Abaküs Yazılım
Birinci Bölüm
Esas No: 2014/6425
Karar No: 2014/6425
Karar Tarihi: 17/11/2016

        Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

FIRAT İŞGÖREN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/6425)

 

Karar Tarihi: 17/11/2016

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Aydın ŞİMŞEK

Başvurucu

:

Fırat İŞGÖREN

Vekili

:

Av. Mesut BEŞTAŞ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; gözaltı sırasında yakalama sebeplerinin bildirilmemesi ve tutukluluğun makul süreyi aşması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvurular 2014/6425 numaralı başvuru yönünden 7/5/2014; 2014/15423 numaralı başvuru yönünden ise 12/9/2014 tarihlerinde yapılmıştır.

3. Başvuruların ön incelemesi neticesinde, Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

4. Konu bakımından irtibat bulunması nedeniyle başvuruların birleştirilmesine karar verilmiştir.

5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu 27/7/2008 tarihinde saat 22.30 sıralarında Bingöl Merkez Kültür Mahallesi"nde bulunan İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Ekipler Amirliği ve Çocuk Şube Müdürlüğüne ait binaya (iddiaya göre) PKK terör örgütü tarafından bombalı ve uzun namlulu silahlarla düzenlenen terör saldırısı sonrasında yaralı olarak kaçmaya çalışırken olay yerinin yakınında yakalanmış ve önce tedavisi yapılmak üzere hastaneye sevk edilmiştir. Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başvurucu hakkında soruşturma başlatılmış ve başvurucu aynı gün (27/7/2008) gözaltına alınmıştır.

9. Bingöl Sulh Ceza Mahkemesi tarafından 1/8/2008 tarihinde sorgusu yapılarak başvurucunun "devletin birliğinive bütünlüğünü bozma, silahlıterör örgütü üyesiolma, yağma, adam öldürme, adam öldürmeye teşebbüs" suçlarından tutuklanmasına karar verilmiştir.

10. Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının 5/8/2008 tarihli görevsizlik kararı ile soruşturma dosyası, suçun işlendiği yer itibarıyla başvurucuya isnat edilen suçlarla ilgili soruşturmaları yapmakla görevli olması nedeniyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına (CMK mülga 250. maddesiyle görevli bölümü) gönderilmiştir.

11. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 26/11/2008 tarihli iddianamesi ile başvurucunun "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik eylemlerde bulunma, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle adam öldürmeye tam teşebbüs, PKK terör örgütü üyesi olma,izinsiz patlayıcı bulundurma, ruhsatsız silah taşıma ve örgütün korkutucu gücünden yararlanarak yağma" suçlarını işlediğinden bahisle cezalandırılması istemiyle aynı yer ağır ceza mahkemesine kamu davası açılmıştır. İddianamede başvurucunun yanı sıra aynı saldırıya katıldığı belirtilen bir kişinin daha cezalandırılması talep edilmiş, olaya ilişkin on üç mağdura yer verilmiştir.

12. Dava, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2008/627 sayılı dosyası üzerinden ve başvurucu yönünden tutuklu olarak sürdürülmüştür. İki ayrı kişi hakkında biri terör örgütü üyesi olma, diğeri terör örgütüne yardım etme suçlarından olmak üzere aynı Mahkemede görülen iki ayrı davanın 12/4/2010 tarihinde, irtibat nedeniyle başvurucunun yargılandığı dava ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Böylece davada yargılanan sanık sayısı dört olmuştur.

13. Mahkemece 17/8/2011 tarihli celseye kadar (birleşen davalardan birinin sanığı olup hakkında yakalama emri bulunan bir kişi dışında) sanıkların savunmaları ile mağdurların beyanlarının alındığı, bu celsede Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki görüşünü mahkemeye sunduğu, daha sonra yapılan duruşmalarda başvurucunun da aralarında olduğu sanık müdafilerinin sürekli olarak esas hakkındaki savunmalarını bildirmek için süre istedikleri görülmektedir. Mahkeme 22/1/2013 tarihli duruşmada, diğer sanık müdafiinin esas hakkındaki savunmasını sunmak için yeniden süre verilmesi talebini reddederek başvurucunun dışındaki diğer üç sanık yönünden nihai kararını vermiş ve hastalığı nedeniyle duruşmaya katılmayan başvurucu hakkındaki davayı tefrik ederek yeni bir esasa (E.2013/35) kayıt etmiştir.

14. Başvurucu hakkında E.2013/35 sayılı dosya üzerinden devam olunan yargılamada 18/4/2013 tarihli duruşmada Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki görüşünü Mahkemeye sunduğu görülmektedir. Başvurucu bu duruşmaya da hastalığı nedeniyle katılamamış, başvurucu müdafii esas hakkındaki savunmasını başvurucu ile birlikte yapmak üzere süre talep etmiştir. 30/5/2013 tarihinde yapılan duruşmaya başvurucu hastalığı nedeniyle, başvurucu müdafii ise mazeretinin bulunduğunu belirterek katılmamıştır. Başvurucu ve müdafiinin 27/6/2013 tarihli duruşmada yeniden süre talebinde bulundukları, 17/7/2013 tarihinde yapılan duruşmaya başvurucunun hastalığı nedeniyle katılmaması üzerine başvurucu müdafiinin esas hakkındaki savunmasını başvurucu ile birlikte yapma talebini yinelediği, 10/10/2013 tarihinde yapılan duruşmaya ise başvurucunun hastalığı nedeniyle, başvurucu müdafiinin mazereti nedeniyle katılmadığı anlaşılmıştır. Başvurucu esas hakkındaki savunmasını 23/1/2014 tarihli celsede Mahkemeye sunmuştur. Aynı celsede başvurucunun müdafii, esas hakkındaki savunmasını bildirmek üzere tekrar süre talebinde bulunmuşsa da Mahkeme bu talebi kabul etmeyerek davayı sonuçlandırmıştır.

15. Mahkeme, başvurucunun "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis, "ruhsatsız silahı taşıma" suçundan 9 yıl hapis ve 675 TL adli para, "izinsiz patlayıcı madde bulundurma" suçundan 6 yıl 8 ay hapis ve 80.000 TL adli para, "(altı ayrı) kamu görevlisine yönelik öldürmeye teşebbüs" suçundan (toplam) 90 yıl hapis, "yağma" suçundan 18 yıl hapis cezaları ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Mahkemece "tayin olunan sonuç cezanın nevi ve miktarı, ceza süresi" gerekçe gösterilerek başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına da karar verilmiştir.

16. Anılan karar, başvurucuya ve müdafiine duruşmada tefhim edilmiştir.

17. Başvuru formu ve eklerinde, hükümle birlikte verilen tutukluluğun devamı kararına karşı itiraz yoluna gidildiğine dair bilgi ve/veya belge sunulmamıştır. UYAP üzerinden yapılan incelemede de bu yönde bir kayda rastlanmamıştır.

18. Başvurucu, kanunda öngörülen azami tutukluluk süresinin dolduğundan bahisle 10/2/2014 tarihinde tahliye talebinde bulunmuştur.

19. 21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 1. maddesiyle CMK mülga 250. maddesi ile görevlendirilen ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması üzerine dosyanın aktarıldığı Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 12/3/2014 tarihli kararı ile başvurucunun talebinin reddine karar vermiştir.

20. Başvurucu karara itiraz etmiş, Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 31/3/2014 tarihli kararı ile itirazın kesin olarak reddine karar verilmiştir.

21. Başvurucu, anılan kararı 7/4/2014 tarihinde öğrendiğini bildirmiştir.

22. Başvurucu, 2014/6425 numaralı başvuru yönünden 7/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

23. Öte yandan başvurucu, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/1/2014 tarihli mahkûmiyet kararını temyiz etmiştir. Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 23/6/2014 tarihli ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.

24. Başvurucu, Yargıtay onama ilamının 4/9/2014 tarihinde tebliğ edildiğini bildirmiştir.

25. Başvurucu, 2014/15423 numaralı başvuru yönünden 12/9/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

26. Mahkemenin 17/11/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar

1. Tutukluluğun Makul Süreyi Aştığı İddiası

a. Başvurucunun İddiaları

27. Başvurucu, tahliye taleplerinin kişisel durumu dikkate alınmaksızın reddedildiğini, Mahkemece matbu gerekçelerle tutukluluğun devamına karar verildiğini ve bu kararlarda adli kontrolün yetersiz kalma nedenlerinin açıklanmadığını, suçun niteliğinin beş yılı aşan bir tutukluluk yönünden yeterli bir gerekçe olmadığını, uzun süren tutukluluğu nedeniyle manevi acı çektiğini belirterek Anayasa"nın 17. ve 19. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

28. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun, özgürlükten yoksun kılmanın verdiği üzüntünün ötesinde acı çekmesine neden olacak bir muameleye tabi tutulduğuna dair bilgi ve belge bulunmadığından bu başlık altındaki iddiaların tamamının Anayasa"nın 19. maddesinin yedinci fıkrası kapsamında incelenmesi gerekir.

29. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un "Bireysel başvuru usulü" kenar başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:

"Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir."

30. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün (İçtüzük) "Başvuru süresi ve mazeret" başlıklı 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir."

31. Bireysel başvuruların 6216 sayılı Kanun"un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile İçtüzük"ün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir.

32. Başvurunun süresinde yapılmış olması, her aşamada dikkate alınması gereken usule ilişkin şarttır (Yasin Yaman, B. No: 2012/1075, 12/2/2013, § 18).

33. Bir suç isnadına bağlı olarak tutuklu olma durumunda, tutukluluk süresinin kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılacak bireysel başvurunun ilk derece yargılaması devam ederken tutukluluğun devamına karar verilen her aşamada başvuru yolları tüketildikten sonra başvuru süresi içinde yapılması gerekir (Mehmet Emin Kılıç, B. No: 2013/5267, 7/3/2014, § 28).

34. Bu bağlamda bir suç isnadına bağlı olarak tutuklulukla ilgili şikâyetleri içeren bireysel başvurunun; hükümle birlikte verilen tutukluluğun devamı kararı sonrasında yapılması hâlinde, tutukluluğun devamı kararına itiraz edilmemiş ise kararın verildiğinin öğrenildiği tarihten itibaren, itiraz edilmiş ise itiraz merciince verilen kararın öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içerisinde yapılması gerekmektedir.

35. Somut olayda başvurucu tarafından İlk Derece Mahkemesince hükümle birlikte verilen tutukluluğun devamı kararına itiraz edildiğine yönelik bir bilgi ve/veya belge bulunmamaktadır (bkz. § 17). Bu nedenle başvurunun İlk Derece Mahkemesinin nihai kararını verdiğinin tefhimle öğrenildiği 23/1/2014 tarihinden itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir. Başvurucunun sonradan tahliye talebinde bulunmasının ve bu talebin reddedilmesinin bireysel başvuru süresi üzerinde herhangi bir etkisi bulunmamaktadır (Osman Kılıç, B. No: 2014/12837, 26/2/2015, § 28). Buna göre 7/5/2014 tarihinde yapılan bireysel başvuruda süre aşımı olduğu sonucuna varılmıştır.

36. Açıklanan nedenlerle kararın öğrenilmesinden itibaren otuz gün içinde yapılmayan bireysel başvurunun bu kısmının süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Yakalama Nedenlerinin Bildirilmediği İddiası

a. Başvurucunun İddiaları

37. Başvurucu, gözaltına alındığında yakalama nedenleri hakkında yeterince bilgilendirilmediğini belirterek Anayasa"nın 17. ve 19. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

38. Başvurucunun yakalama nedenlerinin yeterince bildirilmediği şikâyetinin Anayasa"nın 19. maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında incelenmesi gerekir (Deniz Özfırat, B. No: 2013/7929, 1/12/2015 §§ 41-43).

39. 6216 sayılı Kanun"un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:

"Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler."

40. Anılan hüküm gereğince Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvurularla sınırlıdır. Kamu düzenine ilişkin bu düzenleme karşısında anılan tarihten önce kesinleşmiş nihai işlem ve kararları da içerecek şekilde yetki kapsamının genişletilmesi mümkün değildir (G.S., B. No: 2012/832, 12/2/2013, § 14).

41. Somut olayda başvurucu, 27/7/2008 tarihinde yakalanmış ve aynı tarihte başlayan gözaltı süreci 1/8/2008 tarihinde başvurucunun tutuklanmasıyla sona ermiştir. Dolayısıyla başvurucunun şikâyetlerine ilişkin süreçlerin, Anayasa Mahkemesinin yetkisinin başladığı tarihten önce sona erdiği görülmektedir.

42. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

43. Başvurucu, Mahkemece keyfî bir şekilde uzatılan yargılamanın altı yılda sonuçlandığını, yargılama süresinin makul süreyi aştığını belirterek Anayasa"nın 19. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

44. Anayasa"nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

45. Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuruya konu olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Bu itibarla başvurucunun, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmadığı şikâyetinin Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

46. Başvurucunun anılan iddiası açıkça dayanaktan yoksun değildir. Kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

47. Ceza yargılamasının süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım tedbirlerin uygulandığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul süre şikâyetiyle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (B.E., B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 34).

48. Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (B.E., § 29).

49. Somut olayda, davada yer alan kişi sayısı, birleştirilen davaların bulunması, davanın örgütlü suçlara ilişkin olması, başvurucuya birçok suçlamanın yöneltilmiş olması olguları başvuruya konu yargılamanın kısmen karmaşık nitelikte olduğunu ortaya koymaktadır (bkz. §§ 11-12). Öte yandan davanın esasına ilişkin delillerin toplandığı ve Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki görüşünü sunduğu 17/8/2011 tarihinden itibaren yapılan duruşmalarda başvurucunun ve müdafiinin sürekli olarak esas hakkındaki savunmalarını hazırlamak üzere süre talebinde bulundukları, ayrıca bazı duruşmalara başvurucunun hastalığı nedeniyle, başvurucu müdafiinin ise mazeret bildirerek katılmadığı, Mahkemece23/1/2014 tarihinde yapılan duruşmada başvurucunun müdafiinin yeniden dile getirdiği süre talebinin reddedilerek davanın sonuçlandırıldığı görülmektedir (bkz. §§ 13,14). Dolayısıyla davanın sonuçlandırılmasındaki yaklaşık 2 yıl 5 aylık gecikme, temelde başvurucudan kaynaklanan nedenlerle olmuştur.

50. Yukarıda belirtilen ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında, davanın sonuçlanmasındaki gecikmenin genel olarak başvurucunun tutumundan kaynaklandığı somut olayın koşullarında yaklaşık 5 yıl 11 ay süren yargılama süresinin makul olduğu sonucuna varmak gerekir.

51. Açıklanan nedenlerle Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Tutukluluğun makul süreyi aşması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

 2. Yakalama nedenlerinin bildirilmemesi dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

 3. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

D. Kararın bir örneğinin bilgi için Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/11/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi