Esas No: 2014/14887
Karar No: 2014/14887
Karar Tarihi: 17/11/2016
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
YILDIRAY SOYSAL BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/14887) |
|
Karar Tarihi: 17/11/2016 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Nuri NECİPOĞLU |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
Raportör |
: |
Özgür DUMAN |
Başvurucu |
: |
Yıldıray SOYSAL |
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU |
1. Başvuru, ceza soruşturması sırasında el konulan tabancanın
kovuşturma sonunda iadesine karar verildiği hâlde iade edilmeyip iadesine
ilişkin talebin de başvurucunun hükümlü olduğu ve tahliye olması hâlinde değerlendirilebileceği
gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 23/5/2014 tarihinde Van Cumhuriyet Başsavcılığı
vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 30/12/2014 tarihinde,
başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
4. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 30/12/2014 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
1. Başvuru Tarihine Kadar
Yaşanan Gelişmeler
6. Başvurucu Batman İl Jandarma Komutanlığında astsubay olarak
görev yapmakta olup 19/11/2006 tarihinde C.A. ve M.Y. ile birlikte kendisinin
sevk ve idaresindeki 72 AT 374 plaka sayılı minibüs ile Bitlis ili
istikametinden Diyarbakır ili istikametine doğru seyir hâlinde iken Bitlis ili
Arıcılık mevkiinde polis noktasına geldikleri sırada araç polis memurlarınca
durdurulmuştur. Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığınca 2007/690 Soruşturma sayılı
dosyada verilen arama kararı doğrultusunda yapılan arama neticesinde; araç
içerisinde 11 kg 792 gr daralı ağırlığı olan 26 adet
paket içerisinde esrar maddesi, 1 adet Kaleşnikof
marka silah ile bu silaha ait iğneli mekanizma, 9 karton gümrük kaçağı
sigaranın bulunduğu tespit edilmiş ayrıca başvurucunun üst aramasında 1 adet 9
mm çapında 9063 seri numaralı tabanca ile bu tabancaya ait şarjör ve 8 adet
mermi ile yine başvurucunun üst aramasında ve el çantasında ele geçirilen
tutanakta belirtilen çeşitli eşyaların bulunduğu tespit edilerek bu eşyalara el
konulmuş, el koyma kararı aynı tarihte Bitlis Sulh Ceza Mahkemesi tarafından
onaylanmıştır.
7. El konulan eşyalardan 1 adet kaleşnikof
tüfek ve şarjörü, 1 adet 9 mm çapındaki tabanca ve şarjörü ile 8 adet mermi
21/11/2006 tarihinde suç eşyası emanet defterinin 2006/218 sırasına
kaydedilerek adli emanete alınmıştır.
8. Başvurucu 19/11/2006 tarihinde gözaltına alınmış olup Bitlis
Sulh Ceza Mahkemesinin 19/11/2006 tarihli ve 2006/8 Sorgu sayılı kararı ile
başvurucunun "Uyuşturucu Madde Bulundurma ve Nakletme" ile
"Silah Kaçakçılığı" suçlarından tutuklanmasına karar verilmiştir.
9. Yapılan soruşturma kapsamında Bitlis Cumhuriyet
Başsavcılığınca 25/4/2007 tarihli ve 2007/10 sayılı fezleke düzenlenerek dosya,
17/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun mülga 250. maddesi
ile görevli Van Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
10. Dosyanın gönderildiği Van Cumhuriyet Başsavcılığının
2007/718 soruşturma sayılı dosyasında verilen 3/5/2007 tarihli ve 2007/704
sayılı kararı ile "toplu şekilde silah kaçakçılığı suçu" kapsamında
yürütülen soruşturma yönünden görevsizlik kararı verilerek dosya Bitlis Cumhuriyet
Başsavcılığına iade edilmiştir.
11. Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/694 Soruşturma sayılı
dosyasında düzenlenen 7/6/2007 tarihli ve 2007/51 sayılı iddianame ile
başvurucunun da aralarında olduğu sanıkların "toplu hâlde silah
ticareti" suçundan 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve
Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun"un 12. maddesinin ikinci ve üçüncü
fıkraları ile aynı Kanun"un 23/1/2008 tarihli ve 5728 sayılı Kanun"un 157.
maddesi ile değiştirilmeden önceki 14. maddesinin son fıkrası uyarınca
cezalandırılması talep edilmiştir.
12. Bitlis Ağır Ceza Mahkemesince iddianame kabul edilerek
görülen kamu davasında verilen 27/5/2008 tarihli ve E.2007/129, K.2008/114
sayılı karar ile başvurucunun "Ticari Amaçla 1 Adet Silah Bulundurma"
suçundan 6136 sayılı Kanun"un 12. maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları ile
26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 62. maddesi uyarınca 10
yıl hapis ve 562 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve adli emanetin
2006/218 sırasında kayıtlı 1 adet kaleşnikof tüfek ve
şarjörün müsadere edilmesine, aynı emanet sırasında kayıtlı 1 adet 9063 seri nolu tabanca, 1 adet şarjör ve 8 adet MKE yapımı merminin
ise başvurucunun şahsi malı olduğu gerekçesiyle karar kesinleştiğinde
başvurucuya iade edilmesine karar verilmiştir.
13. Karar başvurucu tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 8. Ceza
Dairesinin 24/2/2009 tarihli ve E.2008/15426, K.2009/2619 sayılı ilamıyla
sanıkların sorgularının yapıldığı duruşma tutanağının bazı sayfalarında kâtip
imzasının bulunmaması ve sanıkların hakları hatırlatılmadan sorgularının
yapılması gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
14. Bozma ilamına uyan Mahkeme, 22/10/2009 tarihli ve
E.2009/108, K.2009/236 sayılı kararı ile başvurucu hakkında bozma öncesi
verilen mahkûmiyet hükmü ile müsadere ve iadeye ilişkin hükmü tekrar ederek
başvurucunun hükmen serbest bırakılmasına karar vermiştir.
15. Başvurucunun temyiz ettiği karar, Dairenin 27/6/2012 tarihli
ve E.2010/7379, K.2012/22017 sayılı ilamıyla bozulmuştur.
16. Bozma ilamı üzerine yapılan yargılama neticesinde Mahkeme
24/12/2013 tarihli ve E.2012/431, K.2013/381 sayılı kararı ile başvurucunun
"vahim nitelikte silahı bulundurmak ve taşımak" suçundan 6136 sayılı
Kanun"un 12. maddesinin lehine bulunan 5728 sayılı Kanun ile değiştirilmeden
önceki ikinci fıkrası uyarınca 5 yıl hapis ve 675 TL adli para cezası ile
cezalandırılmasına karar vermiştir. Mahkeme aynı karar ile ayrıca, adli
emanetin 2006/218 sırasında kayıtlı bulunan 1 adet kalaşnikof
marka tüfek ile bu tüfeğe ait şarjörün 5237 sayılı Kanun"un 54. maddesinin (4)
numaralı fıkrası uyarınca müsaderesine ve aynı emanet sırasında kayıtlı 1 adet
9063 seri numaralı tabanca, bu tabancaya ait şarjör ve 8 adet merminin ise
başvurucunun şahsi malı olduğu gerekçesiyle karar kesinleştiğinde başvurucuya
iadesine karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:
"Sanıklar M., Yıldıray ve C."nin silahtan haberdar oldukları, köye gittiklerinde M.,
Yıldıray ve C.’nin silah istemeleri üzerine, Z. ve A.
isimli kişilerinin silahı temin ettikleri, parasının Yıldıray tarafından A. ve
Z. isimli kişilere verildiği, yine bu hususun banka makbuzları ile anlaşıldığı,
özellikle yakalama anında görevli zabıt mümzilerinin
beyanı da dikkate alındığında, sanık Yıldıray’ın asker olmasından dolayı bu
sıfatını kullanarak araçta bir şey olmadığını söyleyip, asker olmasının verdiği
güven ile aramaya "araçta bir şey yok" diyerek engel olmaya çalıştığı, araçta
bulunan diğer şahısların silahtan haberdar oldukları için tedirgin oldukları,
sanıkların silahı uyuşturucu ile birlikte araca gizledikleri, yine muhtemel
yakalanma durumunda silahın çalışamaz olduğu konusunda rapor aldırma düşüncesi
ile parçalara ayrıldığı, iğne kısmının ise sanık Yıldıray’ın paltosunun cebinde
bulunduğu, diğer aksamının ise aracın ön gözüne saklandığı dikkate alındığında,
aracın içerisinde bulunan sanıklar Yıldıray Soysal, C.A. ve M.Y.’nin suça konu kaleşnikof marka
tüfeği Yüksekova ilçesinde temin ettikleri ve yanlarında bulundurdukları sonuç
ve kanaatine varılmıştır.
Toplanan ve tartışılan deliller dairesinde
sanıklar M.Y., Yıldıray Soysal ve C.A. hakkında yapılan değerlendirmede;
Sanıkların hep birlikte Batman"dan aynı araçla
yola çıkarak Yüksekova"ya kadar birlikte seyahat etmeleri, araç içinde kaleşnikof marka silah alınacağı konusunda sanıklar
Yıldıray ve M. arasında konuşmalar yapıldığına yönelik sanık C."nin Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu
26/2/2007 tarihli ifadesindeki beyanı, bilahare sanık M."nin
suça konu silahı satın aldığına dair ikrarı ile sanık C."nin
beyanı, tanık olarak dinlenen S.A."nın Bitlis
Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu ifadesinde kendisinden uyuşturucu
almaya gelen şahıslar olarak 3 sanığı da teşhis ettikten sonra sanıklardan
Yıldıray"ın elinde kaleşnikof marka bir silah
bulunduğunu belirtmesi, yakalama tutanağına ve tanık olarak dinlenen tutanak
düzenleyicileri Ş.T. ve O.L."nin duruşmadaki
beyanlarına göre suça konu silahın iğne tertibatının sanık Yıldıray"ın montunun
cebinde bulunması ve bu sanığın askeri personel kimliğini göstererek aramayı
engellemeye çalışması, sanık C."nin suça konu silah ıuyuşturucu ile birlikte kendisinin araca zulaladığı, ancak şarjör sığmayınca çıkarıp başka yere
sakladığına yönelik duruşmadaki ikrarı, yine sanık C."ninBitlis
Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu 26/2/2007 tarihli ifadesinde silahın
alınmasının bilgisi dahilinde olduğunu beyan etmesi, aynı sanığın Van 4. Ağır
Ceza Mahkemesinde uyuşturucu suçundan savunması alınırken silahı uyuşturucu ile
birlikte araca zulalarken diğer sanıklar Yıldıray ve M."nin
de orada olduğunu beyan etmesi karşısında, uyuşturucu ticareti yapan sanıkların
kendilerini korumak için silaha da ihtiyaç duyabilecekleri gözetildiğinde,
silah ticareti suçundan mahkumiyetlerine yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin
ve inandırıcı delil bulunmayan sanıkların fikir ve eylem birliği içinde
ruhsatsız ve vahim nitelikteki silahı satın alma, taşıma ve bulundurma suçunu
işlemeleri sebebiyle 6136 sayılı Yasanın 13/2. maddesi uyarınca
cezalandırılmaları gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır."
17. Başvurucu 5/5/2014 tarihinde Bitlis Ağır Ceza Mahkemesine
başvuruda bulunarak ceza soruşturması sırasında el konulan tabancası, şarjörü
ve mermilerinin tarafına iade edilmesini talep etmiştir. Bitlis Ağır Ceza
Mahkemesinin 30/4/2014 tarihli ve 2012/431 E. sayılı yazısı ile; "hükümözlü Yıldıray
Soysal"ın hükümlü olması nedeniyle adli emanetteki silahın cezaevine
gönderilmesinin mümkün olmaması, hükümlünün tahliye olması halinde talebin
değerlendirilebileceği ..." gerekçeleriyle başvurucunun talebi
reddedilmiştir.
18. Bu karar başvurucuya 9/5/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
19. Başvurucu 23/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
2. Başvuru Tarihinden
Sonra Yaşanan Gelişmeler
20. Başvurucu mahkûmiyetine ilişkin nihai hükmü de temyiz etmiş,
Dairenin 9/6/2015 tarihli ve E.2015/2890, K.2015/18625 sayılı ilamıyla hükmün
düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili
kısımları şöyledir:
"...sanık Yıldıray Soysal"ın, suçun
oluşmadığına, eksik incelemeye, lehe hükümlerin uygulanmadığına yönelik yerinde
görülmeyen sair itirazların reddine, ancak;
1- Sanık Yıldıray Soysal hakkında vahim
nitelikte silah bulundurmak ve taşımak suçundan hüküm kurulurken, hüküm
fıkrasında uygulama maddesinin 6136 sayılı Yasanın 13/2. madde ve fıkrası
yerine, aynı yasanın 12/2. madde ve fıkrası biçimde yanlış gösterilmesi,
2- Sanık Yıldıray Soysal hakkında vahim
nitelikte silah bulundurmak ve taşımak suçundan, 5 yıl hapis cezası yanında 450
TL adli para cezasına hükmolunduğu halde, netice cezanın belirtildiği bölümünde
adli para cezasının 450 TL yerine, 675 TL biçimde yanlış gösterilmesi,
...
Yasaya aykırı ise de, yeniden yargılama
yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca
uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi
gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, sanık Yıldıray Soysal hakkında
kurulan hükümde, hüküm fıkrasında yer alan “6136 sayılı Yasanın 12/2. maddesi”
ibaresi çıkarılarak, yerine “6136 sayılı Yasanın 13/2. maddesi” ibaresinin
ilavesi ile hükümde netice cezanın belirtildiği bölümde “675TL” ibaresinin
çıkartılarak, yerine “450TL” ibaresinin ilavesi ... suretiyle sair yönleri usul
ve yasaya uygun olan hükümlerin (DÜZELTİLEREK ONANMASINA)"
21. Başvurucu vasisinin 7/9/2015 tarihli talebi üzerine Bitlis
Cumhuriyet Başsavcılığı Adli Emanet Memurluğunca düzenlenen 22/1/2016 tarihli
"Teslim - Tesellüm Tutanağı" başlıklı belgede, suç eşyası defterinin
2006/218 sırasında kayıtlı 1 adet 9063 seri numaralı tabanca ve şarjörü ile 8
adet merminin, başvurucunun aynı zamanda vekili de olan vasisi Av. Mine Gül Küle"ye teslim edildiği belirtilmiştir.
B. İlgili Hukuk
22. 6136 sayılı Kanun’un suç tarihi itibarıyla yürürlükte olan
13. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:
"Ateşli silahın, bu Kanunun 12 nci maddesinin 4 üncü fıkrasında sayılanlardan olması ya da
silah veya mermilerin sayı veya nitelik bakımından vahim olması halinde beş
yıldan sekiz yıla kadar hapis ve yirmibeşbin liradan
az olmamak üzere ağır para cezası hükmolunur."
23. 6136 sayılı Kanun’un 23/1/2008 tarihli ve 5728 sayılı
Kanun"un 156. maddesi ile değişik 13. Maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:
“Ateşli silahın, bu Kanunun 12 nci maddesinin dördüncü fıkrasında sayılanlardan olması ya
da silâh veya mermilerin sayı veya nitelik bakımından vahim olması halinde beş
yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beşyüz günden beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.”
24. 5237 sayılı Kanun’un "Eşya
müsaderesi" kenar başlıklı 54. maddesi şöyledir:
“(1) İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak
koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine
tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun
işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı
veya genel ahlak açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir.
...
(4) Üretimi, bulundurulması, kullanılması,
taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşya, müsadere edilir.
...”
25. 5271 sayılı Kanun"un "Eşya
veya kazancın muhafaza altına alınması ve bunlara el konulması" kenar
başlıklı123. maddesi şöyledir:
"(1) İspat aracı olarak yararlı görülen ya
da eşya veya kazanç müsaderesinin konusunu oluşturan malvarlığı değerleri,
muhafaza altına alınır.
(2) Yanında bulunduran kişinin rızasıyla
teslim etmediği bu tür eşyaya el konulabilir."
26. 5271 sayılı Kanun"un
"El koyma kararını verme yetkisi" kenar başlıklı 127.
maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Hâkim kararı üzerine veya gecikmesinde
sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına
ulaşılamadığı hâllerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri,
el koyma işlemini gerçekleştirebilir."
27. 5271 sayılı Kanun"un "Taşınmazlara,
hak ve alacaklara el koyma" kenar başlıklı 128. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"Soruşturma veya kovuşturma konusu suçun
işlendiğine ve bu suçlardan elde edildiğine dair somut delillere dayanan
kuvvetli şüphe sebebi bulunan hallerde, şüpheli veya sanığa ait;
a) Taşınmazlara,
b) Kara, deniz veya hava ulaşım araçlarına,
c) Banka veya diğer malî kurumlardaki her
türlü hesaba,
d) Gerçek veya tüzel kişiler nezdindeki her
türlü hak ve alacaklara,
e) Kıymetli evraka,
f) Ortağı bulunduğu şirketteki ortaklık
paylarına,
g) Kiralık kasa mevcutlarına,
h) Diğer malvarlığı değerlerine,
el konulabilir. Somut olarak belirlenen Bu
taşınmaz, hak, alacak ve diğer malvarlığı değerlerinin şüpheli veya sanıktan
başka bir kişinin zilyetliğinde bulunması halinde dahi, el koyma işlemi
yapılabilir. ..."
28. 5271 sayılı Kanun"un "Tazminat
istemi" kenar başlıklı 141. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
...
j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine,
koşulları oluşmadığı halde el konulan veya korunması için gerekli tedbirler
alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan
veya zamanında geri verilmeyen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
29. 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinin 18/6/2014 tarihli ve
6545 sayılı Kanun"un 70. maddesi ile eklenen (3) numaralı fıkrası şöyledir:
"Birinci fıkrada yazan hâller dışında,
suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya
diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet
savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat
davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir."
30. 5271 sayılı Kanun"un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin
ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin
kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde
bulunulabilir."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
31. Mahkemenin 17/11/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
32. Başvurucu, hakkında açılan kamu davasında yapılan yargılama
neticesinde aracında 1 adet kalaşnikof marka tüfek
bulundurma ve taşıma eylemi yönünden "vahim nitelikte silahı bulundurmak
ve taşımak" suçundan mahkûmiyetine hükmedildiğini ancak bu suç ve dava
konusu olay ile bir ilgisi olmadığı hâlde ceza soruşturması sırasında yapılan
üst aramasında şahsi tabancası, şarjörü ve 8 adet mermisine el konulduğunu,
mahkûmiyetine ilişkin kararda bu eşyaların karar kesinleştiğinde tarafına iade
edilmesine karar verildiğini, buna rağmen ve talep de ettiği hâlde söz konusu
eşyaların kendisine iade edilmediğini, bu nedenle 7,5 yıldan fazla bir süredir
hukuka aykırı olarak ve bir yasal dayanağı da olmaksızın şahsi tabancası ile bu
tabancaya ait şarjör ve mermilerinin kendisine iade edilmediğini belirterek
mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; el koyma kararının
kaldırılarak söz konusu eşyaların kendisine iade edilmesi ve bu eşyalarına el
konulması nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararlarının tazmin edilmesine
karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
33. Başvurucu, kişisel malı olan tabancası ile bu tabancaya ait
şarjör ve mermilerine herhangi bir suça konu olmayıp koşulları da mevcut
olmadığı hâlde bir ceza soruşturması sırasında el konulması ve bu eşyaların
zamanında kendisine iade edilmemesi nedeniyle maddi ve manevi olarak zarara
uğradığını belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğinden yakınmaktadır.
34. Başvurucu ceza soruşturması sırasında el konulan tabancası,
şarjör ve mermilerinin kendisine iade edilmediğinden yakınmakta ise de bu
eşyaların kararın kesinleştiğinde başvurucuya iade edilmesi hakkındaki Bitlis
Ağır Ceza Mahkemesinin 24/12/2013 tarihli kararı - bireysel başvuru tarihinden
sonra - Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 9/6/2015 tarihli ilamıyla onanarak
kesinleşmiş olup başvurucunun vasisinin 7/9/2015 tarihli talebi üzerine söz
konusu eşyalar başvurucu adına vasisine 22/1/2016 tarihinde teslim edilmiştir.
Dolayısıyla başvurucunun el konulan söz konusu eşyalarının kendisine iade edilmediği
yönündeki şikâyeti bakımından mağduriyetinin sona erdiği görülmektedir. Ancak
başvurucu ayrıca, koşulları oluşmadığı hâlde el koyma tedbirinin uygulanması ve
el konulan bu eşyaların kendisine zamanında teslim edilmemesi nedenleriyle
maddi ve manevi olarak zarara uğradığını da ileri sürmektedir. Bu nedenle
belirtilen söz konusu şikâyet yönünden başvurunun incelenmesi gerekmektedir.
35. Anayasa"nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
"... Başvuruda bulunabilmek için olağan
kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
36. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
37. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, ikincil nitelikte bir
hukuk yoludur. Bu nedenle kanunlarda yer alan idari ve yargısal başvuru
yollarının bireysel başvurudan önce tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve
özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemelerinde,
olağan kanun yolları ile çözüme kavuşturulması esastır. Bireysel başvuru
yoluna, iddia edilen hak ihlallerinin bu olağan denetim mekanizması
çerçevesinde giderilememesi durumunda başvurulabilir. Bireysel başvurunun
ikincil niteliğinin bir sonucu olarak olağan kanun yollarında ve genel
mahkemeler önünde dile getirilmeyen iddialar Anayasa Mahkemesi önünde şikâyet
konusu edilemeyeceği gibi genel mahkemelere sunulmayan yeni bilgi ve belgeler
de Anayasa Mahkemesine sunulamaz (Bayram Gök,
26/3/2013, B. No: 2012/946, §§ 16-20).
38. Ancak belirtilen hükümlerde yer verilen olağan başvuru
yolları ibaresinin, başvurucunun şikâyetleri açısından makul bir başarı şansı
sunabilecek ve bir çözüm sağlayabilecek nitelikte, kullanılabilir ve etkili
başvuru yolları olarak anlaşılması gerekmektedir. Ayrıca başvuru yollarını
tüketme kuralı ne kesin ne şeklî olarak uygulanabilir bir kural olup bu kurala
uyulmasının denetlenmesinde münferit başvurunun koşullarının dikkate alınması
esastır. Bu anlamda yalnızca hukuk sisteminde birtakım başvuru yollarının
varlığının değil aynı zamanda bunların uygulama şartları ile başvurucunun
kişisel koşullarının gerçekçi bir biçimde ele alınması gerekmektedir. Bu
nedenle başvurucunun, kendisinden başvuru yollarının tüketilmesi noktasında
beklenebilecek her şeyi yerine getirip getirmediğinin başvurunun özellikleri dikkate
alınarak incelenmesi gerekir (S.S.A.,
B. No: 2013/2355, 7/11/2013, § 28; Işıl Yaykır, B. No: 2013/2284, 15/4/2014, § 42).
39. Başvuru yollarının etkisiz olduğunun saptanması durumunda
söz konusu edilen başvuru yolunun etkili ve erişilebilir olma koşullarını
karşılamadığı gerekçesiyle tüketilme zorunluluğu aranmamaktadır. Ancak başvuru
yollarının tüketilmesi koşuluna yönelik istisnaların her başvurunun somut
özellikleri dikkate alınarak değerlendirileceği de açıktır (Sedat Vural, B. No: 2014/5559, 25/4/2014,
§ 22).
40. Başvuru konusu olayda başvurucu hakkında "toplu hâlde
silah kaçakçılığı" suçundan yürütülen soruşturma sırasında 19/11/2006
tarihinde Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen arama kararı
doğrultusunda başvurucunun aracında bulunan 1 adet kalaşnikof
marka tüfek ile başvurucunun üst aramasında tespit edilen 1 adet tabanca ve
şarjörü ile 8 adet mermiye el konulmuş ve bu karar Sulh Ceza Hâkimi tarafından
onanarak söz konusu silahlar adli emanete alınmıştır. Cumhuriyet
Başsavcılığının 7/6/2007 tarihli iddianamesi ile başvurucunun "6136 sayılı
Kanun"a muhalefet" suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası
açılmış, Bitlis Ağır Ceza Mahkemesinde görülen yargılama neticesinde 27/6/2012
tarihli Yargıtay bozma ilamına uyularak verilen 24/12/2013 tarihli karar ile
başvurucunun "vahim nitelikte silahı bulundurmak ve taşımak" suçundan
6136 sayılı Kanun"un 12. maddesinin lehine bulunan 5728 sayılı Kanun ile değiştirilmeden
önceki ikinci fıkrası uyarınca 5 yıl hapis ve 675 TL adli para cezası ile
cezalandırılmasına karar vermiştir. Mahkeme ayrıca, adli emanetin 2006/218
sırasında kayıtlı bulunan 1 adet kalaşnikof marka
tüfek ile bu tüfeğe ait şarjörün 5237 sayılı Kanun"un 54. maddesinin (4)
numaralı fıkrası uyarınca müsaderesine ve aynı emanet sırasında kayıtlı 1 adet
9063 seri numaralı tabanca, bu tabancaya ait şarjör ve 8 adet merminin ise
başvurucunun şahsi malı olduğu gerekçesiyle karar kesinleştiğinde başvurucuya
iadesine karar vermiştir. Başvurucunun temyizi üzerine Yargıtay 8. Ceza
Dairesinin 9/6/2015 tarihli ilamıyla, anılan hükümde gösterilen uygulama
maddesinin ve adli para cezasının miktarı yönünden düzeltme yapılarak hükmün
onanmasına karar verilmiştir.
41. Her ne kadar başvurucunun kişisel malı olan tabanca ve
şarjörü ile mermilerinin iade edilmesi talebi Bitlis Ağır Ceza Mahkemesince
30/4/2014 tarihinde başvurucunun hükümözlü olarak
ceza infaz kurumunda bulunuyor olması gerekçe gösterilerek reddedilmiş ise de,
bu eşyaların iade edilmesine ilişkin hüküm kesinleştikten sonra söz konusu
eşyalar başvurucu adına vasisine 22/1/2016 tarihinde teslim edilmiştir.
42. Başvurucu esas itibarıyla, kişisel malı olan tabanca, şarjör
ve mermileri hakkında herhangi bir suçla ilgisi olmamasına rağmen el koyma
koruma tedbirinin uygulanmasının hukuka aykırı olduğunu ve bu eşyaların
yargılama sırasında kendisine iade de edilmediğini belirterek uygulanan bu
tedbir nedeniyle zarara uğradığını iddia etmektedir. Bu durumda başvurucunun, iddia
edilen ihlalin tespitini ve tazminat ödenmesini sağlayabilecek bir hukuk yolu
mevcut ise bu yolu tüketmesi zorunludur. Bu çerçevede 5271 sayılı Kanun’un 141.
ve 142. maddelerinde öngörülen tazminat yolunun başvurucunun şikâyetleri
açısından tüketilmesi gereken bir yol olup olmadığının incelenmesi gerekir.
43. 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
(j) bendinde, eşyasına veya diğer mal varlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı
hâlde el konulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası
veya diğer mal varlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri
verilmeyen kişiler için tazminat talebinde bulunabilme imkânı tanınmaktadır.
44. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarında da
değinildiği üzere temel hak ve özgürlüklerin korunması amacıyla öngörülen
mekanizmaların sadece teoride mevcut olması yeterli olmayıp bu mekanizmaların
özellikle pratikte de ulaşılabilir ve etkin olması gerekmektedir (Tanrıkulu/Türkiye, B. No: 23763/94,
8/7/1999, § 76).
45. Koruma tedbirlerinden olan el koymanın hukuka aykırılığı
iddiasıyla tazminat istemine ilişkin olarak 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesi
kapsamında çok sayıda Yargıtay içtihadı mevcut olup bu içtihatlardan biri olan
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 4/7/2013 tarihli ve E.2013/8830, K.2013/18335
sayılı ilamı şöyledir:
"Davacının davasının dayanağını teşkil
eden...Cumhuriyet Başsavcılığının... soruşturma sayılı ek kovuşturmaya yer
olmadığına dair karar ile neticelendirilen hazırlık soruşturması sırasında davacıya
ait araca ve araçta bulunan çayasuç konusu olduğu
iddiasıyla31/12/2007tarihinde el konulduğu, bilahare 1/2/2008 tarihinde aracın
davacıya iade edildiği ve davacı hakkında 10/4/2008 tarihinde ek kovuşturmaya
yer olmadığına dair karar verildiği, aracın üzerinde bulunan çaylarla ilgili
soruşturmanın sürdürülerek çayın sahipleri olan ... ve ...hakkında müsadere
talebiyle ... Asliye Ceza Mahkemesine ceza davasının açıldığı, davacının el
konulan aracıyla suç konusu olduğu iddia edilen çaylar arasındaki hukuki bağın
bu suretle ilişkilendirilemediği, davacının haksız yere el konulan aracıyla
ilgili tazminat davası açabileceği ve CMK"nın 141/1-j
maddesindeki tazminatın yasal şartların oluştuğu kabul edildiğinden tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir."
46. Yine Yargıtayın anılan Dairesinin
26/6/2012 tarihli ve E.2012/13437, K.2012/15996 sayılı ilamı da şöyledir:
"Davacının davasının dayanağını teşkil
eden... Cumhuriyet Başsavcılığının .... karar sayılı hazırlık soruşturmasına
28/10/2006 tarihinde başlanmış olup, davacının kara avcılığı yaptığı anlaşılmış
ise de eylemin suç olmadığı, idari para cezasının gerektirdiği gerekçesi ile
kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile birlikte davacının suçta kullanıldığı
iddiasıyla el konulan av tüfeğinin müsaderesi için Sulh Ceza Mahkemesinden
müsaderesinin talep edildiği, talep üzerine anılan mahkemenin 5/5/2008 tarihli
ve 2006/93 müteferrik sayılı kararı ile görevsizlik kararı üzerine yetkili
idareye av tüfeğinin işlem yapılmak üzere gönderildiği ve 8/2/2008 tarihli
idari yaptırım kararının ... Sulh Ceza Mahkemesinin 1/7/2008 tarihli ve
2008/105 değişik iş sayılı ilamı ile idari para cezasının iptaline karar
verildiğinin anlaşılması karşısında, CMK"nın 141/1-j
maddesindeki el konulan eşyanın zamanında geri verilmemesi nedeniyle maddi tazminatın
yasal şartların oluştuğu ..."
47. Görüldüğü üzere 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinde
düzenlenen yol, bir yandan başvurucunun maruz kaldığı el koyma işleminin hukuka
aykırılığının tespiti, diğer yandan da uğradığı zararın tazmini imkânını sağlamaktadır.
Bu nedenle 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesi ile öngörülen hukuk yolu
başvurucunun şikâyetleri açısından erişilebilir ve elverişli bir çözüm olanağı
ve makul ölçüde bir başarı imkânı sunmaktadır (Mehmet
Ali Aslan, B. No: 2013/2429, 30/3/2016, § 28).
48. Somut olayda ceza soruşturması sırasında el konulan
başvurucunun tabancası, şarjörü ve mermileri başvurucuya iade edilmiş olup
başvurucu ayrıca el koyma tedbirinin koşulları oluşmadığı hâlde uygulanması ve
bu eşyaların zamanında iade edilmemesi nedenlerine dayalı olarak 5271 sayılı
Kanun’un 141. maddesine dayanarak tazminat talebinde bulunma imkânına sahiptir.
Etkin ve erişilebilir bir çözüm imkânı sunan hukuk yoluna başvurmaksızın
yapılan bireysel başvuruların incelenmesi, bireysel başvuru yolunun ikincilliği
ilkesi gereği mümkün değildir.
49. Sonuç olarak silah kaçakçılığı suçundan yürütülen bir ceza
soruşturması sırasında başvurucunun bu suç ile ilgili olmadığını belirttiği
tabancası ve şarjörü ile mermilerine de el konulduğu, başvurucu hakkında açılan
kamu davasında yapılan yargılama neticesinde bu eşyaların başvurucuya iade
edildiği, başvurucunun söz konusu eşyalar hakkında verilen el koyma tedbirinin
koşulları oluşmadığı hâlde uygulandığı ve bu eşyaların zamanında kendisine iade
edilmediği şikâyetlerine ilişkin olarak ise zararlarının tazmini bakımından
etkin bir yol olan 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesine dayanarak tazminat
talebinde bulunma imkânının bulunduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla mülkiyet
hakkının ihlaline neden olduğu ileri sürülen söz konusu iddiaya ilişkin olarak
başvuru yolları usulünce tüketilmemiştir.
50. Açıklanan nedenlerle başvurunun, diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca, tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 17/11/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.