Abaküs Yazılım
Birinci Bölüm
Esas No: 2014/5729
Karar No: 2014/5729
Karar Tarihi: 17/11/2016

        Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AHMET İLGÜN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/5729)

 

Karar Tarihi: 17/11/2016

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör Yrd.

:

İsmail Emrah PERDECİOĞLU

Başvurucu

:

Ahmet İLGÜN

Vekili

:

Av. Şerif TOPUZ

 

 

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın kullanımından uzun süre bedelsiz olarak mahrum kalınmasının ardından Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) tarafından açılan kamulaştırma bedel tespiti ve tescil davası sonunda belirlenen bedele faiz işletilmemesi ile yargılamanın 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nda belirtilen sürede sonuçlanmaması nedenleriyle adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 25/4/2014 tarihinde Balıkesir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 3/7/2014 tarihinde kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 26/9/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş 30/10/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı herhangi bir beyanda bulunmamıştır.

6. Anayasa Mahkemesince 11/8/2016 tarihli yazı ile başvurucu vekiline bireysel başvuruya konu edilen yargılama kapsamında İlk Derece Mahkemesi kararına karşı temyiz talebinde bulunulup bulunulmadığı ile söz konusu yargılama sürecinde davacı taraf olan İdarenin temyiz talebine karşı cevap dilekçesi sunulup sunulmadığı hususlarında bilgi istenilmiştir.

7. Başvurucu vekili, ilgili yazıya cevap yazısı sunduğu 22/8/2016 tarihli dilekçesi ile söz konusu yargılama kapsamında taraflarınca temyiz talebinde bulunulmadığını ayrıca davacı idarenin temyiz talebine karşı da cevap dilekçesi sunulmadığını bildirmiştir.

III. OLAYLAR VE OLGULAR

A. Olaylar

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

9. Karayolları Genel Müdürlüğünün (KGM) 27/6/2005 ve K.2005/106 sayılı Kamu Yararı Kararına istinaden Demirci-Sındırgı, Bigadiç-Balıkesir Devlet Yolu Projesi güzergâhına isabet eden başvurucuya ait taşınmazların kamulaştırılmasına karar verilmiştir.

10. Söz konusu taşınmazlar için 2942 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca Kıymet Takdir Komisyonu tarafından tespit edilen bedelin başvurucu tarafından kabul edilmemesi üzerine KGM, 26/6/2009 tarihinde Balıkesir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde bedel tespit ve tescil davası açmış, söz konusu taşınmazların mütemmim cüzleri ile birlikte bedellerinin tespiti ile Hazine adına tescilini talep etmiştir.

11. Başvurucu dava kapsamında sunduğu cevap dilekçesinde taşınmazların arsa niteliğinde olduğunu, Balıkesir Üniversitesinin bölgede bulunması nedeniyle değerlerinin son derece yüksek olduğunu; eğer taşınmazlar tarla vasfında değerlendirilecek ise üzerlerinde sulu tarım yapıldığını bu doğrultuda değer tespiti yapılırken belirtilen hususların dikkate alınması gerektiğini ileri sürmüştür.

12. Yargılama safhasında Balıkesir Belediye Başkanlığı ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünden taşınmazların durumları hakkında bilgiler alınmış, keşif yapılarak bilirkişi raporu düzenletilmiştir.

13. Bilirkişi raporuna taraflarca itiraz edilmesi üzerine ikinci kez keşif yapılarak tekrar bilirkişi raporu alınmış ayrıca uyuşmazlık konusu taşınmazların bulunduğu bölgedeki başka taşınmazların bedel tespitine ilişkin Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin içtihadı doğrultusunda ek bilirkişi raporu da alınarak dava dosyasına dahil edilmiştir.

14. Yargılama devam ederken 2942 sayılı Kanun"un 10. maddesine 11/4/2013 tarihli ve 6459 sayılı İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Bağlamında Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 6. maddesi ile “Kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılamaması hâlinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren kanuni faiz işletilir.” hükmü eklenmiş, eklenen hüküm 30/4/2013 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

15. Yargılama sonunda Balıkesir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, 16/7/2013 tarihli ve E.2009/407, K.2013/268 sayılı kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma kararı alınan taşınmazların davacı idare adına tesciline, söz konusu taşınmazlar için kamulaştırma bedelinin 109.552,25 TL olarak tespitine, bankaya idarece yatırılmış olan ilgili tutarın başvurucuya ödenmesine hükmetmiştir.

16. İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı idare tarafından temyiz talebinde bulunulmuş, uyuşmazlık konusu taşınmazlar için yüksek bedele hükmedildiği ileri sürülerek hükmün bozulması istenmiştir.

17. Başvurucu ise İlk Derece Mahkemesi kararına karşı temyiz talebinde bulunmamış, idarenin temyiz talebine karşı da cevap dilekçesi sunmamıştır.

18. Temyiz incelemesi sonucu Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, 13/3/2014 tarihli ve E.2013/19725, K.2014/4527 sayılı ilamı ile İlk Derece Mahkemesi kararının onanmasına hükmetmiştir.

19. Taraflarca karar düzeltme yoluna başvurulmaması üzerine İlk Derece Mahkemesi kararı kesinleşmiş ve yargılama süreci sona ermiştir.

20. Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin onama ilamı 21/4/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu 25/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

21. 2942 sayılı Kanunun 10. maddesi şöyledir:

" Kamulaştırmanın satın alma usulü ile yapılamaması halinde idare, 7 nci maddeye göre topladığı bilgi ve belgelerle 8 inci madde uyarınca yaptırmış olduğu bedel tespiti ve bu husustaki diğer bilgi ve belgeleri bir dilekçeye ekleyerek taşınmaz malın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesine müracaat eder ve taşınmaz malın kamulaştırma bedelinin tespitiyle, bu bedelin, peşin veya kamulaştırma 3 üncü maddenin ikinci fıkrasına göre yapılmış ise taksitle ödenmesi karşılığında, idare adına tesciline karar verilmesini ister.

...

Mahkemece belirlenen günde yapılacak duruşmada hakim, taşınmaz malın bedeli konusunda tarafları anlaşmaya davet eder. Tarafların bedelde anlaşması halinde hakim, taraflarca anlaşılan bu bedeli kamulaştırma bedeli olarak kabul eder ve sekizinci fıkrının ikinci ve devamı cümleleri uyarınca işlem yapar.

...

Tarafların bedelde anlaşamamaları halinde gerektiğinde hakim tarafından onbeş gün içinde sonuçlandırılmak üzere yeni bir bilirkişi kurulu tayin edilir ve hakim, tarafların ve bilirkişilerin rapor veya raporları ile beyanlarından yararlanarak adil ve hakkaniyete uygun bir kamulaştırma bedeli tespit eder. Mahkemece tespit edilen bu bedel, taşınmaz mal, kaynak veya irtifak hakkının kamulaştırılma bedelidir. Tarafların anlaştığı veya tarafların anlaşamaması halinde hakim tarafından kamulaştırma bedeli olarak tespit edilen miktarın, peşin ve nakit olarak veya kamulaştırma bu Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre yapılmış ise, ilk taksitin yine peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, hak sahibi tespit edilememiş ise ileride ortaya çıkacak hak sahibine verilmek üzere 10 uncu maddeye göre mahkemece yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılması ve yatırıldığına dair makbuzun ibraz edilmesi için idareye onbeş gün süre verilir. Gereken hallerde bu süre bir defaya mahsus olmak üzere mahkemece uzatılabilir. İdarece, kamulaştırma bedelinin hak sahibi adına yatırıldığına veya hak sahibinin tespit edilemediği durumlarda, ileride ortaya çıkacak hak sahibine verilmek üzere bloke edildiğine dair makbuzun ibrazı halinde mahkemece, taşınmaz malın idare adına tesciline ve kamulaştırma bedelinin hak sahibine ödenmesine karar verilir ve bu karar, tapu dairesine ve paranın yatırıldığı bankaya bildirilir. Tescil hükmü kesin olup tarafların bedele ilişkin temyiz hakları saklıdır.

..."

22. 2942 sayılı Kanun"un 10. maddesine 6459 sayılı Kanun"un 6. maddesi ile eklenen 9. fıkra şöyledir:

 "Kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılamaması hâlinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren kanuni faiz işletilir."

23. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 30. maddesi şöyledir:

 "Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür."

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

24. Mahkemenin 17/11/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

25. Başvurucu, Balıkesir ilinde bulunan taşınmazlarına yol yapılması suretiyle 2004 yılında kamulaştırmasız olarak hukuk dışı el atıldığını, el atma olarak yapılan müdahalenin ardından ancak yıllar sonra söz konusu taşınmazlar için 26/6/2009 tarihinde kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası açıldığını, dava sonunda lehine hükmedilen kamulaştırma bedeline yürürlüğe giren kanun hükmüne rağmen faiz işletilmediğini belirterek mülkiyet hakkının, söz konusu yargılama sürecinin makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; 36.710,51 TL maddi, 67.721,30 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

B. Değerlendirme

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

a.Kamulaştırmasız El Atma Nedeniyle Mülkiyet Hakkının İhlaline İlişkin İddia

26. Başvurucu, Balıkesir ilinde bulunan taşınmazlarına yol yapılması suretiyle 2004 yılında kamulaştırmasız olarak el atıldığını ve ancak yaklaşık beş yıl sonra söz konusu taşınmazlar için idarece kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası açıldığını belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

27. Anayasa ve 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun hükümleri uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup Mahkeme ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvuruları inceleyebilecektir. Bu açık düzenlemeler karşısında, anılan tarihten önce kesinleşmiş nihai işlem ve kararları da içerecek şekilde yetki kapsamının genişletilmesi mümkün değildir. Mahkemenin zaman bakımından yetkisine ilişkin bu düzenlemelerin kamu düzenine ilişkin olmaları nedeniyle, bireysel başvurunun tüm aşamalarında resen dikkate alınmaları gerekir (Ahmet Melih Acar, B. No: 2012/329, 12/2/2013, § 15; Şerafettin Eken ve Diğerleri, B. No: 2013/1902, 24/6/2015, § 23).

28. Somut başvuruya konu yargılama dosyası incelendiğinde, başvurucunun maliki olduğu taşınmazların, 27/6/2005 tarihli kamu yararı kararına istinaden, KGM tarafından kamulaştırılmasına karar verildiği, bu doğrultuda 2942 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca Kıymet Takdir Komisyonu tarafından belirlenen kamulaştırma bedelinin başvurucu tarafından kabul edilmemesi üzerine taşınmazların KGM tarafından 26/6/2009 tarihinde açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası neticesinde idare adına tescil edildiği görülmektedir (bkz. §§10-20).

29. Başvurucu ise taşınmazlarına 2004 yılında kamulaştırmasız olarak el atılmasından yakınmakta, bunun ötesinde el atma işleminden sonra yaklaşık beş yıl boyunca idarece herhangi bir dava yoluna gidilmemesi nedeniyle mağduriyetinin oluştuğunu belirtmektedir. Ancak başvurucunun mağduriyetinin oluştuğunu ifade ettiği dönem Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruları incelemeye başladığı 23/9/2012 tarihinden önceki bir zaman dilimini kapsamakta dolayısıyla mülkiyet hakkına yönelik anılan şikâyetler, Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin dışında kalmaktadır.

30. Açıklanan nedenlerle, mülkiyet hakkına yönelik anılan şikâyetlerin, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Kamulaştırma Bedeline Faiz Ödenmemesi Nedeniyle Mülkiyet Hakkının İhlaline İlişkin İddia

31. Başvurucu, aleyhine açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası sonunda kamulaştırılan taşınmazları için belirlenen bedele 2942 sayılı Kanun"da öngörülmesine karşın faiz işletilmediğini belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

32. Anayasa"nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

"... Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."

33. 6216 sayılı Kanun"un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

 "İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."

34. Anayasa"nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun"un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmak için ihlale neden olduğu iddia edilen işlem veya eylem için idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının tüketilmiş olması gerekir.

35. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının uyması gereken bir ilke olup bu ilkeye uygun davranılmadığı takdirde, ortaya çıkan ihlale karşı öncelikle yetkili idari mercilere ve derece mahkemelerine başvurulmalıdır (Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 17).

36. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle genel yargı mercilerinde, olağan yasa yolları ile çözüme kavuşturulması esastır. Bireysel başvuru yoluna, iddia edilen hak ihlallerinin bu olağan denetim mekanizması içinde giderilememesi durumunda başvurulabilir (Bayram Gök, § 18).

37. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle hukuk sisteminde düzenlenen başvuru yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve adli mercilere usulüne uygun olarak iletmesi ve bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması ve aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Bayram Gök, § 19).

38. Somut başvuruya konu olayda İlk Derece Mahkemesinin 30/4/2013 tarihinde yürürlüğe giren 2942 sayılı Kanun"un 10. maddesinin 9. fıkrasında öngörülen "Kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılamaması hâlinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren kanuni faiz işletilir." hükmüne rağmen (bkz. § 15), kanuni faiz işletilmesini öngörmeden kamulaştırma bedeline hükmettiği 16/7/2013 tarihli kararına karşı başvurucunun temyiz talebinde bulunmadığı; davacı idare tarafından İlk Derece Mahkemesinin anılan hükmüne karşı sunulan temyiz dilekçesine de herhangi bir cevap sunmadığı anlaşılmaktadır (bkz. § 18). Oysa yukarıda yer verilen ilkeler kapsamında (bkz.§§ 35-38) başvurucunun, kamulaştırılmasız el atılan taşınmazı karşılığında hükmedilen bedele faiz işletilmesine yönelik şikâyetinin bireysel başvuruda incelenebilmesi için öncelikle somut yargılama sürecindeki yargı yollarını tüketmesi gerektiği açıktır.

39. Açıklanan nedenlerle bireysel başvurunun bu kısmına ilişkin ihlal iddiasının, başvuru yolları usulüne uygun şekilde tüketilmeden başvuru konusu yapıldığı anlaşıldığından, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

c.Yargılamanın Makul Sürede Sonuçlanmadığına İlişkin İddia

40. Başvurucunun söz konusu şikâyetinin açıkça dayanaktan yoksun olmadığı anlaşıldığından ve şikâyetin kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek bir neden de görülmediğinden başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2.Esas Yönünden

41. Başvurucu, aleyhine açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

42. Bakanlık tarafından başvurucunun yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığı şikâyetine karşılık görüş sunulmamıştır.

43. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, esasen Anayasa"nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa"nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında ilgili hükmü Sözleşme"nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle Sözleşme"nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa"nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa"nın 141. maddesinin de -Anayasa"nın bütünselliği ilkesi gereği- makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulması gerektiği açıktır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38, 39).

44. Makul sürede yargılanma hakkının amacı tarafların uzun süren yargılama faaliyeti nedeniyle maruz kalacakları maddi ve manevi baskı ile sıkıntılardan korunması olup hukuki uyuşmazlığın çözümünde gerekli özenin gösterilmesi gereği de yargılama faaliyetinde göz ardı edilemeyeceğinden yargılama süresinin makul olup olmadığının her bir başvuru açısından münferiden değerlendirilmesi gerekir (Güher Ergun ve diğerleri, § 40).

45. Makul süre incelemesinde yargılamaya intikal eden maddi vakıalar ve ispat araçlarından oluşan dava malzemesinin veya uygulanacak hukuk kurallarının karmaşık olması; tarafların genel olarak yargılama sürecindeki tutumu, yargılama sürecinin uzamasındaki etkisi ve usul haklarını kullanırken gereken dikkat ve özeni gösterip göstermedikleri, yargı makamları yanında dava süreciyle ilgili kamu gücü kullanan tüm devlet organlarına atfedilebilir yapısal sorunlar ve organizasyon eksikliğinden kaynaklanan bir gecikme olup olmadığı ve yargılamanın süratle sonuçlandırılması hususunda gerekli özenin gösterilip gösterilmediği, başvurucu için hukuki korumanın bir an önce gerçekleştirilmesindeki yararının ne olduğu gibi davanın niteliği ve niceliğine ilişkin birçok hususun birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekmektedir (Nesrin Kılıç, B. No: 2013/772, 7/11/2013, § 58).

46.Kanun koyucu, 2942 sayılı Kanun"un 37. maddesiyle basit yargılama usulünün uygulanmasını kabul etmekle beraber taşınmazı kamulaştırılan kişilerin dava süresince geçen zaman nedeniyle hak kaybına uğramamaları ve taşınmazın bedelinin ilgilisine kısa sürede ödenmesini sağlamak için kamulaştırma davalarının diğer davalara oranla daha hızlı bir şekilde karara bağlanması amacıyla Kanun"un 10. maddesinde ayrıca özel hükümlere yer vermiştir. Anılan maddeye göre tarafların kamulaştırma bedeli konusunda anlaşamamaları ve idarenin bedel tespiti ve tescil davası açması hâlinde mahkemenin otuz gün sonrası için duruşma günü tayin etmesi ve taraflara duruşma gününü tebliğ etmesi, duruşmada bedel konusunda anlaşma sağlanamaz ise yine otuz gün sonrası için duruşma günü tayin etmesi ve bu sırada bilirkişi tayin ederek keşif yapması, taraflar yine anlaşamazlar ise on beş gün sonrasına duruşma günü tayin etmesi ve ikinci bilirkişi raporuna başvurması ve bunun sonucunda bedeli tespit ederek davayı sonuçlandırması gerekmektedir. Görüldüğü üzere kanun koyucu, kamulaştırma davalarının kısa sürede bitirilmesini öngörmektedir. Bu öngörüye bağlı olarak yakın zamana kadar kamulaştırma bedelinin tespiti davaları için yasal faiz öngörülmemiştir (Tahsin Erdoğan, B. No: 2012/1246, 6/2/2014, § 38).

47. Taraflar için 2942 sayılı Kanun"un 10. maddesinde kamulaştırma bedelinin tespiti davalarının sonuçlandırılması için öngörülen süreler mahkemelere yönelik süreler olduğundan düzenleyici nitelikte olup mahkemeler bu sürede davayı sonuçlandıramasalar da daha sonra verdikleri kararların geçerli olduğuna şüphe yoktur. 2942 sayılı Kanun gereği yapılması gereken duruşmalar ve duruşma aralıkları, bilirkişi raporlarının beklenmesi ve tebligat işlemleri gözönünde bulundurulduğunda bu sürelerin aşılabileceği görülmektedir (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No:2013/817, 19/12/2013, §§ 47, 48).

48. Nitekim AİHM de benzer şekildeki düzenleyici sürelerin yargılama süresini kısaltma amacı taşıdığını vurgulamaktadır. AİHM, ulusal mahkemelerin yasal süreye riayetlerine ilişkin yerel mevzuatı nasıl yorumladıklarını ve uyguladıklarını denetlemenin görevi olmadığını belirterek davaların "makul süre"de tamamlanıp tamamlanmadığını tespit etmek amacıyla yargılama süresinin bütününü ele almakta ve bu sürenin Sözleşme"nin 6. maddesinin 1. fıkrasına uygun olup olmadığı hususunda sınırlı bir inceleme yapmaktadır (Çalık/Türkiye (k.k.), B. No: 3675/07, 31/8/2010; Dildirim ve diğerleri/Türkiye (k.k.), B. No: 42927/10, 12/3/2013).

49. 2942 sayılı Kanun"un 10. maddesindeki sürelerin düzenleyici nitelikte süreler olduğu ve dava süreci gözönünde bulundurulduğunda bu sürelerin aşılabileceği kabul edilmekle birlikte kamulaştırma bedelinin tespiti davalarında kamulaştırma işlemlerinin başlamasıyla kişilerin mülkiyet haklarını kullanmalarının kısıtlandığı, kamulaştırma bedelini ancak dava sonunda alabildikleri ve bu bedele 6459 sayılı Kanun"la yapılan değişiklikten önce faiz uygulanmadığı gözönünde bulundurulduğunda bu davaların süratle sonuçlandırılması gerektiği de açıktır (Tahsin Erdoğan, § 41).

50. Anayasa"nın 36. maddesi ve Sözleşme"nin 6. maddesi uyarınca medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescile ilişkin bir davanın söz konusu olduğu görülmekle 6100 sayılı Kanunda yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğuna kuşku yoktur.

51. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde sürenin başlangıcı kural olarak uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı başka bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup (Güher Ergun ve diğerleri,§ 50) somut başvuru açısından bu tarih 26/6/2009"dur.

52. Sürenin bitiş tarihi ise çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir (Güher Ergun ve diğerleri,§ 52). Bu kapsamda, somut yargılama faaliyeti açısından sürenin bitiş tarihi, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin onama ilamının tarihi olan 13/3/2014"tür.

53. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesi neticesinde yargılamanın konusunun, kamulaştırma kararı alınan başvurucuya ait taşınmazlar için kamulaştırma bedellerinin tespit edilmesi ve taşınmazların idare adına tescil edilmesi talebi olduğu, davanın 26/6/2009 tarihinde açıldığı, yargılama sürecinde resmî kurumlar ile yazışmalar yapıldığı,taşınmazın fiziki ve hukuki durumunun ortaya konulduğu, keşif yapılarak bilirkişi raporu alındığı, tarafların rapora itirazlarının değerlendirilip, tekrar bilirkişi incelemeleri yaptırılarak ek ve yeni bilirkişi raporları hazırlatıldığı, akabinde İlk Derece Mahkemesinin nihai kararını 16/7/2013 tarihinde verdiği, karara karşı davacı idare tarafından temyiz talebinde bulunulduğu, temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 13/3/2014 tarihli ilamı ile onamaya hükmettiği, tarafların karar düzeltme isteminde bulunmadıkları, dolayısıyla yargılamanın 13/3/2014 tarihinde sona erdiği ve yaklaşık beş yılda tamamlandığı anlaşılmaktadır.

54. Bu durumda başvuruya konu kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davasının yaklaşık beş yıl sürdüğü ve söz konusu davada makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.

55. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun"un 50. Maddesi Yönünden

56. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. …

(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

57. Başvurucu, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş36.710,51 TL maddi, 67.721,30 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

58. Anayasa Mahkemesince yapılan değerlendirme sonucu başvurucunun makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

59. Makul sürede yargılanma hakkının ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya 4.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

60. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için başvurucuların uğradıklarını iddia ettikleri maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasında illiyet bağı bulunması gerektiğinden ve somut olayda tespit edilen ihlal ile maddi zarar talebi arasında illiyet bağı bulunmadığından başvurucunun maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

61. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekalet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Kamulaştırmasız el atma nedeniyle mülkiyet hakkının ihlaline ilişkin iddianın zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

 2. Kamulaştırma bedeline faiz ödenmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlaline ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

 3. Yargılamanın makul sürede sonuçlanmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlali iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucuya net 4.000TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,

D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekalet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvuruya ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/11/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi