Esas No: 2014/13796
Karar No: 2014/13796
Karar Tarihi: 17/11/2016
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
KADİR KIRGIL VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/13796) |
|
Karar Tarihi: 17/11/2016 |
R.G. Tarih ve Sayı: 6/12/2016-29910 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Nuri
NECİPOĞLU |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ |
Raportör |
: |
Fatma
KARAMAN ODABAŞI |
Başvurucular |
: |
1. Kadir
KIRGIL |
|
|
2. Durkadın KIRGIL |
|
|
3. Muhammet
SOYTÜRK |
Vekili |
: |
Av. Emre
DOĞAN |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, Vakıflar Genel Müdürlüğünce mülkiyeti Antalya Kepez
Belediye Başkanlığına (Belediye) devredilen taşınmazların Belediye Meclisi
kararıyla zilyetlik sahibi kişilere satılmasına karar verilmesine ve bu
kapsamda satış bedelinin ödenmesine rağmen Belediyece taşınmaz tapusunun
verilmemesi sebebiyle mülkiyet hakkının; aynıdurumda
olan başka kişilere tapu verilmesi sebebiyle eşitlik ilkesinin ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. 2014/13796 numaralı bireysel başvuru 4/8/2014 tarihinde
Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesi, 2014/13717 numaralı bireysel başvuru ise
15/8/2014 tarihlerinde Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla
yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi
neticesinde başvuruların Komisyonlara sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliklerinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm ve İkinci Bölüm Komisyonlarınca 31/3/2015 ve
21/5/2015tarihlerinde, başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin Bölümler
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanları tarafından muhtelif tarihlerde, başvuruların
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 22/3/2016 tarihli yazısında görüş
sunulmamıştır.
6. Anayasa Mahkemesi tarafından 2014/13717 başvuru numaralı
dosyanın konu yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2014/13796 başvuru numaralı
dosya ile birleştirilmesine, incelemenin 2014/13796 başvuru numaralı dosya
üzerinden yürütülmesine ve 2014/13717 numaralı bireysel başvuru dosyasının
kapatılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Belediye, Vakıflar Genel Müdürlüğüne gönderdiği 28/7/1994
tarihli yazı ile Vakıflar Genel Müdürlüğünün mülkiyetinde bulunan ancak
gecekondu işgali altında olan bir kısım taşınmazların Belediyeye devrini talep
etmiş; bu kapsamda Antalya ili Kepez ilçesi Habipler Mahallesi 26721 ada 1
sayılı imar parselinde kayıtlı (eski: 370 sayılı kadastro parseli) taşınmaz ile
yine Belediye sınırları içinde bulunan bir kısım taşınmaz Vakıflar Meclisinin
8/12/1995 tarihli ve 1264/1299 sayılı kararı ve Devlet Bakanlığının 13/12/1995
tarihli oluru ile Belediyeye devredilmiştir.
9. Belediye Meclisi nin 24/6/1996 tarihli ve 90 sayılı kararı ile
Belediye sınırları içinde bulunan Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait taşınmazların
Belediyeye devrinin 13/12/1995 tarihinde imzalanan protokol ile gerçekleştiği,
taşınmazlarda zilyet olan kişilere bedeli karşılığı 20/7/1966 tarihli ve 775
sayılı Gecekondu Kanunu ile 24/2/1984 tarihli ve 2981 sayılı İmar ve Gecekondu
Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar
Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun çerçevesinde hisse
tahsis yoluyla ortaklık verilmesi bakımından Belediye Başkanlığı ve Belediye
Encümenine yetki verilmesinin uygun olduğu belirtilmiştir.
10. Belediye Encümeni nin 9/3/2004 tarihli ve 209-218 sayılı
kararları ile Vakıflar Genel Müdürlüğünden devri gerçekleşen parseller
üzerinde, dosyası olan ve zeminde gecekonduları bulunan şahısların 1996 ile
1999 yılları arasında taksitler hâlinde arsa bedelini ödedikleri belirtilerek
2981 sayılı Kanun ile bu Kanun"da değişiklik yapan 22/5/1986 tarihli ve 3290
sayılı, 18/5/1987 tarihli ve 3366 sayılı Kanunlar gereği hak sahibi niteliği
taşıyan, isim ve soy isimleri belirtilen gecekondu sahiplerine gecekondularının
bulunduğu parsellerdeki hisselerin tahsis edilmesine karar verilmiştir.
Başvurucuların isim ve soy isimleri kararlarda belirtilen kişiler arasında
bulunmamaktadır.
11. Başvurucular; 26721 ada 1 sayılı imar parselinde kayıtlı
(eski: 370 sayılı kadastro parseli) taşınmazda zilyet olduklarını, Belediye
Meclisinin 24/6/1996 tarihli ve 90 sayılı kararına istinaden taşınmazın bir
bölümü için 1996 ile 1999 yılları arasında Belediyeye satış bedeli
ödediklerini, tapu kaydının verilmesi için Belediyeye başvurduklarını ancak
sonuç alamadıklarını, kendileri ile aynı durumda olan kişilere Belediye
Encümeninin 9/3/2004 tarihli kararlarına istinaden tapu verildiğini belirterek
26721 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 5.000 m2sine karşılık gelen hisselerinin
tapu kaydının iptali ile kendi adlarına tapuya kayıt ve tesciline, bunun mümkün
olmaması hâlinde ödenen bedelin denkleştirici adalet
ilkesi gereği tespit edilecek karşılığı olan bedelden şimdilik belli bir
kısmının yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle Belediye
aleyhine 22/4/2011 tarihinde ayrı ayrı dava açmışlardır.
12. a) Başvuruculardan Kadir Kırgıl ve
Durkadın Kırgıl tarafından
Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın yapılan yargılaması
sonucunda Mahkemenin 16/11/2012 tarihli ve E.2011/182, K.2012/572 sayılı kararı
ile bedel yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, davanın ıslah edilmiş
olması da dikkate alınarak 108.681,20 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek
yasal faiziyle birlikte başvuruculara ödenmesi yönünde hüküm kurulmuştur.
Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"... davacılar dava konusu 26721 ada 1
parselde kayıtlı taşınmazda ki davalının hissesinin 5000 m²"ye karşılık gelen
kısmının iptalini talep ve dava etmişler ise de tapu kaydı incelenmesinde dava
konusu taşınmazın yüz ölçümünün6470m² olduğunu davalının taşınmazda 592/647
oranında hissedar olduğu yine taşınmazda davalı dışında üç hissedarın malik
olduğu görülmekle davacıların tapu iptal tescil davasının reddine karar vermek
gerekmiş, davacıların tazminat davası yönünden yapılan yargılamada belediye
başkanlığından gelen yazı cevapları ve Emlak Müdürlüğü"nün Hukuk İşleri
Müdürlüğü"ne gönderdiği 16.05.2010 tarihli yazı cevabı dikkate alındığında
davacılardan gecekonduları bulunmamasına rağmen gecikme zammı ile birlikte arsa
bedeli olarak farklı tarihlerde toplam 5.512,00-TL alındığının beyan edilmesi
davacı tarafa da arsa tahsis edildiğine ilişkin davalı tarafça dosyaya herhangi
bir kayıt ve belge ibraz edilmemesi karşısında davacıların yatırdığı miktar
kadar davalı sebepsiz zenginleşmiştir. ... teknik bilirkişilerin 14.03.2012
tarihli raporlarında davacıların arsa bedeli olarak davalıya ödemiş olduğu
5.512,00-TL"nin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca
ulaşacağı miktarın 108.681,20-TL olacağının beyan edilmesi bu miktar üzerinden
davacıların davasını ıslah etmesi davacıların zararının karşılandığına ilişkin
davalı tarafça dosyaya herhangi bir kayıt ve belge ibraz edilmemesi karşısında
davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş (tir) ..."
b) Başvuruculardan Muhammet Soytürk tarafından Antalya 8. Asliye
Hukuk Mahkemesinde açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda ise Mahkemenin
7/6/2012 tarihli ve E.2011/170, K.2012/235 sayılı kararı ile bedel yönünden
davanın kabulüne karar verilmiş; davanın ıslah edilmiş olması da dikkate
alınarak 83.530,13 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle
birlikte başvurucuya ödenmesi yönünde hüküm kurulmuştur. Kararın gerekçesinin
ilgili kısmı şöyledir:
"... 370 sayılı kadastro parselinin imar
görmesiyle çeşitli parsellere ayrıldığı, davacının kullandığı yerin 26721 ada 1
parsel olduğu ve bu parselin de davacı dışında ve davalı dışında 3. kişiler
adına tapuda kayıtlı olduğu, Kepez Belediyesi meclis kararının verildiği 1996
tarihinde de 370 parselin tapuda kayıtlı bir parsel olduğu, söz konusu parselde
bulunan ve davacı tarafından kullanılan bölümün davacıya satışına ilişkin
davalı belediye ile davacı arasında yazılı bir sözleşmenin (tapuda yapılmış bir
sözleşme yada noter sözleşmesi) bulunmadığı bu durumda meclis kararına dayalı
olarak yapılan ödemelerin geçerli bir alım satım sözleşmesine dayalı yapılmış
bir ödeme olmadığı, davalı belediyenin meclis kararına rağmen davacıya 370
parselden hisse satmaması nedeniyle davacının satış bedeli olarak ödediği
parayı denkleştirici adalet ilkesine göre geri
isteyebileceği anlaşılmaktadır. Davacı belediye meclis kararı ile gecekondusu
bulunan kişilere gecekondusunun bulunduğu yer için 2981 sayılı yasa kapsamında
yer satmaya karar verdiği ancak davacının 370 parsel içerisinde gecekondusunun
bulunmadığı taşınmazı o tarihte tarla olarak kullandığı bu sebeple sonradan
2004 yılında alınan encümen kararı ile taşınmazın gecekondusu bulunan kişilere
satılmasına karar verildiğinden davacıya hisse verilemediği ancak davacının bu
arada kendisine hisse satılacağı düşüncesiyle davalı belediye tarafından
belirlenen taksitleri belediyeye ödediği, ödediği miktarın bilirkişi ...
raporuna göre, ...dava tarihindeki değerinin 83.530,13 TL olduğu görülmüştür.
...
Davacı dava dilekçesinde 18.000 TL nin davalıdan tahsilini istemiş ise de davanın devamı
sırasında davasını ıslah etmiş ve ıslah harcını da yatırdıktan sonra davanın
83.530,13 TL üzerinden kabulünü talep etmiştir. ... Toplam ödeme miktarı
4.500.000.000 TL dir. Yani yeni TL ile ödenen miktar
4.500 TL dir. Ödenen bu miktarlar konusunda taraflar
arasında çekişme bulunmamaktadır. Çekişme bu paranın ne şekilde iade edileceği
ve iade edilip edilmeyeceği konusundadır. ... 24/06/1996 tarihli 90 sayılı
belediye meclis kararı ve 05/09/2005 tarihli 291 sayılı yine Kepez Belediye
meclisi kararlarında belediyenin 2981 sayılı ve 775 sayılı yasalar
doğrultusunda gecekondu sahiplerine hisse tahsis etme kararı aldığı ve bu
tahsis kararı nedeniyle davacının bu paraları yatırdığı, yatırılan paraların
makbuzlarında davalı belediyenin arsa taksimi yada taksitle yapılan mal satışı
ibarelerini kullanarak parayı belediye kasasına aldığı bu durumda belediyenin
davacıya hisse satışı yapmak için parayı aldığı ...., davacının yatırdığı
parayı geri isteyebileceği, davacı her ne kadar kendisine tahsis yapılmayan
taşınmazın rayiç değerinin ödenmesini istemiş ise de, davalı belediye ile az
yukarıda belirtildiği gibi davacı arasında yapılmış geçerli bir alım satım
sözleşmesi bulunmamaktadır, yine geçerli bir satış vaadi sözleşmesi de yoktur.
Bu durumda davacı davalıya yaptığı ödemeleri dava tarihindeki denkleştirici adalet ilkesine göre ulaştığı değere göre
isteyebileceği, bilirkişi (nin) ... yaptığı
hesaplamaların döviz, altın, tüketici ve üretici fiyat endeksi, fiyat
artışları, banka mevduat faiz oranları üzerinden yapılmış olması sebebiyle
hüküm kurmaya elverişli olduğu bu sebeple davacının davasının kabulüne ve 4.500
TL nin dava tarihindeki ederi olan 83.530,13 TL nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine ve dava
tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar vermek gerekmiştir."
13. Temyiz üzerine Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen
hükmün Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 17/12/2013 tarihli ve E.2013/944,
K.2013/19310 sayılı ilamıyla; Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen
hükmün Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 24/3/2014 tarihli ve E.2013/16524,
K.2014/3959 sayılı ilamıyla onanmalarına karar verilmiştir.
14. Karar düzeltme istemleri ise Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin
3/6/2014 tarihli ve E.2014/6401, K.2014/11324 sayılı, Yargıtay 14. Hukuk
Dairesinin 30/6/2014 tarihli ve E.2014/8571, K.2014/8775 sayılı ilamlarıyla
reddedilmiştir.
15. Kararlar, başvuruculardan Kadir Kırgıl
ve Durkadın Kırgıl"a
4/7/2014 tarihinde Muhammet Soytürk"e 16/7/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
16. Başvuruculardan Kadir Kırgıl ve Durkadın Kırgıl 4/8/2014
tarihinde, diğer başvurucu Muhammet Soytürk ise 15/8/2014 tarihinde bireysel
başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
17. 775 sayılı Kanun"un 4. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"Gecekonduların ıslah, tasfiye ve önleme
bölgeleri içinde bulunan binalı ve binasız vakıf taşınmaz mallardan 3 üncü
maddenin ikinci fıkrası kapsamı dışında kalanları, bu kanunda belirtilen
amaçlarda kullanılmak üzere, aşağıdaki şartlarla ve genel hükümlere göre bedeli
ödenmek suretiyle ilgili belediyelerin mülkiyetine geçer:
a) Arazi ve arsaların bedeli; bulunduğu şehir,
kasaba ve bölgenin özellikleri, yapılmış ve yapılacak kamu hizmet ve
tesislerinin durumu vesair hususlar da gözönünde bulundurularak, ilgili belediye ve Vakıflar
İdaresi arasında anlaşma yolu ile tesbit edilir.
b) Bu arazi ve arsalar üzerinde Vakıflar
İdaresine ait herhangi bir yapı bulunduğu takdirde, bu yapının bedeli ayrıca
hesaba katılır.
c) Bedele ait anlaşmazlıklar mahalli asliye
hukuk mahkemelerince basit muhakeme usulü ile hallolunur.
Bu anlaşmazlıklar tapu tesciline engel olamaz."
18. 775 sayılı Kanun"un geçici 2. maddesi şöyledir:
"Bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce,
kendisine ait olmıyan ve bu kanun mucibince
belediyelerin mülkiyetine geçecek olan veya esasen belediyelere ait bulunan
arazi ve arsalar üzerinde, bağ, bahçe ve meyvalık
yetiştirmiş olanların bu tesis yerleri imar planına uymadığı takdirde, muhtesatının belediyece takdir edilecek bedelleri ödenerek,
ilgileri kesilir.
İlgililer takdir olunan bedele karşı 21 inci
maddede belirtildiği şekilde itirazda bulunabilirler."
19. 775 sayılı Kanun"un geçici 5. maddesinin ilgili bölümü
şöyledir:
"Gecekondu ıslah bölgelerinde bulunup
belediyelere ait olan veya bu kanun uyarınca belediyelerin mülkiyetine geçmesi
gereken arazi ve arsalar üzerinde, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
yapılıp 16 ve 17 nci maddelere göre tesbit edilmiş bulunan gecekonduların konut olarak
kullanılanlarından imar ve ıslah planları ve mevzuat icaplarına göre olduğu
gibi veya değiştirilerek korunması gerekenlere, 30 uncu madde gereğince
gecekondusunu tamir ve ıslah ettiği takdirde, yapılacak imar planlarına ve
hazırlanacak parselasyona uygun olarak, bedeli mukabilinde tapuları
verilir."
20. 2981 sayılı Kanun"un 9. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"a) Müstakilen
kendisine ait arsa üzerinde imar mevzuatına aykırı yapı yapılmış ise;
1. Yapı, korunacak durumda ise, müracaat
dilekçesine ekli tespit ve değerlendirme belgelerine göre gerekli harçlar
tahsil edilmek suretiyle hemen,
2. Yapı, ıslah edilerek korunacak durumda ise,
ıslah edildikten sonra hemen,
Yapı ruhsatı veya kullanma izni verilir.
...
b) Hazine, belediye, il özel idarelerine ait
veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya arazileri üzerine
yapılmış gecekondular (a) fıkrasındaki hükümlere tabi olup, arsa bedeli ilgili
kuruluşa peşin veya en geç 4 yıl içinde oniki eşit
taksitle, bu Kanun hükümlerince çıkarılacak Yönetmelikte belirtilen esaslara
göre ödenir....
(Ek : 18/5/1987 - 3366/3 md.)
775 sayılı Gecekondu Kanununa göre sağlanan ve bu Kanun uygulamasında
kullanılan arazilerin arsa bedelleri de, Kanun uyarınca kurulan ilgili fon
hesabına yatırılır. Tahakkuk ettirilmiş, ancak henüz tahsil edilmemiş olanlar
için de bu hüküm uyarınca işlem yapılır."
21. 2981 sayılı Kanun"un 10. maddesi ilgili bölümü şöyledir:
"a) Bu Kanun hükümlerine göre hazine,
belediye, il özel idaresine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği
arsa veya araziler üzerinde, gecekondu sahiplerince yapılmış yapılar, 12 nci madde hükümlerine göre tespit ettirildikten sonra,
kayıt maliki kamu kuruluşunca bu yer hak sahibine tahsis edilir ve bu tahsisin
yapıldığı tapu sicilinin beyanlar hanesinde gösterilerek ilgilisine "Tapu
Tahsis Belgesi" verilir.
Tapu tahsis belgesi, ıslah imar planı veya
kadastro planları yapıldıktan sonra hak sahiplerine verilecek tapuya esas
teşkil eder.
(Ek : 18/5/1987 - 3366/4 md.)
Ancak islah imar planı veya kadastro planları ile
belirlenen alanlarda tapu tahsis belgesi yerine hak sahiplerine doğrudan
tapuları verilebilir."
22. 2981 sayılı Kanun"un 13. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"Tapu tahsis belgesi verilen gecekondular
hakkında aşağıdaki uygulamalar yapılır.
...
b) (Değişik : 22/5/1986 - 3290/6 md.) Hazine, belediye, il özel idarelerine ait veya
Vakıflar Genel Müdürlüğünün idaresinde olan veya bu Kanun uyarınca
mülkiyetlerine geçen arsa veya araziler üzerinde, ıslah imar planları ile
meydana getirilen imar parselleri içinde hak sahiplerine, yapılarının işgal
ettiği arazi de dikkate alınarak ıslah imar planında getirilen ölçülere uygun
şekilde arsa veya hisse tahsis edilir. Gecekondusu muhafaza edilemeyen hak
sahiplerine aynı bölgede veya diğer gecekondu ıslah veya önleme bölgesinde
başka bir arsa veya hisse verilir. Tahsis edilen arsa veya hissenin bedeli 4/11/1983
tarih ve 2942 sayılı Kanun veya 6/6/1984 tarih ve 3016 sayılı Kanuna göre
tespit edilir."
23. 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun237.
maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"Taşınmaz satışının geçerli olabilmesi
için, sözleşmenin resmî şekilde düzenlenmesi şarttır.
Taşınmaz satışı vaadi, geri alım ve alım
sözleşmeleri, resmî şekilde düzenlenmedikçe geçerli olmaz."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
24. Mahkemenin 17/11/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
25. Başvurucular, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından mülkiyeti
Belediyeye devredilen taşınmaz üzerinde kendilerinin zilyet olduğu kısımları
satın almak amacıyla Belediyeye satış bedeli ödemiş olmalarına rağmen
Belediyece tapuların devredilmediğini, bu durum sebebiyle maddi zarara
uğradıklarını, kendileri ile aynı durumda olan bazı üçüncü kişilere tapular
devredilirken kendilerine tapu verilmediğini belirterek Anayasa"nın 10. ve 35.
maddelerinde tanımlanan eşitlik ilkesi ve mülkiyet hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüşler; taşınmazın tapusu devredilmeyen kısmının Belediye adına olan
tapu kaydının iptali ile kendileri adına tesciline karar verilmesi talebinde
bulunmuşlardır.
B. Değerlendirme
26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucular, mülkiyet hakkıyla bağlantılı
olarak eşitlik ilkesinin de ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Ancak
başvurucuların eşitlik ilkesiyle ilgili olarak kendilerine Anayasa’nın 10.
maddesinin ilk fıkrasında sayılan hangi nedene dayalı olarak ayrı muamele
yapıldığından bahsetmedikleri, hangi temele dayalı olarak ayrımcılığa maruz kaldıklarına
dair somut bir bilgi veya belge sunmadıkları görülmektedir.
27. Bu durumda başvurucuların şikâyetlerinin özünün mülkiyeti
Belediyeye ait bulunan taşınmazda zilyet olunan kısımların satın alınması için
satış bedeli ödenmiş olmasına rağmen ilgili kısımların tapularının
devredilmemiş olmasına ilişkin olduğu ve bahsedilen şikâyetin mülkiyet hakkına
yönelik bulunduğu anlaşıldığından şikâyet, mülkiyet hakkı kapsamında
değerlendirilmiş; eşitlik ilkesi yönünden ayrıca inceleme yapılmasına gerek
görülmemiştir.
28. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bir anayasal hak
ihlali iddiasının Anayasa Mahkemesinin konu bakımından yetkisi dâhilinde
olabilmesi için başvurucu tarafından dayanılan hakkın Anayasa"da güvence altına
alınmış temel hak ve özgürlüklerden olması ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
(Sözleşme) ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamında yer
alması, ayrıca başvurucunun ihlal iddiasına temel alınan hakkın kapsamına giren
korunmaya değer bir menfaatinin bulunması gerekir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 31).
29. Anayasa"nın 35. maddesi ile Sözleşme"ye
ek 1 No.lu Protokol"ün 1. maddesi kapsamında Anayasa ve Sözleşme"nin ortak
koruma alanında yer alan mülkiyet hakkı, kapsam itibarıyla 22/11/2001 tarihli
ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nda yer alan mülkiyet kavramı ile sınırlı
olmamakla birlikte taşınmaz mülkiyetinin Anayasa"nın 35. maddesindeki güvence
kapsamına girdiğine kuşku yoktur. Buna göre somut olayda Anayasa"nın 35.
maddesi kapsamındaki hakkının ihlal edildiğini ileri süren başvurucu, böyle bir
hakkın varlığını kanıtlamak zorundadır. Bu nedenle öncelikle başvurucunun,
Anayasa"nın 35. maddesi uyarınca korunmayı gerektiren mülkiyete ilişkin bir
menfaate sahip olup olmadığı noktasındaki hukuki durumunun değerlendirilmesi
gerekir (İhsan Vurucuoğlu,
B. No: 2013/539, 16/5/2013, §§ 30, 31).
30. Nitekim bireysel başvuru yoluyla mülkiyet hakkının ihlali
iddiasının ileri sürülebilmesi için mülkiyetin konusu "sahip olunan bir mülk"e ihlal sonucunu doğuracak bir müdahalenin
bulunması gerekmektedir (Selçuk Emiroğlu,
B. No: 2013/5660, 20/3/2014, § 26).
31. Öte yandan "sahip olunan şey" kavramı, Sözleşme ve
Anayasa"daki düzenlenmeler açısından özerk bir kavram olarak ele alınıp
değerlendirilmektedir. Dolayısıyla bu konudaki değerlendirmeler gerek Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve gerekse Anayasa Mahkemesi tarafından
mevzuattan bağımsız olarak değerlendirilmektedir (Selçuk Emiroğlu,§ 27).
32. Belli durumlarda bir "ekonomik değer" veya icrası
mümkün bir "alacağı" elde etmeye yönelik "meşru bir
beklenti", Anayasa ve Sözleşme"nin ortak koruma alanında yer alan mülkiyet
hakkının güvencesinden yararlanabilir. Meşru beklenti; makul bir şekilde ortaya
konmuş, icra edilebilir bir iddianın doğurduğu, ulusal mevzuatta belirli bir
kanun hükmüne veya başarılı olma şansının yüksek olduğunu gösteren yerleşik ve
istikrarlı bir yargı içtihadına dayanan, yeterli somutluğa sahip nitelikteki
bir beklentidir. Temelsiz bir hak kazanma beklentisi veya sadece ulusal hukukta
mülkiyet hakkı kapsamında savunulabilir bir iddianın varlığı meşru beklentinin
kabulü için yeterli değildir (Kemal Yeler ve Ali Arslan Çelebi, B. No:
2012/636, 15/4/2014, § 37).
33. Dolayısıyla Anayasa ve Sözleşme"nin ortak koruma kapsamında
olan meşru beklentiye dayalı mülkiyet hakkının tespiti mevcut hukuk sisteminde
iddia edilen mülkiyet iddiasının tanınmasına bağlı olup bu tanınma mevzuat
hükümleri ve yargı kararları ile yapılabilecektir (Üçgen Nakliyat Ticaret Ltd. Şti.,
B. No: 2013/845, 20/11/2014, § 37).
34. Somut olayda başvurucular, mülkiyeti Vakıflar Genel
Müdürlüğünden Belediyeye devredilen taşınmazın zilyetliklerinde bulundurdukları
kısmını satın almak için Belediyeye satış bedeli ödemiş olmalarına rağmen
taşınmazın ilgili kısımlarının kendi adlarına tapuya tescilinin sağlanmadığını
belirterek Mahkemelerden öncelikle ilgili kısımların mevcut tapu kayıtlarının
iptali ile kendi adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi yönünde
talepte bulunmuşlardır. Bu durumda kendi adlarına tapu iptali ve tescil
taleplerinin yerine getirilmemesi dolayısıyla mülkiyet haklarının ihlal
edildiğinden şikâyet eden başvurucuların öncelikle böyle bir haklarının var
olduğunu veya en azından meşru bir beklenti kapsamında mülkiyet haklarının
bulunduğunu kanıtlamaları gerekmektedir.
35. Daha önce Vakıflar Genel Müdürlüğünün mülkiyetinde bulunan
taşınmazın 13/12/1995 tarihinde imzalanan protokol kapsamında mülkiyetinin
Belediyeye devredildiği ve daha sonraki aşamalarda taşınmazın bir kısmının
başvurucular dışında üçüncü kişiler adına tapuda kayıt ve tescil edildiği
anlaşılmaktadır. Bu bakımdan uyuşmazlık konusu taşınmaz yönünden başvurucu
adına düzenlenen bir tapu kaydının bulunmadığı ve taşınmazın mülkiyetinin
kısmen Belediye ve üçüncü kişilere ait bulunduğu tartışmasızdır. Nitekim
başvurucular tarafından da uyuşmazlık konusu taşınmaza ilişkin olarak daha önce
kendileri lehine oluşmuş bir tapu kaydından bahsedilmemiştir.
36. Öte yandan başvurucular, fiilî kullanım yönünden kendi
zilyetliklerinde bulunduğunu iddia ettikleri taşınmazın bir bölümü için
mülkiyetin kendilerine verileceği beklentisi ile Belediyeye bedel ödemiş
olmalarına rağmen tapu verilmemesinin mülkiyet haklarını ihlal ettiğini ileri
sürmüşlerdir. Bu bakımdan başvurucuların iddialarının mevzuat hükümleri ve
yargısal içtihatlar kapsamında desteklenip desteklenmediği husus irdelenerek
iddiaların Anayasa"nın 35. maddesi kapsamında güvence sağlayabilecek
yeterlilikte meşru beklenti oluşturup oluşturmadığının ayrıca değerlendirilmesi
gerekmektedir.
37. Başvuru konusu olayda Belediyenin 28/7/1994 tarihli yazısına
istinaden Vakıflar Genel Müdürlüğünün mülkiyetinde bulunan ancak gecekondu
işgali altında bulunan bir kısım taşınmazın 13/12/1995 tarihli protokol
kapsamında mülkiyetinin Vakıflar Genel Müdürlüğünden Belediyeye devri hususunda
protokol imzalanmış (bkz. §§ 8, 9); bu aşamadan sonra söz konusu taşınmazların
775 ve 2981 sayılı Kanunlar kapsamındaki düzenlemelere uygun olarak
taşınmazlarda zilyet olan kişilere bedeli karşılığında tahsisi yönünde
Belediyece kararlar alınmıştır (bkz. §§ 9, 10). Buna göre Belediyece alınan
tahsis kararlarının temelinde 775 ve 2981 sayılı Kanunlar kapsamındaki
düzenlemelerin yer aldığı anlaşılmaktadır.
38. 775 sayılı Kanun"un 4. maddesinde gecekondu ıslah, tasfiye
ve önleme bölgeleri içinde bulunan ve bu maddede belirtilen vakıf taşınmaz
mallarının 775 sayılı Kanun"da belirtilen amaçlarla kullanılmak üzere bedeli
ödenmek suretiyle Belediyelerin mülkiyetine geçeceği hükme bağlanmıştır.
39. Aynı Kanun"un geçici 2. maddesinde kişinin kendisine ait
olmayan, bu Kanun uyarınca belediyelerin mülkiyetine geçecek olan veya
belediyelere ait bulunan arazi ve arsalar üzerinde bağ, bahçe, meyvelik olması
ve bu yerlerin imar planına uymaması hâlinde muhtesatın
belediyece takdir edilecek bedelleri ödenerek ilgililerin bu yerlerle
ilişiklerinin kesileceği düzenlenmiş; aynı Kanun"un geçici 5. maddesinde ise
gecekondu ıslah bölgelerinde bulunup belediyelere ait olan veya bu Kanun
uyarınca belediyelerin mülkiyetine geçmesi gereken arazi ve arsalar üzerinde
Kanun"un yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan, Kanun"un ilgili maddelerince
tespit edilmiş bulunan ve konut olarak kullanılan gecekondulardan imar ve ıslah
planları ve mevzuat icaplarına göre olduğu gibi veya değiştirilerek korunması
gerekenlere, tamir ve ıslah edilmeleri hâlinde imar planları ve hazırlanacak
parselasyonlara uygun olarak bedeli karşılığında tapularının verileceği hüküm
altına alınmıştır. Bu durumda 775 sayılı Kanun kapsamında her türlü zilyetlik
durumunun korunarak ilgilisine tapu verilmesine yönelik açık bir düzenlemeye
yer verilmediği ancak Kanun"un geçici 5. maddesinde konut olarak kullanılan
gecekondular yönünden şartların sağlanması hâlinde bedeli karşılığında tapu
verilmesine ilişkin hükmün ayrıca düzenlendiği görülmüştür.
40. Belediye tahsis kararlarının bir diğer dayanağını oluşturan
2981 sayılı Kanun"un 9. ve 10. maddelerinde ise Hazine, belediyeler, il özel
idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa ve araziler
üzerindeki her türlü kullanım ve zilyetlik durumuna ilişkin değil yalnızca
gecekondu inşa edilerek kullanılmış alanlarla sınırlı olarak birtakım
düzenlemelere yer verildiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda 2981 sayılı Kanun"un
10. maddesinde gecekondu sahiplerince yapılan ve Kanun"un ilgili maddesi
kapsamında tespit edilen yapıların hak sahiplerine tahsis edilerek tahsisin
tapu sicilinin beyanlar hanesinde gösterileceği ve ilgilisine tapu tahsis
belgesi verileceği düzenlenmiş, aynı Kanun"un 13. maddesinde ise tapu tahsis
belgesi verilen gecekondular hakkında yapılacak uygulamalara ilişkin hükümlere
yer verilerek bu yapıların işgal ettiği arazi de dikkate alınarak arsa ve hisse
tahsisi yapılacağı ayrıca belirtilmiştir. Buna göre 2981 sayılı Kanun
kapsamında da -775 sayılı Kanun"dakine benzer şekilde- her türlü zilyetlik
durumunun korunarak ilgilisine tapu verilmesine yönelik açık bir düzenlemeye
yer verilmediği değerlendirilmiştir.
41. Somut olayda başvurucularca zilyetliklerinde
bulundurduklarını iddia ettikleri taşınmazın ilgili kısımları üzerinde
gecekondularının bulunduğuna dair bir iddia ileri sürülmemiş, bu hususta
başvuru dosyası kapsamında herhangi bir bilgi ve belge de sunulmamıştır. Öte
yandan İlk Derece Mahkemelerince verilen 16/11/2012 ve 7/6/2012 tarihli
kararlarda taşınmaz üzerinde başvuruculara ait gecekondu bulunmadığı ve
başvuruculardan Muhammet Soytürk"ün belirtilen tarihlerde taşınmazı tarla
olarak kullandığı yönünde tespitlere yer verildiği görülmüştür.
42. Başvurucular kendileri ile aynı durumda olan başka kişilere
Belediye Encümeninin 9/3/2004 tarihli kararları kapsamında hisse tahsis
edilerek tapu verildiğinden de yakınmış iseler de söz konusu Encümen kararları
ile taşınmazlar üzerinde zeminde gecekonduları bulunan, dosyaları mevcut, 1996
ile 1999 yılları arasında arsa bedeli olarak taksitler hâlinde Belediyeye
ödemelerde bulunan, 3290 ve 3366 sayılı Kanunlar ile değişik 2981 sayılı Kanun
kapsamında hak sahibi niteliği taşıyan ve isimleri belirtilen gecekondu
sahiplerine gecekondularının bulunduğu taşınmazlardaki hisselerin tahsis
edilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, söz konusu tahsis
işlemlerinin Kararlarda belirtildiği şekilde ilgili mevzuat hükümleri de
dikkate alınarak gecekondu sahibi olma durumu gözetilmek suretiyle
gerçekleştirildiği değerlendirilmiştir.
43. Öte yandan başvurucular, mülkiyeti Vakıflar Genel
Müdürlüğünce Belediyeye devredilen taşınmazların zilyedi bulunan ve bu hususta
satış bedeli ödeyen kişilere taşınmazın ilgili kısımlarının herhangi bir
sınırlama olmaksızın tapuda devredileceği hususuna ilişkin olarak yerleşik bir
yargı içtihadına dayanmadıkları gibi bu yönde bir yargısal içtihat da ortaya
koymamışlardır.
44. Başvurucuların fiilî kullanım sebebiyle tahsis işlemi
yapılması ve tapu verilmesi yönündeki beklentilerinden daha ileri bir aşamayı
ifade edecek şekilde kamu malı niteliğinde bulunan taşınmazlara tapu tahsis
belgesi verilmesi sebebiyle mülkiyet hakkı kapsamında meşru beklenti yönünden
değerlendirmeler yapılan AİHM kararında, mülkten yararlanmaya devam etme
konusundaki meşru beklentinin iç hukukta yeterli bir temele dayanması
gerektiği, başvuruculara verilen tapu tahsis belgesine dayanılarak mülk sahibi
olunmasının şartları olduğu yani bu hakkın şartlı bir hak sağladığı ve
şartların oluşup oluşmadığının derece mahkemeleri tarafından değerlendirileceği
belirtmiştir (Anat ve diğerleri/Türkiye, B. No: 37899/04,
26/4/2011, §§ 52, 53). AİHM"in tapu tahsis
belgelerini incelediği kararlarında, anılan belgenin tapu senedi olmadığı,
sadece kişinin söz konusu taşınmazı elinde bulundurduğunu belgelediği, bu
belgenin verilmesinin belge sahibine mülkiyet hakkı tanındığı anlamına
gelmediği gibi yetkili makamlara tapu senedi verme zorunluluğu da getirmediği,
başvurucuların sadece bu belgeye dayalı olarak arazilerinin elinden alınması
ile alacaklı duruma geldikleri yönünde haklı bir beklenti içine girdiklerinden
söz edilemeyeceği vetaşınmazla ilgili olarak 1 No.lu
ek Protokol"ün 1. maddesi anlamında “mülk”ün
varlığını iddia edemeyecekleri belirtilmiştir (Anat ve diğerleri/Türkiye,§§ 55, 56).
45. Ayrıca 6098 sayılı Kanun"un 237. maddesinde, taşınmaz satış
sözleşmesinin geçerli olabilmesi için Sözleşme"nin resmî şekilde
düzenlenmesinin şart olduğu; yine taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin de resmî
şekilde düzenlenmedikçe geçerli olmayacağı belirtilmiştir.
46. Somut olayda İlk Derece Mahkemelerince, taraflar arasında
resmî şekilde yapılmış bir satış sözleşmesinin bulunmadığı ancak başvurucular
tarafından arsa bedeli olarak farklı tarihlerde Belediyeye ödemelerde
bulunulduğu ve bu hususta taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı belirtilerek
sözleşme ilişkisi kapsamında olmasa bile sebepsiz zenginleşme hükümleri
çerçevesinde başvurucularca yapılan ödemelerin iadesi gerektiği kabul edilerek
başvurucuların talebi doğrultusunda alacak istemlerinin kabulüne karar
verilmiştir. Bu kapsamda başvurucularca yapılan ödemelerin dava tarihindeki denkleştirici adalet ilkesine göre ulaştığı değerin
başvuruculara ödenmesi yönünde verilen kararların da yargısal yollardan geçmek
suretiyle 3/6/2014 ve 30/6/2014 tarihlerinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
47. Sonuç olarak uyuşmazlık konusu taşınmaz yönünden
başvurucular adına düzenlenen bir tapu kaydının bulunmadığı, mülkiyeti Vakıflar
Genel Müdürlüğünden Belediyeye devredilen taşınmazın bir kısmının
başvurucuların zilyetliğinde bulunduğu ve bu kısımların satın alınması için
Belediyeye satış bedeli ödemiş olması dolayısıyla taşınmazın ilgili
kısımlarının başvurucular adına tapuya tescilinin sağlanması gerektiği
yönündeki talebin, başvurucuları taşınmazın mülkiyetini elde etme konusunda
meşru bir beklentiye sevkedecek tahsis ve tapuda
tescile dayanak mevzuat hükümleri veya yargı içtihatları tarafından
desteklenmediği, dolayısıyla başvurucuların Anayasa"nın 35. maddesinde
düzenlenen mülkiyet hakkına ilişkin korumadan yararlandırılmasının mümkün
olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
48. Açıklanan nedenlerle başvurucuların Anayasa’nın 35. maddesi
kapsamına giren korunmaya değer bir menfaatlerinin bulunmadığı anlaşıldığından
başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun konu bakımından
yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
17/11/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.