müdahale etmekte olan kolluk kuvvetlerinin attığı gaz kapsülünün gözüne isabet etmesi üzerine yaralanmıştır. Başvurucu, İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılmış ve gözünden ameliyata alınmıştır. Başvurucunun yaralanmasına ilişkin olarak İstanbul Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 17/1/2014 tarihli ve 2014/1144 sayılı raporunun ilgili kısmı şöyledir:

"...

Kişide göz perforasyonuna neden olan yaralanmasının;

1-Kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum OLMADIĞI,

2-Kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif OLMADIĞI,

3-Kişide kemik kırığı tarif edilmediği,

4-Sol kaştaki yaralanmasının yüzde sabit iz niteliğinde OLDUĞU,

5-Sol göz kaybına neden olan yaralanmasının duyularından birinin işlevinin sürekli yitirilmesi niteliğinde OLDUĞU kanaatini bildiri rapordur."

14.  Anılan yaralanmaya ilişkin olarak başvurucu 11/7/2013 tarihinde Başbakan, İçişleri Bakanı, İstanbul Valisi, İstanbul İl Emniyet Müdürü ve doğrudan eylemi gerçekleştiren kolluk görevlileri hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyetçi olmuştur.

15.  İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, başvurucunun şikâyetlerinin sadece kendine doğrudan müdahalede bulunan polisleri değil olay tarihinde görevli Başbakan, İçişleri Bakanı, İstanbul Valisi ve İstanbul İl Emniyet Müdürünü de kapsadığından soruşturma dosyasını tefrik ederek Başbakan ve İçişleri Bakanı hakkındaki şikâyetlerin 2013/109924 sayılı, İstanbul Valisi ve İstanbul İl Emniyet Müdürü hakkındaki şikâyetlerin 2013/104316 sayılı ve doğrudan müdahalede bulunan polisler hakkında şikâyetlerinin 2013/63476 sayılı Soruşturma dosyalarına kaydedilmesine karar vermiştir.

16.  İstanbul Valisi ve İstanbul İl Emniyet Müdürü hakkındaki şikâyetlerin görevi kötüye kullanma suçu kapsamında kaldığı değerlendirilerek 2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Kanun"un 3. maddesinin son fıkrası ve 12. maddesinin birinci fıkrası uyarınca valilerle ilgili yapılacak hazırlık soruşturmasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı veya Başsavcı Vekili tarafından yapılacağından İstanbul Valisi ve İstanbul İl Emniyet Müdürü hakkındaki başvurucunun şikâyeti 2/8/2013 tarihli ve K.2013/476 sayılı görevsizlik kararı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.

17.  Başvurucunun yaralanmasına doğrudan neden olan kolluk görevlileri hakkındaki soruşturma İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 21/11/2014 tarihli ve 2013/63476 sayılı yazılarına göre anılan tarihte devam etmektedir. Başvuru dosyasının incelendiği tarih itibarıyla ise dosyanın akıbeti hakkında başvurucu tarafından herhangi bir bilgi verilmediği görülmüştür.

18.  Başvurucunun İstanbul Valisi ve İstanbul İl Emniyet Müdürü hakkında yapmış olduğu şikâyete yönelik olarak İçişleri Bakanlığı 8/11/2013 tarihli ve 29428 sayılı kararıyla işleme koymama kararı vermiştir.

19.  Başvurucunun İçişleri Bakanlığının kararına karşı yaptığı itiraz, Danıştay 1. Dairesinin 5/3/2014 tarihli ve E.2013/1861, K.2014/319 sayılı kararıyla oyçokluğuyla reddedilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Dosyanın incelenmesinden, Taksim Meydanının İstanbul"da toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılacak alanlar arasında belirlenen ve Valiliğin 18.1.2013 tarihli yazısıyla kamuoyuna duyurulan meydanlardan olmadığı, bu Meydanda 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü Kutlamasına izin verilmediği, kaldı ki söz konusu alanda yayalaştırma projesi kapsamında büyük çaplı inşaat çalışması yapıldığı ve Meydanın fiziki şartlarının toplanma için uygun olmadığı, göstericilerin şiddet kullanmaları üzerine kamu düzeninin gerektirdiği ölçüde müdahalede bulunulduğu, bu nedenlerle şikayetin, 4483 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi kapsamında ön inceleme yapılmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, ... [karar verilmiştir]"

20.  Anılan karar 21/5/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

21.  Başvurucu 19/6/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B.   İlgili Hukuk

22. 4483 sayılı Kanun"un 3. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

“Soruşturma izni yetkisi;

...

e) Bakanlar Kurulu kararı ile veya Başbakanlık ve bakanlıklar ile bağlı kuruluşların merkez teşkilâtında görevli olup, ortak kararla atanan memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında ilgili bakan veya Başbakan,

...

    Ast memur ile üst memurun aynı fiile iştiraki halinde izin, üst memurun bağlı olduğu merciden istenir.”

23.  4483 sayılı Kanun"un 12. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

   “Hazırlık soruşturması genel hükümlere göre yetkili ve görevli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılır. Ancak Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri, müsteşarlar ve valiler ile ilgili olarak yapılacak olan hazırlık soruşturması Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı veya Başsavcıvekili, kaymakamlar ile ilgili hazırlık soruşturması ise il Cumhuriyet başsavcısı veya başsavcıvekili tarafından yapılır.”

IV.  İNCELEME VE GEREKÇE

24.  Mahkemenin 16/11/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A.   Başvurucunun İddiaları

25.  Başvurucu 1/5/2013 tarihinde ablasının evine giderken 1 Mayıs nedeniyle gösteri yapanlara müdahale eden kolluk kuvvetlerinin kullandığı gaz kapsülünün hedefi olduğunu, göstericilere müdahale eden polisin yakın mesafeden kendisini nişan alarak gaz kapsülünü ateşlediğini, bu nedenle sol gözünün sürekli olarak işlevini yitirdiğini, İstanbul Valisi ve İstanbul İl Emniyet Müdürünün Anayasa, yasa ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına aykırı olarak 1 Mayıs kutlamalarının Taksim Meydanı"nda yapılmasına izin vermeyerek meydana gelen şiddet olaylarından sorumlu olduğunu ve onlar hakkında şikâyetçi olduğunu ancak İçişleri Bakanlığının işleme koymama kararı verdiğini, anılan karara yaptığı itirazın ise Danıştay 1. Dairesi tarafından reddedildiğini ve böylelikle anılan kamu görevlileri hakkında yargılama sürecinin engellendiğini belirterek Anayasa"nın 17., 26., 34., 36. ve 40. maddelerinde yer alan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talep etmiştir.

B.   Değerlendirme

26.  Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun yukarıda belirtilen iddialarının özü 1 Mayıs gösterilerinin Taksim Meydanı"nda yapılmasına izin verilmemesi ve sol gözünü kaybetmesine neden olan şiddet olaylarından sorumlu olarak gördüğü İstanbul Valisi ve İstanbul İl Emniyet Müdürü hakkındaki şikâyetlerinin işleme koymama kararı ile sonuçsuz kalmasına ilişkindir.

27. Başvurucu, kendisinin beyanı kapsamında 1 Mayıs gösterilerine katılmamıştır. Dolayısıyla başvurucunun Anayasa"nın 34. maddesinde düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği iddiaları tamamen varsayıma dayanmaktadır. Bu nedenle başvurucunun katılmadığı bir gösteri nedeniyle "katılsaydı" varsayımından hareketle kolluk kuvvetlerinin müdahalesinin toplama hakkını ihlal ettiği iddialarının incelenmesine gerek görülmemiştir.                    Öte yandan başvurucunun Anayasa"nın 36. ve 40. maddeleri kapsamında adil yargılanma ve etkili başvuru haklarının ihlal edildiğine yönelik iddialarının, Anayasa"nın 17. maddesi kapsamındaincelenmesi gereken hususlar olduğu gözetilerek ayrıca değerlendirilmemiştir.

28.  Bu nedenle somut olaya ilişkin değerlendirme, başvuruya konu olayın kendine özgü koşulları dikkate alınarak Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında ve sadece devletin pozitif yükümlülüğüne bağlı olarak etkili soruşturma yükümlülüğü bakımından yapılmıştır.

29.  Başvurucu, 1 Mayıs"ın Taksim Meydanı"nda kutlanmasına izin verilmemesi üzerine meydana gelen şiddet olayları esnasında gösterilere katılmamasına rağmen yakın mesafeden nişan alınmak suretiyle gaz kapsülü atışı ile sol gözünü kaybetmesine ilişkin olarak İstanbul Valisi ve İl Emniyet Müdürü hakkındaki şikâyetinin sonuçsuz kalmasının insan haysiyeti ile bağdaşmayacak muamele yasağını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

30. Bakanlık görüşünde, başvurucunun yaralanmasına neden olan eylemi gerçekleştiren kolluk görevlileri hakkındaki soruşturmanın devam ettiği ancak İstanbul Valisi ve İl Emniyet Müdür hakkındaki şikâyetlerin işleme konulmamasına karar verildiği belirtilerek başvuru yollarının tüketilip tüketilmediğinin değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

.

31.  Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı olarak 1 Mayıs gösterilerinde kolluk görevlileri aleyhine yapılan şikâyetlerin tek bir dosyada birleştirildiğini ve iki yıl geçmiş olmasına rağmen herhangi bir kimlik tespiti yapılmadığını belirtmiştir. Öte yandan İstanbul Valisi ve İl Emniyet Müdürü hakkında yaptığı şikâyetin herhangi bir ön inceleme yapılmadan işleme konulmamasının insan haysiyeti ile bağdaşmayacak muamele yasağının usul boyutunun ihlali anlamına geldiğini, barışçıl gösterilere orantısız müdahale eden kolluk görevlilerinin bağlı olduğu ve talimatı ile hareket ettikleri herkesin hak ihlallerinden sorumlu olduklarını ileri sürmüştür.

32.  Anayasa"nın 17. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları şöyledir:

"Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

...

Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz."

33.  Bireyin, bir devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı olarak ve Anayasa’nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde olay hakkında etkili resmî bir soruşturmanın yürütülmesi gerekmektedir (Tahir Canan, § 25). Ancak bu konuda bir soruşturmanın başlayabilmesi için öncelikle işkence ve kötü muamele konusundaki iddialar uygun delillerle desteklenmelidir. İddia edilen olayların gerçekliğini tespit etmek için her türlü makul şüpheden uzak kanıtların varlığı gerekir. Bu nitelikteki bir kanıt yeterince ciddi, açık ve tutarlı emarelerden ya da aksi ispat edilemeyen birtakım karinelerden de oluşabilir. Ancak bu uygun koşulların tespiti hâlinde bir soruşturma yükümlülüğünün bulunduğundan bahsedilebilir (C.D., B. No: 2013/394, 6/3/2014, § 28).

34.  Söz konusu soruşturma, sorumluların belirlenmesini ve cezalandırılmasını sağlamaya elverişli olmalıdır. Şayet bu mümkün olmazsa bu madde, sahip olduğu öneme rağmen pratikte etkisiz hâle gelecek ve bazı hâllerde devlet görevlilerinin fiilî dokunulmazlıktan yararlanarak kontrolleri altında bulunan kişilerin haklarını istismar etmeleri mümkün olacaktır. Devletin pozitif yükümlülüğü kapsamında bazen tek başına soruşturma yapılmamış olması yahut yeterli soruşturma yapılmamış olması da kötü muamele teşkil edebilmektedir. Bu bağlamda soruşturmanın derhâl başlaması, kamu denetimine tabi olarak bağımsız biçimde özenli ve süratli yürütülmesi ve bir bütün olarak etkili olması gerekir (Tahir Canan, § 25).

35.  Somut olay bu ilkeler kapsamında incelendiğinde başvurucunun iddialarının eylemi gerçekleştiren kolluk görevlilerine yönelik olmadığı, 1 Mayıs kutlamalarının Taksim Meydanı"nda yapılmasına izin vermeyen ve kolluk kuvvetlerine müdahale talimatı veren İstanbul Valisi ve İstanbul İl Emniyet Müdürü hakkında işleme koymama kararı verilme olduğu anlaşılmaktadır. Bu bağlamda başvurucu, başvuru formunda esas olarak İstanbul Valiliğinin aldığı karar üzerine İstanbul Valisi ve İl Emniyet Müdürü"nün Taksim Meydanı"nda 1 Mayıs gösterisinin yapılmamasına yönelik aldığı önlemlerden dolayı cezalandırılmasına yönelik soruşturma yapılmasının engellenmesinin insan haysiyeti ile bağdaşmayacak muamele yasağını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. İstanbul Valisi ve İl Emniyet Müdürü"nün verdiği talimatlar neticesinde kolluk görevlilerinin orantısız güç kullandığını ve bu nedenle sol gözünü kaybetmesinden dolayı anılan kamu görevlileri hakkında soruşturma yapılarak cezalandırılmaları gerektiği iddia edilmiştir.

36.  Kolluk müdahalesinden dolayı cezalandırılması talep edilen üst düzey kamu görevlileri hakkında Anayasa"nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince devletin etkili bir soruşturma yükümlülüğünden bahsedebilmek için öncelikle savunulabilir bir iddianın ortaya konulması gerekmektedir. Savunulabilir bir iddianın esasını hakkında soruşturma yapılacak kişilerin, mağdurun yaralanmasından ceza hukuku anlamında sorumlu olabilme ihtimalinin ortaya konulması oluşturmaktadır. Aksi takdirde devletin ceza hukuku kapsamında sorumlu olmayan kişiler hakkında da makul kabul edilemeyecek bir şekilde soruşturma yükümlülüğü altına sokulması söz konusu olur.

37. Başvuru konusu olayda başvurucu, İstanbul Valisi ve İl Emniyet Müdürü"nün talimatları nedeniyle şiddet olaylarının gerçekleştiğini ve bu nedenle sol gözünü kaybettiğini ileri sürmüştür. Bu iddiaya ilişkin başvurucu, anılan kamu görevlilerinin verdiği somut bir talimattan bahsetmemiştir. Genel olarak 1 Mayıs kutlamalarının Taksim"de yapılmasına izin verilmemesinin ve buna ilişkin önlem alınması talimatı verilmesinin Vali ve Emniyet Müdürü"nün sorumluluğu için yeterli olduğu belirtilmiştir. Başvurucunun ortaya koyduğu soyut iddialar temelinde anılan kamu görevlilerinin, başvurucunun yaralanmasından ceza hukuku kapsamında doğrudan sorumlu olduğunu söylemek mümkün gözükmemektedir. Başvurucu, kolluğun ölçüsüz müdahalesi ile üst düzey kamu görevlilerinin talimatları arasında ceza hukuku kapsamında illiyet bağının gösterebilir savunulabilir bir bilgi veya belge de ortaya koymamıştır. Üst düzey kamu görevlilerinin 1 Mayıs gösterilerinin Taksim"de yapılmasının engellenmesine yönelik talimatları da anılan illiyet bağının kurulması için yeterli olduğu söylenemez. Zira üst düzey kamu görevlilerinin müdahale talimatının, kolluk görevlilerinin yetkisini aşacak ve suç oluşturacak nitelikte hareket etmelerine yönelik olduğuna yönelik herhangi bir somut kanıt gösterilmemiştir. Dolayısıyla somut olayda üst düzey kamu görevlileri hakkında işlemden kaldırma kararı verilmesi etkili soruşturma yükümlülüğünün yerine getirilmediği olarak yorumlanamaz.

38.  Bu açıklamalar ışığında başvurucunun insan haysiyeti ile bağdaşmayan muameleye tabi tutulduğu iddiaları için İstanbul Valisi ve İl Emniyet Müdürü hakkında soruşturma yapılmasını gerekli kılar nitelikte kolluğun orantısız müdahalesi ile İstanbul Valisi ve İl Emniyet Müdürü talimatları arasındailliyet bağını gösterir hiçbir kanıt unsuru bulunmadığı dolayısıyla Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamındaki iddialarının soyut ve kanıtlanmamış şikâyetlerden oluştuğu anlaşılmaktadır.

39.  Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A.  İnsan haysiyeti ile bağdaşmayacak muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B.  12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA16/11/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi