Abaküs Yazılım
Birinci Bölüm
Esas No: 2014/14887
Karar No: 2014/14887
Karar Tarihi: 17/11/2016

        Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

YILDIRAY SOYSAL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/14887)

 

Karar Tarihi: 17/11/2016

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Özgür DUMAN

Başvurucu

:

Yıldıray SOYSAL

 

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

 

1. Başvuru, ceza soruşturması sırasında el konulan tabancanın kovuşturma sonunda iadesine karar verildiği hâlde iade edilmeyip iadesine ilişkin talebin de başvurucunun hükümlü olduğu ve tahliye olması hâlinde değerlendirilebileceği gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 23/5/2014 tarihinde Van Cumhuriyet Başsavcılığı vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 30/12/2014 tarihinde, başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.

4. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 30/12/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

1. Başvuru Tarihine Kadar Yaşanan Gelişmeler

6. Başvurucu Batman İl Jandarma Komutanlığında astsubay olarak görev yapmakta olup 19/11/2006 tarihinde C.A. ve M.Y. ile birlikte kendisinin sevk ve idaresindeki 72 AT 374 plaka sayılı minibüs ile Bitlis ili istikametinden Diyarbakır ili istikametine doğru seyir hâlinde iken Bitlis ili Arıcılık mevkiinde polis noktasına geldikleri sırada araç polis memurlarınca durdurulmuştur. Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığınca 2007/690 Soruşturma sayılı dosyada verilen arama kararı doğrultusunda yapılan arama neticesinde; araç içerisinde 11 kg 792 gr daralı ağırlığı olan 26 adet paket içerisinde esrar maddesi, 1 adet Kaleşnikof marka silah ile bu silaha ait iğneli mekanizma, 9 karton gümrük kaçağı sigaranın bulunduğu tespit edilmiş ayrıca başvurucunun üst aramasında 1 adet 9 mm çapında 9063 seri numaralı tabanca ile bu tabancaya ait şarjör ve 8 adet mermi ile yine başvurucunun üst aramasında ve el çantasında ele geçirilen tutanakta belirtilen çeşitli eşyaların bulunduğu tespit edilerek bu eşyalara el konulmuş, el koyma kararı aynı tarihte Bitlis Sulh Ceza Mahkemesi tarafından onaylanmıştır.

7. El konulan eşyalardan 1 adet kaleşnikof tüfek ve şarjörü, 1 adet 9 mm çapındaki tabanca ve şarjörü ile 8 adet mermi 21/11/2006 tarihinde suç eşyası emanet defterinin 2006/218 sırasına kaydedilerek adli emanete alınmıştır.

8. Başvurucu 19/11/2006 tarihinde gözaltına alınmış olup Bitlis Sulh Ceza Mahkemesinin 19/11/2006 tarihli ve 2006/8 Sorgu sayılı kararı ile başvurucunun "Uyuşturucu Madde Bulundurma ve Nakletme" ile "Silah Kaçakçılığı" suçlarından tutuklanmasına karar verilmiştir.

9. Yapılan soruşturma kapsamında Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığınca 25/4/2007 tarihli ve 2007/10 sayılı fezleke düzenlenerek dosya, 17/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun mülga 250. maddesi ile görevli Van Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.

10. Dosyanın gönderildiği Van Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/718 soruşturma sayılı dosyasında verilen 3/5/2007 tarihli ve 2007/704 sayılı kararı ile "toplu şekilde silah kaçakçılığı suçu" kapsamında yürütülen soruşturma yönünden görevsizlik kararı verilerek dosya Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığına iade edilmiştir.

11. Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/694 Soruşturma sayılı dosyasında düzenlenen 7/6/2007 tarihli ve 2007/51 sayılı iddianame ile başvurucunun da aralarında olduğu sanıkların "toplu hâlde silah ticareti" suçundan 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun"un 12. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları ile aynı Kanun"un 23/1/2008 tarihli ve 5728 sayılı Kanun"un 157. maddesi ile değiştirilmeden önceki 14. maddesinin son fıkrası uyarınca cezalandırılması talep edilmiştir.

12. Bitlis Ağır Ceza Mahkemesince iddianame kabul edilerek görülen kamu davasında verilen 27/5/2008 tarihli ve E.2007/129, K.2008/114 sayılı karar ile başvurucunun "Ticari Amaçla 1 Adet Silah Bulundurma" suçundan 6136 sayılı Kanun"un 12. maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları ile 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 62. maddesi uyarınca 10 yıl hapis ve 562 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve adli emanetin 2006/218 sırasında kayıtlı 1 adet kaleşnikof tüfek ve şarjörün müsadere edilmesine, aynı emanet sırasında kayıtlı 1 adet 9063 seri nolu tabanca, 1 adet şarjör ve 8 adet MKE yapımı merminin ise başvurucunun şahsi malı olduğu gerekçesiyle karar kesinleştiğinde başvurucuya iade edilmesine karar verilmiştir.

13. Karar başvurucu tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 24/2/2009 tarihli ve E.2008/15426, K.2009/2619 sayılı ilamıyla sanıkların sorgularının yapıldığı duruşma tutanağının bazı sayfalarında kâtip imzasının bulunmaması ve sanıkların hakları hatırlatılmadan sorgularının yapılması gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

14. Bozma ilamına uyan Mahkeme, 22/10/2009 tarihli ve E.2009/108, K.2009/236 sayılı kararı ile başvurucu hakkında bozma öncesi verilen mahkûmiyet hükmü ile müsadere ve iadeye ilişkin hükmü tekrar ederek başvurucunun hükmen serbest bırakılmasına karar vermiştir.

15. Başvurucunun temyiz ettiği karar, Dairenin 27/6/2012 tarihli ve E.2010/7379, K.2012/22017 sayılı ilamıyla bozulmuştur.

16. Bozma ilamı üzerine yapılan yargılama neticesinde Mahkeme 24/12/2013 tarihli ve E.2012/431, K.2013/381 sayılı kararı ile başvurucunun "vahim nitelikte silahı bulundurmak ve taşımak" suçundan 6136 sayılı Kanun"un 12. maddesinin lehine bulunan 5728 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önceki ikinci fıkrası uyarınca 5 yıl hapis ve 675 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Mahkeme aynı karar ile ayrıca, adli emanetin 2006/218 sırasında kayıtlı bulunan 1 adet kalaşnikof marka tüfek ile bu tüfeğe ait şarjörün 5237 sayılı Kanun"un 54. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca müsaderesine ve aynı emanet sırasında kayıtlı 1 adet 9063 seri numaralı tabanca, bu tabancaya ait şarjör ve 8 adet merminin ise başvurucunun şahsi malı olduğu gerekçesiyle karar kesinleştiğinde başvurucuya iadesine karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:

"Sanıklar M., Yıldıray ve C."nin silahtan haberdar oldukları, köye gittiklerinde M., Yıldıray ve C.’nin silah istemeleri üzerine, Z. ve A. isimli kişilerinin silahı temin ettikleri, parasının Yıldıray tarafından A. ve Z. isimli kişilere verildiği, yine bu hususun banka makbuzları ile anlaşıldığı, özellikle yakalama anında görevli zabıt mümzilerinin beyanı da dikkate alındığında, sanık Yıldıray’ın asker olmasından dolayı bu sıfatını kullanarak araçta bir şey olmadığını söyleyip, asker olmasının verdiği güven ile aramaya "araçta bir şey yok" diyerek engel olmaya çalıştığı, araçta bulunan diğer şahısların silahtan haberdar oldukları için tedirgin oldukları, sanıkların silahı uyuşturucu ile birlikte araca gizledikleri, yine muhtemel yakalanma durumunda silahın çalışamaz olduğu konusunda rapor aldırma düşüncesi ile parçalara ayrıldığı, iğne kısmının ise sanık Yıldıray’ın paltosunun cebinde bulunduğu, diğer aksamının ise aracın ön gözüne saklandığı dikkate alındığında, aracın içerisinde bulunan sanıklar Yıldıray Soysal, C.A. ve M.Y.’nin suça konu kaleşnikof marka tüfeği Yüksekova ilçesinde temin ettikleri ve yanlarında bulundurdukları sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Toplanan ve tartışılan deliller dairesinde sanıklar M.Y., Yıldıray Soysal ve C.A. hakkında yapılan değerlendirmede;

Sanıkların hep birlikte Batman"dan aynı araçla yola çıkarak Yüksekova"ya kadar birlikte seyahat etmeleri, araç içinde kaleşnikof marka silah alınacağı konusunda sanıklar Yıldıray ve M. arasında konuşmalar yapıldığına yönelik sanık C."nin Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu 26/2/2007 tarihli ifadesindeki beyanı, bilahare sanık M."nin suça konu silahı satın aldığına dair ikrarı ile sanık C."nin beyanı, tanık olarak dinlenen S.A."nın Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu ifadesinde kendisinden uyuşturucu almaya gelen şahıslar olarak 3 sanığı da teşhis ettikten sonra sanıklardan Yıldıray"ın elinde kaleşnikof marka bir silah bulunduğunu belirtmesi, yakalama tutanağına ve tanık olarak dinlenen tutanak düzenleyicileri Ş.T. ve O.L."nin duruşmadaki beyanlarına göre suça konu silahın iğne tertibatının sanık Yıldıray"ın montunun cebinde bulunması ve bu sanığın askeri personel kimliğini göstererek aramayı engellemeye çalışması, sanık C."nin suça konu silah ıuyuşturucu ile birlikte kendisinin araca zulaladığı, ancak şarjör sığmayınca çıkarıp başka yere sakladığına yönelik duruşmadaki ikrarı, yine sanık C."ninBitlis Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu 26/2/2007 tarihli ifadesinde silahın alınmasının bilgisi dahilinde olduğunu beyan etmesi, aynı sanığın Van 4. Ağır Ceza Mahkemesinde uyuşturucu suçundan savunması alınırken silahı uyuşturucu ile birlikte araca zulalarken diğer sanıklar Yıldıray ve M."nin de orada olduğunu beyan etmesi karşısında, uyuşturucu ticareti yapan sanıkların kendilerini korumak için silaha da ihtiyaç duyabilecekleri gözetildiğinde, silah ticareti suçundan mahkumiyetlerine yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmayan sanıkların fikir ve eylem birliği içinde ruhsatsız ve vahim nitelikteki silahı satın alma, taşıma ve bulundurma suçunu işlemeleri sebebiyle 6136 sayılı Yasanın 13/2. maddesi uyarınca cezalandırılmaları gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır."

17. Başvurucu 5/5/2014 tarihinde Bitlis Ağır Ceza Mahkemesine başvuruda bulunarak ceza soruşturması sırasında el konulan tabancası, şarjörü ve mermilerinin tarafına iade edilmesini talep etmiştir. Bitlis Ağır Ceza Mahkemesinin 30/4/2014 tarihli ve 2012/431 E. sayılı yazısı ile; "hükümözlü Yıldıray Soysal"ın hükümlü olması nedeniyle adli emanetteki silahın cezaevine gönderilmesinin mümkün olmaması, hükümlünün tahliye olması halinde talebin değerlendirilebileceği ..." gerekçeleriyle başvurucunun talebi reddedilmiştir.

18. Bu karar başvurucuya 9/5/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.

19. Başvurucu 23/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

2. Başvuru Tarihinden Sonra Yaşanan Gelişmeler

20. Başvurucu mahkûmiyetine ilişkin nihai hükmü de temyiz etmiş, Dairenin 9/6/2015 tarihli ve E.2015/2890, K.2015/18625 sayılı ilamıyla hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:

"...sanık Yıldıray Soysal"ın, suçun oluşmadığına, eksik incelemeye, lehe hükümlerin uygulanmadığına yönelik yerinde görülmeyen sair itirazların reddine, ancak;

1- Sanık Yıldıray Soysal hakkında vahim nitelikte silah bulundurmak ve taşımak suçundan hüküm kurulurken, hüküm fıkrasında uygulama maddesinin 6136 sayılı Yasanın 13/2. madde ve fıkrası yerine, aynı yasanın 12/2. madde ve fıkrası biçimde yanlış gösterilmesi,

2- Sanık Yıldıray Soysal hakkında vahim nitelikte silah bulundurmak ve taşımak suçundan, 5 yıl hapis cezası yanında 450 TL adli para cezasına hükmolunduğu halde, netice cezanın belirtildiği bölümünde adli para cezasının 450 TL yerine, 675 TL biçimde yanlış gösterilmesi,

...

Yasaya aykırı ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, sanık Yıldıray Soysal hakkında kurulan hükümde, hüküm fıkrasında yer alan “6136 sayılı Yasanın 12/2. maddesi” ibaresi çıkarılarak, yerine “6136 sayılı Yasanın 13/2. maddesi” ibaresinin ilavesi ile hükümde netice cezanın belirtildiği bölümde “675TL” ibaresinin çıkartılarak, yerine “450TL” ibaresinin ilavesi ... suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükümlerin (DÜZELTİLEREK ONANMASINA)"

21. Başvurucu vasisinin 7/9/2015 tarihli talebi üzerine Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığı Adli Emanet Memurluğunca düzenlenen 22/1/2016 tarihli "Teslim - Tesellüm Tutanağı" başlıklı belgede, suç eşyası defterinin 2006/218 sırasında kayıtlı 1 adet 9063 seri numaralı tabanca ve şarjörü ile 8 adet merminin, başvurucunun aynı zamanda vekili de olan vasisi Av. Mine Gül Küle"ye teslim edildiği belirtilmiştir.

B. İlgili Hukuk

22. 6136 sayılı Kanun’un suç tarihi itibarıyla yürürlükte olan 13. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:

"Ateşli silahın, bu Kanunun 12 nci maddesinin 4 üncü fıkrasında sayılanlardan olması ya da silah veya mermilerin sayı veya nitelik bakımından vahim olması halinde beş yıldan sekiz yıla kadar hapis ve yirmibeşbin liradan az olmamak üzere ağır para cezası hükmolunur."

23. 6136 sayılı Kanun’un 23/1/2008 tarihli ve 5728 sayılı Kanun"un 156. maddesi ile değişik 13. Maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:

“Ateşli silahın, bu Kanunun 12 nci maddesinin dördüncü fıkrasında sayılanlardan olması ya da silâh veya mermilerin sayı veya nitelik bakımından vahim olması halinde beş yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beşyüz günden beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.”

24. 5237 sayılı Kanun’un "Eşya müsaderesi" kenar başlıklı 54. maddesi şöyledir:

“(1) İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir.

 ...

(4) Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşya, müsadere edilir.

...”

25. 5271 sayılı Kanun"un "Eşya veya kazancın muhafaza altına alınması ve bunlara el konulması" kenar başlıklı123. maddesi şöyledir:

"(1) İspat aracı olarak yararlı görülen ya da eşya veya kazanç müsaderesinin konusunu oluşturan malvarlığı değerleri, muhafaza altına alınır.

(2) Yanında bulunduran kişinin rızasıyla teslim etmediği bu tür eşyaya el konulabilir."

26. 5271 sayılı Kanun"un "El koyma kararını verme yetkisi" kenar başlıklı 127. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Hâkim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hâllerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri, el koyma işlemini gerçekleştirebilir."

27. 5271 sayılı Kanun"un "Taşınmazlara, hak ve alacaklara el koyma" kenar başlıklı 128. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Soruşturma veya kovuşturma konusu suçun işlendiğine ve bu suçlardan elde edildiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebebi bulunan hallerde, şüpheli veya sanığa ait;

a) Taşınmazlara,

b) Kara, deniz veya hava ulaşım araçlarına,

c) Banka veya diğer malî kurumlardaki her türlü hesaba,

d) Gerçek veya tüzel kişiler nezdindeki her türlü hak ve alacaklara,

e) Kıymetli evraka,

f) Ortağı bulunduğu şirketteki ortaklık paylarına,

g) Kiralık kasa mevcutlarına,

h) Diğer malvarlığı değerlerine,

el konulabilir. Somut olarak belirlenen Bu taşınmaz, hak, alacak ve diğer malvarlığı değerlerinin şüpheli veya sanıktan başka bir kişinin zilyetliğinde bulunması halinde dahi, el koyma işlemi yapılabilir. ..."

28. 5271 sayılı Kanun"un "Tazminat istemi" kenar başlıklı 141. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;

...

j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde el konulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,

...

Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler."

29. 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinin 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun"un 70. maddesi ile eklenen (3) numaralı fıkrası şöyledir:

"Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir."

30. 5271 sayılı Kanun"un "Tazminat isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir."

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

31. Mahkemenin 17/11/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

32. Başvurucu, hakkında açılan kamu davasında yapılan yargılama neticesinde aracında 1 adet kalaşnikof marka tüfek bulundurma ve taşıma eylemi yönünden "vahim nitelikte silahı bulundurmak ve taşımak" suçundan mahkûmiyetine hükmedildiğini ancak bu suç ve dava konusu olay ile bir ilgisi olmadığı hâlde ceza soruşturması sırasında yapılan üst aramasında şahsi tabancası, şarjörü ve 8 adet mermisine el konulduğunu, mahkûmiyetine ilişkin kararda bu eşyaların karar kesinleştiğinde tarafına iade edilmesine karar verildiğini, buna rağmen ve talep de ettiği hâlde söz konusu eşyaların kendisine iade edilmediğini, bu nedenle 7,5 yıldan fazla bir süredir hukuka aykırı olarak ve bir yasal dayanağı da olmaksızın şahsi tabancası ile bu tabancaya ait şarjör ve mermilerinin kendisine iade edilmediğini belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; el koyma kararının kaldırılarak söz konusu eşyaların kendisine iade edilmesi ve bu eşyalarına el konulması nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararlarının tazmin edilmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

33. Başvurucu, kişisel malı olan tabancası ile bu tabancaya ait şarjör ve mermilerine herhangi bir suça konu olmayıp koşulları da mevcut olmadığı hâlde bir ceza soruşturması sırasında el konulması ve bu eşyaların zamanında kendisine iade edilmemesi nedeniyle maddi ve manevi olarak zarara uğradığını belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğinden yakınmaktadır.

34. Başvurucu ceza soruşturması sırasında el konulan tabancası, şarjör ve mermilerinin kendisine iade edilmediğinden yakınmakta ise de bu eşyaların kararın kesinleştiğinde başvurucuya iade edilmesi hakkındaki Bitlis Ağır Ceza Mahkemesinin 24/12/2013 tarihli kararı - bireysel başvuru tarihinden sonra - Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 9/6/2015 tarihli ilamıyla onanarak kesinleşmiş olup başvurucunun vasisinin 7/9/2015 tarihli talebi üzerine söz konusu eşyalar başvurucu adına vasisine 22/1/2016 tarihinde teslim edilmiştir. Dolayısıyla başvurucunun el konulan söz konusu eşyalarının kendisine iade edilmediği yönündeki şikâyeti bakımından mağduriyetinin sona erdiği görülmektedir. Ancak başvurucu ayrıca, koşulları oluşmadığı hâlde el koyma tedbirinin uygulanması ve el konulan bu eşyaların kendisine zamanında teslim edilmemesi nedenleriyle maddi ve manevi olarak zarara uğradığını da ileri sürmektedir. Bu nedenle belirtilen söz konusu şikâyet yönünden başvurunun incelenmesi gerekmektedir.

35. Anayasa"nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

"... Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."

36. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."

37. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, ikincil nitelikte bir hukuk yoludur. Bu nedenle kanunlarda yer alan idari ve yargısal başvuru yollarının bireysel başvurudan önce tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemelerinde, olağan kanun yolları ile çözüme kavuşturulması esastır. Bireysel başvuru yoluna, iddia edilen hak ihlallerinin bu olağan denetim mekanizması çerçevesinde giderilememesi durumunda başvurulabilir. Bireysel başvurunun ikincil niteliğinin bir sonucu olarak olağan kanun yollarında ve genel mahkemeler önünde dile getirilmeyen iddialar Anayasa Mahkemesi önünde şikâyet konusu edilemeyeceği gibi genel mahkemelere sunulmayan yeni bilgi ve belgeler de Anayasa Mahkemesine sunulamaz (Bayram Gök, 26/3/2013, B. No: 2012/946, §§ 16-20).

38. Ancak belirtilen hükümlerde yer verilen olağan başvuru yolları ibaresinin, başvurucunun şikâyetleri açısından makul bir başarı şansı sunabilecek ve bir çözüm sağlayabilecek nitelikte, kullanılabilir ve etkili başvuru yolları olarak anlaşılması gerekmektedir. Ayrıca başvuru yollarını tüketme kuralı ne kesin ne şeklî olarak uygulanabilir bir kural olup bu kurala uyulmasının denetlenmesinde münferit başvurunun koşullarının dikkate alınması esastır. Bu anlamda yalnızca hukuk sisteminde birtakım başvuru yollarının varlığının değil aynı zamanda bunların uygulama şartları ile başvurucunun kişisel koşullarının gerçekçi bir biçimde ele alınması gerekmektedir. Bu nedenle başvurucunun, kendisinden başvuru yollarının tüketilmesi noktasında beklenebilecek her şeyi yerine getirip getirmediğinin başvurunun özellikleri dikkate alınarak incelenmesi gerekir (S.S.A., B. No: 2013/2355, 7/11/2013, § 28; Işıl Yaykır, B. No: 2013/2284, 15/4/2014, § 42).

39. Başvuru yollarının etkisiz olduğunun saptanması durumunda söz konusu edilen başvuru yolunun etkili ve erişilebilir olma koşullarını karşılamadığı gerekçesiyle tüketilme zorunluluğu aranmamaktadır. Ancak başvuru yollarının tüketilmesi koşuluna yönelik istisnaların her başvurunun somut özellikleri dikkate alınarak değerlendirileceği de açıktır (Sedat Vural, B. No: 2014/5559, 25/4/2014, § 22).

40. Başvuru konusu olayda başvurucu hakkında "toplu hâlde silah kaçakçılığı" suçundan yürütülen soruşturma sırasında 19/11/2006 tarihinde Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen arama kararı doğrultusunda başvurucunun aracında bulunan 1 adet kalaşnikof marka tüfek ile başvurucunun üst aramasında tespit edilen 1 adet tabanca ve şarjörü ile 8 adet mermiye el konulmuş ve bu karar Sulh Ceza Hâkimi tarafından onanarak söz konusu silahlar adli emanete alınmıştır. Cumhuriyet Başsavcılığının 7/6/2007 tarihli iddianamesi ile başvurucunun "6136 sayılı Kanun"a muhalefet" suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış, Bitlis Ağır Ceza Mahkemesinde görülen yargılama neticesinde 27/6/2012 tarihli Yargıtay bozma ilamına uyularak verilen 24/12/2013 tarihli karar ile başvurucunun "vahim nitelikte silahı bulundurmak ve taşımak" suçundan 6136 sayılı Kanun"un 12. maddesinin lehine bulunan 5728 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önceki ikinci fıkrası uyarınca 5 yıl hapis ve 675 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Mahkeme ayrıca, adli emanetin 2006/218 sırasında kayıtlı bulunan 1 adet kalaşnikof marka tüfek ile bu tüfeğe ait şarjörün 5237 sayılı Kanun"un 54. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca müsaderesine ve aynı emanet sırasında kayıtlı 1 adet 9063 seri numaralı tabanca, bu tabancaya ait şarjör ve 8 adet merminin ise başvurucunun şahsi malı olduğu gerekçesiyle karar kesinleştiğinde başvurucuya iadesine karar vermiştir. Başvurucunun temyizi üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 9/6/2015 tarihli ilamıyla, anılan hükümde gösterilen uygulama maddesinin ve adli para cezasının miktarı yönünden düzeltme yapılarak hükmün onanmasına karar verilmiştir.

41. Her ne kadar başvurucunun kişisel malı olan tabanca ve şarjörü ile mermilerinin iade edilmesi talebi Bitlis Ağır Ceza Mahkemesince 30/4/2014 tarihinde başvurucunun hükümözlü olarak ceza infaz kurumunda bulunuyor olması gerekçe gösterilerek reddedilmiş ise de, bu eşyaların iade edilmesine ilişkin hüküm kesinleştikten sonra söz konusu eşyalar başvurucu adına vasisine 22/1/2016 tarihinde teslim edilmiştir.

42. Başvurucu esas itibarıyla, kişisel malı olan tabanca, şarjör ve mermileri hakkında herhangi bir suçla ilgisi olmamasına rağmen el koyma koruma tedbirinin uygulanmasının hukuka aykırı olduğunu ve bu eşyaların yargılama sırasında kendisine iade de edilmediğini belirterek uygulanan bu tedbir nedeniyle zarara uğradığını iddia etmektedir. Bu durumda başvurucunun, iddia edilen ihlalin tespitini ve tazminat ödenmesini sağlayabilecek bir hukuk yolu mevcut ise bu yolu tüketmesi zorunludur. Bu çerçevede 5271 sayılı Kanun’un 141. ve 142. maddelerinde öngörülen tazminat yolunun başvurucunun şikâyetleri açısından tüketilmesi gereken bir yol olup olmadığının incelenmesi gerekir.

43. 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (j) bendinde, eşyasına veya diğer mal varlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı hâlde el konulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer mal varlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen kişiler için tazminat talebinde bulunabilme imkânı tanınmaktadır.

44. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarında da değinildiği üzere temel hak ve özgürlüklerin korunması amacıyla öngörülen mekanizmaların sadece teoride mevcut olması yeterli olmayıp bu mekanizmaların özellikle pratikte de ulaşılabilir ve etkin olması gerekmektedir (Tanrıkulu/Türkiye, B. No: 23763/94, 8/7/1999, § 76).

45. Koruma tedbirlerinden olan el koymanın hukuka aykırılığı iddiasıyla tazminat istemine ilişkin olarak 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesi kapsamında çok sayıda Yargıtay içtihadı mevcut olup bu içtihatlardan biri olan Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 4/7/2013 tarihli ve E.2013/8830, K.2013/18335 sayılı ilamı şöyledir:

"Davacının davasının dayanağını teşkil eden...Cumhuriyet Başsavcılığının... soruşturma sayılı ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile neticelendirilen hazırlık soruşturması sırasında davacıya ait araca ve araçta bulunan çayasuç konusu olduğu iddiasıyla31/12/2007tarihinde el konulduğu, bilahare 1/2/2008 tarihinde aracın davacıya iade edildiği ve davacı hakkında 10/4/2008 tarihinde ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, aracın üzerinde bulunan çaylarla ilgili soruşturmanın sürdürülerek çayın sahipleri olan ... ve ...hakkında müsadere talebiyle ... Asliye Ceza Mahkemesine ceza davasının açıldığı, davacının el konulan aracıyla suç konusu olduğu iddia edilen çaylar arasındaki hukuki bağın bu suretle ilişkilendirilemediği, davacının haksız yere el konulan aracıyla ilgili tazminat davası açabileceği ve CMK"nın 141/1-j maddesindeki tazminatın yasal şartların oluştuğu kabul edildiğinden tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir."

46. Yine Yargıtayın anılan Dairesinin 26/6/2012 tarihli ve E.2012/13437, K.2012/15996 sayılı ilamı da şöyledir:

"Davacının davasının dayanağını teşkil eden... Cumhuriyet Başsavcılığının .... karar sayılı hazırlık soruşturmasına 28/10/2006 tarihinde başlanmış olup, davacının kara avcılığı yaptığı anlaşılmış ise de eylemin suç olmadığı, idari para cezasının gerektirdiği gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile birlikte davacının suçta kullanıldığı iddiasıyla el konulan av tüfeğinin müsaderesi için Sulh Ceza Mahkemesinden müsaderesinin talep edildiği, talep üzerine anılan mahkemenin 5/5/2008 tarihli ve 2006/93 müteferrik sayılı kararı ile görevsizlik kararı üzerine yetkili idareye av tüfeğinin işlem yapılmak üzere gönderildiği ve 8/2/2008 tarihli idari yaptırım kararının ... Sulh Ceza Mahkemesinin 1/7/2008 tarihli ve 2008/105 değişik iş sayılı ilamı ile idari para cezasının iptaline karar verildiğinin anlaşılması karşısında, CMK"nın 141/1-j maddesindeki el konulan eşyanın zamanında geri verilmemesi nedeniyle maddi tazminatın yasal şartların oluştuğu ..."

47. Görüldüğü üzere 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinde düzenlenen yol, bir yandan başvurucunun maruz kaldığı el koyma işleminin hukuka aykırılığının tespiti, diğer yandan da uğradığı zararın tazmini imkânını sağlamaktadır. Bu nedenle 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesi ile öngörülen hukuk yolu başvurucunun şikâyetleri açısından erişilebilir ve elverişli bir çözüm olanağı ve makul ölçüde bir başarı imkânı sunmaktadır (Mehmet Ali Aslan, B. No: 2013/2429, 30/3/2016, § 28).

48. Somut olayda ceza soruşturması sırasında el konulan başvurucunun tabancası, şarjörü ve mermileri başvurucuya iade edilmiş olup başvurucu ayrıca el koyma tedbirinin koşulları oluşmadığı hâlde uygulanması ve bu eşyaların zamanında iade edilmemesi nedenlerine dayalı olarak 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesine dayanarak tazminat talebinde bulunma imkânına sahiptir. Etkin ve erişilebilir bir çözüm imkânı sunan hukuk yoluna başvurmaksızın yapılan bireysel başvuruların incelenmesi, bireysel başvuru yolunun ikincilliği ilkesi gereği mümkün değildir.

49. Sonuç olarak silah kaçakçılığı suçundan yürütülen bir ceza soruşturması sırasında başvurucunun bu suç ile ilgili olmadığını belirttiği tabancası ve şarjörü ile mermilerine de el konulduğu, başvurucu hakkında açılan kamu davasında yapılan yargılama neticesinde bu eşyaların başvurucuya iade edildiği, başvurucunun söz konusu eşyalar hakkında verilen el koyma tedbirinin koşulları oluşmadığı hâlde uygulandığı ve bu eşyaların zamanında kendisine iade edilmediği şikâyetlerine ilişkin olarak ise zararlarının tazmini bakımından etkin bir yol olan 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesine dayanarak tazminat talebinde bulunma imkânının bulunduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla mülkiyet hakkının ihlaline neden olduğu ileri sürülen söz konusu iddiaya ilişkin olarak başvuru yolları usulünce tüketilmemiştir.

50. Açıklanan nedenlerle başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca, tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 17/11/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi